Bölüm

1627 Kelimeler
hem de karanlık yerlerde adı sıkça duyulan çapkın bir multi milyoner canım. Ve seni bayıldığında kendi özel hastanesine buraya getirdi. Söylediklerinin ağırlığı üzerime çökmüştü. Karanlık yerler mi? Korkmalı mıydım... __ Kaç saattir baygın kaldım? __ Sabah olmak üzere canım. Doktor acı eşiğinin düşük olduğunu, ve beynin seni korumak için sinirlerden gelen etki ile bayıldığını söyledi. Neyse ki kurtarıcımız sabaha kadar senin ile ilgilenmelerini tembihledi. Kız adam, resmen iyilik meleğimiz oldu diyerek kıkırdadı. __ Ah! Pelin, abartma istersen birden endişe ile kız kardeşim aklıma gelince eyvah! Kardeşim yalnız kaldı evde. __ Merak etme canım bizim kızlar yanında ben burada iken onları sizin eve yolladım. Hadi serumun bitene kadar biraz uyu, ben bizimkilerini bir arayayım meraktan çatladılar. __ Tamam dedim." Sen haber ver merak etmesinler Pelin, dışarı çıkarken istemsizce ilacın etkisi ile tekrar gözlerim derin bir uykuya sürüklemişti. Beni, kendime geldiğimde yatağımın yanındaki koltukda, arkasına yaslanmış başını duvara yaslamış şekilde uyuyan, bizi kurtaran o adamı gördüğümde şaşkınlıktan bir an ne yapacağımı bilememiştim. Parmak boğumlarındaki kırmızı kan izlerini görünce, akşam yaşadığım o sahneleri tekrar bir bir yaşamış gibi, gözümün önünden geçmişti. Görünüşe göre o kişilere güzel bir bekarlık partisi yad etmişti derken sırıtmıştım. Kimdi bu adam, yerimde doğrulup kalkarken çıkardığım ses üzerine adam uyanıp, yerinden doğrulmuş o çakır rengindeki gözlerini açmıştı. __ Nasıl hissediyorsun? Diye sorarken gözlerini gözlerime dikmişti. __ Daha iyim teşekkür ederim derken bakışları içime bir ürperti yaymış ondan kaçma gereği hissetmiştim. Yerimden doğrulup kalkarken; Kendimi toparladım çok şükür artık gitsem iyi olacak dediğimde... __ Gitmek istiyorsan seni evine ben bırakacağım böylesi daha güvenli olur. __ Hiç zahmet etmeyin hem kız arkadaşım Pelin, burada o beni bırakır teşekkür ederim demiştim gayri ihtiyari. __ Çok inatçısın peki öyle olsun derken alayla kaşlarının birini kaldırıp yüzüme bir bakış atmıştı. "Konuşmasının arasın da cep telefonu çalınca cebine uzanıp dışarıya çıkarken, göz ucuyla da şöyle bir süzmüştü beni. Adamın, farklı bir havası vardı. Nazik centilmen görünümlü, ama bir okadar da tehlikeli cezbedici yanı vardı. Aklımdan geçirdiklerimin farkına varan ben başıma vurup ah! Neler diyorum ben hastane yatağından inerken acaba kimin ile konuşuyordu yoksa eşimi aramıştı. Kesin evliydi aklımdaki bu sorulara bir cevap gerekli idi. Ve cevabını istediğim bu sorularla kendimi kapının ardında onun telefon görüşmesini dinlerken bulmuştum. __ Eski yere götürün hesabını ben keseceğim. Dediğinde yüreğime inmişti korkudan." "Aman Allah’ım yoksa dünkü bardaki kişilerden mi bahsediyor benim yüzümden başını belaya sokacak hayır! Buna asla izin veremem nerede bu kız Pelin, de yok ortada Komidinin üzerindeki çantamı ve telefonumu alıp hızla odadan çıkıp onun peşinden gitmiştim. Hastane çıkışında Siyah bir limuzine binip gitmişti. Bende şansıma o an denk gelen taksiciyi durdurup aracı takip ettirtmiştim. Araç yarım saat sonra kalabalık şehirden çıkmış, ıssız bir sokağa girmişti. Her yer ağaçlarla doluydu, sonunda bir sürü konteynırların bulunduğu bir yerde durmuştu. Oraya fazla yaklaşmadan taksiyi durdurtmuş, ücretini ödeyip aşağı inmiştim. Araçtan inen Bora, denilen bu adam ceketini çıkarıp yanındaki adama verip, beyaz gömleğinin düğmelerini çözüp, yukarı doğru kıvırmıştı. Sonrada kırmızı bir konteynıra doğru yürümeye başlamıştı. Yoksa orada mı tutuluyorlardı aman Allah’ım dedim kapıya kadar geldiğimde öldürecek adamları benim yüzümden katil olacak düşüncesi ile, kapıyı açmaya yeltenince içerden kilitlenmiş olduğunu fark etmiş, o telaşla kapıya vurmaya başlamıştım. Bu yaptığımdan sonra iki iri yarı adam birden elinde silahlar ile kapıyı açınca, şaşkınlıkla kaşları çatılmış baştan aşağıya