Sabaha karşı evin önüne varmıştım. Geç saatte kapanan kulüp yüzünden her gün bu saatlerde evde olabiliyordum. Allahtan Naim çıkışlarda bir araç tahsis etmişti. Yoksa Bebek'ten Okmeydanı'na gelmem pekte kolay olmazdı. Taksiye vereceğim paralarda aldığım maaşın azalmasına sebep olacağı için bu işi bırakmak zorunda kalabilirdim.
Ben apartmana girene kadar beklerdi Pala. Apartmanın kapısını açınca yorgun gözlerle arkamı dönerek, "Teşekkür ederim Pala. Yarın görüşürüz." dedim. Sadece başını eğerek yanındaki şoförün omuzuna dokundu. Sonra eş zamanlı harekete geçtik. Merdivenleri ağır ağır tırmanmaya başlamıştım çünkü dışarıdan salonun ışığının yandığını görmüştüm.
Annem ayaktaysa yine bana babamı soracaktı. Annem değil Hifa ayaktaysa para isteyecekti. Esma ile Hifa aynı okula aynı bölüme gidiyorlardı ama Hifa hiçbir zaman parasını ayarlayarak harcama yapamıyordu. Bu evde bana acıyan tek kişi Esmaydı. Derslerinin yoğun olmadığı dönemlerde o da günü birlik işlere gider harçlığını çıkartırdı.
Kapıyı açarak ayakkabılarımı içeri almak için eğildim. Arkamı dönerek doğrulduğumda karşımda annem ve Hifa'yı gördüm. Sanırım bugün şanssız günümdeydim.
"Siz neden yatmadınız?" Bu sorunun cevabını en az ben de onlar kadar iyi biliyordum ama geçiştirme aşamasına geçebilmek için mecburdum.
"Dağcılık kulübüne yazıldım abla. Ekipman almam gerekiyor. Üç gün önce sana mesaj atmıştım hatırlarsan."
"Rıza aradı sabah. Bu evi de istiyormuş. İmza atarsan nafakanızı veririm dedi." Onları es geçip odama girecekken kol çantamı ve montumu yatağıma fırlatıp geri döndüm.
"Ne dedi ne dedi? Altı yüz liralık nafaka için evi mi vereceğiz? Kadınız diye bizi aptal sanıyor herhalde."
"Belki bu süreçte bizi görünce yumuşar be kızım. Bir konuşalım önce." Annem beni dinleyen biri değildi ama babam gittikten sonra mecbur kalmıştı. Başlarda çektirdiği eziyetlere ses etmemiştim ama sonra benimde canıma tak etti.
"Abla uyuyacağım. Ekipman parası lütfen." Benim de uyumam lazımdı. Uyuyup uyanmasam nede güzel olurdu.
"Anne bu düşünceyi unut. Senin vasin benim. Her seferinde kısıtlamaları hatırlatmak zorunda kalma bana. Ayrıca sen Hifa Hanım. Üç gün önce bana mesaj attığında sana olmaz demiştim. Para mı sıçıyorum be ya? Gece kulübü benimmiş gibi davranmaktan vazgeç." Onlara daha fazla açıklama yapmadan odama girerek kapıyı suratlarına kapatmıştım. Annem için de, Hifa için de bu konu kapanmamıştı ama en azından şimdilik biraz sessizlik sağlanmıştı.
Maaşım fena değildi ama iki tane üniversite öğrencisi okutmak, evin ihtiyaçları, annemin psikolok masrafları derken eksinin de eksisine batıyordum. Hal böyle olunca uykularım kaçıyor azcık uyusam da rüyamda sürekli parasal konulardan sıkıntıyla uyanıyordum.
"Hesna. Uyan." Annemin sesiyle yerimden fırlamıştım.
"Off anne." göz ucuyla anneme bakmıştım. Elleriyle dizlerini dövüyordu.
"Kalk kızım kalk. İcraya geldik diyorlar. Yandık." Yataktan doğrularak kapıya doğru ilerledim. Evimiz üç artı birdi ama çok büyük sayılmazdı. Babamızdan kalan, daha doğrusu mecburen kalan ilk ve son dünya malıydı. "Poliste var. Anam biz ne yapacağız şimdi Hesna."
"Anne dövünmeyi bırak Allah aşkına. Neredeler." İçeride kimse yoktu.
"Kapıyı suratlarına kapattım." dedi. Aynı anda zil tekrar çalmaya başlamıştı. Dış kapıyı açarak karşımdaki adamlara baktım. Biri polisti.
"Hanımefendi. Bankamıza olan borcunuzdan dolayı icra kararımız var. Lütfen artık zorluk çıkartmayın."
"Bir dakika lütfen. Benim hiçbir bankaya borcum yok. Kimin borcu bu? Yanlışlık olmalı." Ellerindeki kağıdı bana uzatmıştı. Kağıtlar benim adıma değil Hifa'nın adınaydı. Aptal, aptal aptal.
"Hifa Toprak adına geldik zaten. Daha önceden defalarca arandı ama olumlu yanıt alamadık. Bu adresinize tebligat yollandı." Beynim zonklamaya kulaklarım uğuldamaya başlamıştı.
"Hesna. Ne yapacağız biz Hesna."
"Benim haberim yoktu. Olsaydı bir şekilde öderdim. Ek süre verebilir misiniz? Lütfen." Evimizde lüks eşyalar yoktu. Daha doğrusu hayatımızı idam ettirebileceğimiz şeylerden birer adet vardı. Onları alamayacaklarını biliyordum ama yine de yalvaran gözlerle bakmaya devam ettim. Avukat olduğunu söyleyen bey bir yerleri arayarak yanımıza geldi.
"Cumaya kadar size müddet veriyoruz. Umarım ödeme gerçekleşir." Daha fazla konuşmadan evden ayrılmışlardı. Sinirle odama giderek Hifa'yı aramaya başladım ama açmıyordu.
"Nereye Hesna. Babanı arayacağım."
"Kusacağım artık anne yeter." Hızlıca üzerimi değiştirerek evden dışarı çıktım. Artık kimseden borç isteyemiyordum. Hoş çevremdeki kimsede de para yoktu. Bir saate yakın parkta oturunca istemsizce çantamdan telefonumu çıkartarak Sumru'nun numarasını çevirdim. Sumru benimle yaşıttı. Begüm ve Yağmur ile aynı evde yaşıyordu. Çok güzel ve akıllı kızlardı ama yaptıkları iş pek ahlaki değerlere uygun değildi. Ben bunları düşünürken kalp atışlarım yükselmeye başladı.
"Hesna . Nasılsın kuzum?" Suratıma sahte bir gülümseme yerleştirerek,
"İyi olmaya çalışıyorum Sumru. Neredesiniz? Sizinle konuşmam gereken bir şey var." dedim. Derin nefesler alarak Sumru'nun cevap vermesini bekledim.
"Evdeyiz. Korkutuyorsun beni Hesna."
"Korkma. Geçen konuştuğumuz konu." Bir hafta kadar önce, yine Hifa yüzünden sıkıntıya girdiğim bir gün Sumru gelmişti yanıma.
"Çok güzel ve alımlı bir kadınsın Hesna. İstesen iki üç saatte beş yüz dolar kazanabilirsin."
"Saçmalama kızım yapamam ben." Suratımın aldığı şekilden alınmış olacak ki açıklama yapmaya çalıştı.
"Orospuluk yapmıyoruz Hesna. Sadece zengin iş adamlarının yanında güzel giyinip gülümsüyoruz. Bazı sohbetlere katılıyor ona yakın davranıyoruz. Kimsenin altına yatıp sahte orgazm yaşamıyoruz."
"Öyle demek istemedim. Yanlış anladın."
"Sadece güzellik kurtarmıyor yani bebeğim. Akıllı olmakta şart. Kimseyi kimseye rezil edemeyiz." Bir hafta önce geçen bu konuşmaların üzerine Sumru'yu arayacağımı hiç düşünememiştim. Aptal Hifa olmasaydı yine aramayacaktım.
"Çabuk ol dışarıda işlerimiz var bebeğim."
"On beş dakikaya sizdeyim." Sumrularla aynı semtte oturuyorduk ama onlar yeni yapılan rezidanstaydılar. Otobüse binmek yerine yürümeyi tercih etmiştim. Kabul edeceğim işin yükü beni fazlasıyla germişti. Bu yüzden yürüyerek gitmem iyi olmuştu. On birinci katı koşarak çıkmamsa sadece aptallıktı.
"Bu ne hal deli. Yürüyerek mi çıktın merdivenleri sen?" Sumru'nun yaygarasına Begüm ve Yağmur'da gelmişti. Pek arkadaşım yoktu benim. Anca dünya telaşındaydım. Nasıl arkadaş edinebilirdim ki?
"Spor olsun istedim. Su alabilir miyim Yağmur?" En küçüğümüz Yağmur'du. Yirmi yaşına yeni gitmişti. Onun bu işte olması benim canımı çok sıkıyordu. Üç senedir eskorttu.
"Neler oldu. Anlat bakalım kuzu." Begüm yirmi dört yaşında, bizden bir yaş büyüktü.
"Hifa'nın yaklaşık beş bin liralık borcu çıktı. Kart çıkartmış kendisine. Harcamış ödeyememiş. Ödeyemez tabi nasıl ödeyecek. Bizden de saklamış. Bugün eve haciz memurları geldi." Ben daha devamını getiremeden Yağmur sözümü kesti.
"Hangi götüne güvenerek kart çıkartmış o. Ay bu kız gerçekten beni deli ediyor. Senin nasıl çırpındığını görmüyor mu? Senin yerinde olsam hepsini çoktan bırakmıştım abla." Bırakmakta çözümdü tabi ama yapamazdım. Yapamadım da.
"Paraya ihtiyacım var kızlar. Geçen gün seninle konuşmuştuk Sumru. Ben nasıl olur ne yapmam lazım bilmiyorum. Lütfen bana anlat." Kızlar önce birbirlerine baktılar. Begüm boğazını temizleyerek,
"Gündemi çok iyi takip etmelisin. Kıyafetlerin marka olmalı ve kişisel bakımını güzel yapmalısın." Beni düşünceli görünce tebessüm ederek elimi tuttu. "Düzenini oturtturana kadar kıyafetlerimizden giyinebilirsin. En düşük ücret beş yüz dolar ama bu rakam bin beş yüz dolara kadar çıkıyor. Eşini, sevgilisini yanında getirmek istemeyen iş adamları ya da futbolculara gece boyunca eşlik ediyorsun. Benim sana bulacağım kişiler seninle cinsellik istemeyecek. Sen istersen o ayrı."
"Ay yok. İstemem ben. Güvenilir mi peki Begüm?" Başını salladı ağır ağır.
"Başlarda ben de senin kadar korkuyordum ama sana yemin ederim şu zamana kadar başıma hiçbir şey gelmedi. Tek riski biri beni tanır mı korkusu. Senin durumunda olan biri için bu problem." Artık o boyutu geçmiştim. Kim tanırsa tanısın. Umurumda değildi. Babamın çok parası vardı ama sırf bize eziyet olsun diye sıkıntı çıkartıyordu. Onun çevresinden tanınırsam bana ne yapardı?
"Tanınmak umurumda değil Begüm. Benim çok acil paraya ihtiyacım var. Olmuyor. Yapamıyorum." Gözlerimden yaşlar boşalınca anlamıştım ağladığımı. Avuç içlerime damlamıştı gözyaşlarım. Bu kızlar eskorttu. Paraları vardı. Aileleri vardı. Hepsi memleketine para gönderiyordu. Söylemelerine göre ne kadar çok paraları olursa o kadar giderleri oluyordu. Cemiyetten insanlarla takılmak kolay değildi.
"Şişşt. Ağlama. Ben sana borcunu vereceğim. Sonra ödersin bana taksit taksit."
"Ne olur beni yalnız bırakmayın. Çok korkuyorum." Hıçkırarak ağlamam daha da şiddetlenmişti. Başıma neler gelecekti hiçbir fikrim yoktu. Telefonum çalmaya başlayınca çantama uzandım.
"Kim arıyor?" Kafasını uzatıp kimin aradığını görmüştü Yağmur.
"Ver kız ben konuşacağım." Çalan telefonu meşgule alarak susturmuştum.
"Şimdi konuşmak istemiyorum Yağmur. Şu borçları ödeyeyim de ben soracağım ona sonra. Kim nasıl talep edecek peki?" Tekrar eskortluk işine dönmüştüm. Öyle ya. İnternet sitesi falan yoktu bu işlerin. Ki iyi ki de yoktu. O zaman iyice afişe olurdum.
"Bu gece için benim gideceğim işe yollayalım Hesna'yı. Hem adamı tanıyoruz." Begüm'den başını alarak bana döndü Sumru. "Otuz beş yaşında. Turizmin devidir kendisi. Armağan Tuğlu. Çok kibar biri. Senin ilk işinde yardımcı olacaktır kuzum." Gözyaşlarımı silerek başımı salladım.
"Tamam kızlar. Ben değişiklik yapıldığını Armağan Beye söyleyeyim siz de Hesna'yı hazırlamaya başlayın. Hesna bu arada gece işe gidemeyeceksin. İstersen patronunla görüş." Telefonunu alarak odasına doğru giderken başımı ellerimin arasında alarak eğildim. İşten izin almalıydım. Haklıydı. Eğer bu kızlar kadar iyi olabilirsem işime gerek kalmayabilirdi ama öncesinde emin olmalıydım. Sumru'nun el şaklatmasıyla başımı kaldırdım.
"Hadi ama kuzu. Kalk bakalım. Çok güzel olacaksın. Çok güzel olacaksın. Çok güzel olacaksın." Abartılı hareketlerine istemsizce gülümsemiştim. Hadi bakalım Hesna. Hayatını şimdi ciddi anlamda feda edeceksin. Hadi bakalım...