17.Bölüm "Ayrılık Vakti"

1711 Kelimeler
17. Bölüm “Ayrılık Vakti” Aybige Alpdemir… 🖋️🖋️🖋️ # İnsan ailesinden ayrıldığında büyümez; eksilir. Ve buna zamanla alışması beklenir. Aileden ayrılınca aslında sadece anlık bir ayrılık yaşamıyoruz. Arkada kalan çocukluğumuzu da yanımızda götüremiyoruz. # Ailemden bir gün ayrılacağımı tahmin ediyordum. Kaçmak ya da sorunlu bir ayrılık değil de evlenip bu yuvadan, babamdan ve kardeşlerimden ayrılacağımı içten içe hep bildim ve bu bildiğim gerçekle yaşadım. Şimdi bu gerçeğin bana daha da yakın olduğunu hissediyorum; bir adım gerimde beni takip eden ayrılık gerçeği… Latife annemlerde hep birlikte toplandık, yine kalabalık bir masada keyifle akşam yemeğimizi yiyoruz. Benim keyfim yerindeydi ama Timur birazcık (🤏🏻) sinirli gibiydi. Yüzüne dahi bakmıyorum, ortamda o yokmuş gibi davranıyorum. Çünkü bende ona birazcık sinirliyim. Balığın keyfini çıkarıyorum. Timur; “Güzelim, ver de balığını temizleyeyim,” dedi ama hiç oralı olmadım. Tabağımı Halil babama uzatıp; “Sen çok güzel temizliyorsun Halil baba, balığımı temizler misin.?” dedim. Hep böyle yaparım; sofrada bir balık varsa onu Halil babama temizletirim. Anlık Timur’a baktığımda elindeki çatalı sıktığını gördüm. Tabii o böyle masalarda çok bulunmadı, benim balıklarımı hep Halil babaya temizlettiğimi bilmiyor. Büyük ihtimalle kasıtlı yaptığımı düşündü ama olsun, benim de işime gelir. Onun karşısında sürekli ezik ve korkak biri olarak kalmayacağım. Aslında Yüzbaşı Zafer’den kurtulmanın belki başka bir yolu vardır. Belki hayır istemiyorum dediğimde mesaj atmayı bırakacak biriydi. O an için Timur’un meydan okuması, biraz da beni korkaklıkla itham etmesi derken gaza geldim ve kabul ettim. Tabii yıllardır onu sevdiğim gerçeği de evet dememde etkili olmuştu. Bu olayın sonucu ne olur bilemem ama içimde taşıyacağım tek vicdan azabı şu an oturduğumuz kalabalık ve keyifli masanın dağılması. Çünkü ben hiçbir zaman babamla Halil babamın dostluğuna gölge düşsün istemem. Timur’la ayrıldığımızda, o stresli süreçte ikisiyle de uzun uzun bir konuşma yapacağım. Biz ayrıldık ama siz hâlâ kadim dostsunuz. Bunu sakın unutmayın diyeceğim. Boşandıktan sonra bakalım hayatına kimi alacak Timur, yoksa eski hayatına mı dönüş yapacak, kaldığı yerden çapkınlıklarına mı devam edecek? Hem balık yedim hem düşündüm. O sırada telefonu çaldı Timur'un ve; “Afedersiniz, önemli…” deyip masadan kalktı. Tabii önemlidir, kim bilir hangi hayranı ile konuşup gelecek. Evlendiği duyuldu artık. Kızlar belkide hesap sormak için arıyor diye düşündüm. Geldiğinde ise hiç beklemediğim bir haberle karşılaştım. “Benim acil tugaya dönmem gerekiyor. Normalde sabah gidecektim ama görev emri geldi, hemen çıkmam lazım.” dedi. Bunu duyunca neden bu kadar şaşırdım, bilmiyorum. Anlık elimdeki çatal düştü. Toparlanmaya çalıştım. Ne bekliyorsun Aybige? Adamın mesleği askerlik, seninle sürekli komşuculuk oynayacak değildi… Mahcup da oldum, kızlarla fingirdiyor diye günahını aldım oysa Timur çok sevdiği işini yapıyor. Timur lavaboya girince ben de peşinden banyonun olduğu koridora ilerledim. Gerçekten göreve mi gidiyor, yoksa bana kızdığı için, sırf ceza vermek için mi gidiyor, öğrenmek istedim. Koridorda beklerken banyodan çıktı. “Gerçekten görev mi çıktı Timur?” diye sordum. Bir adım daha atıp bana daha fazla yaklaştı. Niye böyle yapıyor, anlamıyorum. Çenemden tutup hafifçe başımı yukarı kaldırdı ve; “Evet, güzelim. Gerçekten görev çıktı. Gitmişken lojman işini de halledeceğim. Ne kadar sürer bilmiyorum ama seni hemen yanıma alacağım. Bir an önce tugayda, birbirine çok aşık iki evli çift olarak pozlar vereceğiz.” deyip burnumun ucundan öptü. Yutkundum… “Ta… Tamam,” deyip mutfağa doğru adım attım. Bulaşık için Latife teyzeye yardım etmeye başladım. Timur hazır olunca öylece yolcu ettik onu. Görevine giderken vedalaşma bahanesi ile ikide bir sarıldı bana. Niye böyle yapıyor, anlamıyorum. Yeni evliyiz tamam ama aile büyüklerinin yanında bu kadar da role girmesini istemiyorum. Tek sebep aile büyüklükleri de değil; kalbim dayanmıyor onunla bu kadar yakın olmaya. Ayrılığın hesabını yaparken, bir tarafım gittikçe Timur'a çekiliyor… Tüm bu kargaşa bittiğinde ve o ayrılık günü geldiğinde kim bilir ne kadar üzüleceğim… Göreve gidiyorum, dediği andan itibaren ona olan tüm öfkem, sinirim geçti. Görev deyince akan sular durdu benim için. Timur arabasını bana bıraktı. “İhtiyacın olursa kullan,” dedi, özellikle Asena’nın duyacağı şekilde belirtti. Sonra havaalanına kadar gelmemizi istemediği için, binanın önünde taksiye binip gitti. Taksi ilerleyince Latife teyze ile göz göze geldik. Ağlamaya başladı, bana sarıldı ve; “Ben bir anne olarak alışamadım. Sen alışır mısın asker karısı olarak, bilemiyorum. Sağ selamet birbirinize kavuşun inşallah,” deyip ağlamaya devam etti. Aslında ben de ağlamak istedim ama yapamadım, tuttum kendimi. Yalnız kaldığımda doya doya ağlarım diye düşündüm. Binanın önünde Halil baba ve Latife annemle vedalaşıp Elif’i alıp eve geçtik. Bu süreçte Elif’e, kendimle ilgili durumları anlayabileceği şekilde açıklamaya çalışacağım. Görevi bittiğinde büyük ihtimalle Timur beni lojmana götürecek. Elif en hasarsız şekilde atlatmalı çünkü çok hassas. Benim yüzümden hastalansın istemiyorum. 🖋️🖋️🖋️🖋️🖋️ Timur göreve gideli üç gün oldu. Görevde olduğu için arayamadı. Mesaj attı sadece : Kocam Timur : Telefonum çekmez, aramazsam endişe etme. Diye yazdı… Evet onu kocam Timur diye kaydettim çünkü sinirliyim pis zamparaya. İlerleyen günlerde, Timur’u boşverip Halil babam ve Latife anneye gelinlik yaptım. Ara ara akşam yemeğine davet ettim onları. Sonrasında Latife annenin mahalleden gününe odaklandık. Hazırlıklarımız yoğun ve neşeli ilerledi. Latife annenin günleri ve gün menüleri meşhurdur. Toplamda on bir çeşit ikramlık hazırladık birlikte. Bu ay gün onun evindeydi. Böyle şeylerle oyalıyor kendini, o da haklı. Tek canımı sıkan durum o güne mahalleden üç dört kızda gelecek ve bunların bir dönem Timur ile çıktığını biliyorum. Yine de taviz vermek yok. Bu anlaşmalı evlilik elimizde patlayacaksada, bunun sebebi ben olmayacağım. Benden yana bir fiyasko yaşamayacak. Timur’un diline bu konuda düşemem. Çeneme ve davranışlarıma sahip çıkıp açık vermeyeceğim kimseye… Timur her defasında benimle dalga geçecek çünkü. Sen fire verdin, yazdığını uygulayamadın ya da beceriksizsin gibisinden… Ona asla bu kozu veremem! Günümüz başladı ve Latife annemin gün arkadaşları olan komşular tek tek geldi. Hatta normalde güne katılmayan Ayla bile annesi ile birlikte geldi. Ortama girdiği ilk dakikadan itibaren bana yukarıdan bakmaya ve soğuk davranmaya başlamıştı bile. Umursamadım. O kadar kalabalıktı ki başka misafirlerle ilgilenmeye devam ettim. Ayla yokmuş gibi davrandım bende ona. Bu günün en güzel yanı Asena evde yoktu, işteydi. Ayla ile bir olup beni zorbalardı eminim. O yüzden Ayla tek olunca idare etmeside kolay oldu. Latife anne ile ikimiz elimizden geldiğince misafirlerimizle ilgilendik. Tüm ikramlıklar ve çay faslını sorunsuz atlattık. En son keyif kahvelerini yapmak için mutfağa geçtim. Kahveleri yapmaya başladığımda Ayla’da geldi. Kollarını göğsünde bağlayıp meşhur edasıyla, “Mutlu musun?” diye sordu… Ne diyor böyle diye anlamaz bir yüz ifadesiyle dönüp baktım. Ayla yüksek yüksek konuşmaya devam etti; “Yazarlık ve Timur'la olan ani evliliğiniz derken mahallede sen konuşuluyorsun. Hatta buna konuşmak da denmez, mahalle çalkalanıyor.” dedi. Omuz silktim; “Devam etsinler konuşmaya, umurumda değil. Ben kendi işime ve hayatıma odaklandım.” dedim. “Yani sen de hayalini yaşıyorsun, çok görmemek gerekiyor. Yazdığın kitapları okudum, o kitaplar olmasa Timur asla senin gibi sıradan bir kızla evlenmezdi. Tek başarın o kitaplar…!” deyince sinirlendim. Ayla'ya bakıp; “Benim hiç değilse kitap yazıp başardığım bir durum var ortada. Senin tek başarın nedir Ayla!?” diye sordum. Saçını savurup çıktı mutfaktan. O esnada kahveyi taşırdım maalesef. Dişlerimi sıktım. Ulan Timur, senin eski defterler tek tek benim karşıma çıkmaya devam ediyor. Beni bir kaşık suda boğacak tüm eski sevgililerin!!! Hemen ocağı silip cezveyi yıkadıktan sonra yeniden kahve yapıp götürdüm. Ayla, oturduğu yerden; “Yemen’den geldi sanırım kahveler?” deyip kahkaha attı. Ben de bu keyifli kahkahası bozulsun diye; “Timur aradı, konuşmaya nasıl daldıysam kahveyi taşırdım. Sonuçta yeni evliyiz, olur böyle kazalar…” deyip, tepsiyi gözüne sokar gibi uzattım ve; “Al canım, iç kahveni kırk dakika hatırı olsun.” dedim sessizce… Bozuldu ama kahveyi alıp içmekten de geri kalmadı. Sonraki günlerde Timur beni aradı. Görevi her neyse tamamlanmış. “İstediğim gibi olmadı ama tam sayı döndük karargaha. İçimiz rahat, boş durmuyorum, lojmanla ilgileniyorum, sana güzel sürprizler hazırlıyorum.” dedi. Ama ben Timur kadar rahat değilim. Markete bile gitsem mahalleden karşılaştığım kızları gördüğümde sinirleniyorum. Acaba Timur’la nasıl bir ilişki yaşadılar diye gözümün önünde canlanan sahnelerden dolayı ister istemez moralim bozuluyor. Timur’la toplam konuşma süremiz bir dakikanın üzerine çıkmadı. Sorular soruyor; ben kesik kesik ve düz cevaplar verip kapatıyorum telefonu. En son aradığında açmadım. Konuşmak, sesini duymak istemiyorum. Ama kurtuluş olmadı telefonu açmamak. Yaklaşık beş dakika sonra Latife anne bize geldi ve; “Kızım Timur seni aramış, ulaşamamış. Merak etmiş, telefonun nerede?” deyince hem sinirlendim hem mahcup oldum. Sinirim Timur'a mahcubiyetim Latife anneye… Odama geçip Timur’u aradım. Telefonu hemen açtı; “Aybige iyi misin? Neden açılmadı o telefon ben arayınca!?” “İyiyim… Sessizde kalmış.” “Kalmasın!!! Hep iyi ol… Ayrıca neden böyle soğuk yapıyorsun Aybige? Artık söyleyecek misin?” “Evet söyleyeceğim ama telefonda olmaz. Yüz yüze konuşalım. Gözlerine bakarak konuşmayı tercih ediyorum.” “Bana uyar… Madem gözlerime bakıp konuşmak istiyorsun, hazırlan güzelim. Lojman hazır. Seni almaya geliyorum!!!” deyince şaşırdım bir an ve; “Emin misin? Hazır değildir, bu işler bu kadar çabuk olamaz.” dedim. “Oldu Aybige oldu… İki gün sonra seni alıp geliyorum. Elif’le konuş lütfen. Öptüm, görüşürüz.” deyip kapattı… İşaret ve orta parmağımla burnumun ucuna dokundum, öptüm deyince. Acaba burnumun ucundan mı öptü? Başımı hızla sağa sola salladım. Düşüncelerimden uzaklaşmak istedim. Latife annenin yanına geçtim ve ona kahve yaptım. Karşılıklı kahve içip Timur'un lojmanı ayarladığını söyledim. Benim ve Timur adına sevindi ama Elif için üzüldü. “Konuştun mu?” dedi. “Evet Latife anne, konuştum. İhmal etmedim. Ayrıca öğretmeni de destekledi sağ olsun. Ben gidince Elif’i okulda yakından takip edecek. Sıkıntılı bir durum olursa haber verecek bana.” dedim. Beklediğim ayrılık geldi çattı. Ahh Elif, benim yürek sızım… Herkes bir şekilde bu geçici ayrılığa alışır ama senle ben ne yaparız bilemiyorum!? Timur tam da dediği gibi iki gün içinde geldi. Ben kendi kıyafetlerimi hazırlamıştım. Latife anne de yazdan hazırlayıp derin dondurucuya attığı yiyeceklerden ayarladı. Onları kolilere yerleştirirken gözlerime bakıp tebessüm etti ve; “İkimiz birlikte hazırlamıştık tüm yiyecekleri. Nasipte Timur’la beraber yemeniz varmış. Çok mutlu oluyorum düşündükçe. Allah sizi de çok mutlu etsin inşallah.” diye dua etti. Ben ise kendi hazırlıklarımın dışında Elif’i de bu ayrılığa hazırladım. Ona ayrılık sürecinden bahsettim, beni özlediği her tatilde yanıma getireceğimi söyledim. En geç, bir ay içinde yanımda olacağının sözünü verdim. Çok ağlayıp üzüleceğini düşünmüştüm ama beklediğimden büyük bir olgunlukla karşıladı. Bu duruma sevindim. Gidip oradaki okula ve lojmana bakacağım. Elif için tehlikeli bir durum söz konusu değilse hemen yanıma getireceğim. Elif yanıma gelmeden önce Timur’la beklettiğim o konuşmayı yapmak istiyorum. Elif’in yanında herhangi bir şekilde tartışma yaşamak istemiyorum. Bu yüzden artık o konuşmayı ve şartlarımı Elif gelmeden önce konuşup halledeceğim. Bekle beni Timur Efendi… Dalga geçtiğin o efe Aybige, senin ağzının payını vermeye geliyor.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE