Poyraz
Eve girdiğimizde bir ton sakinleştiricinin etkisi ile kafası sürekli annemin boynuna düşen babam her kafasını kaldırdığında
" Vermiyorum ulan, bok sana kız veririm ben" deyip tekrar kafasını annemin boynuna gömüp uyuyordu
Cenk amcamsa " Beni İstanbul'a yollayıp kız mı veriyorsunuz siz yavşaklar" diyerek evi basmış, Demir'i ifadeye çekiyordu.
Doğan amcam... o ise masa üstündeki şam fıstıklarını ayıklayıp keyifle belgesel izler gibi onları izliyordu.
Volkan amcam " yav şunu bir uyandırın kızı isteyelim de öyle yatsın " diye ard arda isyan ederken Buket annemin koluna girip zapt etmesi ile kalkıp kalkıp oturuyordu koltukta.
Gözüm bir an Masal'a takıldı. Öyle şaşkın bakıyordu ki odadakilere.
En son Vera anne " verdik gitti, verdik gitti" deyip omzunda uyuyan babamın elini kaldırıp sırası ile herkesle toklaştırmış, elini öptürmüştü Demir ile Eylül'e.
Bir müddet sonra ise sıra fotoğraf çekimine geldiğinde babamı 3 kişi koluna girip kaldırmış fotoğraf çektirmiştik
Öfkem ailemin çingene hali ile biraz olsun dağılsa da yine de ona çok kızgındım.
O ise kapıya en yakın noktaya oturmuş bize öyle bir bakıyordu ki.. Babamın koluna girmiş , ayakta tutmaya çalışırken fark ettim
Çocukken dolaptaki dondurmaya baktığım gibi bakıyordu.
Alerjim olduğu için yememe müsade edilmezdi, bense her defasında yer hastaneyi boylardım.
O bakış, benim aynı bakışımdı. İstesen sen de bu çingenelerin bir parçası olabilrdin masal, istesen ailen olurdum, olurduk..
Ama sen her defasında parayı seçtin. Bu gün bile!
Masal
O kadar güzeller ki... Ne kadar güzel olduklarının farkında bile değiller.
Bir sürü yaramaz çocuk sanki haylazlık peşinde. Doğan amcanın arada kendine atılan laflara leblebi atarak karşılık vermesi
" ben sigortalıyım sigortalı " diye bağırması..
Cenk amcanın Doğan amcanın üstüne yürümesi, ama " istersen şu arşive bir inelim" demesi ile aniden boynuna sımsıkı sarılıp "kardeşim aslan kardeşim" diye yumşaması
Ve en son gelen bir kişi daha!
Bekle ,bu adam... müsteşar mıymış? Ben bu adamı nerede gördüm daha önce?
" Yalçın amca yetiş"
Diye bağırdı Poyraz, Mete amcayı sürükleyerek odasına götürürkerken
Yalçın dedikleri ise diğer koluna girip " Ne oldu lan buna ?" diye sorarken bir an göz göze geldik
Neden bu kadar tanıdık geliyor bana bu adam ki? Bir anlığına o da baktı bana,uzun uzun... Sanki güçlükle çekti bakışını üstümden.
" Vermedim Yalçın, sana kız mız yok dedim" diyordu kafasını güçlükle kaldıran Mete amca. Tam arkasında ise yüzüklerini göstererek nişan fotoğrafı çektiren Eylül ve Demir vardı.
Tabi Mete amca bu durumdan habersiz. Aslında şu an herhangi bir şeyin farkında mı ondan da şüpheliyim. Nasıl bir ilaç verdi ise pamuk gibi yapmış adamı Vera hanım.
Bu günü unutmak mümkün olur mu bilmiyorum ama hafızama en acı günümde en çok güldüğüm gün olarak kalacak
Asla sahip olamayacağım o aileye baktım uzun uzun. Asla benim olmayacak aileye. Gözüm yine Poyraz takıldı. Bana bakarken gülümseyen yüzü soldu, ciddet ve karanlığa bıraktı yerini.
Evet, tek bir kelime yetti benden iğrenmesine. Birkaç şey daha yaptıktan sonra sanırım tamamen artık benden soğuyacak.
O zaman herkes için çok daha kolay olacak bazı şeyler...
Çok kolay unutulacak minik sincap...
Poyraz
Kabus gibi bir gece geçirdik. Babam sabahın ilk ışıkları ile her birimizi ayrı ayrı sevdi saydı...
Videoda babamın uyku sersemi verdim dediği anı Volkan amcam w******p gruplarına atmış
E tabi babam da bunu görünce sinir katsayısı arttı. Evde sinirle geziyordu salonda adımlamadık yer bırakmadan
Vera annemi davalarına ihanet etmekle itham ediyordu. Eylül'e ise küsmüştü
Dünya üzerinde 49.70 erkek varsa diye hesaba başlamış devam ediyordu ki çok tuhaf bir şey oldu
Babam hesap yaparken ,)" bekar erkek sayısını 1.4- 1.55 bekar erkek" diye tamamladı sincap
Ve hemen ardından babam Masal'a dönüp bakarak onu ve yaptığı hesabı onayladı
" Matematik zekam iyidir" diye savundu kendini sincap
Evet, muhtemelen fındık palamut stoklarken gelişti.
Tüm kaos bir tarafa birde yuvada Cenk albayın içimizden geçmesi kalmıştı o da oldu tam oldu hayatımda.
" Nasıl hiç bir şey olmaz elinizde lannnn?"
Tuna panonun önünde titriyordu hazırolda.
40 dakikadır çoucuğu hazır olda tutuyor. Kim bu Soner ya? diye düşünmeden edemedim Tuna'ya olan öfkesini görünce Cenk amcamın
Babam desen o da pis pis bakıyor Tuna'ya
" Aslında komtanım..." sözüne araya girecekti ki Cenk albay ve babam dönüp sert bir bakış atınca sustu
" Aslında ne asker?"
Allahtan Yalçın amcan var da... sağduyulu biri var içimizde en azından. Bu kadar arıza adamın içinde sağlıklı birisi yok mu diye soran olursa parmakla onu gösteririz.
" Aslında kameradan herkese bakılmadı"
Hay ben senin ağzına tüküreyim Tuna. Tüm bakışlar bu sefer bana döndü
" Ne demek bakılmadı, Poyraz sen baktım demedin mi?"
" komtanım 8 yetişkine bakıldı ama 5 çocuğa bakmadık" Dediğinde tüm sinirimden bağırdım
" 5 çocuk ...adı üstünde ço - cuk olduklarından bakmamış olmayalım Tuna! Baba çocuklara bakılmadı sadece"
Babam ise bana öyle bir bakıyordu ki
Cenk albay pano önünde bekleyen Tuna'ya
" yerine geç" deyip oturdu masaya tekrar
" Bunun senin oğlun olduğuna emin miyiz, pek bir salak bu?"
Beni süzerek söylüyordu, bende elimdeki kalemi Tuna'nın gözüne mi soksam ilk, götüne mi diye düşünmeye başlamıştım!
" Kaç yaşında bu çocuklar?"
" 10-11 en fazla 12 gösteriyorlar"
Gözümü ölümcül bakışlarımı çekmeden Tuna'dan konuşuyordum.
" ekrana yansıtın" Dedi babam o eğitim sırasında sık sık duyduğum taktirsiz tok sesi ile.
Bekledik, herkes öyle hayal kırıklığı ile bakıyordu ki bana, şerefsiz Tuna korkusundan gözüme bakamıyordu.
' Nasılsa eski düzene döneceğiz oğlum şu operasyon bitsin, sen o zaman görürsün. Sen az şınav çektin ' diye içimden sayrıdırken görüntü ekrana verildi
Tek tek çocukların olduğu kareler ekranda donduruldu.
5 kare beş çocuk. 4 erkek 1 tanesi Kız. Kız en küçükleri, diğerleri daha yapılı.
" netleştirelim, kimlik tespiti yapalım "
Ciddi ciddi 5 tane çocuk mu arayacaktım ?
" baba farkında mısınız bilmiyorum ama bunlar çocuk, daha harf yazmayı yeni öğreniyorlardır ilk okulda. "
Derin derin soludu babam ve başladı başkan Mete tonunda azarlamaya
" Birdaha teşkilatta ağzından baba çıktığını duyarsam seni balyoza teslim ederim. Yaşlandı daha da huysuz ,aksi, tahammülsüz bir adam oldu sen düşün başına geleceği."
" Başına? şüpheli... Başka yerinedir o, özellikle de maden suyu içti ise!" Cenk albay ve laf geçirmesi...
" Ben 10 yaşında 80 ansiklopedi, 120 tıp kitabı bitirmiştim"
Of baba... herkes senin gibi olamaz ki!
" Başkanım siz dahisiniz"
Babamın gözü görseldeki çocuklara döndü
" farkında değil misin oğlum, bunu kim yapıyorsa o da dahi"
Olabilir mi? gözüm o an ekrana döndü... aradığımız bu çocuklardan birisi olabilir mi?
Ne yani, 7 yıl önce kardeşim kollarımdan bu çocuklardan birisi yüzünden mi can verdi...
Ayağa kalkıp panonun önüne geldim. Tek tek baktım yüzlerine. En son kızın yüzüne gelince bir müddet oyalandım
Seçilmiyordu tam ama alelade toplanmış bir saçı vardı, hatta bence kendi toplamış, bir yetişkin o şekilde toplamaz, beyaz bir elbise giymiş..
Hıh, bunun da burnu fındık kadar...
" bakalım bakalım bizi ne bekliyor, aferin evlat iyi iş çıkarttın"
Arkamı döndüğümde sırtına vurularak tebrik edilen ve bu durumdan haz alam bir Tuna insanını gördüm. Siktim seni Tuna!
Diğer taraftan ise ekrana tekrar döndüğümde korku kapladı içimi. Gerçekten böyle bir şey olabilir mi? Bu ihtimali atlamışsam, eğer bu çocuklardan birisi ise ne yapacağım ?
Elim cebimdeki kurşuna gitti sonra tekrar çocuklara baktım
" bulunca ne olacak?" Yalçın amcam her zaman en doğru soruyu sorardı
" kullanabiliriz" dedi Cenk albay, başkansa kafasını olumsuz anlamda sallayarak
" yok edeceğiz. o canlı bir bomba. başkalarının elinde çok yıkıcı sonuçlar doğurabilir. elindeki bilgilerle birlikte yok etmeliyiz"
" Bu kadar zeki ise şuan çok büyük işler başarmış olabilir, siyasetçi, çok zengin bir insan, herkes olabilir"
Gözüm panodan masaya dönmüştü. " Linur Magjin benimle birlikte dehalar bölümünde okudu Amrika'da.
Dünyanın görüp görebileceği en büyük deha. 78 dil biliyor. Bir dili öğrenmesi sadece 2 gününü alıyor.
Sırf bir şey duymamak , öğrenmemek için sürekli aynı şarkıyı dinler kulaklık takıp çünkü duyduğu hiç bir şeyi unutamıyor.
Bu da onu çıldırmanın eşiğine getirdi ve şuan Hindistan'da bisiklet tamircisi. Az insan, az karmaşa, akılda tutacak az rutin.
Bu sayede çıldırmıyor. Bu adam kimse zekası bir çok şeyi bizden ayrı görmesini sağlar. Mesela para, güç... onun için değersiz olur zaten istese hepsine sahip olabilir. O açlığını çektiği şeyi arar"
Neyin açlığını çekiyor ki ?
Masal
Eylül , Vera hanıma sarılmış çeyizine bakıyordu. Bense bir köşede oturmuş onları izliyordum
" Gelsene kızım, bak bu da senin "
Benim mi?
" ileride gelinim olursa bunu da ona veririm diye almıştım, düğünden önce vermeliydim ama malum düğün olmadı. "
Sürekli bu imayı duyacağız galiba.
Gittiğimde bir saç tokası çıkarttı. Anneminmiş, düğünde babam özel yaptırmış. Bu da aynası ile tarağı.
" Bana mı veriyorsunuz?"
Gülümsedi, elleri yanağıma geldiğinde sıcacıktı. Yine ve yine evi süpürmemiş bunlar, ne pasaklılar... yine gözüme toz kaçtı!
Dudağımı birbirine bastırmış ağlarken koynuna çekti beni
" elbette senin, annen daha sana neler alacak neler.."
Annem... Çok güzel kokuyordu. Çiçek kokuyor. Anneler böyle mi kokarmış ki?