Kalçam tezgahta, bıçak tutan elimi kavramış bir yüzbaşı vardı karşımda. “Senin kulağında sorun mu var, o kadar ses verdim dönüp bakmadın.” diye kızdı yüzbaşı. Bu sefer duydum çünkü dönerken kulaklık düşmüştü kulağımdan. “Müzik vardı, duymamışım.” “Ama bıçak çektin.” “İçgüdüsel.” “İyi, bundan sonra daha dikkatli ol. Bir de…” dedi, kollarımı bıraktı. Elinin biri yüzüme geldi, parmağı dudağımın kenarını okşadı. “Çok dağınıksın mutfakta, çikolatayı bile bulaştırmadan yiyemiyorsun.” Yüzbaşı dudağımın kenarını silerken fazla yaklaştı. O yüzden mi, yoksa ev mi birden fazla sıcak oldu da beni ateş bastı, bilemedim ama kalbim göğsümü delip çıkacak sandım. Yüzbaşının eli ne zaman tenime dokunsa, aynı kalp atışı, aynı sıcaklık basıyor. Zor yutkundum. “Se-sen gitmemişsin.” Kendini geri çekinc

