6.BÖLÜM

1602 Kelimeler
“Olmaz her hangi bir terslik olursa haberim olsun gelir babanla konuşur açıklama yaparım. Gerçi kalmadık ama anneannene evini açtığı için teşekkürlerimi ilet” “Söylerim, patron ben burada ineyim boşuna sokağa girmeyin dönüşünüz zor olur” “Evinin kapısından aldık, kapısına bırakacağız”  Sokak lambasının ışığında sokak yarı karanlıktı, kaç kez ağlayarak evden çıkıp bu sokakta direğin altında oturduğumun sayısını unutmuştum. Yolda yürüyen iki kişi yabancım değillerdi “Ablamla babam yürüyorlar, ben burada ineyim” Patron aracı tam yanlarında durdurdu babam kim gibilerinden eğildi, tekrar yürümeye başladı. Arabadan çıkıp yanlarına gittim, beni gördüklerine hiç memnun olmamış gibi bakıyorlardı, gerçi ne zaman memnun olmuşlardı ki. Babamın tokadına hiç hazır değildim alev gibi yanan yanağımı tuttum. “Derdin ne senin neden vurdun”  “Seni rezil bunu da mı yapacaktın, yok bundan sonra sen benim için yoksun” derken elini yine kaldırdı, kendimi korumak için kolumu kaldırdım…  Joel, babamın bileğinden tuttu“ Sen kim olursan ol bir kadına vuramazsın” “Ben babasıyım keşke olmasaydım sen piçine hamile olduğu herif misin?” “Sözlerinize dikkat edin, dinlemeden yargılamayın açıklama yapabilirim” Patronda gelmişti, kolumdan tutarak beni babamın önünden çekti… “Açıklamanız yerin dibine batsın, Yavuz bey seni adam sanırdım yazıklar olsun.” “Bir dinleseniz hepsinin oyun olduğunu öğreneceksiniz” ”Oyun olsa ne yazar, Tuğba’nın bu heriften hamile olduğunu duymayan kalmadı rezil oldum” Babam yüzüme tükürdü başka bir hareket beklemezdim zaten… Yanağımı elinin tersiyle sildim “Oyun diyorlar, düzmece diyorlar umursamıyorsun, sen çoktan beni gözden çıkardın. Bende seni gözden çıkardım evet tüm denilenler doğru şu gördüğün adamla uzunca süredir sevgiliyiz, çocuğuna hamileyim şimdi için rahat etti mi. Kusursuz kızınla hayatını yaşamaya devam et, beni sakın affetme ben seni asla affetmeyeceğim.” Yüzlerini görmek istemiyordum koşmaya başladım, “Tuğba dur artık” Reyyan’ın sesiyle durdum yanıma gelip sarıldı. Seneler içinde yapılan haksızlıklar karşısında ağlamamayı öğrenmiştim şimdi kendimi tutamıyordum. Patron gelince Reyyan beni arabaya yönlendirdi…  “Hadi arabaya binin eve gidelim hepimiz perişan olduk, sende bizimle gel Joel kalacak yerim var.” “Rahatsız etmek istemem” “Sen benimle kalırsın Tuğba Reyyan’ın dairesinde kalır” “Yavuz Tuğba’nın babasına durumu açıkladınız mı?” “Ne mümkün adam inanmıyor” “Ya ablası o da oradaydı hiç sesi çıkmadan durdu” Ne Joel’in ne de patronun sesi çıkmadı bir an birbirlerine baktıklarını gördüm… “Konuşmaları eksiksiz anlatmalısınız hayatım hakkında kesin karar almak zorundayım. Olanları saklamanız beni mahveder” Patronun derin nefes aldığını duydum “Tuğba bunlar ailevi meseleler baban duyduklarından çok rahatsız olmuş, sert tepki verdiğini biliyorum ama her ne olursa olsun babandır, ablandır” “Beni boşuna teselli etmeyi ne zaman bırakacaksın, konuş patron inan şimdi arabadan iner kayıplara karışırım” “Pekala çocuk değilsin. Ablan babana ‘Hadi baba içeri girelim üzüntüden hasta olacaksın Tuğba her zaman böyleydi, gittiği iyi oldu kurtulduk’ dedi. Baban yüzümüze bile bakmadan eve girdi. Tabii ablanda peşinden yürümeye başladı. ‘Hey sen Tuğba’nın ablası olayı nasıl öğrendiniz?’  Ablan Joel’in seslenmesiyle sırtını dönüp bize baktı, yüzünde ki ifade çok ilginçti… “Olanlara çok sevinmiştir” “Aynen dediğin gibiydi, açıklamasını yaptı. Arkadaşı bu senin kız kardeşin değil mi diyerek görsel yollamış, Ablan gördüğüne inanamamış, Tuğba gibi yetersiz biri dünyaca ünlü kemancıyla nasıl bir arada olur demiş… Fotomontaj diyerek itiraz etmiş saçmalık olduğunu düşünerek diğer görselleri inceleyip, haberleri okumuş. Babana yememiş içmemiş yetiştirmiş, senin aileni daha fazla küçültmene dayanamazmış cezanı çekmeliymişsin… Joel ablanın söylediklerine dayanamayıp yavaşça alkışlamaya başladı “Aferin Tuğba’nın ablası ne büyük başarı elde etmişsin baban boynuna madalya yerine at nalı takar herhalde” der demez. Ablan içeri girip kapıyı yüzümüze çarptı… Konuşma bitti. Ablamdan başka bir tavır beklemezdim zaten, beni ne kadar küçük düşürdüğü umurunda olmazdı. Bırak patronu Joel’e bile rezil olmuştum… **** Sustum ailemin yaptıklarına ne diyebilirdim ki beni istemedikleri gün gibi ortadaydı… Nihayet patronun evine geldik hiç kimseyle konuşacak halim kalmamıştı, Reyyan’ın peşine takılıp üst kata çıktım. Ailem beni istememişken kırk kat yabancı insanlar bana evlerini açıyorlardı. “Tuğba ben yıkanıp hemen geliyorum, ara kapıyı kapatırmısın canım”  Kadın çok üzgün görünüyordu, kendi üzüntüsü yetmiyormuş gibi bir de benim durumum üzerine tuz biber olmuştu. Ara kapıyı kapatmak için yürüdüm alt katta sesler vardı, henüz yatmamış olmalıydılar… “Kızın başını istemeden belaya soktum, yarın mutlaka babasıyla görüşmeli durumu açıklamalıyım” Joel’in sözlerini duyunca kapatmaktan vaz geçip dinlemeye başladım. Onun değil hiç kimsenin korumasına artık ihtiyacım yoktu. Anne baba ve çocukları içeren aile kavramını hayatımdan silmiştim. “Tuğba da az değil sana kızgınlığından hamile olduğu yalanını uydurmasaydı olaylar daha değişik olabilirdi. Sende ondan farklı değilsin ne yapacağını söyleseydin hazırlıklı olurduk” İşte bu dediğinde patron haklıydı, başıma ne geldiyse kemancı parçasının kabahatiydi. “Gazeteciler sansasyonel haber istiyorlardı birden aklıma geldi düşünmeden konuştum” Eh kabahatini bilmesi bile güzeldi… “Aç mısın?” Benimde karnım çok acıkmıştı aşağıya inse miydim? “Yaşadığım olaylardan tıka basa tokum gibime geliyor. Turneye çıkacağım birçok ülkede konserler vereceğim. Çalışmaya bir süreliğine ara verdim, yorulmuştum. Enerji depolamak hem de babama ulaşma amacıyla buraya geldim başıma gelenlere bak” İşte benim hayatımın ayrıntıları insanı yemek yemeden doyururdu… “Klasik müzikle pek aram olmadığından senin ne kadar ünlü olduğunu bilmiyorum, tanımıyorum” Patron doğruyu söylüyordu ikimizde klasik hayranı değildik… “Tanımak zorunda değilsin, her tür müziği çalabilirim sadece klasik müzikle kendimi kısıtlamıyorum. Hayatım oldukça zor devamlı çalışmam ellerimi hareket ettirmem gerek, tanındıkça başımdaki sorunlarda büyüdü nefes alamaz hale geldim” “Şöhretin yan etkileri” “Baştan tanınmak için ne yapacağımı bilemezken şimdi nefes almak için ne yapacağımı bilemez durumdayım. Takıntılı kadınlar hatta erkekler, devamlı istekte bulunanlardan inan bıktım, müziği keman çalmayı çok seviyorum. Keşke barlarda, sokaklarda çaldığım zamanlarda ki gibi rahat olsaydım sadece müziğimle ilgilenseydim daha mutlu olacağımı biliyorum” “Şöhretli biri olmadığım için senin ne çektiğini anladığımı söyleyemem, bu kadar yakındığına göre kötü olmalı” “Kötü yönleri olduğu kadar iyi yönleri de var, önceleri bir avuç kişi beni dinliyorken şimdi kemanımla tüm dünya insanlarına ulaşıyorum. Yavuz, satanist için ne yapmak gerek, yarın birlikte gidip babasıyla konuşsak mı?” “Yarın olsun hep birlikte konuşup karara varırız. Hadi yatalım artık, koridordaki ilk kapı banyo, onun karşısındaki misafir odası. İyi geceler Joel ” Konuşmaları bitmişti, sessizce kapıyı kapadım. ***** Sabaha kadar uyuyamamıştım, tek başımayken daha kuvvetliydim onca insanın içinde hele Joel’in yanında babamın yaptıkları çok fazlasıyla canımı yakmıştı. Ağlamamın çözüm olmadığını da biliyordum bir an evvel hayatıma onlarsız devam etmenin yolunu bulmalıydım. Reyyan çoktan uyumuştu onun çektiklerinin yanında benimki hiçbir şeydi, o direnip hayata devam ediyorsa benim devam etmem çok daha kolaydı. Birkaç kez yataktan kalkıp dolandım ses çıkarıp Reyyan’ı uyandırmamak için ne ışığı açabiliyor ne bir fincan kahve yapabiliyordum. Karanlığın gün aydınlığı tarafından yok olmasını izledim… Yeni bir gün yeni kararlar demekti…  “Günaydın bu sabah sana uğramamış olmalı” Reyyan’ın uyanıp yanıma gelip elimi tutmasıyla gözyaşlarım yine aktı. Yabancılar sevgi gösterisinde bulunuyor öz canlarım beni dışlıyorlardı bu ne biçim bir şeydi anlayamıyordum. “Benim yaşadıklarım bile dünyanın sonu değildi, senin yaşadıkların hiç bir şey. Çabuk kalk duşa gir elini yüzünü yıka”  “Neredeyse doğdum doğalı babama kendimi sevdiremedim” “Buna inanamam, babalar kız çocuklarını çok sever” “Hayır benim babam sadece ablamı sever, kendimi sevdirmek için yapmadığım şaklabanlık kalmadı, başarılı olamadım bir süre sonra bıraktım” “Nedeni neydi?” “Bilmiyorum gerçekten bilemiyorum, birçok defa neden ablamı sevdiğin gibi beni sevmiyorsun diye sordum. Seviyorum saçma sapan sorular sorma dedi” “Ya annen” “O beni sever nasıl söylesem çok sevgisini belli eden biri değildir, babam gibi bana bağırmaz” “Babanın sana nasıl davrandığını gördüğünde hiç mi ses çıkarmaz” “Bilmiyorum Reyyan inan bilmiyorum, seninle aramda kaç yaş var bir veya iki dediğin gibi benim problemlerim saçma sapan şeyler. Kendi ayaklarımın üzerinde durabiliyorum onlara ihtiyacım yok, istenmediğim evde yaşamak çok zor geliyordu bu da ayrılmam için bahane oldu. Önemli olan başımı sokacak bir ev, gerisi zaten kolay” “İsterim ki ailenin yanına dön ama olmuyorsa seninle ev arkadaşı oluruz” “Patron ne der” “O kimsesiz kalmış insanları evine almaya bayılıyor karşı çıkacağını sanmıyorum. Kahvaltı hazırlayıp alt komşularımızı davet edelim” “O adamı görmek istemiyorum, başıma ne geldiyse onun yüzünden geldi zaten” “Hamilelik yalanını uyduran o değildi, karşılıklı birbirinizin başını belaya soktunuz. Ünlü biri olduğunu biliyordun” “Haklısın çok kızmıştım, ağzımdan çıkanı kulağım duymadı” Keşke o sözleri söylemeseydim… Reyyan’ın ellerimden tutup zorla kaldırmasıyla banyoya girdim. “Havlular dolapta hiç biri daha kullanılmadı. İtiraz yok hemen bıcı bıcı yapacaksın pandaya benziyorsun. Her şey düzelecek canım, ben senin yanındayım merak etme” Kapının yanında olan sırt çantamı aldım, hazırlıklı olmam bu sefer işe yaramıştı. Yeni tanıdığım birinin şefkat göstermesi bana çok fazla gelmişti, aynaya baktım makyajım dediği gibi yol yol akmış tüm yüzüm neredeyse simsiyah olmuştu biraz daha olmasının hiç mahsuru yoktu. Son kez ağlayacak bir daha da onlar için gözyaşı dökmeyecektim. Banyoya girip yüzümün siyahlığından kurtuldum, sıcacık su gönlümün karalığını da temizler miydi? Giyinip dışarı çıktım, Reyyan alt katla üst katı ayıran kapıda patronla konuşuyordu, sohbetlerini bölmek istemiyordum biraz dikizlemek gibi olacaktı ama sessizce durmak en güzeliydi…  “O herifin cezasını ilk önce biz sonra da Allah verecektir” “Ne zaman Yavuz, daha kaç kişi benim yüzümden zarar görecek” Patron, Reyyan’a sarıldı o da başını patronun omzuna yaslayınca suskun kaldığıma sevindim.  “Senin gibi birini hak etmiyorum, daha doğrusu sen benim gibi birini hak etmiyorsun” “Kendini bırak Reyyan, hayat ne getirir şimdiden bilemeyiz mutlu olmayı, sevmeyi sevilmeyi hak edenler varsa biziz”  “Sev beni Yavuz istediğin gibi sev beni” “Nihayet, seni öyle çok seveceğim ki çektiklerin bir daha aklına bile gelmeyecek” Fazlasıyla romantik bir andı, merdivenlerin dibinden gelen müziği duyunca bende alkışlamaya başladım. İki âşık ilk utanmış gibi görünseler de sevgiyle birbirlerine sarıldılar, ikisi içinde çok mutluydum…  
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE