bc

Kurşun Asker [Mahallede Aşk 3]

book_age18+
53.4K
TAKİP ET
484.4K
OKU
family
HE
fated
arrogant
neighbor
bxg
kicking
soldier
city
war
musclebear
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

Keskin nişancılığı ile TSK da ünlenen ve Kurşun lakabını alan Kıdemli Üsteğmen Ateş Bakırhan Nam'ı Diğer Kurşun Asker..Yağmur Suskun.. Asker kızı ve babasının timden en yakın arkadaşının oğlu olan Ateş'e 5 yaşından beri sevdalı.. Ancak Ateş'in gözü mesleğinden başka hiçbir şeyi görmez..Bakalım ikiliyi nasıl bir aşk hikayesi bekliyor..

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
1.Bölüm TANITIM "Can Kırıkları"
Tanıtım.. 1.Bölüm “Can Kırıkları” Yağmur Suskun… Okuldan çıktım ve hızlıca Sarıkamış'ın bence en güzel kahvesini yapan cafesine doğru ilerledim.. Ben Yağmur.. Suskun ailesinin en küçük üyesi.. 18 yaşındayım. Kafkas Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğrencisiyim. Üstelik İngilizce tam puanla kazanıp girdim. Çok sevinmiştik ailece.. Asker kızıyım.. Babam Albay Ortaç Suskun.. Zamanında harika bir Tim kurmuş ve şuan hâlâ aynı tim ile ara ara operasyonlara gidiyor. Timle aile gibiyiz. Normalde babamın arkadaşları oldukları için amcamız olması gerekirken ben ve ablam hepsine dayı diyoruz. Çünkü annemi babamdan daha çok sevmişler tanıştıklarında.. Yenge gibi yenge olmuş annem hepsine.. 6 kişilik Tim ve Tim komutanı olan babamla birlikte 7 kişiler.. Timin içinde Sat Komandosundan gelme ama şu an binbaşı olan öz amcam Orçun da var. Geri kalan beşi dayım.. Orçun amcam sadece amca değil bana. Sırdaşım.. Beni rahmetli annesine çok benzetiyor. Karakter olarakta görünüş olarakta. O yüzden babamda amcamda bana daha özenli davrandılar hep. Çok naif ve kırılgansın. İnsanda seni hep koruma isteği oluyor diye sürekli üzerime titrediler.. Tabii bunda çocukken zayıf olan bağışıklık sistemimde etkili olmuş.. Babam hep anneme; “Cam fanusta saklayıp koruyasım var kızımı. Hem hastalıklardan hem tüm kötülüklerden. Çok naif çok hassas” dermiş.. Annem Sahra Suskun.. Masmavi gözleri var ama adı çöl adı Sahra.. Benimde gözlerim de mavi. Sadece göz ve ten rengimi annemden almışım. Geri kalan herşeyim rahmetli babaannemden.. Ben hiç tanımadım babaannemi. Ölümü çok acı olmuş. Öz kızı gibi büyüttüğü koruyup kolladığı Oylum isminde biri yüzünden.. Onun için ölümünü ve sebep olanı değil babaannemin huyunu, iyiliğini konuşurlar hep. Orhan dedem babaannemin vefatından sonra annemin teyzesi ile evlenmiş. Biz ona babaanne değilde anneanne diyoruz. Annemin teyzesi olduğu için.. Cafeye gelip oturdum ve 5 yaşından beri aşkından resmen geberdiğim Ateş'in gelmesini beklemeye başladım.. Bugün artık ne olacaksa olacak ve ben ona açılacaktım. Ateş, babamın timinden Gurur dayımın oğlu. Annem bana hamileyken cinsiyetimi öğrendiklerinde hep Ateş'le evlendireceğim kızımı demiş. Çokta iyi demiş çünkü Ateş gerçekten adı gibiydi. Çok yakışıklı ve etrafındaki kızları ateş olup yakıyor. Bu yüzden acele ettiğimin farkındayım ama açılmak istedim. Kimseye kaptırmaya niyetim yok. Bir aydır bugün için hazırlık yaptım. Çok utanıyorum.. Yinede açılacağımm.. Düşüncelerimden kapının açılma sesi ile çıktım. Ateş tüm yakışıklılığı ve heybetli ile cafeye girdi. Siyah tişört, siyah deri mont ve siyah pantolon.. Siyah giydiği zaman gözüme daha yakışıklı ve daha heybetli görünüyor. Boyu 1,92.. Vücutta sıfır yağ. Tam bir kas yığını. Yıllardır babası gibi asker olmak için çalıştı. Kara Harp Okulunda ve çok başarılıymış. Derece ile mezun olacak gözüyle bakılıyor şimdiden.. Bana doğru yürüyünce ayağa kalktım. Sarıldık ve karşılıklı oturduk; “Hoşgeldin Ateş” “Teşekkürler fıstığım, çok beklettim mi” “Yok yeni geldim sayılır” “Sipariş verdin mi” “Seni bekledim” Garsona el işareti yaptı, her zamanki gibi sade Türk kahvesi istedi. Bende latte.. “Eee nasılsın Ateş, az kaldı mezuniyete” “Evet az kaldı, mezun olup görev almayı dört gözle bekliyorum” “Derece ile mezun olacaksın sanırım. Herkes aynı fikirde” “Galiba.. Çünkü çok çalışıyorum” Siparişlerimiz geldi.. Kısa bi an göz göze geldik ve Ateş; “Hadi söyle bakalım.. Çok önemli dedin. Ne oldu. Yoksa okulda zorbalık yapan yada sarkan eden filan mı var” Gülümsedim.. Ateş'in bakışları yanağımdaki gamzeye kaydı.. Sonra tekrar gözüme baktı.. Bende; “Okulumla ilgili bi sıkıntı yok merak etme. Ben seninle gerçekten önemli bir şey konuşmak istiyorum. Şeeyy ama nasıl başlayacağım nasıl konuya gireceğim aklım karıştı” Genişçe gülümsedi bu halime ve; “Bence böyle durumlar da konuya bodoslama dalmalısın.. Sen hep karşı tarafı düşünen biri oluyorsun, ama bazen sana nasıl kolay olacaksa o şekilde konuşup hareket etmelisin” “Anladımm.. Şeeeyy Ateş o zaman direk konuya giriyorum. Ben.. Ben seni seviyorum.. Hemde çocukluğumdan beri” deyip geriye yaslandım.. Ateş gözlerini kapatıp açtı.. Derin bir nefes alıp verdi. Canı sıkıldı sanki. Ben onunda benden hoşlandığını sanıyordum. Çünkü hep çok ilgili oldu bana karşı.. “Yağmur sen kaç yaşındasın.. Dur ben söyleyeyim, 18.. Yani çocuksun hâlâ. Dedin ya çocukluğumdan beri seni seviyorum zaten çocuksun yine.. Ben senin abin sayılırım. Sen sağlık konusunda da karakter olarakta hep hassas bi kız oldun.. Sana temkinli yaklaşıyoruz hepimiz.. Bunu yanlış anladın galiba.. Benim odaklandığım tek şey şu an okulum ve mesleğim. Çok başarılı olmak istiyorum. Lütfen Yağmur seninde hedefin bunlar olsun. Sevda işleri için hem çok küçüksün hemde gerçekten çok erken. Ne sen bunu bana söylemiş ol nede ben duymuş olayım. Konu burda kapanıyor tamam mı ufaklık” “Gerçekten hiç mi hissetmedin sana karşı olan duygularımı? Hiç mi benim farkımda olmadın? Ayrıca sen 23 yaşındasın, benden 5 yaş büyüksün ve şimdiye kadar sana hiç abi demedim. Diğerlerine hep dedim ama sana hiç demedim” Kahvesinden son yudumu içti. Şimdi yanında gelen suyun bi kısmını fincana döküp telvesini de içecek. Aklımdan geçenin aynısını yaptı. Çok seviyor kahvenin telvesini.. Sonra baktı bana ve ömrüm boyunca unutmayacağım o cümleyi kurdu.; “Bundan sonra bana da abi diyorsun ufaklık” “Aslaaa!!!” “Yağmuuuurrr… İleri gitme artık istersen. Bu konuşma daha tatsız bi hal almadan ben kalkayım.. Bak aramızda kalsın kimsenin haberi olmasın. Okuluna ve derslerine yoğunlaş ufaklık” deyip kalkıp gitti.. Hiç acımadı bana. Canım yandı. Resmen içimde bir şeylerin kırıldığını hissettim. Can kırıkları… Canımı yaktı, kalbimi kırdı.. Gözlerim doldu, başımı öne eğip ağlamaya başladım. O sırada cafe de adını bilmediğim bir sanatçının ‘Ayrılsak Ölürüz Biz’ diye bir şarkısı başladı. Bu benim için geçerliydi galiba. Ateş'in pek umrunda olmadı. Duygularımı öylesine geçiştirdi.. Sonra amcam aklıma geldi. Sürekli gönül meselen olursa haberim olsun diye tembihlemişti. Belki bi faydası olur, bi akıl verir diye onu aradım. İkinci çalışta açtı; “Mavişimmmm” “Amcaaa, ben biraz kötüyüm. Cafedeyim gelir misin?” “Her zamanki yerde mi” “Evet amca” “Yakınım geliyorum!” deyip kapattı telefonu. Yaklaşık 10 dakika sonra geldi amcam. Masada oturmuş kalmıştım. Sarıldı, şakağımdan öptü ve karşıma oturdu. Büyük ihtimalle gözlerim ağlamaktan kızardı. Gözlerimin içine baktı amcam ve; “Söyle bakalım bu maviler neden bu hale geldi?” “Amca.. Nasıl söylesem bilemiyorum” “Bodoslama dal” “O yöntem az önce işe yaramadı. Bodoslama daldım, o da acımadı duygularıma bodoslama daldı” “Hangi eşşoğlueşşek o..” “Ateş” “Babası hariç eşşoğlueşşek… Gurur duymasın şimdi.. Ne oldu anlat bakalım” Aramızda geçen konuşmayı anlattım. Yıllardır Ateş'e karşı içimde büyüttüğüm sevgiyi de anlattım. Sinirlendi amcam.. Hem anneme kızdı hemde Ateş'e.. Amcama göre annem küçüklüğümüzden beri bizi birbirimize yakıştırdığı için benim bilinçaltıma işlemiş. Ama alakası yok. Ben o yakıştırmaları duymadan sevmiştim. Belli bir yaştan sonra konuşulmadı bu konu sadece bir kere ben Ateş'in annesi Asu teyze ve annemi duymuştum. İkiside bizi birbirimize yakıştırıyordu. Ben bunları duymadan önce de sevmiştim Ateş'i… Amcam elinden geldiğince teselli etmeye çalıştı.. Hep böyle olurdu, ben bir şeylere üzülürdüm amcam teselli ederdi.. Birlikte kalktık ve eve bıraktı beni, kendisi de evine geçti. Yan tarafa.. Mahalle hep bizim. Amcam ve babamın tim arkadaşları dayılarımız hepsi ile bir aradayız. Önce babam ve annem burada müstakil ev yaptırıp taşınmışlar. Ardından tüm tim komutanımız nerde biz orda bahanesi ile tek tek gelip bize komşu olmuşlar. Yıllar içinde kan bağı ile olmasada can bağı ile herkes birbirine eş dost olmuş. Çocukları en iyi arkadaşlarımız. Hepsi erkek, tek kız ablam Zeynep ve ben. Babam bu konuda hep; “Ben seçilmiş insanım, iki kız babasıyım. Siz uğraşıp durun erkek çocuğu sorunsalı ile” deyip dalga geçer. Evde kek, börek hamur işi yaptığımda bin tane fotoğraf çekip arkadaşlarına gönderip hava atar. Kızım babası için yapmış. Kızım yapmış. Benim kızım var diye de mesaj atıp hepsini özendirme çabasına giriyor. Ateş tek aşkım.. Çocukluğumdan beri hemde. Bu durumu nasıl kabullenirim bilemiyorum. Rezil oldum üstelik.. Onun ilgisi de çevremdekilerin ilgisi kadarmış. Ben kendi kendime anlam yüklemişim. Odamın kapısı tıklatıldı ve hemen açıldı.. Annem girdi içeri, yatağımda doğruldum. Annem; “Bu maviler neden böyle oldu söyle bakalım” “Okulda çok yoğun bir gün geçirdim ve başım ağrıyor” “Öyle olsun.. Akşam misafirlerimiz var. Gurur dayınlar gelecek. Ateş gitmeden yemek yiyelim istedim. Biliyorsun Ateş senin pırasalı böreğine bayılır. Yapabilir misin ben kendim mi uğraşayım” “Anne ben bugün odamdan hiç çıkmasam olur mu?? Evde yok deseniz” “Aaaa çok ayıp olur.. Tamam yardım etme, börekte yapma ama en azından çık odandan. Orçun amcanda gelecek. Resmen zorla davet ettirdi kendini” Gülümsedim.. Beni bu akşam yalnız bırakmamak için geliyor amcam… “Tamam anne, biraz uzanayım akşama kadar toparlarım heralde” “Tamam mavişim hadi dinlen sen” deyip çıktı. Annem ısrarcı biri olmadı hiç. Hep anlayışlı yaklaştı bizlere. Hem ailem hemde babamın tim arkadaşları dayılarım sayesinde el üstünde tutulduk iki kız. Normalde tam tersi olur. Okuduğum kitaplarda ana karakter ailesi tarafından sevilmeyen, hatta ailesi olmayan tek başına yaşayan biri olur. Sonra karşısına biri çıkar ve hayatı boyunca tatmadığı o sevgiyi kıza yaşatır.. Bende ise tam tersi oldu. Ailem, akrabalarım ve arkadaşlarım arasında sevildim ama aşık olduğum insan tarafından reddedildim.. Acaba ailem beni sevmeseydi Ateş mi sevecekti. Kitaplarda ki gibi mi olacaktık.. Telefonun titremesi ile bu düşüncelerimden çıktım.. Okul arkadaşım Deniz arıyordu. Üniversitede ayrıldık ama anasınıfından beri hep birlikte geçmişti okul yıllarımız.. Cevapladım telefonu; “Efendim” “Efendiler götürsün seni. Bu ne resmiyet kızım? Hani ben senin mavişindim.” “Söyle mavişim.. Biraz tatsızım ondan öyle açmış bulundum telefonu” “Neyse tamam bak biz bugün kimle yemek yaptık biliyo musun” “Hayır bilmiyorum..” “Ünlü İtalyan şef bayan Alda Carina.. Harika bir kadın.. Keşke sende olsaydın.. Üniversiteyi de beraber okumayı çok isterdim seninle” “Bilmem belkide olur. Neyse başım ağrıyor sen bana fotoğrafları at bakayım” deyip vedalaşıp kapattım telefonu.. Aklıma gelen şeyle yüzüm birazcık güldü. Benim ilk ve en büyük aşkım Ateş'ti ama sonrasında mutfak geliyor. Hayalim ünlü bir şef olmak. Tüm dünyada tanınan hemde. Ama bu kadar kıskanç baba, amca ve dayılardan oluşan çevrem nedeniyle sözünü dahi edememiştim.. Madem Ateş olmadı bari ikinci aşkım şeflik hayalim olsun.. Bir şekilde herkesi ikna edip şeflik eğitimi için buralardan gitmeliyim.. Hem atalarımız ne demiş ‘Tebdili mekanda ferahlık vardır’ Bu gönül yangınımı sadece hayalini kurduğum meslek söndürebilir..

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.2K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
516.4K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.6K
bc

HÜKÜM

read
221.9K
bc

AŞKLA BERDEL

read
78.7K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.8K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook