Bar

1634 Kelimeler
Feza'dan Sabah gözlerimi gözüme giren güneş ışığıyla açtım. Uyku mahmurluğunu üzerimden atınca yataktan kalktım ve banyoya girdim. İşimi halledip, elimi yüzümü yıkadıktan sonra çıktım banyodan. Yatağımı da toplayınca üzerimi giyinme gereği duymadan odamdan çıktım. Bugün Dilara ve benim izin günümüz olduğu için rahattık. Mutfağa geçince ilk işim çayın suyunu koymak oldu. Sonrasında patates soymaya başladım. Bu esnada Dilara da uyanmış bir şekilde yanımda bitmişti. "Günaydın." dedim. " Günaydın." dedikten sonra dolaba ilerleyen Dilara'ya baktım. Kahvaltı malzemelerini çıkartmaya başlamıştı. " Bugün birşeyler mi yapsak yaa." dedi Dilara. " Ne gibi." dedim. " Ne bileyim kızım izin günümüzde evde oturmayalım yeter." dedi. Biraz düşündüm sanırım Dilara haklıydı. Hava da güzel gözüküyordu. " Olabilir. İstersen alışverişe gidebiliriz." diye öneride bulundum. Alışveriş lafını duyan Dilara'nın gözleri resmen bayram etmişti. Çünkü kendisi tam bir alışveriş tutkunuydu. " Süper o zaman biran önce kahvaltıyı yapıp çıkalım." dedi. Güldüm bu haline. Bu kız gerçekten tam bir çatlaktı. Ama özünde iyi kızdı. Kimseye kötülüğü dokunmazdı. Beraber kahvaltıyı hazırlandıktan sonra masaya oturduk ve kahvaltımızı etmeye başladık. Sabahları asla kahvaltı yapmadan kendime gelemezdim. Özellikle kahvaltıda zeytin ezmesi yoksa ona kahvaltı demezdim. " Ohh midem bayram etti resmen." dedim çayımdan yudumlarken. " Aynen. İyi ki kahvaltı yapmadan evden çıkmayan bir arkadaşım var yoksa tek başıma asla yapmazdım." dedi Dilara bana hak vererek. Dilara tek başına yemek yemezdi. Genelde üşengeç bir yapısı vardı. Çaylarımızı içtikten sonra masayı toplamaya başladık. Bulaşıkları da halledince işimiz bitmişti. İkimiz de hazırlamak için odamıza girdik. Odama gelince ilk işim dişlerimi fırçalamak oldu. Saçlarımı da düzleştirdikten sonra sıra makyaja gelmişti. Sade bir makyaj yapınca giyinmek için odaya geri döndüm. Üzerime mavi çiçekli mini bir elbise giydim. Elbisenin omuzları açıktı. Yanıma beyaz renk minik bir çanta aldım. Çantamın içine biraz para,gözlük ve parlatıcımı koydum. Parfüm sıkıp, ayağıma beyaz renk spor ayakkabımı da giyince hazırdım. Odamdan çıkıp Dilara hazır mı diye bakmak için onun odasına girdim. " Hazır mısın." dedim. " Küpemi takınca hazır olacağım." dedi. " Tamam ben seni aşağıda bekliyorum. " dedim. Kafasını sallayan Dilara küpesini takmaya devam ediyordu. Ben de merdivenlerden inmeye başladım. Dilara gelene kadar su içmeye karar verdim. Çok su içen bir bünyeye sahiptim. Ben suyumu içerken Dilara da gelmişti. " Hazırım çıkabiliriz." dedi. Kafamı sallayıp çantamı elime aldım. Beraber evden çıktık. Dilara alışveriş merkezine kadar otobüsle gitmek istemediği için taksiyle gittik. Avm'ye gelince Dilara direkt etrafa bakmaya başladı. Girdiğimiz mağaza da çok güzel şeyler vardı gerçekten. Ne yalan söyleyim ben bile heyecan yapmıştım. " Bu nasıl Feza." diyen Dilara'ya baktım. Üzerine tuttuğu elbise gerçekten çok müthişti. " Elbise çok güzel ama bunu nerede giymeyi düşünüyorsun." dedim büyük bir merakla. Çünkü Dilara'nın elinde tuttuğu elbise çok şaşalıydı. Normal bir günde giyemezdi. " Mesela akşama bara gidebiliriz." dediğinde yüzüne dikkatle baktım. Bana birşey söylemek istiyor gibi bakıyordu. " Dökül. " dedim kollarımı birbirine bağlarken. " Şey Feza ben biriyle tanıştım akşama bara davet etti. Beraber gidebiliriz miyiz ? " dedi. " Tanımadığın biriyle bara gitmekten bahsediyorsun tabiyki hayır Dilara." dedim. " Yaa lütfen görsen nasıl beyefendi biri." dediğinde güldüm Dilara'ya. " Beyefendi olan biri bara davet etmez Dilara." dedim ve devam ettim sözlerime. " Ayrıca siz nerede tanıştınız ve bu çocuk zengin mi ? " dedim. " Internetten tanıştık ve evet." dedi. Tam da tahmin ettiğim gibiydi. Dilara bu hayattan kurtulmak için zengin birini kafalamaya çalışıyordu. Ne kadar bunun doğru olmadığını dile getirsem de onu bir türlü ikna edememiştim. Ancak biliyordum ki gitmek isteyen Dilara bir yolunu bulur ve giderdi. Başına kötü birşey gelmesini istediğim için onunla gitmeye karar verdim. " Beni dinlemeyip gideceksin değil mi ? " dedim. " Evet." dedi. " Tamam ama çok kalmak ve alkollü içki içmek yok." dedim. Gülümseyerek kafasını salladı. " Teşekkür ederim arkadaşım." dedi. " Şimdiden teşekkür etme eğer o çocuğun bakışını beğenmezsen kesinlikle orada durmam, seni de bırakmam." dedim. " Tamam anne." diye benimle dalga geçen Dilara'nın kafasına vurdum. Bazen gerçekten de kendimi bu kızın annesi gibi hissediyorum. Ama ne yapayım Dilara çok uçarı bir kızdı. Onu tek göndermeye kalksam kesinlikle aklım kalırdı. İnşallah başımıza dert açmayız diye ümit ettim. Bir süre alışveriş yaptıktan sonra Dilarayla beraber kahve içmek için bir cafeye girdik. " Ne alırdınız efendim." diyen garsona döndüm. " Ben sade Türk kahvesi alabilir miyim lütfen." dedim. " Ben de white chocolate mocha alabilir miyim ? " dedi Dilara. Garson siparişi not alınca en kısa sürede içeceklerimizi getireceğini söyleyerek gitti yanımızdan. Siparişin gelmesini beklerken birden bir gürültü koptu cafenin içinde. " Bana bak lan yavşak seni buraya gömer ananın rahmine geri sokarım duydun mu beni Canan'dan uzak duracaksın." demişti biri. Cafedeki herkes gürültünün çıktığı yere bakıyordu. Arkası bize dönük olan bir erkek karşısında oturan adamın yakasına yapışmıştı. Sesi bana bir yerden tanıdık gelmişti ama çıkaramadım. Bir süre sonra sesini duyduğumuz adam ayağa kalktı ve heybetli bedeniyle yanımızdan hızla gitti. Tam kapıdan çıkarken arkasını döndü ve o anda göz göze geldik. Karşımdaki kişi görünce şaşırmadan edemedim. Çünkü karşımda Can Karanlı'dan başkası yoktu. Ne kadar süre birbirimize baktık bilmiyorum aramızdaki bakışma garsonun yanımıza gelmesiyle son buldu. Neden sürekli bu adamla karşılaştığım konusunda bir fikrim yoktu. Ancak Can Karanlı'nın tekin biri olmadığı kesindi. Kesinlikle uzak durulması gereken kişiler listemde ilk sıraya girerdi. " Ne oldu birden rengin gitti sanki." dedi Dilara. " Birşey yok. " dedim ve kahvemi içmeye başladım. Dilara ile sohbet ederek kahvemi içmeye çalışıyordum. Aklım hala Can Karanlıdaydı. Yakışıklı olduğu kadar tehlikeli biriydi. Heybetli bedeni aklıma geldikçe bacak aramda sızı oluşuyordu sanki. Bunu düşünmemek için kafamı iki yana salladım. Dilarayla birlikte kahvemizi içince cafeden çıktık. Eve geldikten sonra hazırlanmaya başladık. Odama çıkınca ilk işim duş almak oldu. Hatta biraz duşta pineklediğim bile söylenebilir. Su o kadar rahatlatmıştı ki duştan çıkmak istemedim. Sonunda çıkmak için kendimi ikna edince vücudumu bornoza sardım. Elime aldığım fön makinesiyle saçlarımı kurutup çıktım banyodan. Çekmeceden çıkardığım iç çamaşırlarını giyindikten sonra dolabın kapağını açtım. Bir süre ne giysem diye düşündükten sonra fazla abartmaya gerek yok diyerek kırmızı renk sade mini elbisemi giymeye karar verdim. Üzerimi giyindikten sonra makyaj masamın önüne geldim. Önce yüzüme nemlendirici sürdüm, sonrasında biraz fondöten, rimel ve kırmızı rujumu da sürdüm. Sırada takı takmak,parfüm sıkmak ve ayakkabı giymek vardı. Onları da halledince artık hazırdım. Hava belki soğuk olur diyerek yanıma ceketimi almayı da ihmal etmemiştim. Odamdan çıkınca merdivenleri inmeye başladım. Etrafa baktığımda Dilara'nın hala aşağıya içmediğini fark ettim. Bunu fırsata çevirmek adına yönümü mutfağa döndüm. Ben boğa burcu kadınıyım bu yüzden yemek benim için her zaman önemli olmuştur. Dolaba baktığımda bir dilim pasta olduğunu gördüm. Hemen çıkardım dolaptan. Yanında içmek için meyve suyu da alınca hızla yemeğe başladım. Ben büyük bir aşkla pastamı yerken Dilara yanıma gelmişti. " Ben hazırım, sen de hazırsan çıkal..." demişti ki elimdeki pastayı gördü. " Yaa o benim dilimimdi." diye sitem edişini duydum fakat umursamadım. " Yemeyenin malını yerler canım ayrıca ben de hazırım hadi çıkalım." dedim ve yerimden kalktım. Boş tabak ve bardağı makineye koyunca kapıdan çıktım. Dilara da hemen ardımdan geliyordu. " Eee senin şu beyefendi bizi almaya gelmedi mi ? " dedim Dilara'ya. " Gelmek üzeredir merak etme." dedi telefonuna bakarak. " İyi. " dedim kısaca. Açıkçası bu durum hiç hoşuma gitmiyordu. Bir insan eğlenmek için illaki bara gitmezdi. Böyle bir yolu seçen biriyle arkadaşımı tek göndermemekle kesinlikle en iyisini yapmıştım. Biraz daha bekledikten sonra nihayet bir araç evin önünde durdu. Camı açınca bize seslendi. " Selam kızlar." dedi. " Selam." dedi Dilara şen şakrak sesiyle. " Selam." dedim ben de kısık çıkardım sesimle. Bunu burada olmaktan memnun olmadığımı anlasın diye yapmıştım. " Birileri burada olmaktan memnun değil sanırım." dedi bana bakarak. " Onun her zamanki hali sen takılma." diyerek durumu toparlamaya çalışan arkadaşımı kesinlikle umarsamadım ve arka koltuğa oturdum. Dilara da ön koltuğa binince bizim sözde beyefendi arabayı çalıştırdı. Yol boyunca Dilara ve yanındaki hiç susmamıştı. Sonunda bana işkence gibi geçen saatler bitmiş bara gelmiştik. Araba durunca hemen indim. " Bu arada henüz tanışmadık ben Arda." dedi elini uzatarak. " Feza." dedim ancak elini tutmamıştım. O da beni fazla takmamış olacak ki Dilara'nın belinden tuttu ve bar kapısından içeri girdi. Ben de onları takip ediyordum. İçeriye girince etrafin çok gürültülü olduğunu fark ettim. İnsanlar bu gürültüde nasıl eğleniyordu anlamış değilim. İçimden Dilara'ya söverek ilerlemeye devam ettim. Sonunda bir hole oturunca rahatladım. Resmen insanlar birbirlerinin üzerine çıkmıştı. İçki içenler, birbirlerini sömürenler. Burası tam bir batakhane gibiydi. Özel alan diye birşey yoktu. Hatta sahneye çıkıp üzerindeki kıyafetleri çıkaranı bile görmüştüm. Bu durum midemi bulandırdı. " Ne içmek istersiniz." diye sordu Arda. " Biz alkolsüz kokteyl alalım." dedim. Dilara da beni onaylayınca Arda yanımızdan ayrıldı. " Feza biraz olsun rahatlar mısın lütfen? " diyen Dilara'ya kötü kötü baktım. " Allah aşkına seni getirdiği yere bak, istese daha nezih bir yere götürebilirdi ama o böyle bir yere getirmeyi seçti sence doğru adam o mu gerçekten? " dedim müzik yüzünden bağırarak. Biz Dilarayla tartışırken yanımıza gelen Arda elindeki bardakları masaya koydu. Elime geçen ilk bardağı aldığımda Arda panikledi. Neden böyle davrandığını anlamasam da halinde bir tuhaflık vardı. " Onu Dilara için getirmiştim ama." dedi. " İki içki arasında ne fark var ki." dedim merakla. " Bir fark yok aslında." dedi kafasını kaşıyarak. " O zaman sorun yok. " dedim ben de. Tabiyki onun sözüne güvenip de kokteyli içmeye devam etmeyecektim. Ancak aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum vücudumu sıcaklık kaplamaya başladı. Sanki içimde patlamaya hazır bir volkan var gibiydi. Dilara ve Arda'ya baktığımda dans ettiklerini gördüm. İşte tam o anda ben de dans etme isteği uyandı. Sanki şuanda beynim işlevini yitirmiş gibi sarsak adımlarla yerimden kalktım. Benim geldiğimi gören Dilara gülümsedi. " Sonunda bize katılmaya karar verdin." dedi. Ben ise onun bu söylediğine sadece güldüm ve olduğum yerde sallanmaya başladım. Bir süre sonra artan müziğin ritmine arak uydurmak adına kalçamı bile sallamış olabilirim. Vücudumu müziğin ritmine göre hareket ettirirken ellerim saçlarıma gitti. O şekilde dans ederken gözlerim tekrar mavi okyanusu görmüştü. Nedense onu görünce vücudumu saran sıcaklık artmış bacak aramda sızı oluşmuştu. Gözlerini gözlerimden ayırmadan sadece bana bakıyordu. Tebessüm ettim önce, sonra ellerimi yavaşça saçlarımdan çektim ve vücudumda dolaştırmaya başladım.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE