Bölüm 3

1611 Kelimeler
Okul çıkışı bizim ekiple yürüyordum. Buse sınav saati son anda yetişmişti. Tabii 4 erkeği gördü ve yanıma otururken hiçte kısık olmayan bir sesle "Ben gelmeyince meteor falan mı düştü? Bu ne lan!? Her yer taş olmuş!" diye söylendi. Fazla abartıyordu aslında. Tabii bunu Yaşar duyunca sinir küpüne döndü ve Buse'ye güya trip atmaya başladı. Çünkü Buse oralı bile değil. Hayır anlamıyorum bu Buse beyinsiz olmak için üstün çaba sarf etse bu kadar olmaz. Şuanda yolda yürürken Sinan'ın sırtına çıkmaya çalışıyordum. Çünkü gazi olmuştum. Afedersiniz matematik sınavı bir yerlerime girmişti. "Sinem bir sen girmedin matematik sınavına. Benim belimden ne istiyorsun!?" Arkasında olmama rağmen omuz silktim ve binmek için zıplamaya devam ettim. "Ya ama bana çok kötü girdi. Hiç mi acımanız yok sizin!? Kankalık görevi bu!" Hafif ağlamaklı konuşmuştum. Ama tabii ki de beni umursayan olmadı. "Ahmet abicim al şu kızı başımdan. Pardon, arkamdan. Kime verirsen ver. Benim Sinem diye bir kankam yok. Tamam mı?" Beni Ahmet'e ittirmeye çalıştı. Ahmet hemen bizden olabildiğince uzağa kaçtı. "Sinan'cım kusura bak ama Sinem'i hayatta alamam. O şuanda tam salak zamanında. Baksana tipe." Sinan beni omuzlarımdan tutarak kendine çevirdi. "Bakayım! Hakikaten lan! Şu tipe bak! Bende diyorum bu kızın niye sevgilisi olmadı da kaldı başımıza. Kız da tip yok ki aday olsun." Kollarımı göğsüme bağladım. Hızlanarak kavga eden Buse ve Yaşar'ın yanına gittim. İnsanın kankaları kendisini istememesi kadar kötü bir şey yoktu. Vefasızlar... "Ahmet senin yüzünden küstü kız!" Sinan arkamdan bağırarak söylemişti. "Ben ne yaptım abi? Sen almadın sırtına." Onları umursamamaya çalışarak önümdeki çiftin konuşmalarını dinledim. Çok sağlıklı bir konuşma gerçekleştirdiklerini düşünmüyorum ama neyse. "Ne eksiğim var benim ondan? İkimizin de boyu uzun. Tamam o belki benden birkaç cm daha uzun olabilir. Ama her neyse. Benim gözlerim mavi onunkiler yeşil. Bu mu yani? " Olabildiğince alıngan konuşmuştu Yaşar ama Buse bunu bile anlamadı. Bazen bu kıza nasıl sabrettiğimizi sorguluyordum. "Aslında bilmiyorum. Ama Doğukan daha bir sempatik. Ayrıca beni güldürüyor." Buse konuşmasını bitirince bende hızla dahil oldum. "Doğukan kimdi?" İkisi aynı anda bana inanmaz bir şekilde baktı. En sonunda ciddi soru sorduğumu anlayınca Buse yanıtladı. " Yuh ama Sinem! Çocuklar senin gözetiminde daha adlarını bilmiyorsun. Doğukan hani yeşil gözlü olan." Kafamı hatırladığımı belli eder şekilde salladım. " Ne bileyim ben kim? Yeşil, mavi, kahve ve siyah de gitsin işte. Bir de onların isimlerini mi ezberleyeceğim?" Buse bıkkınlıkla nefes verirken Yaşar sadece Buse'ye odaklanmış, her hareketinde titrek bir nefes alıyordu. Ve bunu ben bile anlıyordum. Beni biri böyle sevse ve bu kadar yanımda olsa direkt anlardım ama bu kız... "Sen kesin bu kadar üşengeç olduğundan evde kaldın. Hala sevgilinin olmamasının başka bir açıklaması olamaz." Yok bugün herkes bana takmış durumda. İşim gücüm yok bir de sevgili yapacağım. Oldu canım. "Allah'ım sinirlerime mukayyet ol! Ben gidiyorum ne yaparsanız yapın! " Biraz daha hızlandım ve onları da geride bıraktım. Yol ayrımına geldiğimde sağa döndüm. Hızla eve geldiğimde kapıyı sert bir şekilde çaldım. "Kırsaydın kızım!" Babam sinirli bir şekilde kapıyı açmıştı. Bugün izin günüydü ve ev işlerini hallediyordu. Canım babam. "Kırsam parası benden alınmayacaksa kırarım." Sinirle nefes verdi ve işinin başına döndü. Ördüğüm saçlarımı açarken bağırarak konuştum. "Diğerleri nerede!?" Babam da aynı şekilde cevap verdi. " Büyüğü iştedir. Bu aralar yoğun biraz. Diğer ablan akşama anca gelir. Kardeşinin okulu dağılmıştır,yoldadır." 4 kardeştik iki ablam, bir kız kardeşim vardı. Annem ise kanserden vefat etmişti. Babam büyütüyordu bizi. Omzuna çok yük bitmişti ama büyük ablam annemiz gibi olup yükünü hafifletmişti. "Ben odamdayım!" Hızla odama gittim ve kendimi yatağa attım. Tavanla aşk yaşamaya başlamışken bildirim sesi aşkımı yarıda kesmemi sağladı. 0537*******: Yine ben. Ya sabır ya! Bir git kardeşim! Engel atıyorum geri geliyor. Bu ne? 0537*******: Mesajıma görüldü attın. Belki bir ara beni de görürsün. Sinem: Kimsin? 0537******* yazıyor... 0537******* çevrimiçi 0537******* yazıyor... 0537******* çevrimiçi Sinem: Dalga mı geçiyorsun? 0537*******: Swn br anda yasinca se plsum.(Sen bir anda yazınca şey oldum.) Sinem: He atei uevgd tamam gerisehs hdue. 0537*******: Anlamadım... Sinem: İşte bende bir anda böyle oldum. Çarpılmış gibi. 0537*******: Sen bir anda yazınca şey oldum. Sinem: Ne oldun? 0537*******: Kızım bilerek mi soruyorsun? Heyecanlandım. Sinem: Ne istiyorsun hala? 0537*******: Seni... Sinem: Yav bi git! Başkasını trolle trolleyeceksen. Hiç uğraşamam seninle. 0537*******: Seni trollemiyorum. Seni gerçekten seviyorum. Bunu sana nasıl inandırırım bilmiyorum ama inandıracağım. (Görüldü. 17.25) 0537*******: Niye görüldü atıyorsun? Sinem: Gördüm çünkü. 0537*******: Vay be! İnanılmazsın! 0537*******: Hala beni engellemedin ve mesajlarıma cevap veriyorsun. Bunu kutlamalıyım. Sinem: Sen gitmeyecek misin? 0537*******: Niye gideyim ki seni bulmuşken? Çok saçma olmaz mı? Derin bir nefes verdim ve diğer numaralarına girip engelleri kaldırdım. Sinem: Diğer numaralarından engeli kaldırdım. Bu numaradan yazma. 0537******* yazıyor... 0537******* çevrimiçi 0537******* çevrimdışı (Son Görülme 17. 40) Telefonumu kapatıp yatağımın üzerine koydum. Yanlış mı yaptım acaba? Ama engellesem de çocukta yedek kartlar varmış. Engelle engelle nereye kadar? Ayrıca engellemekte ayrı dert. Üşendim. Şarkı mırıldanarak tavanla aşkıma geri döndüm. Güzelim beyaz tavan. Ve yine bizim aşkımızı bölen bildirim sesi. 0536*******: Oha! Cidden kaldırmışsın! Sinem: Yalancı mıyım ben? 0536*******: Estağfurullah! Ben sana öyle bir şey mi dedim? Valla demedim. Yanlış anladın. 0536*******: Sen yalancı değilsin, ben yalancıyım. 0536*******: Dur lan ben niye yalancıyım? Bende yalancı değilim. Sinem: Bu durumda x'i bulunuz. 0536*******: Xhdxhskxhz Niye o numaradan yazmamı istemedin. Sinem: 37'yi sevmiyorum. 0536*******: Niye? Sinem: Eben diye. Sanane be! 0536*******: Tamam abla. Bir şey demedim. 0536*******: Bugün yine müdürün yanına gitmişsin. Sinem: Çok popülerim maşallah. Hemen yayılmış. 0536*******: 2. Kattan atladığından beri seni takip eden fanların var. Sinem: Hadi be! Ciddi misin!? 0536*******: Bilmiyor muydun? Sinem: Yoo... Nerden bileyim? Pek umrumda değil zaten. 0536*******: Alt sınıflar hayran biraz sana. Sinem: Bende bana hayranım zaten. 0536*******: Neyse... Senin gözetimine 4 kişi vermişler duyduğuma göre. Hemde ERKEK! Sinem: O hemde erkekler taş maşallah. Tiplerini gördün mü sen? Yılın idol adayları. 0536*******: Onların ağızlarına sıçarım! Sinem: Hele bir dene! Bende neler yaparım görürsün! Ayrıca sanane be? 0536*******: Sende hemen sahiplenmişsin! 0536*******: Nüfusuna filan geçir istersen. Sinem: Yaşım tutmuyor. 0536*******: He yani yaşın tutsa geçireceksin. Sinem: Yani iyi fikir aslında. Daha adlarını bilmediğim çocukları nüfusuma geçiririm. 0536*******: Adlarını bilmiyor musun? 0536*******: Tanışırken söylemiş olmaları lazım. Normal insanlar öyle yapar çünkü. Sinem: Söylediler zaten ama ben unuttum. Ki bundan sonrada hatırlamam. Mavi, siyah, yeşil ve kahve diyeceğim zaten. Sinem: Kahve deyince canım kahve çekti. 0536*******: Senin kadar rahat bir kız hayatımda görmedim. 0536*******: Kahveyi sever misin? Sinem: Canım çeker ama içmem. Kokusu hoşuma gidiyor ama tadını sevmiyorum. Ayrıca rengi güzel. Kahverengi. Toprak rengi. 0536*******: Senin hakkında yeni bir şey daha öğrenmiş bulunuyorum. Sinem: Çokta umrumda. 0536*******: Benim umrumda. Sinem: Ne yapayım? 0536*******: Hödüksün biliyor musun? Sinem: Sık sık söylerler. 0536*******: Beni merak etmiyor musun? Sinem: Merak edilecek biri misin de sen? 0536*******: Değilim. Sinem: Çok özgüvensiz bir mesaj oldu. 0536******* kişisini engellediniz. Telefonu yanımdaki masaya koydum ve ayağa kalktım. Aşağıya babama yardıma indim. Kardeşim çoktan okuldan gelmişti. Bu sene 7. sınıftı ama nedense benden daha büyük gibi konuşuyordu. "Abla zirtapoz gibi dikileceğine yardıma gelsene!" Ne demiştim ben!? "Ne poz ne poz!?" Ona soru yönelttim. Tabii ki de ne dediğini anlamıştım. Sadece düzeltmesi için bir şans daha verdim. "Ablam sağır da olmaya başladı. Tüh, evde kaldı kesin." Lan bugün nedir sizden çektiğim benim!? Tabi evde kalacağım. Ağaçta mı yatayım? Geri zekalı mısınız nesiniz? Hızla babamın yanına gidip salatayı aldım ve masaya götürdüm. "Baba bugün müdürün yanına gittim." Hiç tepki gelmedi. "Eee... Başka farklı haber yok mu?" Ailem bile alışmış. Şaşırmak şöyle dursun her gün yemek yediğimi söylemişim gibi davranıyorlar. "Bana 4 erkek verdi müdür." Bir anda babam öksürmeye başladı. Kardeşimin ise gözleri pörtledi. "Yani ceza almışlar. Gözetmenleri ben olacağım." Cümlemi düzeltince rahat nefes verdiler. Kalpten gideceklerdi az daha. "Abla emin misin sana bu görevi verdiklerine? Bence onları sana gözetmen diye vermişlerdir." Ben diyorum bu çocuk erken olgunlaştı. "Sus, bücür." Dil çıkarıp önüne döndü. "Ablanı arasana bir. Geliyor muymuş?" Babam elinde bıçakla bana dönüp konuştu. Baba ne yapıyorsun ya? Şeytan doldurur. Bırak onu hemen. Şeytan neyi dolduracak? Silah mı o? Telefonumu üst katta bıraktığımı hatırlayınca kendime ve anonime lanet okudum. Hızla çıkıp telefonumu aldım. Anonimden mesaj gelmişti. Yine. 0535*******: Kapının önüne hediye bıraktım. Biri almadan sen al. WTF! Bir dakika ne? Bana mı almış!? Bizim kapının önünde!? Koşarak kapıya indim ve açtım. Evet büyük bir kutu vardı. Hemde kırmızı. Beni izlediğini düşünerek konuştum. "Lan bu ne!? Al bunu buradan!" Telefonumdan titreşim gelince baktım. 0535*******: Lütfen kabul et. Ayrıca şu an çok şirin gözüküyorsun. "Kesin gözlerin bozuk senin. Gözlük filan al, gözlük takmıyorsan." Bir yerden kahkaha sesi gelince sesin geldiği yere baktım. Oradaydı. İşte şimdi yakaladım seni! Benim ona baktığımı görünce koşmaya başladı. Biraz macera fena olmaz değil mi? "Baba bir arkadaş gelmiş koşu yapacağız. Birazdan dönerim." Cevap beklemeden kapıyı kapattım. Hediyeyi köşeye ayağımla ittim ve tabana kuvvet koşmaya başladım. Onun gittiği yerden koşarken az ilerde arkası dönük dinlendiğini gördüm. "Yavaş koşuyormuşsun!" Bir an kaskatı kesildi. Telefonuma bildirim sesi geldiğinde elimdeki telefona baktım. 0535*******: Peşimden geleceğini bilseydim durmazdım. Kafamı kaldırırken konuştum. " Sen çok mu zekisin? Konuşsan daha kolay-" Cümlenin sonunu getiremedim çünkü daha yeni duran çocuk durduğu yerde yoktu. "Hayvan oğlu hayvan. İnsan bir gittiğini haber verir." 0535*******: Sinem ben gittim. "Aman ne komik! Bak gülmekten yere yatıyorum." Geri döndüm ve eve gittim. Yerdeki hediyeyi alıp içeri girdim ve direk odama çıktım. Babam ve canım kardeşimin söylenmelerine kulak asmadım. Kulak assam kulağım süner. O derece. Yatağıma oturdum ve büyük olan kutuyu önüme koydum. Hafif bir şeydi. Kapağını açtım ve yüzümde şaşkınlıkla birlikte bir gülümseme meydana geldi. 0535*******: Beğendin mi? Taze, yeni öğütülmüş, buram buram kokan kahve vardı. Tamam çok saçma bir hediye ama sonuçta düşünmüş. Sinem: Yuh! Söyleyeli 15 dakika olmamıştı. 0535*******: Sevindin yani. Sinem: İçemeywcek olsamda evet. Sağol. 0535*******: Swn bana twsswkyr mu ettib? Sinem: Hebele hübele aynen. 0535*******: Nw dwdigimi avlsdin mu? Sinem: Evet. Hayvanca biliyorum. 0535*******: Şu anda laf sokman bile işlemiyor. 0535*******: Sevdiğim hödük kız bana sağol dedi. Hediyemi beğendi ve benimle hala konuşuyor. Bayram yapmam lazım. (Görüldü 18.52)
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE