Can'dan
Ben Can Karanlı. Karanlı şirketinin ceosu aynı zamanda yeraltı dünyasının hakimiyim. Etrafımda sayısız kadın olmuştu. Ama hiçbiri karşımda cesurca dans eden ateş parçası gibi değildi.
Ellerini cesurca gözlerimin içine bakarak vücudunda dolaştırması bende bazı şeyleri uyandırdı. Aynı zamanda nedenini bilmediğim bir şekilde içimde öfke oluştu. Bu kız kim bilmiyorum. Ancak sürekli karşılaştığımız kesindi.
Onu ilk bana ait olan restaurantta garson kıyafetleri içinde görmüştüm. Bana dekoltesine baktığım için kızmıştı. O anlar aklıma gelince bir kez daha tebessüm ettim.
O haliyle şimdiki hali arasında kesinlikle dağlar vardı.
Sonra kendimi merak ederken buldum. Acaba hangisi gerçek haliydi. O masum kız mı yoksa bu ateş parçası mı ?
Üstelik onu tek görüşüm de bu olmamıştı. Cafede otururken de onu görmüştüm. Beni fark etmemişti. Sadece cafeden ayrılırken göz göze gelmiştik.
" Ne düşünüyorsun canım." dedi Canan.
" Hiçbirşey. " dedim kısaca.
Canan benim hem sekreterim hem de takıldığım kadınlardan biriydi. Öyle her önüne gelenle birlikte olmak gibi bir huyum olmasa da bazen insanın ihtiyaçları olabiliyordu. Yine de şimdiye kadar ihtiyacım için hiçbir kadınla zorla birlikte olmamıştım.
Bana ters bir durumdu. Eğer bir kadınla beraber olacaksam istiyor musun diye mutlaka sorardım.
Birşey söylemeyeceğimi anlayan Canan fazla uzatmamıştı. Böyle söz dinleyen kadınları her zaman takdir etmiştim. Asla zorluk çıkarmazlar ne dersen yaparlardı.
Etrafımda böyle kadın çoktu. Ancak hiçbiri karşımdaki ateş parçası gibi beni etkilememişti.
Bu kızda farklı birşey olduğu kesindi. Hem masum, hem de tam bir şeytan gibiydi. Henüz tanımadığım bu kızın yanına bir süre sonra bir adam geldi. Resmen kızın poposunu elliyor, kendini sürtmeye çalışıyordu. Kız bundan rahatsız olmuş olacak ki adamı itmeye çalıştı.
Daha fazla bu sahneye dayanamadım ve yanlarına gittim.
" Hadi ama güzelim biliyorum sen de istiyorsun merak etme bu gece ateşini söndüreceğim. " diyen adama geldiğimde cevabını vermişti ve bu benim için yeterliydi.
" İstemiyorum bırak beni hayvan herif." dedi bağırarak.
Duyduğumdan sonra fazla söze gerek yoktu. Kız istemiyorum dediyse orada olay biterdi benim için.
" Kız sana istemiyorum dedi." dedim.
" Sanane birader git işine bu kız benim." dediğinde adama kafa attım.
" Can ben, Can Karanlı bu mekanın sahibi aynı zamanda senin ecelin olan adamım." dedim.
Adam söylediğimden sonra hemen gözlerini büyüttü. Ve korkarak konuşmaya başladı.
" Can Karanlı mı zor dilerim efendim kadının size ait olduğunu bilmiyordum ? " dedi utanmadan.
" Benden değil bu kadından özür dile." dedim.
" Tabi efendim. Sizden de özür dilerim hanım efendi." dedi tıpkı bir köpek gibi.
Doğruyu söylemek gerekirse adamın ateş parçası için senin kadının dediğinde gururlanmadım desem yalan olmaz. Zaten hangi erkek bu kadını istemezdi ki.
Elimle adamlarıma işaret verince yanımıza geldiler.
" Bu adamı alın ve depoya götürün kendisi biraz misafirimiz olacak." dedim.
Adam ne kadar yalvarırsa yalvarsın bırakmaya hiç niyetim yoktu.
Adamlarım dediğimi yapıp bu köpeği yanımızdan götürdüklerinde yanımdaki ateş parçasına döndüm.
" İyi misin ? " dedim.
" Evet." dedi sonra güldü ve ellerimi tuttu.
" Dans et benimle. " dedi sadece.
Sanki hiçbirşey olmamış gibi benimle dans etmek istiyordu. Bu kızın ya kafası güzeldi ya da gerçekten etkilenmemişti.
Çünkü normal şartlarda bir kadın asla bu şekilde davranmazdı.
" Senin kafan mı güzel ? " dedim.
" Kafamın güzel olması için önce içmem gerek. " dediğinde ona fark ettirmeden kokladım. Gerçekten de içki kokmuyordu.
İçim rahattı bir şekilde ayak uydurdum.
" Adın ne ." dedim merakla.
" Feza." dedi önümde dans ederek.
" Senin." diye sordu bana.
" Can." dedim.
" Can her zaman bu kadar yavaş mısındır ? " diye sordu.
" Hangi konuda." dedim.
" Dans etmiyorsun. " dedi bir taraftan da kendini bana sürtüyordu.
Bu temastan sonra bende kayışlar kopmuş ellerim Feza'nın belini bulmuştu.
Bir süre beraber dans ettik. Ancak Feza'nın bir türlü rahat durmayışı yüzünden daha fazla dans edecek güç ben de kalmamıştı.
" Ne düşünüyorsun." diye bağırdı.
" Sevgilin olup olmadığını." dedim doğruyu söyleyerek.
" Neden bunu düşünüyorsun." dedi merakla.
" Çünkü seninle sevişmek istiyorum. " dedim.
Feza'dan
Yaşadığım taciz olayından sonra nedense içimden hiçbirşeye üzülmek gelmemişti. Herşeyin kokteyli içtikten sonra olduğunu anlamıştım. Fakat bunu düşünecek gücüm yoktu.
Sanki başka taraflarımla düşünüyor gibiydim. Üstüne bir de Can Karanlı ile dans etme isteğim eklenmişti.
Beraber dans ederken kendimi ona sürtünürken bulmuş ancak içimde hiç mide bulantısı oluşmamıştı.
Hatta bedenim daha fazlasını istiyor gibi kasıklarımda ince bir sızı oluşturmuştu.
' Seninle sevişmek istiyorum.' demişti.
Gözlerinde gördüğüm derinlikle dudaklarımı ısırdım.
" Yapma şunu, sen böyle yapınca içimdeki istek daha çok artıyor." dedi ve devam etti sözlerine.
" Şimdi söyle bana birlikte olduğun biri var mı? " dedi.
" Ya ben seninle sevişmek istemiyorsam." dedim kaşlarımı çatarak.
" O zaman giderim." dedi ancak ses tonundan bundan memnun olmadığını anladım.
" Umarım bildiğin sessiz bir yer vardır çünkü başım çok ağrıyor. " dedim bir taraftan da belli belirsiz elimi kasığında gezdirdim.
" Siktir." dedi ve kolumdan tuttuğu gibi bizi dışarı çıkardı.
O anlarda aklıma kesinlikle Dilara gelmemişti. Aklımda olan tek şey yanımdaki heybetli adamdı.
Beraber yanımıza gelen arabaya bindik.
" Eve sür." dedi şoförüne arabaya biner binmez.
Arabanın camları filmli olduğundan içerisi görünmüyordu. Ben de bunu fırsata çevirerek dudaklarına yapıştım.
Bir süre hoyratça dudaklarımı öptükten sonra beni bıraktı.
" Acele etme ateş parçası, ben kıskanç bir adamım kadınımın sesini biri duysun istemem." dedi ve benden uzaklaştı.
Ancak ben kesinlikle onunla aynı fikirde değildim.
" Bence ufak bir öpücüğün kimseye zararı dokunmaz." dedim ve boynundan öpmeye başladım.
Yaptığım hareketle başını arkaya yasladı ve bana yer açtı. Şu anda resmen adamı taciz ediyordum ama umurumda bile değildi.
" Ahhh." dedi Can.
" Seninle ne yapacağım ben." diye de ekledi.
Bu söylediğinden sonra gülmeye başladım.
Hızla kucağına oturduktan sonra cevabı yapıştırdım .
" Önce öpmekte başlayabilirsin yakışıklı. " dedim ve kendimi erkekliğine baktırdım.
" Ahh." diyerek inledi ve dudaklarıma yapıştı.
Daha önce kendimi hiç böyle kadınsı hissetmemiştim. Ancak yanımdaki bu adamın aurası içimdeki dişil enerjimi açığa çıkarıyordu.
Aradan ne kadar zaman geçtiğinin farkında değildim. Nihayet geldiğimizde her ikimiz de indik arabadan. Geldiğimiz yer kocaman bir saray yavrusuydu.
" Vay bee." dedim.
" Beğendin mi ? " diye sordu Can.
" Çok güzel, insan burada asla yaşlanmaz. " dediğimde güldü.
Söylediğim yalan değildi. Evin olduğu yer denize çok yakındı. Ayrıca arka tarafı ormanlık alana bakıyordu. İnsanın böyle bir evi olsa içinden çıkası gelmezdi.
Can ve ben beraber evden içeriye girdik. Kapıyı kapattıktan sonra bana geçmem gereken yeri gösterdi.
" Bu taraftan geçebilirsin ." dediğinde kafamı salladım.
Ben salonu incelerken Can içki doldurmaya başladı. Gözüm salonun ortasındaki piyanoya takıldı. İstemsizce yanına gittim piyanonun. Ellerim birkaç tuşun üzerinde gezindi.
" Al." diyen Can'a döndüm.
" İstemem." dedim içkiyi reddederek. Kafasını salladıktan sonra kendisi birkaç yudum aldı. Elindeki bardağı köşeye bırakınca belimi sertçe kavradı.
" Sana son kez soruyorum emin misin ? " dedi.
Gözlerine istekle bakınca dudaklarıma yapıştı ve belimden tuttuğu gibi beni piyanonun üzerine oturttu.