Neredeyse bir hafta geçmişti. Ramon ile artık daha iyi anlaşıyorduk. En azından o anlaşılmaz, kompleksli ve narsist hâlinden pek eser kalmamıştı. Dolabımı indirmiş, kıyafetlerimi topluyordum. Ramon kendisinin işi olduğu için beni Amerika'ya götürüyordu. Dolayısıyla yolum da yanıma almam gerekenler listesi de oldukça uzundu. Uzun Mercedes Vito benzeri bir araçla hava alanına doğru yola çıkmıştık. Arabadayken sızlandım. "Ben anlamıyorum..." derken sızlanarak ofladım. "Gerçekten neden seninle taa Amerika'ya gelmek zorunda olduğumu bilmiyorum..." "Vuruldun evet ama böyle daha net ki hala benim, seni izlemem gerekiyor..." dedi gözlerini camdan ayırmadan yolu izlerken. Gözlerimi devirdim. "Hiç değişmiyorsun değil mi?..." diye söylendim. "Hayır tabii ki. Şüphen mi vardı?" diye yanıtladı ke

