9

848 Kelimeler
Genç kız yüzüne vuran güneş ışığı ile yavaş yavaş gözlerini araladı. Neredeydi? Saat kaçtı? Kollarından destek alarak yatakta doğruluğunda yanında hissettiği hareketlilikle başını oraya doğru çevirdi ve çevirir çevirmez gözleri sonuna kadar açıldı. OHA! Çok yakışıklı. diye içinden geçirip iç çekti. Ve tam o anda olanlar aklına dank etti. Şu an bir yatakta bir adamla yatıyordu. Bu da yetmezmiş gibi üstünde sadece iç çamaşırları vardı. Yavaş yavaş uykulu kafadan sıyrılmaya başladığında dün olanlar aklına hücum etmeye başladı. Her şey gözünün önünden bir film şeridi gibi geçerken rengi beyazdan kırmızıya dönmüştü. Genç adam da yatakta hissettiği hareketlilikle gözlerini açtığında anında aklına dün yaşadıkları gelmişti. Gözlerini ovuşturduktan sonra elini saçlarına götürüp karıştırdı. Ve derin bir of çekip başını sola doğru çevirdi. Ona bakan mavi gözleri gördüğünde kalbi tekledi sanki. Hayatında ilk defa bir kızla yatmıştı. Yatmaktan kastı ilişkiye girmek değildi tabii. Aynı şekilde Olivia için de bir ilkti bu. Ona bakan siyah gözler kendisinde tuhaf etkiler bırakıyordu ve bunu daha önce yaşamamıştı. "Günaydın kocacığım." dedi sırıtarak. Bunu izlediği bir Türk dizisinden öğrenmişti ve bir gün birine demeyi çok istiyordu. Bu şanslı adam da Pusat'tı. Ya da şanssız mı demeliydi? Genç adam gözlerini kocaman açıp karşısındaki kıza baktı ve derin bir nefes verip yatakta doğruldu. "Seninle ne yapacağım ben?" Bunu daha çok kendine sorar gibiydi Pusat. Olivia ise ona bakıp sırıtıyordu. Bir anda aklına gelen şeyle sırıtışı yüzünde soldu. Bir dakika?! İşi... Evet, evet işi! Lanet olsun! diye içinden geçirip hızlıca yataktan kalktı. Bu adam, genç kızın buraya geliş nedenini unutturacak kadar aklını başından almıştı. Olivia giyebileceği bir kıyafet ararken yerdeki yırtılmış elbisesini gördü. Elbisesine hüzünlü bakışlar atıp hızlıca valizini açtı ve giyebileceği uygun bir elbise bulup üstüne geçirdi. Artık bu adamın önünde giyinip soyunmaya alışmıştı. Her ne kadar daha önce bunu hiç kimsenin önünde yapmamış olsa da... Üstünü giyinip ayakkabılarını ayağına geçirdi. Yerde duran çantasını eline aldığında Pusat kollarını göğsünde kavuşturmuş -Bunu yaparken ortaya çıkan kasları Olivia'yı başka dünyalara sürüklediğinden haberi yoktu tabii - meydan okuyan gözlerle ona bakıyordu. Anlaşılan genç kız dün Pusat'ın kapıyı kilitleyip anahtarı sakladığını unutmuştu. Olivia kapıya doğru gidip bakışlarını genç adama çevirdi ve saçlarını savurup "Ben gitmek Pusut. Sen de ne hâl varsa onu görmek!" diyerek kendinden emin bir şekilde kapı kulpunu çevirdi. Ama kapı açılmadı. Yine çevirdi. Yine açılmadı. Genç kız adeta kapıyla kavga edip tekrar tekrar kapı kulpunu çevirdi ama kapı inatla açılmadı. Çünkü... Kilitliydi! "Pis Pusut." diye homurdanırken Pusat, onun bu hâline gülmemek için dudaklarını ısırdı. "Anlaşılan hiçbir yere gitmemek sen." diyerek genç kızın konuşma tarzını taklit ettiğinde Olivia sinirle elini yumruk yaptı. "Sen çok pis bir Pusutsun." deyip elinde sıkıca tuttuğu çantayı genç adama doğru fırlattığında Pusat çantayı havada yakaladı. Tam o anda odanın içini telefon sesi doldurdu. Çalan Pusat'ın telefonuydu. Genç adam komodinin üstünden telefonu alıp ekrana baktı. Emre Derin bir nefes verip telefonu açtığında Emre telaşla konuşmaya başladı. "Pusat çok kötü bir şey oldu." Genç adam sıkıntıyla elini saçından geçirdi. Acaba dünkü evlilik haberinden mi bahsediyordu? Pusat ne olduğunu soramadan Emre tekrar söze girdi. "Rus manken. Saat dokuzda burada olması gerekiyordu ama saat on, o hâlâ burada değil! Her yeri aradım. Havaalanından onu şoför almış üstelik otele kadar bırakmış ama sonrası yok! Kendi otel odasına giriş yapmamış. Acaba odaları karıştırıp yanlış odaya girdi de uyuya mı kaldı? Of, of!" Gerçekler Pusat'ın kafasına anında dank etti ve gözlerini kapının önünde dikilip hiçbir şey demeden olanları dinleyen kıza çevirdi. "Emre, bana kızı tarif eder misin?" Pusat, Emre'nin henüz haberi duymadığını öğrenince derin bir oh çekti. Demek haber daha yayınlanmamıştı ya da Emre'nin olanlardan haberi yoktu. Lütfen birincisi olsun! Genç adam düşüncelere dalmışken telefonun karşısından bir gülme sesi geldi. "Söylesem ne değişecek Pusat? Bulabilecek misin kızı?" "Altınhan Otel'deyim. İllaki bulurum. Sen uzatma da söyle hemen." Pusat bakışlarını ısrarla genç kızdan çekmiyordu. Olivia da ne olduğundan bihaber sırtını kapıya yaslamış ve kollarını göğsünde kavuşturmuş bir şekilde Ne bakıyorsun? der gibi Pusat'a bakıyordu. Emre kızı tarif etmeye başladığında Pusat, Olivia'yı daha dikkatli süzdü. "Mavi gözlü, beyaz tenli, koyu kumral saçlı, uzun boylu, ince fizikli oldukça güzel bir kız. İsmi Olivia." Pusat derin bir nefes verdi. Hayatı boyunca üst üste bu kadar saçma olaylar yaşadığını hatırlamıyordu. Ve bütün bunların sorumlusu isminin Olivia olduğunu öğrendiği bu ayaklı belaydı. Bir de sözde karısının ismini daha yeni öğreniyordu bu da ayrı bir ironiydi zaten. Üstündeki çarşafı savurup hızlıca yataktan kalktı ve "Tamam Emre. Şirkette görüşürüz." diyerek telefonu kapatıp yatağa doğru fırlattı. Yatağın altına koyduğu bavulundan bir gömlek, bir pantolon bir de ayakkabı çıkartıp giyindi ve bavuluna koyduğu anahtarı da alıp hızlıca Olivia'nın yanına doğru ilerledi. Daha önce hiç bir kızın önünde giyinmemişti. Anlaşılan bu kızla yaşayacağı daha çok ilk vardı. Olivia onu şaşkın gözlerle izlerken Pusat onun elini tuttu ve "Herkese karı koca olduğumuzu söyleyeceksin. Ve gerekmedikçe konuşmayacaksın. Tamam mı? Şimdi düş önüme ayaklı bela. Yoksa Olivia mı demeliyim?" dediğinde genç kız şaşkın gözlerle ona baktı. Pusat'a ismini söylediğini hatırlamıyordu. "Sen nereden bilmek ben isim?" "Senin modellik için geldiğin şirketin patronu benim!" Olivia ne diyeceğini bilemedi. Ağzı şaşkınlıkla aralanırken Pusat onun yerine konuşmaya başladı. "Şimdi sana diyeceklerimi harfiyen yapacaksın tamam mı? Zaten başımıza ne geldiyse senin yüzünden geldi." Olivia başını olumlu anlamda sağladığında konuşmaya devam etti. "Plan şöyle..."
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE