bc

MECRUH KALPLER (Berdel 2)

book_age18+
78
TAKİP ET
1K
OKU
dark
contract marriage
love after marriage
fated
forced
opposites attract
friends to lovers
arranged marriage
heir/heiress
drama
tragedy
serious
kicking
another world
childhood crush
disappearance
secrets
love at the first sight
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

KIZIL ŞEYTAN (BERDEL) Kitabımızın ikincisidir bir birileriyle hiç bir bağlantıları yoktur! Ayrı ayrı okuyabilirsiniz...

Hiç beklemediğiniz bir anda kendinizi bir evliliğin içinde bulursanız? Hele ki engelliyseniz...

- Şimal Haznedarlı

- Sidar Behruz Karaoğlu

Başlangıç tarihi ; 23.08.2025

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
BÖLÜM 1. 'HÜKÜM!'
Keyifle oku.. Saçlarımın arasından geçip giden rüzgarı hissediyordum. Gözlerimi kapattım kalbimin sesi ilk defa bu kadar korku dolu atıyordu... Içime yerleşen heyecan arası korku tüm bedenimi kaplamıştı. Bir damla yanağımdan süzüldüğünde kayıp gidecektim anlamsız yaşadığım bir gerçeği yer edinmişti tüm hayatıma. Yirmi yaşında genç bir kızdım hayatımın tepe taklak olduğun da daha on dört yaşına girmiştim. Ailemle mutlu mesut yaşarken oynadığım oyunun kaderimi değiştireceğini bilemezdim yaşadığım trafik kazasında ölüm beni almasa da ruhumda yer edinen psikolojik korku ayaklarımı hissedemez, olmuştum yürüyemez koşamaz. Hayatım tepelerinden sertçe yere çakılmıştım.. Yaşamak benim bu hayatta yaptığım en zor şeydi. Yaşıyordum, ne için? Nefes almam bile bana ağır geliyordu. Bir sebebim yokken hayatta kalmamın ne anlamı vardı ki? Yaşamasını bilen insan çok gördüm, benim yaşadığım kader en ağırıydı. Gözlerimi araladığım da uçurumun dibinde tekerlekli sandalyenin üzerinde cansız bir bedenden ibarettim... Yüreğim de ağır bir şey vardı, ailemi bırakıp gitmek çok zor geliyordu. Yaşıyordum ama sebebim neydi? Beni görmeyen insanlar için mi, sebebini arasam da yoktu tüm yokuşlu yollarımın sonu uçurumdan aşağıya düşüyordu.. Titrek bir nefes aldım buruk bir tebessüm yer edinirken dudaklarımda gözlerimin gördüğü ağaçlar arasında kaybolmaktı. Sandalyemin tekerleklerini hafifçe iterek biraz daha yanaştım kayan toprak üzerinde olan tüm taş ve toprakları beraberinde uçurumdan aşağıya atarken sessiz, korkusuzca izliyordum. Yaşamak hiç bir anlam kazandırmıyordu bana... Çünkü yaşarken bir sebebim yoktu.. Sıkı sıkıya tuttuğum tekerleklerde ellerim iyice beyazlaşmıştı. "Şimal!" Uzaktan işittiğim ses umrumda bile olmamıştı. "Şimal kızım!" Bir bağırış daha yankı yapmıştı. Bakışlarımı yanıma çevirdiğim de korku dolu ela gözlerle denk düşmüştüm. "Baba.." Fısıltılı sesim ona ulaşmıştı elini uzatmış beni ikna etmek için çaba gösteriyordu. "Yapma yavrum, bizi düşün kendini düşün daha genceciksin!" Beyazının kızarmış olduğu elalarında gözündeki yaşı kırışmış yüzünde gezindi. "Yaşamamın ne anlamı var?" Titreyen dudaklarımla dudaklarımın üzerine yerleşen göz yaşım ile yutkundum. "Size yük olmaktan başka bir şey yapmıyorum baba." Başını hızla iki yana sallarken bir adım atmıştı. "Öyle şey olur mu, insanın evladı. Hiç yük olur mu! Sen hiç bir zaman bana yük olmadın güzel gözlüm!" Bir adım daha geldi. "Iyi olmuyorum ne kadar çaba göstersekte olmuyor baba..." Titreyen sesim zorlamıştı cümlelerimi. "N'olur yapma! Hadi Şimal." Elini bana doğru uzattığında başımı iki yana salladım. "Bu sefer olmaz baba!" Son bir kez daha kendimi ittiğim de bir tek babamın sesi kulaklarımda yankı yapmıştı. "Şimal!" Bedenimin acısıyla inlediğimde bir kolun bedenimi sıkı sıkıya dolanmıştı. "Baba." Kollarını biraz daha sardığında başımın üzerine öpücüklerini sıralamıştı. "Yapma güzel gözlüm, yaşatma bana bunları.." Yalvaran sesi ile kollarımı beline doladım. Hıçkırıklara boğulurken başımı göğüsüne bastırdım. "Özür dilerim." Fısıltılı sesim göğüsünün arasında kaybolmuştu. •••• Demir kapı ardına kadar açıldığında babam arabayı içeriye doğru sürmüştü. Damlamaya devam eden yaşlarımı parmak uçlarımla sildiğim de yerine yenisi ekleniyordu. "Olanları annene anlatmayacağım, ama sende bir daha yaşatma bana bunu..." Bakışları üzerimde beni izleyen babama çevirdim. "Söz." Ne düşündüğümü bilmiyorum o an sadece ölüp gitmek daha kolay gelmişti. Ardımda bıraktıklarımı dahi umursamamıştım. Babam inip arabanın etrafından dolandığında kapıyı açmıştı. "Güzelim gözlerini daha fazla harap etme!" Kızar gibi konuştuğun da titreyen dudağımla başımı salladım ve sertçe sildim. Bir eli bacaklarımın altına geçirirken bir diğer elini belime koymuştu bende ellerimle boynuna dolamıştım. "Hele şükür gelebildiniz, bu kadar gezmek olur?" Annemin kızgın sesiyle hafif bir tebessüm oluşmuştu. Cenazem gelseydi, halini düşünemiyordum nasıl karar vermiştim bu duruma... "Baba kız gezmesi yaptık hanım kıskanma!" Babamın annemle uğraşması ile tebessümüm küçük bir kıkırtıya dönüşmüştü. "Kıskanmak değil bey, merak ettim." Endişeli sesiyle başını iki yana sallayıp ayıplamıştı. "Merak etme iyiyiz." İkna etmeye çalışmıştı. Annemi terasta oturan anneme doğru ilerlediğimiz de benim için bir sandalye çekmişti çoktan. "Gittikçe kilomu alıyorsun sen?" Nefes nefese beni sandalyeye oturtan babamla kaşlarımı çatmıştım. "Hiçte bile bence sen yaşlandın.." Çırpı gibiydim nerem kiloluydu ki? "Dipçik gibiyim, dimi hanım!" Teyit ettirmek için anneme atmıştı pası. "Tövbe, tövbe he he dipçik gibisin." Sabır diliyerek bize bakıyordu annem. Bu hallerine tebessüm ettim sanki saatler önce kendimi öldürmek isteyen ben değilmişim gibi hayatıma babamın da gizlediği sırrımla devam ediyorduk... Ben gidince onların benim için ne kadar üzüleceğini hesaba katmamıştım kendi canıma kıyacaktım. Kime ne zararım vardı ki? Derin bir nefes aldım. Ben yaşamak isterken insanların bakışlarıyla gün gün eriyordum. Kimsenin yardımı bana dokunmazdı. Avlu kapısı açıldığında bakışlarım oraya kaymıştı. Raşit abim nefes nefese kalmış bir şekilde içeriye girerken bakışları bize dönmüştü. "Baba!" Dedi endişe dolu sesiyle bu hali hem annemi hemde beni endişeye sokarker babam çoktan abimin yanına varmıştı. "Noluyor Raşit bu halin ne?" Nefes nefese kalan abimin bakışları arada bize kaysa da cümleleri babama olmuştu. "Baba ben kız kaç-" cümlesi dahi tamamlanmadan açık avlu kapısından o girmişti. Yıllardır sevdiği kadın olan Heja abla annemde hızla oturduğu yerden kalktığında kaşlarım çattım. "Raşit! Bunu yapmış olmayasın!" Babamın işaret ettiği Heja ablaydı. Abim yutkunarak yanına gelen Heja ablanın elini tuttuğunda babamın tokadı yüzüne inmişti. Yerimden sıçradığım da annem dizlerinin üzerine sertçe düşmüştü. "Kaderin bizi bulacağını bilmeliydik.." Annemin sayıklar gibi kurduğu cümleleri anlayamazken bakışlarının tek hedefi abim ve Heja ablaydı. "Heja'yı seviyorum baba!" Dik duran haliyle bakışları babamın üzerinde korkusuzca bakıyordu... "Nelere sebep olduğunu biliyor musun!?" Babamın ilk defa abime bağırırken gözlerim dolmuştu. Bir tek ben anlamamıştım kalbim korkuyla atarken yerimden milim dahi kımıldayamamıştım. "Buna razıyız!" Korku dolu olan sıkıca tutulmuş bir çift el gözlerimizin önünde serili kalmıştı. "Razı olacağınız tek ölüm olsun!" Acımasız cümleleri abimi delip geçerken bir birleri için imkansız olanı istemişlerdi. Yüreğine ait kılınmış bir imkansızlıktı... Heja ve abim için, "a-abi.." Titreyen cümlelerim dudaklarımın arasından firar ederken bakışlarının hedefi ben olmuştum. "Korkma Şimal sana asla bişi olmasına izin vermem!" Dik duran haliyle dolu gözlerimin ardından onları izliyordum... Ya ölüm, yada zulüm... Hangisini kabul ederdi kaderimiz? Hangisine boynumuz kıldan ince olurdu.. Annemin sayıklar gibi kurduğu cümleleri bile duyamıyordum. Oturduğu yerde bir ileri bir geri gidiyor. Babam neler yapacağını düşünüyordu, azrailin kapımıza dayanmasına çok az kalmıştı. "Kaçsanız da kurtulamazsınız! Nasıl böyle bir şeye cesaret edersiniz! İsteseydik." Babamın caresiz cümleleri ile abim başını iki yana sallamıştı. "Düşmanından kız isteyebilir miydin, baba?" Abimin korkusuz olan bu cesareti de nerden geliyordu?! Ölecekti. Ve bunu düşünmüyordu! "Allah'ım sen yardım et!" Çaresiz cümlelerim etrafı yarıp geçerken bugün nede çok şey yaşamıştık... Korkuyordum abim ve Heja bir şey olmasından ölesiye korkuyordum. Bir silah sesi yankı yaptı, korku dolu bakışlarımın hedefi bu sefer avlu kapısı olmuştu. Behruz ağa tüm heybetiyle korkusuzca tek hedef belirlemiş gibi kardeşi ve abimdeydi bakışları. Elindeki silahın hedefi gökyüzünden onlara çevrilmişti. Nutkum tutulurken abimin hızla Heja ablayı arkasına alışını izledim babam da önce annemi ardından benim yanıma gelerek arkasına aldı. "Raşit, Heja! Kaçacak bir yeriniz yok. Hüküm neyse boyun eğin! Yoksa hiç acımadan vururum sizi." Acımasız cümleleri korkusuz bakışlarının tek hedefi abim ve Heja ablanın üzerinde geziniyordu. Abimlerin ilerleyişini gördüm, korkuyor olsalarda hiç düşünmeden ölümü göze almışlardı. Onlar hızla konaktan ayrıldıkların babam da peşinden gitmişti. Annem sayıklar gibi yerinde bir ileri bir geri giderken omzuna dokundum. Transtan çıkmış gibi bakışları bana döndüğün de hızla oturduğu yerden fırladı. "Buna izin vermem!" Dedi gözleri dolu dolu bana bakarken derin bir nefes alarak akmakta olan gözlerini sildi. "Seni onlara yar etmem Şimal!" Dişlerimi bir birine bastırdım bu toprakların törelerinin ağırlığı milyonlarca aileyi yakıp kule çevirirdi... "Y-ya abim!" Titreyen cümlelerimle fısıldadığımda kader hangimize gülecek hangimizi yerle bir edecekti? Hüküm kabul edilmesi gerekilen bir yara gibi atılmıştı... Durdu düşündü hangi canını düşünmesi gerekiyordu? Hangisi koruması gerekiyordu... Yapacağı seçim her şekil onu zorluyordu! Hangi can parçasından ayrı durmalıydı... Benim kaderim, çoktan yazılmıştı ve bu kader zorda olsa bana bahşedilmiş tek gerçeklerdi.. Ben kaderime boyun eğmiştim..

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

KIZIL ŞEYTAN (BERDEL) TAMAMLANDI

read
14.1K
bc

Askerin Gelincik Çiçeği

read
33.0K
bc

İNFAZ

read
4.8K
bc

Askerin Yaralı Gelini

read
26.3K
bc

Sessiz Çığlık

read
9.9K
bc

KARŞI KOMŞUM Bİ ROMEO

read
7.3K
bc

YIKIK MESKEN

read
3.3K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook