Alesia hala gördüklerine inanamıyordu. Birkaç dakika önce yaşadıklarının hatta bugünkü tüm olanlar bir rüya olmalıydı. Range Rower’ın içinde hala kontrolsüzce titreyen bedenini sakinleştirmeye çalışıyordu. Bu gerçekten inanılmazdı.
‘’Sen iyi misin?’’ dedi yanındaki Jay Redmond’a. Adamın kolundaki kan tüylerini ürpertiyordu. Dakikalardır konuşmadan arabayı süren adama bir şey demeye de çekiniyordu. Yarasının durumunu merak etse de bir kere bakmak için uzandığında öfkeli gözlerine maruz kalmıştı. Sanki onu böyle bir duruma kendisi sokmuş gibi. Tüm yaşananlar onun saçma bir tören sonrası yaptığı konuşmadan dolayı gerçekleşmişti. Hiç Alesia ile böyle bir durum yaşanmasaydı iki yabancı olarak evlerine gitmiş hatta belki de şuan uyuyor olacaklardı. Uzun bir sessizlik yine arabanın içinde hakim olmuştu.
‘’Evin tam olarak nerede?’’ dedi Jay sonunda sessizliğini bozarak.
‘’Önce bir hastaneye gitsek bence daha doğru olur. Bu şekilde kendimi huzurlu hissedebileceğimi düşünmüyorum.’’ diye cevap verdi Alesia. Yarayı göstermese de gelen kan gömleğinin rengini değiştirmiş yaranın ne kadar büyük olduğunu gösteriyordu.
‘’Dediğime cevap ver. Artık sadece söz dinleyeceksin. Eğer bugün bu lanet arabaya binmiş olsaydın zaten bu yara olmayacak sende bende bir daha görüşmemek üzere yollarımıza ayıracaktık. Şimdi o kahrolası adresini söyle de bitsin.’’ dedi Jay Redmond. Alesia adamın sözlerine karşı tüyleri diken diken olmuş neredeyse çocuk gibi bağırarak ağlamamak için kendini zor tutmuştu.
‘’Sen ne dedin az önce. Hem suçlu hem güçlüsün. Bugünü bu hale en başında getiren sizsiniz bayım. Bana bağıramazsınız, çocuk gibi azarlayamazsınız da.’’ adamın vereceği tepkiyi cümlesini bitirip beklese de konuşmaya dahil olmadı. Artık hem yaşadıklarından hem de öfkesinden ağlıyordu. Adresin yazılı olduğu telefonundaki mesajı açtı. Hiçbir şey söylemeden adamın görebilmesi için ona uzattı. Bir an olsun Jay’in gözleri kadına baktı ama ağlamasını veya kalbinin kırılmasını umursamadan yola devam etti. ‘’Adres neyse ki yakın’’ diye düşündü Jay. Böylelikle birazdan hayatı yeniden yoluna girecekti. Alesia Mina sessizce ağlayıp bir yandan da akan gözyaşlarını eliyle siliyordu. Hayatında hiç bu kadar aşağılandığı bir dönem olmamıştı. Her zaman kırmaya korkan biri olmuş bu yüzden de çok sevilmişti. Ancak bu adam böylesi bir karaktere sahip olduğuna göre gerçekten sevgisizlikten besleniyordu. Jay mümkün olduğunca iletişim kurmamaya çalışıyordu. Kolu gerçekten artık acıdan dayanılmaz bir hal almıştı. Bunu belli ederse asla eve gitmeyeceğinden emindi. Bu yüzden onu bırakana kadar dayanmalıydı. Arabadan inen bıçaklı adamı gördüğünde neredeyse korkudan bayılacak olan Alesia’nın yüzünü düşündü. O sırada ‘’Jay bıçak’’ diye attığı çığlık adamın kulağındaydı. Alesia’yı arkasına hemen alıp arabaya doğru yavaşça geri gitmeye başlamıştı. Aklındaki tek fikir kadını arabaya güvenle bindirmekti. Jay içinde korku dolu bir gündü. Böyle bir kavgaya hiç girmemişti. Evet spor salonunda boks yapmıştı ama hiçbiri gerçek bir kavga değildi. Bu fazlasıyla gerçekti ve sonucunun ne olacağını kestiremiyordu. Her şeyin suçlusunun kendisi olduğunun Jay‘de farkındaydı. İşlerin bu kadar karışacağını düşünmemişti. İstediği tek şey yarın ki manşetlerde yanında evleneceğini duyurduğu başarılı bir kadındı. Dedesi için yeterli olacaktı. Neyse ki karşısındaki adam sadece bıçağı sallamakla yetindi. Jay öğrendiği birkaç hareketle adamın elinden bıçağı alıp karşısındakilerin kaçmasına sebep olmuştu bile. Alesia adamın gerçekten çok iyi savunma sporu bildiğini düşünse de gerçek aslında tamamen şanslarının yaver gitmesiydi.
Yoğun sessizliğin hakim olduğu araba sonunda Alesia’nın arkadaşı Layla’nın evinin önünde durdu. Alesia derin bir nefes aldı. Artık gerçekten güvende kalacaktı işte. Hiçbir şey söylemeyen adama doğru baktı Alesia. ‘’Teşekkürler.’’ dedi ne için teşekkür ettiğini de bilmeden. Hayatımın en berbat günüydü teşekkür ederim mi? Yoksa az daha tecavüz edilip öldürülebilirdim teşekkürü müydü? Ama plansızca dökülmüştü işte kelimeler dudaklarından. Arabanın kapısını açtı ve indi. Gönlü rahat etmese de daha fazla ısrar da edemezdi.
‘’Kolun.’’ dedi ama cümlesini bitirmeden binaya doğru yürüdü. Tam içeri girecekken Jay ‘in bir anda ona seslenen sesiyle durdu.
‘’Alesia Mina‘’ dedi adam. Alesia artık adamın ağızından çıkacak her şeyden korkuyordu. Başını çevirip adama baktığında çantasını uzatan elini gördü. Çantayı almak için uzandı. Başıyla teşekkür eder gibi eğip küçük bir tebessümle karşılık verdi. Çantayı aldı ve hızla binanın kapısını açıp merdivenlerden çıktı. Daha evin kapısına geldiğinde kapıda Layla’nın heyecandan yerinde duramayan haliyle karşılaştı.
‘’Bana hemen her şeyi anlatıyorsun Alesia Mina Doğan’’ dedi Layla ve Alesia’nın ayakkabısını bile çıkarmasına izin vermeden kolundan tutup koltuğa doğru çekiştirmeye başladı. Alesia koltuğa oturduğunda Layla durmadan konuşmaya başlamıştı bile. ‘’Her şeyi gördüm. Jay Redmond ile eve geldin. Sen nasıl bunu başardın. Adam ile bakışlarınızı gördüm. Eve davet edebilirdin. Ben giderdim. Ah Alesia Mina böyle bir adam şuan bu şekilde gönderilir mi? Beni gerçekten deli ediyorsun .’’ dedi. Alesia , Layla’nın konuşmasından fırsat bulduğu an konuşacaktı ama Layla susmamaya yemin etmiş gibi soru yağmuruna tutuyordu.
‘’Tamam, tamam .Layla yeter. Hiçbir şey senin gördüğün ve düşündüğün gibi değil. İnan bana çok yorucu bir gündü. Şimdi izninle yatıyorum.’’ dedi ve ayağa kalktı Alesia Mina. Layla onu durdurmak istese de Alesia’nın ciddi suratı bugün konuşma olmayacağını gösteriyordu. Layla’nın, Alesia için ayarladığı odaya girdi. Kapıyı kapattı. Üzerindeki kıyafeti direk kapının önünde çıkarıp yerde bıraktı. Ayakkabının birini bir yerde birini bir yerde bıraktı. Saçını hızla arkadan tek örgü yaptı. Yatağın üzerindeki bol erkek pijamasını andıran geceliklerini giyindi. Artık gerçek bir Alesia Mina Doğan olmuştu. Yatağa uzanır uzanmaz uyumuştu bile. Öyle derin ve öyle deliksiz bir uyku uyuyordu ki. Sanki uyanınca her şey yaşanmamış gibi olacaktı. Tüm bedeni bir gün öncesinin oluşturduğu gerginliği silmeye başlamıştı bile. Komodinin üzerinde titreyen telefonu ısrarla kapatıyordu Alesia. ‘’Farkında olmadan sanırım alarm kurdum.’’ Diye içinden geçirip gözlerini bile açmadan telefonu kapatıp uykusuna devam ediyordu. En sonunda evin içindeki koşturma sesi yükselip bir anda hızla odanın kapısı açıldı. Alesia bu seslere artık kayıtsız kalamayıp hemen yataktan kalktı.
‘’Alesia mahvoldun.’’ dedi Layla. Elindeki telefonu Alesia’ya uzattı. Alesia ekrana baktığında arayanın annesi olduğunu görünce bir anda afalladı. Niçin Alesia’yı aramak yerine Layla’yı aramıştı ve neden bu kadar erken saatte diye düşündü.
‘’Alo anne’’ dedi Alesia .
‘’Sen bizi öldürecek misin? Biz aman kızımız ne başarılı ne sessiz sedasız derken tüm sosyal medyada ve tüm gazetelerde elalemin adamıyla öpüşürken resmini mi görecektik. Yetmezmiş gibi birde evleneceğini mi duyacaktık. Alesia babanın şekeri fırladı senin yüzünden bizi bu yaştan sonra ‘’ diye devam etti sözleri Mine hanımın. İşte bu sözleri Türk aile yapısında ki herkes bir kere duymuş ya da duyacaktır. Alesia’nın kanını donduran ise duyduğu sözlerden daha çok öpüştüğü resim ve evleneceği haberiydi. Bir şey diyemiyor annesinin azarlamasının bitmesini bekliyordu.
‘’Cevap bekliyorum Alesia Mina Doğan.’’ İşte bu cümle başımın çok büyük belada olduğunu gösteriyordu. Sanki dün yaşadıkları yeterince kabus değilmiş hala bu kabus bitmeden hatta azalmadan devam ediyordu.
‘’Anne seni sonra arayacağım.’’ diyerek telefonu kapattı Alesia. Şuan Türkiye’den uzakta olmak daha güvende hissettiriyordu. Çünkü bu telefonu kapatıp derin bir nefes alma zamanı yaratabilmişti. Evde olsa nerede olsa bulurdu ailesi Alesia’yı. Layla ile göz göze geldi.
‘’Neyden bahsettiklerini biliyor musun?’’ dedi Layla. Tabiki biliyordu ama bu kadar duyulması ve görünmesini beklemiyordu. Layla telefonla sosyal medyaya girdiğinde Alesia’nın, Jay Redmound ile öpüşen resimleri ve resimlerinin üzerindeki ‘’Yıldırım Aşkı Nikah Masasında’’ gibi yazılar vardı. Başına dünden beri bela üstüne bela yaratıyordu bu adam ve Alesia’da tek bir iletişim bilgisi bile yoktu. Bu kadar kolay değildi. Başına açtığı her bir derdi telefi edecekti. Bir hışımla ayağa kalktı. Hemen dolaba koyduğu oversize bir tsört yırtık bir pantalon ve tepeden dağınık topuz saçını topladı Alesia.
‘’Nereye gidiyorsun Alesia?’’ dedi Layla. Aklı iyice karışmıştı. Arkadaşını ilk kez böyle görüyordu.
‘’Jay Redmond’u bulmaya’’ dedi Alesia . Koridordan kapıya giderken öyle hızlı basıyordu ki yere zayıf bedenini görmese başka biri hopluyor sanırdı Layla. Kapıda duran spor ayakkabısını ayağına geçirdi bel çantasını göğsünün üzerinde çapraz yerleştirip hızla evden çıktı.
Layla’nın arabasına bindi. ’’Umarım bugün işi yoktur.’’ diye içinden geçirdi. Arabaya telefonunu sabitledi. Gaza bastı ve nereye gittiğini bilmeden arabayı sürmeye başladı. ‘’Siri, Jay Redmound fotoğraf stüdyosu nerede?’’ dedi Alesia. Iphone telefonunun akıllı robotu Siri bir adres çıkardı. İşini şansa bırakmayacak sora sora da olsa bu adamı bulacaktı. Adresteki yere neredeyse az kalmıştı gelmesine. Epey de uzak bir yerdi. Bulduğu ilk otoparka arabasını park etti. Park yeri bulmak gerçekten çok zordu. Yürüyerek adrese doğru ilerledi. Lüks arabasından inen oldukça yaşlı bir adama gözleri takıldı Alesia’nın. Yürümekte zorlanıyor ayakları aralıklarla güçsüz kalıp yere düşecek gibi oluyordu. Karşıdan karşıya geçeceği belliydi .Alesia hemen ışıkların olduğu yere geldi. Işıkların yanmasıyla hızlı hareketlerle yaşlı adama ulaştı.
‘’İzninizle.’’ dedi yaşlı adamın kolunu tutarken yüzünde sıcacık bir gülümseme vardı. Adam hiçbir tepki vermedi. Koluna giren bu güzel kadının nezaketinden fazlasıyla etkilenmişti. Yavaş adımlarla sonunda karşıya geçtiler. Alesia kibarca tuttuğu kolu bıraktı.
‘’Gitmek istediğiniz yer uzaktaysa size refakat edebilirim ya da sizin buluşacağınız kişi gelene kadar bekleyebilirim.’’ dedi Alesia. Burada öylece adamı bırakmak pek içine sinmiyordu.
‘’Çok teşekkür ederim genç bayan. Burada böyle nazik gençler bulmak zor. Ancak ben gidebilirim sizin işinizi aksatmak istemem.’’ dedi yaşlı adam. Giyimi hayli zengin olduğunu, konuşması ise fazlasıyla kültürlü olduğunu hemen belli ediyordu.
‘’Ben Türk’üm. İsmim Alesia Mina Doğan. ‘’ diyerek Alesia elini uzattı. Yaşlı adam bir anda afalladı kadın bunu fark etse de pek oralı olmadı. Adam kısa bir süre bekledikten sonra elini sıktı. ‘’Bende Jake Red’’ dedi ve kaldı. ‘’Sizinle tanışmak güzel mimar hanım. Sizin gibi başarılı kadınlara ihtiyacımız var.’’ dedi adam bir anda Türkçe konuşarak. Alesia büyük bir keyifle gülümsedi. ‘’Türkçe biliyorsunuz. Bu harika. ‘’ dedi nereden öğrendiğini merak etse de fazla ileri gideceğini düşündüğü için bir şey sormadı. Adam bir şey söylemedi. Ama kadını durmadan inceliyor gittikçe yüzünde daha mutlu bir ifade ile bakıyordu.
‘’Siz dün gazetelere çıkmıştınız. Ünlü fotografçı adı neydi Jay Redmond ile evleniyordunuz. Doğru değil mi ?’’ dedi adam bir anda. Alesia tamamen birkaç dakikalığına kabusunu unutmuşken yeniden karşısına çıktı.
‘’Şey aslında.’’ derken aniden kendisine koşan Jay Redmond’u gördü. Adam bir anda koşup Alesia’yı kucakladı. Sıkıca sarılıp, saçlarından öptü.
‘’Sevgilim hoş geldin. Dedemle tanıştınız demek ki.’’ dedi Jay. Alesia afallamıştı.
‘’Deden mi?’’ dedi. Gözleri yerinden çıkacak kadar açılmıştı.
‘’Üzgünüm genç bayan sizinle Jay Redmond’un dedesi olarak değil, sadece Jake olarak tanışmak istedim. İyi ki karşıma çıktınız. Sizi tanımak ve en değerlim torunumun evleneceği gelinimle tanışmak benimle ayrıca iki mutluluktur.’’ Dedi yaşlı adam.
Alesia artık herşeyin farkındaydı. Gittikçe kördüğüm büyüyor ve buna asla dur diyemiyordu.