süzmüşlerdi beni. __ Sende kimsin? Burada ne arıyorsun kadın, diyerek aniden beni bileklerimden yakalayıp içeri çekmişlerdi. __ Durun ne yapıyorsunuz! Diye korkuyla bağırdım. __ Patron sanırım sizi buraya kadar takip eden bir kadını yakaladık. Derlerken hala bırakmamışladı beni. __ Sizi şapşallar bırakın kollarımı ne yakalaması be! Ben kendim geldim. "Odanın içine baktığımda bir sandalyede bağlanmış yüzü gözü kan içinde kalmış, kırk kırk beş yaşlarında bir adam görmüştüm, önüne çekilmiş bir sandalyede oturmakta olan Bora, denilen adam beni görünce kaşları çatılmış oturduğu sandalyeden kalkarken beni tutan adamlara bağırmıştı. __ Bırakın onu... "Görüyordum ki o sandalyedeki bağlı olan adamın bardakiler ile hiç bir alakası yoktu, neden acaba şu an naneyi yemişim gibi bir hisse kapılmıştım. __ Senin ne işin var burada? Sorusunu sorarken bana doğru yürümeye başlamıştı. Bana doğru her adımında içimden kendi düştüğüm duruma küfrediyorum şimdi ayıkla bakayım pirincin taşını... Nasıl çıkacaksın bu işin içinden diye aklımdan geçirirken bu adamların hiç şakası yoktu. __ Ben ben! Benim yüzümden elini kana bulayacaksın sandım, bardaki o adamları öldüreceğini düşündüm, dediğimde elini çenesine getirip bir kaşını sinirle havaya kaldırıp azından bir kaç cümle dökülmüştü... __ Peki sen bu kanıya nereden kapıldın? Dur tahmin edeyim hastane koridorunda sen benimi dinledin? Diye sorarken daha çok üzerime gelmişti. __ İnsanları dinlemek gibi bir huyum yok, diye hemen kendimi savunmaya geçmiştim. Ama istemeden kulak misafiri oldum diyelim konuşurken telefonum çalmıştı, Elimdeki telefona kayan bakışları daha ne olduğunu bile anlamadan, bu şimdilik bende kalacak derken elimden bir çırpıda çekip almıştı. __ Bunu bana yapamazsın, diye cırlamıştım. __ Yaptım bile diyerek telefonumu ceketinin iç cebine atmıştı. Konuşmamızın arasında, birden dışarıdan gelen silah sesleri ile irkilmiş, beni korumak için önüme Masayı deviren Bora, devirdiği masanın arkasına çekerken kolumdan tutup, belinden çektiği silahı içeriye doluşan adamlara sıkmaya başlamıştı. Ben ise korkuyla çığlık çığlığa başımı ellerimin arasına almış anne karnı pozisyonunda öylece yerimde kala kalmıştım. Bora, sakın yerinden kıpırdama, Alçin diye beni uyarsa da ben yerimden çoktan doğrulmuş korkudan kaçmaya çalışırken, adamlardan biri bana nişan aldığı sırada ayağa fırlayan Bora, kolumdan tutup beni, kendine doğru çekmiş adamı tam başından vururken birden omuzundan vurulmuş o etkiyle geri sendelemişti. Ama isabeti de hiç şaşmamıştı. Kısa süre içinde adamları indirmişlerdi. Ona tutunurken elime omuzunda ki kan sürülmüştü sen sen! Yaralısın derken korkuyla kana bulanmış elimi geri çekmiştim. __ Sana yerinden çıkma demiştim değil mi? Diye bağırırken adamlarından biri araya girmiş soluk soluğa konuşmaya başlamıştı... __ Efendim bunlar Namık'ın adamları belli ki onu kurtarmaya gelmişler. İçimizde burayı haber veren bir hain olmalı. Sandalyedeki bağlı olan adam sinsice gülmeye başlamıştı. __ Gül sen gül nasılsa bu son gülüşün. Adamlarına dönüp burayı temizleyin, bunu da bizim cehenneme götürün, ve sen benimle geliyorsun, yaramı sen pansuman edeceksin deyip, kolumdan tutup beni dışarıya çıkarmış, zorla araca bindirmişti. __ Sen sen! Çıldırmışsın ben bunu yapamam Doktor muyum ben hastaneye gitsene be! Adam bak birine bir şeyde anlatmam bırak gideyim. __ Sana hiç güvenmiyorum görmemen gereken şeyleri gördün şimdi sussan iyi edersin, aracı zorlukla çalıştırmış yola koyulmuştu. Arkada iki araç dolusu adamları da peşimizden geliyordu. Yolda ilerlerken direksiyonu sıkan parmakları, ve anlında biriken topak topak terler, durumunun o an pekde iyi olmadığını gösteriyordu. Sonunda kocaman iki katlı bir villanın önüne gelmiştik. Arabayı park etmesi için adamlarından birine bırakıp, beni zorla dışarı çıkarmış evinin içine sürüklemişti. __ Efendim siz yaralısınız! __ Evet depoyu bastı Namık'ın adamları kurşun sıyırdı merak etme Yahya, yaram ile o ilgilenecek. __ Benim bir adım var tamam mı adım Alçin, ve ben Doktor değilim, söyle bu kaçık patronuna, bıraksın beni ya! Bıraksana kolumu manyak adam görüyordum ki yanındaki kahyası ancak bu halime gülmek ile yetinmişti. Ve hiç bir şey yapmayacaktı. __ Siz nasıl isterseniz efendim deyip yanımızdan çekilmişti. "Sonunda Bora, denilen bu adam beni bir odaya sürüklemişti. Oraya girdiğimde, karanlığın içindeki bu yatak odası, beni boğmuştu, yatak çarşaflarından perdelerine kadar her şey siyahtı, bu karanlık beni korkutmaya başlamıştı. __ Beni neden buraya getirdin manyak adam hepiniz aynısınız, seni pis sapık bak bana dokunmaya cürret edersen seni hadım ederim, anladın mı? Korkudan geri geri gidiyordum taki yatağın ayak ucundaki bej rengi deri koltuğun üzerine düşene kadar, bu son sözlerim üzerine yüzündeki gizleyemediği şaşkınlığın yerini kısa sürede tehlikeli bir ifade almıştı. Duvardaki dolabın içinden aldığı ilkyardım kutusunu tutarak hızla yanıma doğru yürürken, korkudan nefes almayı unutmuştum, birden öfke ile üzerime doğru eğilip sertçe çenemi kavrayıp yüzüne doğru yaklaştırmıştı. __ Sapık derken? Senin aklından neler geçiyor böyle, sana dokunmak sahip olmak istese idim emin ol bu zorla olmazdı. Senin isteğin ile olurdu. Şimdi yapman gereken senin yüzünden olan bu yaraya pansuman yapacaksın, anladın mı? Diye gürleyince yerimde sıçramıştım. Korku ile ilk yardım çantasını elime alıp tamam yapacağım lanet olası çıkar şu gömleğini dediğimde, istemsizce alayla gülümseyip çenemi bırakıp doğrulmuştu. Yavaşça düğmelerini açarken ona bakmamaya çalışıyordum, ilk yardım çantasını açıp içinden gazlı bez pamuk yara bandı ve oksijeni almıştım. Koltukta yanıma oturduğunda istemsizce sırtındaki derin yara izlerine kaymıştı bakışlarım bunlar kurşun izine benzemiyordu ona kim bunu yapmıştı bu nasıl bir şeydi gördüğüm dehşet ile elim yara izlerinin üzerine gitmişti. __ Bunu kim yaptı sana deyi vermiştim buruk çıkan sesim ile. Ona dokunduğum da sırt kasları gerilmiş, yanağında bir sinir kası oynamıştı. __ Pansuman edeceğin izlerim değil, omuzumda ki yara dediğinde, birden elimi geri çekmiştim. __ Özür dilerim tamam bundan sonra hiç bir şey sormayacağım... Titreyen ellerim ile pamuktan bir parça alıp üzerine biraz oksijenden döküp omuzunda ki yarayı temizlemeye başladım. Aslında yabancı değildim bu pansumanlara nede olsa zamanında kendime de çok yapmıştım. Yarayı temizledikten sonra yara bandını yapıştırıp sargı bezi ile omuzunu sarmış sabitlemiştim. Bir erkeğe bu kadar yakın olmak midemin kasılmasına sebep olmuştu. Buram buram parfümünün kokusu tüm ciğerlerime dolarken ondan etkilenmiş miydim yoksa. Hayır! bu hisler bana fazla idi, bir anda geri çekildim; Bitirdim işte her halde gerisini sen halledersin demiş apar topar odadan dışarı çıkmıştım. O an aniden ayaklarım bedenimi taşımak da zorlandığı için, kapıya yaslanma gereği duymuştum. Üzerimde ki bu etkisi daha önce hiç tatmadığım duygular tarumar etmişti tüm bedenimi, kimdi bu adam niye karşıma çıkmıştı. Merdivenlerden aşağı ki kata inerken evin kahyası Yahya, beyle karşılaşmıştım. Kızaran yüzüme şöyle bir bakmış Bora, bey iyimi diye sormuştu. O sırada ardımdan gelen ses ile irkilmiştim. __ İyim Yahya, yan tarafımda ki odayı onun için hazırlayın ve söyle Meryem, hanıma yemek masasını kursunlar misafirimize de bir tabak açsınlar dedi. __ Hemen efendim demiş yanımızdan çekilmişti. "Ben ise ardıma dönüp ona baktığımda üzerini değiştirmiş olduğunu fark etmiştim. Bu kez üzerinde siyah bir gömlek vardı. Ve yine üstten iki düğmesini açık bırakmıştı. __ Beni burada tutamazsın benim bir kız kardeşim var hem arkadaşlarımda beni merak eder benden haber alamazlar ise polise haber verirler, bunu istemezsin herhalde şu an resmen ona meydan okumuştum. __ O aklın ile benimi tehdit,
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE