bc

ASKERİN İNTİKAMI[+18]

book_age18+
7.0K
TAKİP ET
124.0K
OKU
dark
HE
opposites attract
brave
mafia
heir/heiress
drama
bxg
serious
bold
soldier
city
war
musclebear
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

2025 Aşk Nöbeti Yetenekli Kalem Ödülünün Sahibi🏆

Ekim Ayı Supernova'da 4 Numara ✨

Babasının intikamını almak için asker olan genç bir kız, İklim Polat.

Kararlı, sert ve kendini sadece mesleğine veren Yüzbaşı Aral Kağan Tuğdeniz.

İkilinin yolları kesiştiğinde nefret, düşmanlık ve aşk üçgeni arasında sıkışıp kalacaklar.

Bir aşk, bir hain ve bir deli.

İntikam hiç bu kadar acı verici olmamıştı.

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
Turan Timi
İklim Polat Ben İklim Kurşun. Eski soy ismimle İklim Kurşun. On altı yaşında babasını kaybeden ve hayatı bir anda darmaduman olan biriyim. Kara harp okulunu bitirmek için o kadar çok çabaladım ki, nihayet bitirdiğimde sırtımdaki yük azalmıştı. Ama hâlâ tamamen kurtulabilmiş değildim. Bir insan neden asker olurdu? On altı yaşındaki İklim asla asker olmazdı. O süsüne, zevkine önem veren genç bir kızdı. Bense hayatı kararan, tek amacı intikam almak olan bir kadındım. İntikamım... Babam öldürüldüğünde bir mezarı bile olmadı. Benim canımın içi babam, beni gözünden sakınan babam öldürüldü ve bir mezarı bile olmadı. Çünkü herkes, ona hain dedi. Bir terörist. Gerçeğin böyle olmadığını bilen de yalnızca ben ve babamın yakın dostu Ali abiydi. Babam bir hiç uğruna öldürüldü. Bir hata uğruna öldürüldü. Ama ben, onun kızıyım. Onun intikamını almak için asker oldum. Ve intikamını alacağım kişi de tıpkı benim gibi bir askerdi. ~ ~ ~ ~ ~ 10 Temmuz Salonda rahatsızca bir ileri bir geri gidip geliyordum. Ali abi beni bekle geliyorum diyeli yarım saat olmuştu hâlâ gelmemişti. "İklim hanım, bir şeyler içer misiniz?" Evin çalışanı Sude ile ona dönüp başımı olumsuzca salladım. "İstemiyorum. Çekilebilirsin." Başını sallayıp uzaklaşırken daha fazla ayakta dikilmeyip koltuğa oturdum. Gel artık ama ya, gel. Başımı arkaya atıp gözlerimi kapattım. Nihayet okul bitmiş, asker olabilmiş, sınavları geçebilmiştim. Hepsi ne içindi? Babamı öldüren o adamı bulabilmek içindi. Asker düşmanı falan değildim. Hatta seviyordum. Belki bir intikam için girişmiş olsam da asker olmayı seviyordum. Omzumdaki yıldızı seviyordum. Teğmen İklim Polat olmayı çok sevmiştim. Ama babamın boş bir tabutla defnedilmesini gururuma yediremiyordum. Ünlü iş insanı Cafer Kurşun'un her yaptığı haber olurdu da cenazesinden kimsenin haberi olmamıştı. On kişi belki... Duasını edip gitmişti. Annem saatlerce mezarın başında ağlamıştı da bir kişi bile sırtını sıvazlamamıştı. Yanında olmamıştı. Benim annem acısından mezarın başında kalp krizi geçirip ölmüştü de kimse ona yardım edememişti. Herkes bizi orada bırakıp gitmişti. Bir tek Ali abi hariç. Babamın en yakın arkadaşı. Kapı zili çaldığında irkilip gözlerimi açtım. Yerimden fırlayıp kapıya koştum. Sude de kapıyı açmak için bana yetişmişken elimle gitmesini işaret etmiştim. Sude uzaklaşırken kapıyı açtım. Ali abiyi gördüğümde nefesimi bıraktım. "Hoşgeldin abi." Gülümsedi. "Hoşbulduk güzelim." deyip sıkıca sarıldı bana. "Sana güzel haberlerim var." "Nihayet." deyip uzaklaştım. "Duramıyorum artık yerimde. Bana bir isim ver." dedim heyecanla. "Gel önce." deyip salona ilerledi. Kapıyı kapatıp onu takip ettim. "Yeni görevin için seni tebrik ederim." koltuğa oturup sehpaya bir dosya bıraktı. "Ne görevi?" deyip yanına otururken dosyaya baktım. "Bu ne?" "Gerekli yerlerle konuştum, tüm ayarlamalar yapıldı. Görev yerinde değişikliğe gidildi İklim. Artık Şırnak Silopi'de olacaksın." Kaşlarımı çattım. "Ne demek bu? Babamı öldüren asker orada mı?" "Bilmiyorum İklim." deyip nefesini bırakırken dosyayı elime aldım. "Onu da orada öğreneceksin. Turan Timine sız İklim. Onların ağzını ara, öğreneceksin." Dosyayı açtım. "Tim komutanı yüzbaşı Aral Kağan Tuğdeniz. Hedefin o." karşıma çıkan ilk fotoğrafa baktım. Fotoğrafta bile öyle sert bakmıştı ki bir an tırstım. Gizlice çekilmiş bir fotoğraftı. Yüzünü net seçemiyordum. Bu yüzden yaklaştırdım fotoğrafı. Çatık kaşlar, suratsız bir çehreye sahipti. "Time alımları o yapıyor. Kendi timine kendi istediği kişileri alıyor. Fazlasıyla seçici." Ve çekici. Gerçekten de çekici bir adamdı. "Neden Turan timi?" deyip ona döndüm. "Babanı kimin öldürdüğünü onlardan birinin bildiğini düşünüyorum. Aman dikkat babanın ismini her yerde telaffuz etme." Başımı salladım. Fotoğraftaki adama uzun uzun baktım. Koyu kahve gözleri vardı. Ya da ben mi yanlış görüyordum? Bilmiyordum ama kahverengiymiş gibi duruyordu. Uzun ve şekilli bir burnu, kalın kıvrımlı dudakları ve sakalsız bir yüzü vardı. "Peki bu adam kimleri timine alıyor?" Ali abi güldü. "Delileri. Diğer sayfaya geç." Dediğini yapıp diğer sayfaya geçtim. Başka bir fotoğraf daha. Tam bir kara yağız, simsiyah bakışları sanki fotoğrafın içinden bile bana bakıyor gibiydi. Üzerindeki yazıya baktım. "Kıdemli Üsteğmen Deniz Karasu." "Bomba uzmanı. Adam her şeyden bomba yapabilme yeteneğine sahip. Su şişesinden bile yapabilir bunu." "Su şişesinden bile mi?" dedim hayretle. Başını salladı. "Gerekli malzemeler olursa her şeyi yapar. Olmasa da yapabilir." "Tuhaf." diye mırıldandım. Başka bir sayfa daha açtım. Küt kahverengi saçlı, yeşil gözlü, ciddi bir kadın gördüm. "Üsteğmen Gamze Sevim Bakır." "Keskin nişancı. Attığını vuruyor. Bir kez bile ıskaladığına kimse şahit olmamış. Tim arkadaşları ona şahin diyor." Başımı salladım. "Belki ona yaklaşırsam time girme şansım artabilir." "Konuşkan bir kadın değil. İşin zor ama dene." Başımı salladım. Bir sayfa daha açtım. "Teğmen Mehmet Maral." dediğimde yüzünü inceledim. Genç görünüyordu. Saçları üçe vurulmuştu. Tim arkadaşlarının aksine gülümsemişti. Ela gözlere sahipti. "Bu kim?" "Muhakeme uzmanı. Dağda hepsi birer kurda dönüşüyor. Mehmet de onlardan biri. Seksen dört saat boyunca yerinden kımıldamadan aç susuz dayanabilmiş." "Bu yüzden mi time alınmış?" Bunu ben de yapabilirdim. Gerçi hiç deneyimim yoktu ama yapabilirdim. "Evet. Dedim ya, adam delileri topluyor diye." "Ben de delirebilirim o halde." Başka bir sayfa daha açtım. Esmer, siyah gözlü ve kemerli burna sahip birini gördüm. Dudağının köşesinde yara izi vardı. "Yara izi var bunun?" "Operasyonda küçük bir iz olmuş ama yüzbaşı Aral timinde kalması için ısrarcı olmuş. Gizli görevlere o çıkarılmıyor." Başımı sallayıp ismine baktım ve yüzünü ezberlemeye çalıştım. "Astsubay Başçavuş Sancar Göztepe." "Bir diğeri." dediğinde sayfayı çevirdim. "Başçavuş Selçuk Aktaş. Time ilk katılan o oluyor. En son da Mehmet alınmış. Ayrıca timin şimdilik en küçüğü Mehmet. Ama sen katılırsan çaylak sen olacaksın." "Katılmak için elimden geleni yapacağım." deyip dosyayı bıraktım. Umarım bu işe yarardı da babamı öldüren o askeri bulabilirdim. Sormak istiyordum ya. Neden demek istiyordum? Babamdan ne istediniz, onu neden hainlikle suçladınız demek istiyordum. Başka bir şey yapacağımdan değil, bir askere elimi yine sürmezdim. Süremezdim. Ama sormak istiyordum. Dokuz yıldır hayatım mahvolmuştu. Kaybolmuştum. Kimse yoktu yanımda. Tek başıma bir şeyleri başarmak çok zordu. Neden diyecektim. Ailemi neden parçaladınız diye soracaktım. "Uçak biletlerini aldım. Hazırlığını yap İklim. Yarın Şırnak'a gidiyorsun." ayağa kalktı. "Ve unutma. Artık İklim Kurşun değilsin. İklim Polat'sın. Hayatına bu şekilde devam edip babanı kimin öldürdüğünü bulacaksın. Seni sık sık arayıp haberlendireceğim. Benim de yardımımla o kişiyi bulacaksın. Sana güveniyorum." Gülümsedim. "Teşekkür ederim Ali abi." "Ne demek İklim. Baban seni bırakmamı istemezdi. Ben de seni bırakmayacağım." ellerini omuzlarıma yerleştirdi. "Başaracağından eminim." "Umarım." diye mırıldandı. "Uçak biletim nerede?" "Arabadaydı. Ben gidip getireyim." "Sana içecek bir şeyler hazırlayayım mı?" "Olur, kahve olur." deyip uzaklaştı. O dışarı çıktığında ben de mutfağa doğru adımladım. Yarın gidiyorsun İklim. Buna hazır ol. ~ ~ ~ ~ ~ 11 Temmuz Tek bir bavul yetmişti bana. Geneli askeri formasıydı zaten. Ek olarak asker yeşili tişörtler ve siyah eşofmanlar. Bir tane de spor ayakkabı. Sadece bir kaç takım da dışarı çıkarsam diye ekstra kıyafetlerdi işte. Servisten indikten sonra kışlanın önünde durdum. İlk görev yerim. Hadi bakalım İklim. Hallet şu işi. Kimsenin seni ezmesine izin verme ve yüzbaşının gözüne gir. Time sız. Turan Timinin bir parçası ol. Yavaşça adımlayıp içeri girdim. Bir kaç asker bahçedeydi. İki kadın asker daha gördüm ama onlar da timde değildi. En azından dosyada onlar yoktu. "Birine mi baktınız?" dedi önüme çıkan bir asker. Aceleyle askeri personel kimliğimi gösterdim. "Ben buraya görevlendirildim." ellerim terlemişti gerginlikten. Bir cesaretle buraya geldim de time girebilir miydim ki? Sanırım tam şu an panik atağım tutmuştu. "Buyrun İklim hanım. Yalnız yüzbaşı odasında değil. Sizi biraz bekleteceğim. Buyrun, ben size odasının önüne kadar eşlik edeyim." Başımı salladım. Önümdeki askeri takip edip yüzbaşının odasının önüne ilerledim. Odanın önünde durduk. "Siz bekleyin. Yüzbaşım birazdan burada olur." "Tamam. Teşekkür ederim." Asker gittiğinde bavulumu duvara dayayıp volta atmaya başladım. Gerginlikten tir tir titriyordum. "Sıkıntı yok, sadece tanışacaksın. Avını tanıyacaksın. Seni time alması için de ne gerekiyorsa yapacaksın." Time gir, time gir İklim. Başka bir amacın yok senin. O time gir. Kaç tur attım bilmiyorum. En son sesler duyduğumda başımı çevirip kapının önünde durdum. Bu o. Aral yüzbaşı hızlı adımlarla bu tarafa doğru gelirken ellerinden akan kana takıldı gözlerim. Sanırım birini fena pataklamıştı, onu döverken ellerini bile kanatmıştı. Onu sinir etme İklim. Bunu aklının bir köşesine not et. Ne zaman karşıma geldi bilmiyorum. Onu izlemeye öyle çok dalmıştım ki sesiyle irkildim. "Çekilsene kızım önümden." dedi sert sert. "Hıı?" "Çekilsene!" diye bağırdığında kenara kaydım. Kapıyı açıp odasına girdiğinde derin bir nefes aldım. Aralık kapıya bakındım. Bacaklarım, lütfen titremeyin. Şu an güçlü durmamız gerekiyor. Lütfen... Hızlıca nefeslenip içeri girdim. Ellerini yıkıyordu. " Yüzbaşım?" "Çık." dedi düz bir sesle. "Ama ben..." "Çık kelimesinden ne anladın? Çık!" bir kez daha bağırdığında gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. "Beni..." Suyu kapatıp lavabonun kenarına vurdu. "Çık dedim sana! Çık, ben çağırana kadar da gelme." Oflayarak çıktım dışarı. Kapıyı da kapattım sertçe. "İnsan değil ki. Konuşmuyor bile." Bavulumu alıp dışarı çıktım. Banklardan birine oturup bavulu da önüme koydum. Off, daha ilk dakikadan rezil olmuştum. Kâle bile almamıştı adam beni. Nasıl girecektim ben bu time? Nefesimi bırakıp kollarımı bağladım. Yüzbaşı çağırana kadar otur şimdi eşşek gibi burada. ~ ~ ~ ~ ~

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

HÜKÜM

read
224.4K
bc

AŞKLA BERDEL

read
79.1K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
523.7K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.9K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook