Bölüm-1 ( Kaderin cilvesi...)
Kaderin bize çizdiği bir yol vardır. Değiştiremedigimiz, yada zorunlu kılınan bazı yollar. Bir kız çocuğu gibi, daha anne rahmine düştüğü andan itibaren başlardı hayatta karşı savaşımız.
Biçare gönülle saplanmisti kaphe kurşun. Âmedin diline pelesenk olmuştu günlerdir. Güzeller güzeli Berivan, kaç gündür âmedin diline, bir ip yumağı gibi bağlanmıştı.
Soylu aşiretinin hanımagasi Besne xanim, Berivan'ni bir düğünde görmüş çok beğenmiş aracı yolu ile aileye görücü yollamıştı. Ki Rahmo ağa beklemesini istemişti.
Babası ne derse oydu. Burada en önemli kural babanın ağzından çıkacak evet yada hayır kelimesi idi. Baba kabul etmese olmazdı. Ancak evet derse konu kapanır isteme yapılırdı.
Elindeki dolmalık kabağı eziyet ede ede oyuyor, kaç gündür aklına sirayet eden düşünceleri beyninden restleyemiyordu. Aklı da mantığı da bir hayli şaşmışti. Şiyar ağa ile kendini aynı kefeye koyamuyordu. Evet kendileri de bir aşiret olabilirdi fakat, bu evilik olur muydu orası muamma idi.
" Daha sinirin geçmek bilmedi mi?" Mutfağa giren kadın elindeki tepsiyi tezgaha koydu. Karnı top gibi şiş olan yengesi mutfak sandalyesine oturdu.
" İnsanlık kalmamış bu millete!" Diye öfke ile soldu. Birini oyup tepsinin içine koymuş diğerine geçmişti. " Daha ortada net bir şey yok, bizim millet dedikodu çıkarma peşinde!"
Genç kadın, buruk bir ifade ile kıza baktı. Konu Berivan idi. Kaç gündür arayan arayana net bir cevap bulmak için soruyorlardı.
" Milletin ağzı torba değil ki, gülüm." Dedi Filiz. yorulmuş bir eda ile kıza baktı.
" Bilmez miyim yenge!" Dedi Berivan. İşini yarım bırakıp yengesine döndü. " Ama haksız da değilim değil mi? Ortada henüz net bir şey yok."
İki dere arasında kalmış gibi sıkışıp kalmıştı Filiz de. Herşeyi bir kenara, net olsa bile ne olacağı belli değildi. Görümcesini Besne xanim istiyordu. Yakın zamanda kocası olacak adam değil! Ki bu yüzden dünden beri kocası gergin bir vaziyette dolaşıyordu. Kardeşi hakkında henüz bir karar dâhi yokken, millet farklı kelimeler türetiyordu.
" Ağabeyin dün gece çok sinirliydi." Dedi Filiz. Dün gece doğru düzgün uyumamisti. Sürekli söylenip durmuştu.
Berivan korku dolu gözlerle baktı kadına. Ağabeyinin siniri hiç kimse de yoktu.
" Ne dedi sana?"
" Bana pek bir şey demedi. Ama ruh hâli berbattı!" Dedi Filiz.
Berivan anladım dercesine başını sallayıp önüne döndü. Ailesi gün boyu gelen dedikoduları duymak ile yetiniyordu. Şiyar Ağa'nın annesi Besne xanim Berivan'ni çok beğendiği için oğluna istiyordu.
Yakın akrabasının düğüne gittiği zaman yöresel siyah kaftan giymişti. Güzelliğine güzellik katmıştı o zaman. Besne xanim da aracı yollayıp, bir isteyeni var mı yok mu sormuştu. Olmadığı için de kızı istiyordu.
" Berivan.." diyen yengesi ile düşünceleri arasından çıkan kız yengesine döndü. " Diyelim ki bizimkiler kabul etti, sen de kabul eder miydin?"
Canı bir hayli sıkıldı kızın. Onun haddine değildi elbette. Baba ne derse oydu. Kararı babası verir evlilik kararı kesinlesirdi. Elbette babası kızına sorardı ' İstiyor musun ' diye. Fakat bilmediği sadece isminin geçtiği yeri bile yakan bir adamla nasıl dünya evine girecek orası zordu.
" Yenge, bizimkiler kabul ederse bana laf düşmesi ne haddime.." önüne dönen kız işine devam etti.
Filiz kıza hak verdi. " Orası da doğru.."
O sırada kaynanası çağırmıştı filizi. " Bukê." Ayağa kalkan Filiz mutfaktan çıktı.
Akşam yemeğinde hazırlık yapılmıştı. Pişen dolmaları tabakalara koyan Berivan, yanına hazırladığı soğuk cacık, turşu ve ekmekleri de sofraya kurmuştu.
Akşam yemeği sonrası çay sefasına geçilen aile teras katına çıkmıştı. Filiz ile Berivan yan yana mindere oturmuştu. Ağabeyi ve babası da yan yana oturmuş konuşuyorlardı.
Güley xanim kocasına baktı. Bugün yine aracı yollayıp, bir karar verilmesini talep ediyorlardı.
" Rahmo ağa.."
" Buyur Güley xanim.." dedi Rahmo ağa. Karısının derdi vardı. Canı sıkkın yüzüne yansımıştı.
" Yine haber gönderdiler.." dedi Güley xanim.
Berivan, babasına bakıyordu. Utanıyordu bir hayli. Sonuçta evlilik kararı idi bu.
" Tamam Güley xanim, gelsinler." Dedi babası.
Filiz şok içinde kalmıştı. Rahmo ağa kabul etti ise nişan yapılırdı. Ki Berivan sanki başından aşağı kaynar su dökülmüş gibi hissetti. Yüzünün yanması durmuş yerine buz gibi vücudu serinliğe geçmişti.
Güley xanim hafifçe kızına döndü. Yüzünü kaçırması bile ne kadar utandığının işaretiydi.
" Güley xanim eğer uyğunsaniz hayırlı bir iş için gelmek isteriz."
Besne xanim yeniden alıcı gönderdiği için el mecbur kabul etmişti.
Yarın Soylu aşireti gelecekti. Ve parmağına takılacak yüzüğü ile adı konulacak, böylelikle dedikoduların önüne geçeceklerdi.
***
" Hayır anlamıyorsun Asmin! O kız bizim aileye yakışmaz." Kaç saattir bu konu içinde tartışıp duruyordu kardeşi ile. Beliz Berivan'nın bu eve gelin gelmesini istemiyordu.
Asmin çıldırmanın eşiğine gelmişti. Bu kızın aklında zoru neydi? Annesi akşam yemeğinden sonra aldığı haber ile keyiflenmişti. Yarın akşam, Berivan'ni ağabeyi Şiyar'a istemeye gideceklerdi.
" Beliz yeter!" Diye uyardı kardeşini. Annesi istemiş, uygun bulmuştu. Onun ne haddine karışıyordu!
Kapının açılması içeri giren, Viyan kızlara baktı. Asmin sinirli, Beliz ise surat aşıyordu.
" Ne oluyor kızlar." Evin en büyük yengesi olarak kızların yanına kadar gelmişti. İkisi neden odaya kapanmıştı?
" Allah aşkına gel yenge.." bezmiş edası ile bejere oturdu Asmin. Kardeşi ile uğraşmaktan başına sancı girmişti.
Viyan kızların yanına gelip oturdu.
" Beliz hanım şimdiden, afra tafra yapıyor!"
Viyan kıza döndü. " Neden?"
" Ben o kızın bu eve gelin gelmesini istemiyorum. O kız ağabeyime yakışmıyor." Diye tekrar tekrar söylüyordu Beliz.
" Kim yakışıyor peki?" Dedi Viyan.
" Kim olacak Heja'yi yakıştırıyor hanımefendi!" Dedi Asmin. Halası kızının bu eve gelin gelmesini istiyordu, en baştan beri.
" Beliz, jimom Şiyar için Berivan'ni beğenmiş. Eğer Heja deseydi zaten Heja çoktan bu eve gelin gelirdi." Dedi Viyan. Heja da güzel kızdı fakat Besne xanim Berivan'ni uygun görmüştü.
Fakat Beliz aynı fikirde değildi. Yan dönüp yengesi ile yüz yüze geldi. Akabinde içindeki derdine durum netliği getirdi. " Ya kurbanım sana yenge, Berivan gibi bir kızın ağabeyime yakışır mı?"
" Sen neden Berivan'ni sevmiyorsun ve istemiyorsun? Yoksa kız hakkında bir bilgin mi var?" Diye sordu. Şayet şüphesi yoktu. Olsaydı bilhassa kendisi gider kayınvalidesi ile konuşurdu.
" Hayır.. ben hiç bir şey duymadım." Öyle bir şey yoktu. Ki olsaydı dedikodular gerçeği ifşa ederdi.
" Madem öyle, ne diye istemiyorsun Beliz? Hem Berivan güzel kız."
" Evet âmed'in en güzel kızı diyorlar. Ağabeyim çok şanslı yani.." dedi Asmin.
Beliz gözlerini baydı. İster kaşı güzel olsun ister yüzü, bu onun için değildi. Onun tek derdi Heja halasının kızı bu eve gelin gelsin, onunla burda kalsın istiyordu. Heja'yi yıllardır tanırdı. Severdi de. Arkadaştan öte kardeşi gibiydi Heja. Bu eve gelin olarak yakışık bulduğu tek Heja idi. Berivan değil!
Konağın kapısı açılması kafalar o yöne çevrildi. Viyan yarım ağız gülümseyerek gelen karizmatik kocasını süzdü. Endamı ile içeri girmişti kocası.
" Kızlar sohbetinize doyum olmaz, ben gideyim." Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi.
Asmin yengesinin arkasından konuştu. " Git tâbi.. kocan geldi."
Viyan kapıyı açıp çıktı. Kocası içeri girmiş ayakkabısını çıkarmıştı.
" Hoş geldin, rihamin." Rihamin; ruhum
" Hoş buldum, jinamin." Kadını kendine çekti. Hafif tülbentinin arasından görünen saçını öptü. Kadını kendine çekip sarılmış, merdivenleri yavaş yavaş karısı ile birlikte çıkmıştı.
Kocası baya yorgun ve canı sıkkındı. Ne olduğunu hemen öğrenmeliydi.
" Ne oldu neyin var?" Diye kocasına baktı.
" Yarın hayırlı iş için gidiyoruz."
" Biliyorum jimom söyledi."
Fakat bilmek istediği bir durum daha vardı. Şiyar ne diyordu bu konuda. Gözleri usulca kocasına bakıyordu.
" Şiyar ne durumda? O ne söyledi."
Genç adam siyah ceketini çıkarıp kadına uzattı. Viyan ceketini alıp astı ve kocasına yaklaştı.
" Sorun da orada." Dedi Hakan ağa. Giydiği iç yeleğinide çıkarıp bejere koydu. Canı bir hayli sıkındı.
" Nasıl?" Dedi Viyan. Kocasına pür dikkat bakıyor, ne olduğunu anlamaya çalışır bir hâli vardı.
" Kabul etmiyor! Neymiş efendim illa evlenmek zorunda mıyım, daha gençmiş illallah ettirdi beni." Dedi Hakan. " Babamın uyarısı olmasa, yeminlen elimde kalırdı."
" Aman sakin ol sen, Şiyar zamanla alışır." Dedi Viyan. Daha herşey sıcağı sıcağına zincir gibi dizili iken birden kabul etmesi imkansızdi. Kollarındaki altınları ve boyundaki zarif kolyesini çıkardı.
" Viyan alışır alışmaz demiyorum. Ama yarın o kız bu eve gelin geldikten sonra, kıza hayatı zehir zemberek yapmasından korkuyorum!" Dedi Hakan. Kendisi bir pislik yaptı diye, kardeşi de yapsın istemiyordu. Aynı bataklığa kardeşi girsin istemiyordu.
Viyan'in bir anda yüzü düştü. O eski defterler açılsın istemiyordu. O azap dolu günleri geri gelsin istemiyordu. Kocasına yüzünü göstermek istemediği için bakışını başka yöne çevirdi.
Hakan karısına baktı. Ondan gözlerini kaçırması, kafasını eğmesi bile, geçmişin acı hisleri gün yüzüne çıkıyordu.
Karısını alıp yatağa geçti. Saçından ki tülbentini çıkarıp bir köşeye koydu. Sırtına kadar inen saçını açtı. Güzel kokan saçına burununu hapsetti.
Kocasının koyununda kendine yer edinen kadın, düşüncelerini paylaşmak istedi. " Korkuyorum Hakan!"
" Neyden gülüm?"
" Kardeşinden, Şiyardan. O senin gibi anlayışlı biri değil. O senin gibi kırıp da parçalarını düzeltmiyor!"
Genç adamın gözleri tavanı bulmuştu. O günler sanki dün gibiydi. Şiyar gibi oda kaçmıştı bu evlilikten. Evlendiği zaman eve geç geliyor erken de çıkıyordu. Her gelişinde ise kadını ağlarken buluyordu.
Koca bir üç ay boyunca Viyana elini sürmemişti. Viyan kısa süreliğine annesinin evine gittiğinde, yakın arkadaşı vefat edince Hakan çökmüştü. Çok yakinlardi birbirlerine. Viyan duyar duymaz eve gelmişti. Daha doğrusu aramış ve ' Ne olur eve dön demişti' Hakan bir nebze de olsa Viyan sayesinde ayağa kalka bilmişti.
" Eğer hâlâ o zamanlar gibi olsaydın. Ben bu evliliği kabul etmezdim." Kocası ona iyi davranıyordu. Fakat geçmiş tekerrür etse veya devam etseydi. Bilhassa kendisi gider kayınvalidesi ile konuşurdu. Bu evliliğin olmaması için.
" Haklısın." Dedi Hakan. Kafasını kadına doğru çevirdi. Genç kadının parlak gözlerine baktı. Dudağına küçük bir öpücük kondurdu. " Biz erkekler biraz geç anlıyoruz herşeyi!"
" Geç mi?" Dedi inanmayacak kadar şaşkındı. " Canımızı okuyorsunuz!" Dedi Viyan. Hemde ne can okumaktı bu. Bir insan ilk zamanlar sırf istemediği insana böyle davranır, kıyar mıydı? Kadına yapmadığını bırakır mıydı?
" Ama şimdi canımın canı oldun, öyle değil mi?" Bu kadını kırıp döktüğü için bir kez daha küfürleri tek tek yolluyordu genç adam.
Viyan düşünür gibi yaptı. " Hmm, öyle de denilebilir."
Kadını biraz daha kendine çekti. Alınına bir öpücük daha kondurdu. Kokusunu içine buram buram çekti.
" Geçecek." Dedi Hakan. " Ama kardeşim olacak hıyar herif de kıza iyi davranmaz kırarsa.." cümlesi tamamlanmadan kadın sözünü kesti.
Viyan hemen sözünü kesti. " Emin ol hepimiz uyarı veririz!" Dedi Viyan. " Elimizden geldiğince.." dedi kadın.
Her ne kadar bunu söylese de bir yanı ise korkuyor, Berivan'nin bu evde ne tür olaylar beklediğini açık kapıdan izliyordu.
Beliz bile Berivan'nin bu eve gelin gelmesini istemiyorsa Şiyar ne yapacaktı kim bilir? Korkusu çoğaldı kadının. Şiyar sert bir adamdı. Ona karşı en ufak saygısızlık etmemişti. Ana Berivan için ne denilebilir bilmiyordu.
Tek istediği şey gelecek olan Berivan'nin acı çekmemesi idi. Kendisi gibi acı çekip, daha kötü olmaması temennisi idi.