KENAN DAN Sabahları sessizliği severim. Saat henüz sekize yaklaşırken kahvaltı masasına geçtim. Gözüm hâlâ gece yaşananlara, antrenmana ve bu kadının… Ilayda’nın tepkilerine takılıydı. Ne kadar inatçı ve kırılgandı aynı anda… Güçlü görünmeye çalışıyor ama korkuyu bastıramıyordu. Yiğit karşıma oturduğunda kaşlarımı kaldırdım. “Erken kalkmışsın,” dedim. Omuz silkti. “Senin kadar sıkıcı bir adamın evinde yaşamak kolay değil, uyku bile kaçıyor,” dedi sırıtışla. Gülmedim. Sadece gözlerimi kıstım. Yiğit’in diline her zaman dikkat etmesi gerektiğini bilirdi ama bu sabah belli ki keyfi yerindeydi. Sonra kapıdan yavaş adımlarla Ilayda içeri girdi. Üzerinde sade, gri bir eşofman vardı. Islak saçlarını toplamış, yüzünü yıkamış ama makyaj yapmamıştı. Doğal ve sessizdi. Gözleri doğrudan bana bak

