"M"

1025 Kelimeler
Masal Üstümü giyiyordum. Bir süre çaresizce vücudumdaki izleri hayrete düşmüşcesine baktıktan sonra bedenimdeki morlukları kapatacak bir kıyafet giymeyi tercih etmiştim. İlk defa vücudumdaki morluklara ağlamadım. Küçükken hep çocuklarla kavga ederdik , yara bere içinde gezerdim " Annen seni çöpe atmış" Çocuklar bazen o kadar acımasız oluyorlar ki, şaşırmamak elde değildi! Kaç kişi ile birebir kavgaya girdim bilmiyorum. Öyle gözü karaydım ki bazen 7 kişi olurlardı alay edenler ve ben içleri dalarım E tabi bir güzel dayak yerdim ama olsun! O izlere de hiç bir zaman utanarak bakmadım. Sanırım utanarak baktığım tek iz ilk gecemin iziydi Çarşaftaki lekeyi öyle için acıyarak baktık ki... daha sonra hiç hissetmediğim kadar acı çekerek... Evde saçımı bağlayacak bir şey ararken gözüm yatağın kenarındaki kırmızı kurdaleye gitti. Olur mu? neden olmasın... Kurdaleyi alıp saçımı bağladım. Duştan çıkar çıkmaz belinde havlusu ile üstünden su damlalarını düşerek yanıma geldi " hayır sakın yaklaşma... Poyraz hayır kıyafetim ıslanacak" Tabi ki umrunda olmadı. Belinden kavrayıp sımsıkı sarıldı " Al işte ıslandı" Kahkaha atarak saçını üstümde çırpmaya başladı Tam bir pislik ! ama bir o kadar da eğlenceli İlk defa bu gün farkmettim onun da sevilmeye ne kadar ihtiyacı olduğunu " O kafandaki..." Tüm dikkati ile başımdaki kurdaleye bakıyordu " siktir ama!" Üstündeki havluyu sıyırıp attı " napıyorsun " " Sana sormalı minik sincap" Başını boynuma gömmüş sürükleyerek yatağa götürüyordu beni " O kurdaleyi bağlarken kırmızı gören Poyraz ne yapar diye düşünmedin mi? üstelik az önce bileklerini bağladığım kurdaleyi" " ama toka yok ki" Sesim öyle masum çıkmıştı ki boynumdaki başını kaldırıp arkasına atarak kahkaha attı " saçında bundan başka bir şey görmeyeceğim, bir kere çok amaçlı kullanıma uygun. nereyi istersem bağlarım.. ellerini, ağzını..." dudaklarıma kapandı " O kadar da amaçlı değilmiş" dedim kollarından itekleyerek kurtulmaya çalışıp öpücüğünden saklanırken " ahaha daha diğerlerini saymadım minik sincap" Ne, ne geçiyor bunun aklından.. " gözlerin, bacakların... " Gözü göğsüme gitti... Kıyafetim olmasına rağmen utandırmıştı Ellerimle kapatmaya çalıştım " gitmemiz gerek" Tarzan gibi çırılçıplak ve şuan tüm bedeni bana sarılmışken farkındaydım hemen gidemeyeceğimizi Hissediyordum onu, yine istiyordu ki düşüncelerimi yalan çıkartmadı Eli eteğinin altından bacak aramı koşarak yukarı çıktı, kulağıma dayadı dudakları ile boğuk sesi eşliğinde fısıldadı " son defa, sonra söz gideceğiz" *** Yataktan iyice kararan hava, ard arda çalan telefonla kalktık Annesinin bağırma sesi tüm evde yankılandı "sanırım artık gitmemiz gerek" giyinmiş beni süzüyordu " yeter artık, bakıp durma şöyle... bacaklarımın acıyor " Kahkaha attı yine.. " Sen daha dur sincap! sen daha bekle" Belime sarılmış tuvalet aynasından yansımamızı izlerken aniden yüzü ciddileşti ve öne doğru eğildi. Bir kurşun vardı, hiç fark etmemiştim daha önce. Alıp cebine atarken elini tuttum " bu ne ?" Elimde çevirirken kurşunun başında 'M' harfini gördüm. Kazınmış belli ki! Yansımamızdan belime sarılmış adamın yüzüne bakıp kurşunu uzatarak " bu ne Poyraz" " Bir düşmanım için güzelim" Elimden alıp cebine kattı. " korkma korkacağın bir şey yok!" M... Kim o M? yoksa... " Neden, naptı ki sana?" Yüzü gerilmişti. " Hadi çıkalım geç kaldık" " Ne yaptı" Sitem ,ciddiyet, öfke ile çıktı sesim. Sabırsızdım... duymam gerekti. " 7 yıl önce kardeşim dediğim bir adamın ölümüne sebep oldu, " eli ile sol göğsünü tuttu. Tam tuttuğu yerde yara izleri vardı.. Gözlerim yaşarmaya başlamıştı " O izler?" Kafasını salladı, " sisteme sızdı. Arkadaşıma ve bize destek gelmedi. 4 kayıp 7 gazi verdik. " Düşeceğim sandım, yığılıp kalacak... ellerim tuvalet aynasından destek almayı son anda başardı da ayakta kalabildim ama bedenimin şiddetle titremesine engel olacak bir şey yoktu elbet. " korkma, çok yaklaştım. Er ya da geç bulacak bu kurşunu kafasına sıkacağım" Aynada kendime baktım... 7 yıl önce... Ben sadece yapabilir miyim diye denemek istemiştim. En güvenilir sistem TSK nınki idi. Tasarladığım sistem çalışıyor mu bakmak istemiştim. Kimseyi incitmek istemedim, kimse ölsün istemedim ki ben! Demek o yüzden peşimdeler... Öldürmek istiyordu " O ölene dek bu yara kapanmayacak" dedi. Ben ölünce mi iyileşeceksin Poyraz? Kalbindeki yara o zaman mı iyileşecek. Yaşamak için bir nedeni olmayan Masal'a ölmesi için bir sebep daha mı çıktı! Robot gibi devam ettim bir süre... Aracın camından dışarıyı izlerken bu kadar mutluluğun bana fazla olması hakikati ile yüzleştim. Gerçek olamayacak kadar güzeldi, ve şimdi ellerimin arasından kayıp gitti. Uzun uzun baktım ona... Arada bana dönüp onu izlediğimi görünce memnuniyetle gülümsüyordu. Sevgisiz de kalmamış ama neden böyle, benim gibi hasret sevmeye, sevilmeye! Annesiniz yüzünden mi? Bir annenin eksiğini dört anne tamamlayamadı değil mi Poyraz? Sevme, beni de sevme. Belli ki sonumuz artık yok! Ne sen beni sev ne ben seni.. Tek bir kelime, birazdan ağzımdan çıkacak bir kelime ile benden nefret edeceksin. Sonra ise tek bir itirafla senin ellerinde son bulacak hayatım. " 50 bini ne zaman yollarsın?" Aniden frene bastı arabayı kenara çekip. Doğru mu duyduğunu bilmek istercesine dikkatle süzdü beni. Kaşını çatmış mavi yeşil gözleri alev almıştı. Öfke dolu gözlerle bana bakıyordu " Ne dedin sen?" Ne diyorum, seni de kendimi de kurtarmaya çalışıyorum. Şu hayatta yaşamak için çok fazla sebebim yok ama madem o kurşun hedefini bulmadan mutlu olmayacaksın, yaraların kapanmayacak o zaman sıktığında pişman olmaman gerek Nefret et benden Poyraz, iğren! Belki o zaman en ufak bir üzüntü bile hissetmezsin. Rahat uyuyabilrsin vicdan azabı duymadan. Minik sincap için gözyaşı dökmezsin. Görüyorum çünkü gözlerinde, tıpkı sen de benim gibi bir yer açtın kalbinde bana. İlk adım benden iğrenmen, tüm varlığınla benden iğrendiğini anladığım an itiraf edeceğim. Sana seni kullandığımı, alay ettiğimi söyleyeceğim. İnanması kolay olacak değil mi sevgilim. Paragöz bir kızım sonuçta! " 50 bin" Sesim titredi. Çenemden sımsıkı kavrayıp kendine döndürdü " Neden yapıyorsun bunu?" Akma işte akma... akma lanet olası gözyaşım akma.. " Parayı seviyorum, kim sevmez ki?" " Parayı seviyorsun! Parayı seviyorsun..." Dudaklarını ısırıp direksiyonu sımsıkı kavrayarak döndü önüne. Boğazındaki damarlar kabarmış, elleri saçını yolarcasına arasında dolanıyordu " Parayı seviyorsun öyle mi?" Tekrar dönüp baktı... farklı bir şey duymayı umarak. İçimden çığlıklar attım, hiç birisini duymadı. Ve yine bana öyle baktı. Hamamböceğiymişim gibi! 'Parayı seviyorum' öyle mi, ben miyim bunu söyleyen... yüzüme bakarkenki hayal kırıklığı giderek büyüyor, beni eziyordu o bakışın altında. Telefonu çıkartıp üstüme attı. " 350 bin yolla kendine. 6 gün daha altıma gireceksin" Sesinden öfke, tiksinme akıyordu. Tekrar arabayı çalıştırıp yola koyulduğumuzda artık o eski Poyraz değildi. Sertleşmiş ifdesi, ve suskun tavrı yine gelmişti işte. Aferin Masal böyle devam et, nefret etmeli senden!
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE