KARANLIK MELODİLERİN ÇIĞLIKLARI

2697 Kelimeler
KARANLIK MELODİLERİN ÇIĞLIKLARI Esved. Esved. Esved Marlin. Ruhum acımasız notalarınla parcalanırken,hayata karşı yaşamaya borçlandı. Bir yaprak gibi sürüklenmeye devam ediyordum.Parmaklarım notalara işkence çektirmeye devam ederken, takvimin en eski yaprağı gibi bir gün hatılanmayacağımı biliyordum . Bedenim soğuk duvarların ardında kasılmaya devam ediyordu.Onu eski perdenin ardından izlemeye devam ettim bir süre.Omurga kemikleri kalca hizzasına kadar belirgindi küçük Esved'in. Parmakları titriyordu. Notaları ona işkence çektiriyordu. Esved.Esved siyah giyerdi.Kırmızı elbisesi ve ona aykırı saçları omuzlarından dökülecek kadar uzundu onun için. İnce parmakları titriyordu. Beyaz teni karalanmamıştı. Katran karası saçları beyaz tenine imzalanmış gibiydi. Seyirci onu dinlemeye devam etti uzun süre.Ama o hep karanlıkta kalmayı seçti. Karanlık onun aydınlığıydı. Notaları kulaklarında yankılanırken onun ruhunu parcalıyor gibiydi. Bir damla göz yaşına şahit olmuştu o eski perdenin ardında.Ve bir damla daha süzülmüstü yosun yeşili gözlerinden. Tuzlu su damlaları notaların üzerine sessiz bir yangın gibi büyüyordu. Bir adım daha yaklaşarak yüzünü net görmek istiyordu.Dudaklarından fısıltılar dökülürken kimse onu duymuyordu. "Kanadı."dedi sessizce. "Kanadı." "Kanamaya devam etti ruhum." "Yaşamaya mecbur bıraktıgım ruhum hep kanadı." "Ruhumun sancısını notolar susturmaya yetmedi." "Ruhumun sancısını notalar susturmaya yetmedi,yetmeyecek." Fısıltıları bir körün gök kuşağını görmesi gibi ümitsizdi.Bir yangındı onun notaları.Sessiz göz yaşları yanağından süzülürken notalarını daha sert calmaya devam ediyordu. Dudaklarından dökülen son fısıltılarıydı sanki.Notaları yavaşca dinmişti karanlığa karşı.Yavaşca minik koltuğundan doğruldu.Ona her yaşında hayran kalan seyircileri sessizce selamlamıştı. Çıplak ayakları soğuk zeminde titreyerek gidiyor bunu umursamıyordu. Boş rutubet kokulu odaya adımladı sessizce.Boş odanın duvarına asılmış tahvim yapraklarını kopardı usulca.Takvim yapraklarını koparırken istediği tarihi bulmuş ve duraksamıştı. 8 Nisan. 8 Nisanda durdurmuştu onun parmakları.Birşey aramaya başladı o küçük odada.Aradı aradı bulamadı sonuçsuz kalmakla yetinmişti.Masanın üzerinde açılmamış roz şarabı kırarak büyük cam parcasını avcunun içine sıkıştırmıştı. Avcunun içine hapsedilen cam parcası ince kan akıtmaya başlamıştı.Parmakları titremiyordu ama gözlerinin ağlamamak için direndiğine emindim. Yavaşca boynuna yasladı cam parçasını.Boynundan ince bir kan süzülmüştü.Artık ağlamayan gözleri kanıyordu. Dilim lâl olurken zihnim kelimeleri tekrar etmeye devam ediyordu.Anılardan kurtulmam zaman alırken kücük Esvedin temiz düsüncelerini bulanıklaştırıyordum. Kurumuş damağım her yutkunuşumda canımı yakarken yutkunmakta zorlanıyordum.Kurumuş göz kapaklarımı aralayarak boş tavanda uzun süre gözlerimi gezdirmekle yetindim.Parmaklarımı yavaşca boynuma sürttüm.Boynumu kaplayan minik bir siyah bir yılan vardı. Kaç saatir uyuduğumun farkında değildim,şafak kızılı gökyüzünde süzülürken beni kendine çekiyordu. Güçsüz kalan ayaklarım sebepsizce titriyor anlam veremiyordum.Yorganı yavaşca bedenimden sıyırarak kendime gelmeye çalıştım uzun süre.Sancıyan sırtım titreyen bacaklarım bana anlamsız sancılar hissetirirken bu durumun reglimin yaklaşmasına bağlıyordum. Ayaklarım soğuk zeminde titrerken cam duvardan şehrin aydınlanmasını izliyordum yavaşca.Bu durum hep alışık olduğum şeylerden ibaretti. Uykuzuzluğa alışmış bedenimi uyuşturmakla yetiniyordum. Masanın üzerindeki mantarı açılmış beyaz şarabın genzimi yakmasına izin veriyordum.Hızlı çarpan kalbim bu güne aykırıymış gibi oldukca heyecanlıydı.Bir ölüden farksız ruhum bedime yansımış gibi soğuktu. Güneş doğuyor gün aydınlanıyordu.Şehre yayılan sis tüm kasvetiyle sessizce süzülürken gözlerim buğulu camı izlemekle yetiniyordu."İblis."sesim duvarlarda yankılanırken Tokyo ortalıkta yoktu. "Tokyo."Dedim genzimi yakan ufak bir yakarışla. Çok geçmeden adım sesleri yaklaştığında tokyonun ön patilerinin ufak kan izleri olduğunu görmüştüm.Anlam veremediğim kan damlalarını bana yaklaştıkca zemine akıtarak geliyordu. Sağ patisini avcumun içine nazikce bastırak kendime çekmiştim."Tokyo."Şaşkınlıkla ona bakarken kafasını usulca eğmekle yetiniyordu."Sen yara almzsın."Yavaşca başını okşayarak ona bakındım başka yerinde kan izlerine."Sen öldürürsün İblis."Bu durum oldukca beni şaşırtırken o benden utanmış gibi başını saklıyordu.İblis yaralanmazdı bir kadına göre uzun olan boyum vardı ve tokyo benim bel hizzamı geçiyordu. Beni şaşırtan durum sadece bu değildi."Ağzını aç Tokyo."kelimelerim kulaklarında yankılanırken bir çocuk gibi çenesini aralayarak bana dişlerini göstermişti.Ön dişi kırılırken diğer dişlerinde de zedelenmeler vardı."Bunu sana hangi it yaptı iblis."parmaklarım hala çene hizassındayken küçük iniltilerle bana cevap vermeye çalışıyordu. "Dün bütün gece yanımdaydın Tokyo,evden mi kaçtın oğlum."Evden kaçması imkansızdı çünkü Tokyo herzaman serbest bir hayvandı.Keyfine göre takılan bir hayvan kaçmak için ufak bahaneler aramazdı.Cümlelerimin ardından kulaklarını dikerek bana bakmaya başladı.Gözlerini gözlerime hizzalarken anlatmaya çalıştığı bir durum vardı.Anlam veremediği gözlerime bütün dikkatiyle bakarken bu durum ikimizide ürpertiyordu.Kalın sesiyle havlayarak patisini ve çenesini parmaklarımdan kurtarmıştı. Koşar adımlarla salona havlayarak gitmişti.Boş zemine bakarak etrafında dönerek koklamaya başlamıştı.Yılların ardından bunu ilk defa yapması beni şaşırtıyordu."Tokyo."dedim ona odaklanarak."Ne arıyorsun?"Etrafında dönmeye devam ederek kokluyuyordu.Hızlı adımlarla ayaklarıma yaklaşarak tek hamlede patisini karnıma bastırmıştı.Patilerini havada yakalayarak onu indirdiğimde kulaklarını kırarak benden uzaklaşmıştı iblisim.Kasıklarımda oluşan anlamsız sızı kendini belli ediyordu.Onu bulduğum karanlık sokakların ardında nefes almak için çırpınıyordu şimdi ise bana yaşadıklarıklarını anlatmak için uğraş veren bir beden bulunuyordu.Adım sesleri merdivenlerde yankılanırken beni bodrum kata götürüyordu. Havlayarak beni ona yaklaşmamı sağladı karanlık bir köşeyi kendine mahzen çekerek koklamaya başladı.Salonda yaptığı hareketlerin aynısını yapmaya başlamıştı.Bu durum akıl almaz bir son alırken onun için endişeleniyordum.Olduğu yerde daire çiziyor zemini kokluyor havlamaya devam ediyordu.Tavanda salınan etrafına loş ışık yayan lambayı kendime çekerek tokyonun koklamaya devam ettiği zemine yaklaştım. Kan. Kan vardı. Çok kan vardı. Yeni donmuş kan izleri duvarlarada sıçramıştı.Bu durum beni ürpertirken ona zarar gelmesinden korkuyordum.Kör lambayı soğuk zemine yaklaştırdığımda duvarın darbe aldığını gördüm.Bu karanlık ufak köşede zarar görmüştü Tokyo.Kör lambayla etrafımda dolandırdığımda zeminde şeffaf izler görmüştüm. Elimde tutmaya devam ettiğim lambayı yerde kırarak camlarını elime sıkıştırdım.Kırılan camdan iki parca alarak şeffaf izi cama sıyırdım yavaşca.Bir kaç adım uzaklaşarak duvara sıçramış kanı sıyırdım.Bu maddelerin DNA'larını araştıracaktım."Tokyo."dedim karanlığa son kez bakarken."Gidiyoruz."Ardımdan gelen tokyo benden önce eve ulaşmıştı.elimde tutmaya devam ettiğim cam parçalarını şeffaf poşetlere koyarak cekedimin cebine bıraktım.Yavaş adımlarla bana yaklaşan Tokyo sekerek geliyordu.Onu bir parça et ile kandırarak yere yatırdığımda patilerini rahatlıkla görüyordum.Kesilmiş patileri dikkatimi çekerken kesiğin içinden küçük bir parçası görünen kemiğe gözlerim takılmıştı.Tırnaklarımla görünen parçayı asıldığımda 3 santim kadar uzunlukta dişe rastladım.Bu onun kırılan dişiydi.Karnında sürtülmeler ve deri yaraları derindi. Kesik ayaklarından kan damarken acıyla inleyen Tokyoya pansuman yaparak onu yatağına yatırdım usulca.Ona sakinleştirici yapmıştım,saknleştiricinin etkisinden uzun süre çıkamayacaktı.Elime laptopumu alarak bodrumun kamera kayıtlarını izlemeye başladım.Saatleri yavaş yavaş ilerletirken gece yarısı saat 03.20 sularında onu kapıdan çıkarken yakalamıştım.Tokyo yavaş yavaş merdivenlerden havlayarak iniyordu.Son basamaklarda geri dönmek istedi fakat onu bodruma çeken başka birşey vardı. Tokyo gitmek için ısrarcıydı fakat onu görünmez bir zincir gibi çeken başka birşey vardı.Kanların sıçradığı duvara giderken havlamaya devam ediyordu.Sanki köşeye sabitlenmiş gibi oradan gidemiyordu.Gitmek için çabalıyor,fakat buna birşey engel oluyordu.Çok geçmeden Tokyo havaya sıçrayarak birşeyi yakalamaya çalışmıştı.Olduğu yerde daire çizerek gitmek için can atıyordu.Kendini tüm gücüyle zorlarken patilerini dişlemeye başlamıştı.Kanayan ayakları zeminde kan birikintileri oluştururken ayaklarını koparmaya çalışıyordu. Tokyo kendi bedenindeki parçaları koparacak kadar neden sinirlenmişti.Çok geçmeden boynundan kan süzülüyordu kan damlaları çırpınışıyla duvarlara sıçramıştı.Dişlerini tekrar bir noktaya kitlerken başka birşeyi koparmak istiyor gibiydi.Tüm çabaları sonuçsuz kalırken çırpınmaya devam etmiş sonra yere yığılmıştı. Bu garip,sinir bozucu olay beni heyecanlandırmıştı.İblis saatlerce o saakinleştiricin etkisinde kalacak bende bu DNA'ları araştıracaktım.Tüm çıplaklığımla aynanın önünde soyunarak kıyafet aramaya başlamıştım.Aynada görünen yansımama gözlerim takılırken içimde garip hisler oluşuyordu.Vucudumda oluşan çürümüş morluklar bulunuyordu.Kasıklarımın üzeri çürümüş et kadar iğrenç duruyordu."Siktir."moraran memelerime takıldı gözlerim sağ mememde ve kloritisimdeki pircingler yoktu.Aynaya biraz daha yaklaşarak kendimi incelemeye başladım. "Bu da neyin nesi amına koyayım."Küfürler ağzımda yuvarlanırken kendime arkamı dönerek gözlerimi sırtıma çevirmiştim.Dövmelerim çürümüş gibiydi.Bedenimdeki sayısız morluklar bir hastalığın habercisi olabilirmiydi.Eğer bir canavarla sevişmediysem bu bir hastalıktı. Aynanın dibine girerek kendimi tüm benliğimle incelemiştim.Yaklaşık iki veya üç gün önce kestiğim küt saçlarım omuzlarıma dokunuyordu.Yosun yeşili gözlerim buğulu ama bir o kadar da net görünüyordu.Dolaptan kör usturayı alarak şekilsizce saçlarımı olduğundan daha kısa kesmiştim.Saçlarım Morarmış ayak uçlarıma düşmüştü. Aynadan hızlıca uzaklaşarak kıyafetlerimi üzerime geçirdim.Cekedimi ve kaskımı elime alarak hızlıca evden uzaklaştım.Kimsenin bilmediği sadece Akira ve benim oluşturduğum labaratuvara gazlamaya devam ettim.Rüzgarı alan bacaklarım sızlıyordu.Çok zaman kaybetmeden labaratuvara varmıştım.Motorumu parkederek labaratuvarın eski kapılarını araladım.Gelişmiş aletler,devletin sayılı üretimde yaptığı makinalar mevcuttu. Zaman kaybetmeden aydınlatmaları yakarak labartuvara giriş yaptım.Dev makinaları görmeyeli beni heyecanlandırmıştı.Otamatik tarayıcıyı çalıştırarak kendime komutlayacaktım.Göz retinamı yaklaştırarak komut almasını sağladım. "Otomatik tarayıcı ROYA ,komutlandırılamadı."Sesi duvarlarda yankılanmıştı.Bu durum git gide garip bir hal alıyordu.Göz retinamı yaklaştırarak tekrar komut istedim."Tarayıcı komutlandılamadı."Sesi duvarlarda yankılanırken göz retinamı anlamsızca onaylamamıştı parmak taramamı okuttum yavaşca. "Tarayıcı ROYA, Esved Marlin tarafından komutlandırıldı."Robotik ses onaylanırken kıyafetlerimi çıkararak tüm çıplaklığımla cam fanusun içine girmiştim.Morarmış vucudum taranırken düşünceler zihnimde yankılanıyordu.Dakikalar geçerken tarama bitmişti. "Tarayıcı tarafından sonuçlar onayladı."Robotik ses ile dev cam aralanırken ekranda görünen renkli yansımamda göz gezdirdim.Sonuçlar yavaş yavaş sıralanırken robotik ses sonucumu tarayarak okumaya başlamıştı."Sağlık durumu normal bir insanın üzerinde.Hücre yenilenmesi saliseler içinde milyonları aşmış durumda.Vucudunuzda tespit edemediğim DNA bulgularına sahipsiniz."Robotik ses yankılanmaya devam ederken artık odak noktam o değildi. Yere sermiş olduğum ceketimin cebinden Tokyo'nun kanını ve şefaf sıvıyı otamatik tarayıcıya yerleştirmiştim.Ayrıştırıcı tarayıcı sonuçlarını dakikalar içinde cıkararak şeffaf ekranda sonuçları yayınlamıştı."Esved Marlin tarafından beslenen cinsi doberman olan cinsiyeti erkek bir köpektir.75 kilo civarında 9 yaşında hayvan kimliğine sahip bir köpektir."Robotik ses bildiğim şeyleri tekrarlarken tarayıcıdan diğer sonucu istedim.Saliseler sonra taranan sonuçlar ekranda yansıyordu."DNA sonuçlandırılamadı."robotik ses kulaklarımda yankılanırken küfürler dilime tıkanmaya başlamıştı. Cıblak vucudumu sedyeye yatırarak robotu kendime komutlandırdım."Sağ meme ucumdan bir DNA,rahim duvarımdan bir DNA,kloritisimde kopmuş pirçingden bir DNA,göz retinamın incelenmesinini istiyorum,Vücudumda oluşan morlukların sebebini ve DNA'sını isriyorum ROYA." "ROYA Esved Marlin tarafından komutlandırıldı."Robot kollarımı ayak bileklerimi ve başımı sabitleyerek bana anestezi uygulamıştı.Gözlerim açık,kulaklarım duyuyordu.Vucudumdan alınan parçalar küçük tüplere bırakılıyor onaylanıyordu.Göz retinamı son defa lazerle incelediği sırada kalkmıştım. "Sonuçlar onaylanıyor."Royanın sesi yankılanırken sedyedeki kilitlerim açılmış ve ayağa kalkmıştım. Labartuvarın ılımlı havası bedenimdeki sıcaklık oranını arttırıyordu.Bedenimdeki morlukların rengi değişirken tenimin açık kalan yerlerinin beyazladığını hissediyordum. "Sonuçlar onaylandı." "ROYA,bana sonuçları seslendir." "ROYA Esved Marlin tarafından komutlanıyor." Roya sonuçları onaylarken ekrana benim iskeletimi yayınlamıştı. "Esved Marlin 29 yaşında türk uyruklu,japanyanın Tokyo ilçesinde yaşayan bir kadın bireydir.Bulduğum bulgular ise en soki DNA kartınla eşleşmemektedir."Roya sonuçları okurken eski DNA'larımı eşleştiriyordu."Vücudun normal bir insanın vucudundan daha fazla artış göstermektedir.Hücre artış miktarı bir dakikada 4,5 milyon arası değişmektedir."Bu olağan üstü durum beni rahatsız ederken sonuçlarım sıralanmaya devam ediyordu."Sağ meme bölgesi rahim duvarı ve kloritinizde bulunan DNA'lar eşleşmektedir.Normal boyun 1.74 civarında iken şunda 1.78'dir " "ROYA."dedim gür cıkan sesimle"Eşleşmiş DNA'lar kime ait?" "DNA taranıyor."kısa süre içinde sonuçları tekrar yayınlayarak robotik bir sesle yankılandı"DNA sonuçlandırılamadı." "Sikerler böyle işi."Çürümüş bedenimdeki DNA'yı öğrenemeyecek kadar aciz bir kimyager olamazdım."ROYA vücudumdaki yabancı DNA sayısını söylermisin?" "ROYA sonuçları tarıyor."Sonuçlar tekrar yansıtılırken gözlerim şaşkınlık içinde büyümüştü."1.DNA Esved Marline Aittir.2.DNA sonuçlandırılamamaktadır.3.DNA rahimde tesbidi yapılmıştır." "DNA sonuçlarını istiyorum ROYA."Otomatik tarayıcıyı tekrar aktif hale gelirken bu durumu bıkmadan araştırabilirdim. "DNA Tespitleri yalızca eşleşmeyen iki DNA ile uyumludur." "Siktir."Elimi saçlarıma atarak geriye taradığımda avcuma bir tutam saç hapsolmuştu.Vücudumda olusan korkutucu değisiklerin anlamını bilmez iken bu durum beni korkutuyordu."Sikerler böyle işi."Eşleşmeyen iki DNA ise Tokyoyla beraber baktığım sonuçlandıramadığım DNA ve vücudumda bulunan sonuçlandırılamayan DNA aynı kişiye sahipti.DNA bulguları herhangi bir canlıya ait değildi.Peki ya rahim yatağımda bulunan bulgusu bile bilinmeyen 3.DNA kime aitti. Belirsiz sonuçlar zihnimi yorarken dizlerimin üzerine soğuk zemine çöktüm.Soğuk zemin bedenimi yakarken soğuk terler atmaya devam ediyordum.Parmaklarımla saçlarımı tararken saçlarım normalin üstünde dökülüyordu.Yerimden hızlıca kalkarak kıyafetlerimi giydim.Kıyafetlerim bedenimde derin bir sıcaklık oluştururken derime yapışmış gibi hissediyordum. Hayatımın anlamsız duyguları birbirini yoğurarak bir çığ gibi büyüyordu.Çığı büyüten içimde kopan sessiz cığlıkların derin fısıltılarıydı.Beni boğan bir su damlasına mahkumdu ruhum. Beni boğmaya çalışan bir damla su benim zihnimdi. Sessiz çığlıkların sebebi ruhumdu. Sessiz çığlıklarım vuslatı haketmeyen,kimseye oksijen olmamış yosun yeşili gözlerimdi. Soğuk terler atan vucudum beni yıpratıyordu.Titreyen kemikli ellerim sarsılmışken,kalbim bir yabancı tarafından zelzele almış gibi şiddetli atıyordu.Bir kaç gün önce törpülemiş olduğum tırnaklarım uzayarak kendini belli etmişti.Kısa bluzu boynumdan geçirdiğimde ise saçlarım dökülmeye devam ediyordu. Tarayıcıyı son defa kontrol ederek kapattığımda çıkışa vararak kendimi labaratuvardan uzaklaştırmıştım.Düşüncelerden kendmi sıyırarak motoru çalıştırdım.Motorun rüzgarı tenimde kendini hissettirirken bu durumdan zevk alıyordum.Kısa saçlarım rüzgarda savrularak seyrelmeye devam ediyordu. Motoru stop ederek en yakın internet cafeye gelmiştim.Oldukca kalabalık cafede arka koltukların boş olduğunu farkedince saatlik ücretini yatırarak bilgisayarı kendim için kurmuştum.Görevli bana bir ucubeymişim gibi gözlerini büyüterek bakıyordu.İhtiyar polisin bana verdiği flash kasaya takarak çalıştırdığımda ilk dosyaların silinmiş olduğunu gördüm.Fazla zaman kaybetmeyerek diğer dosyalara geçtiğimde ise o geceye rasladım. 31.12.2023 ,03.40 Karanlık salonda koltuğa yavaşca yaslanmış tarihi izliyordum.Gece yarısıydı.Günler birbirini yıkarak gelmişti bu kıvama.Saliseler birbirini kovalarken yavaşca tarihler silindi ekrandan.O gece labartuarda üç kişi vardı.O gece sadece bir ölüm gerçekleşmişti.Fakat şuan gözlerimin gördüğü ise başka bir bedendi.Karanlıktı.Yüzünü göremiyordum bana kendini hatırlatan herhangi bir özelliğe sahip olmayan bir şahsiyet vardı karşımda.Oldukca uzun iri bedeni siyah kıyafetleriyle kamufile olmuş gibiydi.Enteresan olan bir durum ise bizim bu adamı daha önce farketmeyişimizdi. Bulanık görüntü ilerlemeye devam ederken karanlık beden o labartuvara ilerliyordu.Yüzü dahi siyahlarla kaplanmıştı.Yakalanmaktan asla korkmuyor oldukca rahat hareketler sergiliyordu.Adımları labartuvara ilerlerken ustaca kapının şifresini tek seferde açmıştı. Kısa süre ekrana bakmaya devam ettiğimde ise saatlerin uyuştuğunu farkettim.Akira o labarutuvarda deneylerin son tespitlerini yaptığı saatlerde o adamda labartuvara giriyordu.Yani Akira labarutuvarda iken o adamda oradaydı.Bu olasılık beni deli ederken telefona gelen bildirim sesiyle kendime geldim yavaşca. Telefona gelen bildirim sesi ihtiyar polisin gönderdiği mesaja aitti."O geceye ait hiç bir kayıt yok Bayan Marlin." Mesajı tekrarlayarak defalarca okumuştum.Gözden kaçırdığım bir durum olmalıydı.Dev ekranda labartuvara vürüs bulaştırmak için girmiş bir yabancı şahıs dururken,avuçlarımın içindeki mesajda o geceye ait bir kayıt bulunmaddığı söyleniyordu.Kısa süre sonra telefon avcumda titrerken arayanın kim olduğunu biliyordum. "Bayan Marlin." "Dinliyorum."dedim sakince. "Kayıtlarda herhangi bir şüpheli bulunamadı Bayan Marlin.Daha fazla kendinizi yıpratmayın." "Bu imkansız aptal herif." "Kayıtları kimlerin incelediğini bilmiyorsunuz Bayan Marlin."sakin sesi öfkelenmiş gibiydi fakat ona üzülecek kadar duygusal bir kalbe sahip değildim. "Alt sokaktayım."dedim netliğimi korurken."Karokolun iki alt sokağında köşede büyük bir internet cafe var.Bekliyorum ihtiyar." Telefonda daha fazla konuşmasına izin vermeden yüzüne kapatmıştım.Kayıtlarda birşey bulamadım derken neyi kastettiğini anlamak istiyordum.Sağ tarafımda bilgisayar oynamaya devam eden çocuk bana hür dikkat bakıyordu.Hissediyordum.Yavaşca başımı o yöne çevirdiğimde ise gözlerini irileştirmişti.İrileşen gözleri titrerken oturduğu koltuğu iterek uzaklaşmıştı. "Şeytan girmiş o kadına."Bağırmaya devam ederken tüm cafe onun çığlığına maruz kalmıştı. Herkesin gözleri beni izlerken bu durumun nedenini merak etmiyordum.Bütün gözler benim üzerimdeyken onlarla göz teması kurmadım.Onlarla göz teması kurmayarak egomu tatmin ettiğim sırada ihtiyar polis çoktan gelmişti. "Bayan Marlin."dedi kendine bir koltuk çekerek.Bana dikkatlice baktığında yavaşca başımı ona çevirdim."Her halinizle şahesersiniz fakat neden lens taktınız?"Gözleri beni süzerken kaşlarım sorusuyla havalanmıştı. "Lens mi?" "Evet lens Bayan Marlin.Tıpkı bir iblise benziyor gözleriniz."ona bu karmaşık durumu açıklamayacaktım. Gözlerinin beni taradığını farkedince"Ne istiyorsun?"sorusuyla yanıt vermiştim. "Dün gece baya yorucuymuş anlaşılan Bayan Marlin."Bedenimi süzen gözlerinin benden etkilendiğini ve vücudumda oluşan her bir morluğu saydığını biliyordum. "Evet."dedim ona bakmayan gözlerle."Vücüdumu morartana kadar seviştik."Cevabımla yüzünde hüzünlü bir sırıtış belirirken bilgisayarı tekrar açmıştım. "Partneriniz çok şanslı olmalı Bayan Marlin." "Çenenin yayını sikmeden sus moruk."Yüzünde tekrar bir sırıtış belirmişti ki,o gecenin kayıtlarını açmıştım. Video ilerlerken netlik daha iyiydi.Artık adamın yüzü eskisi kadar karanlık değildi.Kayıt devam ederken adamın labaratuvara girdiği kısıma gelmiştik. "Boş kayıt Bayan Marlin."Anlamsız gözlerle ona baktığımda ise beni sorgulayan bakışlara sahipti. "Artık gözlerinde mi görmüyor ihtiyar?" "Dakikalardır boş duvarı kaydetmiş kamera kaydını izledininiz ve bitirdiniz Bayan Marlin." "Dalga geçiyorsan bu hiç hoş bir şaka değil ihtiyar."Şaşkın gözlerle beni sorgularken bilgisayara bakmaya devam ediyordu. "Bayan Marlin."dedi bana bakmaya devam ederken"O videoda ne gördüğünüzü bana anlatır mısınız?" "Nasıl yani?"onu sorgulayan bakışlarım bilgisayara kaydığında görmem gereken görselleri defalarca izlemiştim. "Orada sadece boş duvarları kaydeden bir kamera görüntüsü var.Ne gördüğünüzü bilmiyorum fakat bunu benimle paylaşırmısınız Bayan Marlin?" Beynime hükmeden soruları sormaya devam ediyordu.Bu durum oldukca karmaşık bir hal alırken bu kabusdan henüz uyanmayacağımı biliyordum.Gözlerim bilgisayarın kapanmakta olan ekranıyla geri bana yansırken sarımtırak renge dönüştüğünü görüyordum.Ruhum bedenime ağır gelirken bedenimim beni terkediyor farklı bir kişiliğe yoğruluyordum. "Bayan Marlin.?"Dedi yavaşca koltuktan kalkarak."Siz iyyimisiniz kullandığınız veya önceden aldığınız pisikiyatri haplarınız var mı?"Ona omuz silkerek hayır demiştim sessizce.Oun düşüncesi çok bariz belliyken pisikiyatri haplarımı almadığım için halisülasyon gördüğümü düşünüyordu.Fakat ben ilaç kullanmayan bir bireydim. Ortamın sessizliğini onun telsiz sesi bölerken buradan uzaklaşmıştı.Onun gitmesinin ardından flash cebime atarak adımlarımlarımı hızlandırdım.Hızlanan adımlarım beni motoruma sürüklemişti.Motoru çalıştırdığımda ise ardımdaki ses ses telleri kopana kadar "Bayan Marlin nereye gidiyorsunuz?"sorgulamaya devam etmişti gürültülü sokaklarda. Düşüncelerim beni boğarken bu durumu sorguamaktan nefret etmeye başlamıştım.Motorun egzoz sesi kulaklarımı delerken ıslak yollarda motora daha sert gaz vermeye başladım.Yağmur dokunan saçlarımı rüzgar savurmaya devam ediyordu.Kayganlaşan yollarda hızımı hiç kesmeden ilerlerken yolun hiç bitmemesini diledim. Yağış hızı her salise artmaya devam ediyor çürümüş vucudumu kurşun gibi deliyordu.Çukurlu yollardan sapmaya çalışırken direksiyonu tutmakta zorlandığımı farkettim.Yağış motor kullanmamı oldukca zorlamaya başlamıştı. Uzun yolun ardından eve yaklaşmıştım.Japonyanın en ıssız sokaklarından hızımı alamadan geçiyordum.Motora son defa gaz vererek zehri tattığım esnada yolun ortasında koşan bir çocuğa korku dolu gözlerle bakmıştım ilk defa.Motorun direksiyonunu sola kırmamla beraber bedenim ıslak zeminde sürtünerek savruldu. Çocuğun ağlama sesi kulaklarımda yankılanmaya devam ediyordu.Gözlerim yavaş yavaş karanlığa kapanırken kasıklarımda ve başımdan akan sıcak sıvıyı hissettim. Kemiklerinde hissettiğim sancı beni ele geçirmeye devam ediyordu.Bebek ağlama sesi hiç dinmeziken ağlamanın şiddettini artırmıştı. Kasıklarımda hissettiğim sızı vücüdumu yapay bir oyuncak gibi kırıyordu.Başımdan akan sıcak sıvıyı yağmur damlaları götürken gözlerim yavaşca kapanıyor hareket edemiyordum.Tok adım sesleri kulağımda yankılanırken sadece ona ait olan fısıltıları işitiyordum. Yanağımda hissettiğim nefes kendini bana yakın tutmaya devam ediyordu.Boynumu okşayan nefesi beni karanlık kuytularda nefessiz bırakmaya razıydı.Parmakları saçlarımı geriye tararken sıcaklığını hissediyordum.Hareketsiz yatmaya devam eden vücudum bir ölü gibi onun karşısında tepkisiz kalmaya yemin etmiş gibiydi. "Sana nefesin kadar uzak, şah damarından daha yakınım gecelerin kiini."Nefesi tenimi okşarken ruhum bu sancılı gecede ölmek için bir çıkış yolu arıyordu.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE