EVİN
UYARI: CİNSELLİK VE ŞİDDET İÇERİR!
Kaçmam lazım. Daha hızlı koşmayalım. Beni yakalamasına izin veremem.
Ayak sesleri daha da yaklaştı. Koşmam gerekiyor. Az kaldı. Şu yolun sonuna gelebilirsem kurtulacağım ondan.
‘Buraya gel. Kaçma benden’ diye bağırdı arkamdan.
Koşmaya devam ettim. Akşam vakti soğuk hava ciğerlerime doluyor. Ama ben bunun farkında bile değilim.
Arkamda ki pislikten acilen kurtulmam lazım. Sonunda yolun sonuna yaklaştım. Kurtulmama az kaldı.
Yolu dönünce Mirzanın arabasının farlarını gördüm. Beni görünce arabadan indi. Daha da hızla koştum. Arkamda ki adam durmadı. Saçımdan tutmaya çalışıyordu.
Sonunda Mirzanın yanına vardım. ‘Ne oluyor burda?’ Dedi.
Ben Evin ve bu benim hikayem..
Ben üç yaşındayken en küçük amcam beni eşiyle birlikte parka götürmek istedi. Mardin’de yeni bir park açılmıştı. Heyecanla orayı görmek istiyordum.
Yengemin çocuğu olmuyordu. Amcam bu durumu çok üzülmese de yengem kafayı takmıştı. Her fırsatta amcamla kavga ediyorlardı. Biz yolda giderken gene kavga etmeye başladılar.
Yengem bağırıp çağırmaya başladı. Amcam yengeme sus dedede susmuyor avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
Korkup koltukta sindim. Her zaman yüksek sesler beni ürkütmüştür.
Yengem hırsla amcama vurdu. Amcam boş bulunduğu için kafasını cama çarptı. Sonra bir anda araba yolda. Çıkıp yan taraftaki boşluğu düşmeye başladı ve takla attı.
Gözümü açtığımda arabanın içindeydim. Amcama seslendim ama cevap vermedi. Yengem uyanıktı.
Kemerini çıkartıp hemen arabanın içinde yanıma geldi.
‘Yenge ne oldu? Amcama vurdun, kaza yaptı’ dedim.
Yengem hemen elini ağzıma götürdü. ‘Sakın konuşma Evin. Bir daha ağzını açma. Sakın amcana vurduğumu söylemiyorsun. Kazanın benim yüzümden olduğunu söyleyemezsin. Bir daha konuşmayacaksın’ dedi. Ağzıma hırsla bastırdı. Gözlerimden yaşlar akıyordu. Korktum hemde çok korktum.
Yengem elini ağzımdan çekmedi. Hıçkırıklarım sessizleşene kadar bekledi.
Uzaktan siren sesleri geldi. Sonra kapım açıldı ve ve biri beni kucağına alıp ambulansa götürdü.
O sırada korkudan tekrar bayılmışım. Uyandığımda hastanedeydim ve artık konuşamıyordum. Doktor psikolojik olduğunu istediğim zaman konuşabileceğimi söylese de yapamadım.
Amcam o kaza da ölmüştü. Yengemde kendi ailesine geri gönderilmişti. Kimseye bir şey diyemedim.
O günden sonra konuşamadım.
Ben Evin konuşamıyorum çünkü konuşursam anlatacak çok şeyim var.
Bir kaç saat önce
Babamı odama çağırdım. ‘Baba ben Sedat’tan ayrılmak istiyorum. Lütfen evlenmek istemiyorum onunla’ yazdığım kağıdı verdim. Babam ‘emin misin?’ Diye sordu. Hiç bu kadar emin olmamıştım.
Babam şu anda nişanlısı olduğum adamla görüşmeye gitti ve geldiğinde ‘konuştum kızım ama kabul etmedi’ dedi.
Sedat’tan kurtulmanın yolunu bulurdum. Ama acilen Mirza ile görüşmem gerekiyordu. Ona söylemem gerekenleri mektuba yazdım ve onun telefonuna mesaj attım.
‘Merhaba Mirza, seninle görüşmemiz gerekiyor. Sana anlatmam gereken acil bir durum var. Akşam 9’da seni bizim mahallenin aşağısında ki büyük ağacın orada bekliyorum’ yazdım ve gönderdim.
Bu mektubu Mirzayı vermem lazım. Bu çok önemli bizim için çok önemli.
Saat 9’a 10 kala kapıdan dışarı çıktım. Hava karanlıktı. Bir sokak ileri gidemeden beni Serdat yakaladı. ‘Benden ayrılmak ne demek? Sen kimsin ki benden ayrılmaya çalıyorsun? Hem konuşamıyorsun bile beni mi beğenmiyorsun?’ Dedi.
Kolumdan tutup çekiştirmeye başladı. Elinden kurtulmaya çalıştım. Ama başaramıyordum. Bana bir tokat attı. Yere düştüm.
Elbisemin bir kısmı yukarı doğru çıkınca Sedat bacaklarıma baktı. Bana doğru yaklaştı ve elini bacağıma götürdü. Ben geriye doğru süründüm. Bacağımla tekme atmaya çalıştım ama başaramadım.
Üzerimdeki elbisenin gömleğini hınçla yırttı. Sütyenimden taşan göğüslerimi görüp dudaklarını yaladı.
Ondan kurtulmam gerekiyordu. Yerde elime taş aradım ve buldum. Elime aldım. Hınçla kafasına tüm gücümle vurdum.
Sedat ‘aaaggghh’ diye bağırıp kafasını tuttu. Bende o sırada onu ititim ve hızla ayağa kalkıp kaçmaya başladım.
Arkamdan bağırdı ‘kahpe, gel buraya sana gününü göstereceğim’ dedi. Onun böyle bir insan olduğunu bilmiyordum. Korkuyla koşmaya devam ettim. Tüm hızımla koştum.
Mirzanın söylediğim yerde beni bekliyor olmasını diledim.
‘Buraya gel. Kaçma benden’ diye bağırdı arkamdan.
Yolu dönünce Mirzanın arabasının farlarını gördüm. Beni görünce arabadan indi. Daha da hızla koştum. Arkamda ki adam durmadı. Saçımdan tutmaya çalışıyordu.
Sonunda Mirzanın yanına vardım. ‘Ne oluyor burda?’ Dedi.
Benim halimi ve arkamda ki Sedat’ı görüp belindeki silahı çıkarıp çekti.
Mirzanın arkasına saklandım.
Sedat önümüze gelip durdu. Kaşının üzerinden kan akıyordu. ‘Evin buraya gel’ dedi.
Silahını çıkarttı.
Mirza ‘ bu kim?’ Diye sordu.
Sedat ‘Evin benim nişanlım. Buraya gel hemen’ diye bağırdı. Koşmaktan nefes nefese kalmıştı.
Sinirli gözüküyordu. Ben gelmeyince Sedat’ta belinden silahını çıkarttı.
Mirza ‘Evin bu senin nişanlın mı ?’ Diye sordu. Mirzanın sesinde öfke ve hayal kırıklığı vardı.
Kafamı hafifçe salladım.
Sedat hırsla ‘ çekil lan nişanlımın önünden yoksa vururum seni’ dedi.
Mirza ‘seni eve götüreceğim Evin’ dedi. Hızla kafamı sağa sola salladım. Bu halde eve gidersem babam beni bu adamla evlendirmek zorunda kalırdı.
Sedat karşımda sırıtıyordu.
Mirza hafifçe silahını indirdi. Acilen bir şey yapmam gerekiyordu.
Mirzanın silahlı elini tuttum ve Sedatı vurdum.
Sedat yere düştü. Etrafı hemen kan gölüne dönmüştü.
Mirza beni itti. ‘Ne yaptığını sanıyorsun?’ Dedi. Beni arkasından çıkarmıştı.
Kafamı salladım. Hızla cebimden not kağıdı ve kalem çıkardım.
Bu sırada Mirza üzerinden ceketini çıkarttı ve ben yazımı yazdıktan sonra üzerime giydirip önünü ilikledi.
‘Bu halimden sonra onunla zorla evlenmek zorunda kalırdım. İstemiyorum. Beni eve götürme. Nolursun’ yazdım.
Mirza biraz düşündü. ‘ o zaman benim evime gidiyoruz’ dedi.
Sokağın karşısından Sedatın adamları koşarak bu tarafa geliyordu.
Kafamı evet anlamında salladım.
‘Tamam o zaman arabaya bin’ dedi ve ben hemen koşup bindim. Üzerimi mümkün mertebe kapattım.
Mirza gelip arabayı çalıştırdı. Araba kullanırken abisini aradı. Her şeyi anlattı. Abisi ‘hemen konağa gelin’ dedi.
Mirza kısa sürede Atabey konağına varmıştı.
Arabadan indi bende peşinden gittim. Konakta üst kata çıktık. Miran abi bizi bekliyordu. Bir odaya girdik.
Miran abi ‘eğer ölmediyse sabaha polisler Evini almaya gelir’ dedi.
Mirza ‘ben üsteleneceğim’ dedi. Miran abi ‘olmaz Mirza’ dedi.
Ben Mirzanın bu sözü karşısında şaşkına döndüm. Benim yerime sorumluluğu üstelemesini istemiyordum.
Mirza ‘Silah benim elimdeydi abi zaten Evin sadece tetiğe bastı’ dedi. Miran abi ne yapılması gerektiğini düşünür gibiydi.
Miran abi ‘Mirza, Evini koruyacak mısın ?’ Diye sordu. ‘Korumak istiyorsan yapman gereken şey belli’ dedi.
Mirza ‘biliyorum abi’ dedi.
Miran abi’ Evini bir odaya götür. Sonra yanıma gel’ dedi.
Mirza elimden tuttu. Karşıdaki odaya girdik. Burası onun odasıydı. ‘Beni burada bekle’ dedi.
Kolundan tuttum. Kağıdı ve kalemimi çıkarıp ‘daha demin neysen bahsediyordunuz? Beni korumak için ne yapacaksın? Sakın bu suçu üstlenme’ yazdım.
Mirza beni odasındaki koltuğa oturttu. ‘Evin, seni koruyacağım. Ne kadar düşünsemde başka çaremiz yok. Evleniyoruz. Kabul ediyor musun?’ Diye sordu.
Eve dönsem yaşıyorsa Sedat’la evlenecektim yoksa zaten ölecektim. İntikam almak için ailesi beni vururdu.
Onu vurduğum için hapse de düşebilirdim. Ama Mirza beni koruyacaktı. Bana söz vermişti.
Kafamı evet anlamında salladım.
Mirza hafifçe gülüp odadan çıktı.
Mirzayı saatlerdir bekliyordum. En sonunda uykuya yenik düşüp koltukta uyuya kaldım.
Kapının açılma sesiyle bir anda sıçrayarak uyandım. Güneş doğmuştu. Sabah erken saatlerdi.
Kapıda duran kişiye baktım Mirzanın annesi Mihra Hanım kapıda duruyordu. Arkasına dönüp ‘gelinliği şuraya bırak’ dedi. Yatağı göstermişti.
Konakta çalışan kadınlardan biri gelip Mihra Hanımın gelinliğini yatağa bıraktı. Bu gelinliği daha önce Miran abi ile evlenirken kardeşim Ela giymişti.
Mihra hanım beni süzdü. Hiç bir şey demeden odadan çıkıp gittiler. Kalkıp lavaboya girdim. Elimi yüzümü yıkadım.
Hazırlanmaya başlamadan önce kapı çalındı. İçeriye babam ve kardeşim Ela ve Baran girdi. Dicle kısa süre önce annesinin zoruyla evlendirilmişti.
Aynısını bana da yapacaktı. Sedatla evlenmem için son zamanlarda baskı yapıyordu. Sonra onu Sedat’la telefonda konuşurken yakaladım. Benim onunla evlenmem için Sedat’tan para istiyordu. Fark edip oyununu bozdum. Nişanı attım.
Ela gelip ellerimi tuttu. ‘Abla olanları Miran anlattı. İyi misin?’ Diye sordu.
Kafamı ‘evet’ anlamında salladım.
Babam ‘kızım kimseyle evlenmek zorunda değilsin. Zor olacaktır ama yanımda kalabilirsin’ dedi. Babama gülümsedim. Her zaman çocuklarına elinden geldiğince destek olan bir adamdı.
Baran ‘abla istersen evimize gidelim’ dedi. Kafamı hayır anlamında sağa sola salladım.
Ela babama dönüp ‘ baba ablamla biraz baş başa konuşabilir miyim?’ Dedi.
Babam ve baran çıktılar.
Ela ile yatağın üzerine oturduk. Ela ‘abla olanlar yüzünden evlenmek zorunda değilsin’ dedi. Cebimde dün akşamdan kalan kâğıt ve kalemi çıkartıp yazmaya başladım.
Bu sırrı sadece kardeşime söyleyebilirdim bir tek o beni anlardı. Ona güveniyordum. Bu sır benim için çok önemliydi.