bc

ŞEYTAN

book_age18+
637
TAKİP ET
2.6K
OKU
dark
drama
bxg
serious
mystery
scary
regency
another world
first love
sacrifice
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

Melekler, Karanlıktan Doğan adıyla da bilinen Satan'ı yani şeytanı hapsederler. Uzunca yıllar cennetin en alt katında hapis olan şeytana bakıcılık yapmak için şifa meleği Dayanne görevlendirilir. Dış dünyayı hiç görmemiş ve neden hapsedildiği hakkında en ufak bir fikri bile olmayan Satan'ın masumluğu karşısında kendi dünyasına karşı çıkar ama Satan sanıldığı kadar masum olmayabilir...

Türkçe bir hikayedir.

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
GİRİŞ
Cennetin en alt kademesinde bulunan bir hücreydi burası. Cennetin adına yakışmayan bir hücre…        Üst katında meleklerin, ölen ve buraya girmeye hak kazanan insanların, nurların ve perilerin yaşadığı yerdi. Üst katlar tam anlamıyla bir cennetti. Mutluluk ve huzurla örülmüş duvarların ardında Tanrı’ nın yarattığı yaratıklar mutlu bir şekilde yaşıyorlardı.        Evrenin ve kâinatın ilerisinde var olan tek yer burası ve Araf’tı. Cennete girmeye hak kazanamayan ruhlar sonsuz bekleme noktası olan Araf’ta kalıyorlardı. Bunun dışında başka bir kat daha yoktu evrende.        Çok nadiren de olsa bu çukurlara düşenler olurdu. Bu cennet katını lekeleyen tek şey bu hücrelerdi. Ancak buralarda gerçekten tehlikeli olan birkaç kişi bulunurdu.        Bu hücrelerde tutulan kişiler ne kadar tehlikelilerse o kadar derin de tutulurlardı. En derinde ise gerçek anlamda tehlike duruyordu.        En alt kat ile onun üstündeki kat arasında yedi hücrelik bir boşluk vardı. Arada bulunan yedi katın tamamı ise kapkaranlık bir duman tarafından esir alınmıştı.        Bu dumana girdikten sonra hiçbir ışık bu dumanı aydınlatamıyordu. Bu duman daha sonradan oluşmuştu kendiliğinden. Hiçbir canlı dumanın içinde belli bir süreden fazla yaşayamıyordu. Gücü o kadar büyüktü ki melekler bile zorlanıyordu ve kutsal yedili dışında kimse o dumandan geçemiyordu.        Bu dumanın yaratıcısı bu çukurun en altına ev sahipliği yapan tutukluydu. Doğduğundan beri buradaydı ve dışarıyı yani cennet denilen bu güzellikler evini hiç görmemişti. Buna izin vermemişlerdi.        Yaşının kaç olduğunu bilmek imkânsızdı. Ne zamandır buradaydı? Belki de buradan hiç çıkmamıştı. Her zaman bildiği yer burasıydı. Bu karanlık ve soğuk taş.        Karanlık onun gözlerine etki etmiyordu. O her şeyi çok rahat bir şekilde görebiliyordu. Ancak burada değişik hiçbir şey yoktu. Burası büyük bir taş odaydı. Daire şeklindeki bu taştan hücrenin daire şeklinde bir daire vardı.        O, bu dairenin ortasında oturuyordu. Dizlerini kendine çekmiş ve kollarını etrafına sarmıştı. Ayak ve el bileklerinde kelepçeler vardı ve kelepçelerden uzanan zincirlerle yere sabitlenmişti. Boynundaki tasmada aynı şekilde zincirle yere sabitliydi.        Saçları siyah ve gürdü. Beline kadar geliyorlardı ama bir o kadar da kirliydiler. Yemyeşil gözleri odadaki her bir şeyi zihnine kaydediyordu. Çıplak bedeni güçlüydü. Ancak bedeni de kirliydi.        Bu sonsuz karanlıkta sadece haftada iki ya da bazen üç kez onu beslemek için gelirlerdi. Yemeğini hücrenin altından iterler ve sonra giderlerdi. Kendisinden başka kimseyi tanımıyordu. Başka bir ses duymamıştı. Başka bir koku almamıştı.        Yalnızdı…        İki baş melek karanlık girişe baktı. Dumanın kapladığı yedi hücre içinde hiçbir şey yoktu. Bu duman oluşmaya başladığında içeride kalan eski iki mahkûm anında ölmüşlerdi. Orada hiçbir şey yoktu yaşayan. Sadece O vardı.        Michael, dudaklarını büzdü. “Tanrı onu kontrol edecek bir melek bulmamızı istiyor” dedi mutsuz bir sesle. “Onu kontrol edecek ve ihtiyaçlarını karşılayacak bir melek”        Uriel, başını iki yana salladı. “Kimse onu kontrol edemez” dedi. “O karanlığa kimse giremez. Girse bile canlı şekilde çıkamaz. Dumana girenlerin güçlerini emerek öldürüyor.”        Michael, bunun farkındaydı. Sadece o da değil. İçeri girenlere karşı hemen saldırıya geçiyordu. Bir keresinde hücresine giren bir meleği parçalayarak öldürmüştü.        “Bir kadın” dedi en sonunda Gabriel. “Onunla ilgilenmesi için bir dişi melek gönderelim” dedi.        Bu mantıklı mıydı? Erkek melekler bile onunla karşılaşamazken, kutsal yedili bile onun yanında durmakta zorlanırken bir dişi melek nasıl onunla ilgilenecekti ki?        Bu nasıl olabilirdi?        “En başında Tanrı onu hiç yaratmamalıydı” dedi Michael. “Bu kadar tehlikeli olan biri hiç var olmamalıydı.”        Diğer meleklerde ona katıldıklarını belirterek başını salladılar. O tam bir melek bile değildi. Ne olduğu belli olmayan bir mahlûkattı. Bu dünya üzerinde eşi benzeri olmayan bir şeydi.        “Emir emirdir” dedi Michael en sonunda. “Onu öldürmenin bir yolu buluna kadar ihtiyaçları giderilecek. Sonrası için zamanı geldiğinde düşünürüz. Önceliği erkek meleklere verelim. Eğer olmazsa dişileri deneriz”        Evet, o bir hiçti. Sadece karanlığı vardı. Hayatı boyunca bu lanet yere konmak için hiçbir şey yapmamıştı ama tüm hayatını bu kafeste geçirmişti. Ne olduğunu bilmediği, anlamadığı arzular ve istekler duyarak. Bir de kendinden sızan şu karanlıkla... 

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

Ölüm Yıllıkları

read
1.2K
bc

evli kadın evli adama aşık oldu

read
10.1K
bc

Tutku'nun Esiri

read
23.4K
bc

ALFABETA (+18)

read
29.1K
bc

Kan Kırmızı (Türkçe)

read
4.1K
bc

ÇAPKIN +18 (365 Gün Serisi)

read
24.5K
bc

SENİ HİSSEDİYORUM ( 2 )

read
7.9K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook