"Alpaslan..." diye mırıldandım. Ömrümde ilk defa bir insana vurmuştum. Özür dilemem farzdı. Fakat şu anda özür dilemem çok ama çok zordu. "Alpaslan... Ö- Özü-" Benim kekelemelerimi Alpaslan'ın net sorusu böldü. "Evlilik yüzüğün nerede?!" Neredeyse bağırarak sorduğu bu soruyla engel olmuştu ondan özür dilememe. Sinirli bir Alpaslan bekliyordum ama sinirli olmaktan ziyade ilk başta donmuş kalmış ardından neredeyse memnuniyetle sırıtacakken alt dudağını ısırmıştı, gülümsemesine engel olmak için. Mazoşist mi bu? Tokat atılmasını mı seviyor acaba? "N- Ne?" dedim belli belirsiz. "O, hani beş yüz bin dolar bayıldığın yüzük var ya, Heh işte o nerede?" dedi bakışları parmaklarımda gezinirken. "Ne? Neden? Ne yapacaksın ki onu? Şi- Şifonyerin ilk çekmecesinde." Titreyen parmağımla

