sırlar ve sorular 2

3741 Kelimeler
Vera Uyandığımda geceydi, kendimi çok çaresiz hissediyordum. Mete yanımda uyumuştu. Ne düşüneceğim ne yapacağımı bilemiyordum. Yanından kalktım, ve salona geçtim. "Ne işim var benim burada?" diye düşündüm kendi kendime, ilk defa kendimi sığıntı gibi hissettim. Bana hep ailenin üyesi gibi hissettirirlerdi, şimdi neden kendimi düşmanın eline düşmüş gibi hissediyordum. Duvar komple camdı. Geçtim ve tam kenara oturdum. Aşağıyı izledim. Bu kadar insan nereye gidiyor nerden geliyor... benim gidecek nerem var, dedem, nenem... evim orası mıydı? Issızlğımı salonun açılan lambası böldü. Mete Uyandığını hissetmiştim ama banyoya gidiyordur diye müdahale etmedim. Bekledim , gelmedi. Endişe ile kalkıp baktığımda lavabo boştu. Salona gittim, lambayı açtığımda cam duvarın önünde çökmüş cenin pozisyonunda oturmuş dışarıyı izliyordu. Ruhum sıkıştı. Ne gördü rüyasında ne hatırladı... rüya değildi dedi, şuan aklından geçenleri bilmek için öldürdüm. Bundan önce olsa ,bortaya çıksa geçmişte yaşananlar bu kadar ağır gelmezdi bana ama şimdi ona bu birkaç günde bu kadar alışmışken, teninin kokusunun tiryakisi olmuşken ortaya çıkarsa... Onu kaybedecektim, hatırlamaması gerekti, her ne pahasına olursa olsun... Yanına geldim. Elimle gövdesini kendime doğru çektim yanına oturup. Başını göğsüme yasladım. Hiç konuşmuyordu, bu tepkisizliği beni öldürüyordu. Vera Sıcaklığı önceden kalbimi ısıtıyordu ama şimdi.. " Neden?" diyebildim sadece. Gözlerine baktığımda acı ile gözlerini yumruğunu gördüm. "Neden?" dedim gözlerini açıp gözlerime baktı. Neydi o gözlerindeki, neyi saklıyorsun " Neden kolyemi koparttın?" deyince bir anlık rahatlama fark ettim, nefesini verdiğini gördüm. "eğer o kolye uğurlu olsaydı..." dedi sustu. "sana aileni hatırlatacak, acını, onların eksikliğinin sembolünü boynunda taşımanı istemedim" " Kolyem nerde?" "Kasaya kattım istediğin zaman veririm" dedi. "Ver o zaman" " Tamam sabah veririm" dedi. " hayır şimdi istiyorum" Derin bir nefes aldı ve yanımdan kalkıp gitti. Bir süre sonra kolye ile indi. Yanıma oturup avucuma kattığında kendimi bir an o ahırda buldum. Avucumu açmışım çıplağım, ve bir el, elime kolyemi bırakıyor... korkuyorum, titriyorum... aniden kendimi çektim, elimden düştü. Mete şaşkınlıkla sorgulayarak bakıyordu. Şok içindeydim. Önceden rüya diyordum ama bu neydi şimdi? " Yavrum iyi misin?" dediğinde elime kolyeyi alamadım. O ahır, çifliğimizdeki ahırdı... o el, o erkek çocuğu eli kimindi? Büyükbabam 13 yaşına bastığım gün vermişti o kolyeyi bana. 'Annenle babanın hep yanında hisset' diyerek evet hatırlıyorum, peki o el... kimden korkuyordum ben... "Doğum günümde siz de vardınız" dedim sadece... Mete'ye baktığımda gözleri dehşetle açılmış ama kısa sürede toparlamıştı. "Hangi doğum günün güzelim?" dedi. Gözlerimi gözlerine dikerek " 13. Doğum günüm" dediğimde yutkunduğunu,çenesini sıktığını gördüm. Benden birşey saklıyor. Hayır benden çok kötü birşey saklıyor. Gözlerimi çevirdiğimde camdan yansıyan Serra'nın görüntüsünü gördüm. "Onlar da vardı Vera!" dedim kendi kendime. Onlar da vardı. Bir gün sonra Mete kahvaltıyı hazırlamış ama sürekli gözleri ile Vera'yı takip ediyordu. Kızın eski neşesi yoktu, acaba neden. Kolyesi yüzünden mi , kabusu yüzünden mi yoksa... açılmış mıydı canavarların kapısı. Nasıl anlayabilirdi, o kadar hissiz duruyordu ki Vera. Ne düşünüyor, neye üzülüyo anlamıyordu. Bu da onu daha çok korkutuyordu. Dün akşam 13. Doğum gününü sorguladı. Kalbi sıkışıyor gibi oldu genç adamın. "Hiç bir günah geçmişte kalmaz. Hiç bir sır sonsuza dek gizli kalmaz " diye okuduğu dize geldi gözlerinin önüne. Dayımın evi Barış toplanan eşyalara bakıyordu, "demek bunlar Vera hanımın eşyaları!" Natalie "Evet" dediğinde "Natalie sen çık" dedi çıktığında valizlerden birisini açtı, içinde genç kıza ait kıyafetler vardı. Beyaz geceliği takıldı gözüne. Geceliği eline aldı. ' Bu kadar büyüdün demek ufaklık' dedi... Sonra tekrar katıp valizi kapattı. Aşağı indiğinde babası keyifliydi. "Gel oğlum gel, aklınla bin yaşa." Dedi gülerek. Annesi son derece gergindi, babasının durumuna ters olarak. "Dün Vera'ya annesi ile babasının kolyesini verdim , görmen lazımdı kız sevinçten havalara uçtu" dediğinde Barış'ın yüzünde yarım bir gülüş belirdi. "Demek sevindi kolyeye" dedi. "Evet , abinle Dün konuştuk 8 gün sonra gidiyormuş. " Barış "ciddi ciddi asker oldu Hakkari'ye gidecek öyle mi? "dedi annesine bakarak "ah be annem, altın çocuk yuvadan uçuyor ha... siz de gümüşe kaldınız" Atilla bey "akılsız işte akılsız oğlum. Öyle bir kariyer,eğitim, zeka... Ah heba olacak hebaaa... " diye söylendi yine Barış sinirle çenesini kenetledi. Dişlerinin sesi geliyordu. "Aradığı o belki de baba. Senin altın çocuk vahşeti seviyor, ondan besleniyordur. Huzurlu hayat ona göre değildir" dedi. Atilla bey anlamamış ama konuyu da uzatmak istememişti. Barış bir müddet yemek masasında durup düşündü. Taşları oynatma zamanı gelmişti. Abisi ile yarım kalan hesabını görmeliydi artık. Onun yüzünden sürgün edilmenin hesabını ödetmeliydi. Kardeşini harcamak ne demek ödetmeliydi. Barış açık tenli 1.94 boylarında bir genç adamdı. Abisi ile arasında 2 yaş fark vardı. Ecem ise tekne kazıntısı vera ile yaşıttı. Dikkat çeken seksi bir yüzü vardı. Uzun süre spor yapmıştı, profesyonel yüzücüydü, vücudu da son derece şekilliydi, omuzları genişti... Her kadının iki defa dönüp bakacağı hatta gözünü alamayacağı kadar yakışıklıydı. Abisinde farklı bir aura , çekicilik vardı ama Barış erkek güzeli denilen o tiplerdendi. Kahvaltıdan sonra havuzun başına gelmiş tam dalmaya hazırlanırken annesi Nerman hanım geldi yanına. Hiç birşey demeden dalmak üzere olan oğluna bakıyordu. Oğlu da dalmaya hazırlanırken annesine bakmadan konuştu "ne dersin anne... geçmişe küçük bir yolculuk yapma sırası gelmedi mi? Belki bu sefer kurban ile zalim yer değiştirir!" deyip daldı suya... Vera Mete istemeye istemeye de olsa gitmek zorundaydı. Bazı evrakları tamamlaması gerekiyormuş bende ona gitmesini söyledim. 'Pazartesi gideriz' dedim. 'Boynum iyileşsin de!' deyip itiraz edemez hale getirdim. Bahanem hazırdı,üstelik onu utandıracak bahanem hazırdı. Hızla psikologuma mesaj attım. Konuşmamız gerek. Serra ile bekliyorduk. Bilgisayarda psikologu görür görmez ile defa Serra'nın da mutlu oldğunu hissettim. "Evet sanırım şuan Vera ile görüşüyorum" dedi psikolog inceleyerek beni "Evet" " Peki merhaba kızlar, nedir bu kadar acil olan?" Hızla "geçmişi hatırlıyorum" dedim. " Nasıl ?" dedi adam. Serra "doğru düzgün anlat şunu da adam anlasın" diye sitem edince ben de " geçmişi bölük bölük hatırlıyorum ama geçmiş mi kabus mu bilemiyordum şimdi geçmişim olduğuna eminim" dedim bir çırpıda. "Nasıl eminsin?" dediğinde "çünkü kareler uyanıkken de zihnimde canlanmaya başladı!" dedim. Sonra tek tek olanları anlattım. Mete'nin tepkisini çok sorgulamıştı. Çıplaklık ile ilgili mevzuya dikkatli yaklaşmış noel baba ve taciz örneğinin bir yansıması olabilir demişti. "Hayır " dedim "o anı hatırlıyorum,o korkuyu, o utancı... " "hatırladığınız herşeyi anlatın" dediğinde "Doğum günümü kutluyorduk, masa yiyeceklerle doluydu, üzerimde toz bembe beyaz dantelli bir elbise vardı. Başımda party şapkası, mumu üfledik... Dedem bana kolyemi verdi, sonra ben ahırdaydım... başım yerde elbisem ayaklarımın ucunda. Tamamen çıplağım, karşımdaki kişi, turuncu spor ayakkabısı vardı, sonra elimi uzattım, elime kolyemi kattı... sonra hatırladığım karede ben yerde köşede oturuyorum, bacağımda vücudumu kapatmaya çalışıyorum çünkü kıyafetimi alıp gitti, ellerimle yüzümü kapattım.... keskin hayvan pisliği kokusu var... o gece birisi beni incitti. Tecavüz etmedi belki ama incitti. Ettiyse de bilmiyorum nasıl yaptı , naptı ama o gece bana birşey oldu. Ben Doğum günü gecemden sonra 3 gün hastanede yatmışım. Şok geçirmiş demiş doktor " Psikolog " bu üç günlük süre Serra ile senin ayrıldığınız süre" dediğinde kafamla onayladım. "Eve geldiğimde uyandığımda Serra karşımdaydı" dedim "Bu yüzden Serra hatırlamıyor " dedi "Anlamadım" "sen Serra'yı şok halinde iken var ettin benliğinden. Ona bastırdığın şeyleri yükledin çünkü hatırlarsan bile kendini güvende hissetmiyordun. Serra böyle var oldu sen unutunca Serra da hatırlamadı" dedi. Serra "peki şimdi ne olacak?" diye merakla sordu "O Doğum gününe ait bir fotoğraf var mı? Kim olabilir o çocuk?" dedi Bende "çiftlikte genç çocuk yoktu hatta birtek bizdik. Mete, Barış, ben, ecem vardık." Psikolog "o Doğum gününe ait bir kare birşey dedende yok mu?" dediğinde "Hayır" dedim. "Dedem Doğum günlerimi kutlamadı birdaha. Uğursuz geldi kızıma diye. Bende hep öyle inandım kutlamadım ama yengemler yengem bir sürü fotoğraf çekmişti" dedim. Psikolog "şimdi sizden birkaç şey isteyeceğim Serra ve Vera. İkinizden de herşeyi net hatırlayana dek kimseye belli etmeyeceksiniz ve asla sorduğunuz soru ve davranışlarınızla şüpheye mahal vermeyeceksiniz. Gerçeğe erişene dek kendinizi açık etmeyin, işin ne boyutta olduğunu kimin ne olduğunu anlamadan kimseye güvenmeyin tamam mı? bana her daim ulaşabilirsiniz. Ne zaman isterseniz mesaj atın. Vera senden komutanı Serra'ya devretmeni istiyorum. Serra , her delilde Vera'ya pas atıp sormanı istiyorum. Siz artık geçmişin izini süren bir takımsınız." "Anlaşıldı" dedik. Görüşmeyi sonlandırdı Gözlerim dolmuştu. "Korkuyorum" dedim Serra "biliyorum o yüzden o güne dek bende kontrol. Sen beni bu yüzden çağırmadın mı" dedi, gülümsedim. "Merak etme bize kim zarar verdi ise ödeyecek. " Vera Serra gözleri kapıda Mete'yi bekliyordu. Mesaj atmış "haftasonu biryerlere kaçalım mı?" diyordu. "Ne dersin?" dedi bana. " Ona çok kızgınım aklımda soru işaretleri var. Dikkatli ol olur mu?"dedim, "merak etme" dedi. Karşımda tuhaf karete hareketleri yaparak " sill süpürrr" diyordu ve tuhaf davranışlar sergiliyordu. " ne halt ediyorsun?" Dibime kadar geldi Serra gözlerimin içine tüm ciddiyeti ile bakıp " karete kid, sil süpür, ohooo ama senle benim entellektüelite seviyem arasındaki uçurumu ne yapacağız. Yani diyorum ki alnını karışlarım o 2 metre boyunda, %5 yağ oranına sahip gibi duran, tek eli ile bizi kaldırma gücüne sahip ( sesi aşağılayıcıdan şapşal ve hayran bir tonda erimeye başlamıştı) böyle sırt kasının üstünde çadır kursan ayağın yere değmeyecek (diyip beni fark ettiğinde) tipsiz ('allahım sen çarpma' diye söylenmeye de ihmal etmeden) kas kütlesinin canını okuyabiliriz." Merakla sordum" sahi nasıl olacak o ablam be?" " yavrum bir Çin atasözü ne der?" Anlamsız ifade ile baktığımı görünce devam etti " Nereye dönersen dön götün hep arkanda kalır" " konumuz ile alakası ne Serra?" " götü çok güzel yaaaa!" Sırf mantıklı düşünüyor diye çağırdığım arter kişiliğimin muhtemelen bizim düşmanımız olan birisine hayranlığı.. evet ancak benim başıma gelebilirdi. Dünya bunu birisi yaşayacaksan tabi ki ben yaşayacaktım. Serra " ama bu güvensizliğin can sıktı, içinden geçirdiğini duyuyorum, hayatım merak etme işimde tam bir profesyonelim. Söz konusu bizsek Meto'nun bile hatrını saymam. O Meto'yu keser Mete'nin ağzına veririm" deyip cebinden çıkardığı bir şeyi incelemdi. " o ne?" " Meto'ya kimlik çıkartıyorum, adam yerine katmamız lazım Meto 'yu" evet... arter karakterim dost mu düşman mı olduğunu bilmediğim şuan sevgilim olan Mete ' nin alt takımına kimlik çıkartma çabasında. Ne zaman konuyu kapatmaya çalışsam " bakma bana öyle o boyda doğan bebek var " diyip konuyu kapatıyırdu. Serra " Sen bilirsin , nereye müracaat etmemiz lazım"diye sorunca " cimeri dene, alsınlar bizi akıl hastanesine kapatsınlar da sende kurtul bende... " " nısh cimer olmaz" diyip ciddi ciddi cevapladı beni. Serra Kapı açıldı içeri onunla birlikte o mistik kokusunda girdi. "Vera güzelim" dedi elinde bir demet hayır koca bir demet karanfil buketi ile...Beni öptü ve kucağıma verdi... "senin kadar güzel kokuyorlar" "Biliyor musun ben solmaya mahkum edilmiş çiçekleri sevmem" dedim. Bir an durup bana baktı. Yanıma oturdu. Bedeni bana dönük oturuyordu benimki de ona dönüktü. "Bir daha bana çiçek aldığında saksıda olsun" dedim zoraki bir gülümseme ile. "Olur, olur bir tanem sen iste ben sana sera kurarım" dedi ve sarıldı. Vera bu adama güvenmemi istemiyor ama neden onun yanında güvende olacağımı hissediyorum. Asker olduğu için mi? "Şimdi sana kötü bir haberim var" dedi... kaşlarımı kısıp dinledim. "Sana haftasonu biryerlere gidelim dedim ama.. " "Ama?" dedim "Ama görev yerime gitmem gerekiyor. Bu akşam uçacağım" dediğinde "şimdi anlaşıldı bu çiçekler neden!" dedim o erkeksi gülüşü ile "hayır hayır bunu çiçekleri aldıktan sonra öğrendim" dedi. İnanmayarak baktım "ben sana hiç yalan söylemedim Vera" dedi "Peki herşeyi söyledin mi?" dedim yüzündeki afallamayı görmüştüm "Anlamadım?" dedi "Benden birşey saklıyor musun Mete?" Ne kadar usta olursanız olun eğitiminiz zekanız ne olursa olsun, saliselik tepkiler vermenizi engelleyecek bir eğitim yoktur. Özellikle de önceden rahatlatıp aniden birisi size gergin bir soru sorduğunda. Tıpkı Mete'nin büyüyen saniyelik göz bebeği gibi. "Yani vardır illa ki biz pek konuşmuyoruz malum" dedi Bende tekrar onu ateş hattından alıp soğutmam gerektiğini anlamıştım. "Evet ama tehlikede olsan söylersin değil mi? Bu ani gidişin senin hayati tehlikeye sokacak bir durum değil..." dediğimde gözlerinden ve ifadelerinden daha da rahatladğını anlamıştım. Vera'nın dediği gibi güvenilir mi değil mi bir fikrim yoktu ama birşey sağladığına artık emindim. Yanına sokulup sarıldım. "Ne zaman gideceksin?" dediğimde "sabaha karşı beşte" dedi. Saate baktığımda 9 Du. "...ama dersen ki gitmeden önce kokumun üstüne sinmesi lazım, hallederiz" dedi. Veraya baktığımda odasına gitmişti. Belli ki istemiyordu ama doktorun dediğini unutmamalıydık. Kimin ne olduğunu öğrenmeden asla renginizi belli etmeyecektik. İçimdeki öfke ve kuşku ne kadar büyük ise o kadar şiddetli çekip yakasından öptüm. Şaşırmıştı, beklemiyordu sonra dizlerimin üstünde gidip kucağına oturduğumda yüzündeki gerginlik yerini rahatlamaya bıraktı... "Ah yavrum, seni çok özleyeceğim" dediğinde boynuna eğilip kulağına "beni çok bekletme, yeterince bekledik" dedim ve boynunu öpmeye başladım... Beni kanepeye uzatıp üzerime kapandı deli gibi öpüyordu Vera göğsünden tutup hızla itti bacağı ile göğsüne çekerek köşeye saklandığında Serra , Vera' nın onun bedenden kovup Mete'yi uzaklaştırdığını fark etti. "Naptın?" dediğinde "o gece ..." dedi "o gece bizi birisi zorla öptü... boynumuzu, göğsümüzü..." deyip hızla gerdanını boynunu siliyordu. Mete hızla kendinden uzaklaştıran Vera'nın boynunu dudağını histerik bir kriz halinde silmesini şaşkınlıkla izledi , "Vera ! Vera iyi misin? Vera stresten başı dönmeye, kulağı çınlamaya başlayınca uykuya dalar gibi her yerin karardığını hissetti. Kendine zar zor gelmeye başladığında Mete'nin telefonda birisi ile konuştuğunu duyuyordu. "Sana hatırlıyor olabilir dedim nesimi anlamıyorsun anne, nasıl sakin olabilirim... bana sakin ol deyip durma... hatırlıyor olabilir... ya hatırlarsa?" Yamacımda duran Serra'ya baktım "Bir süredir annesi ile konuşuyor, artık kimlerin geçmişi hatırlamamamızı istediğini biliyoruz" dedi. "Ne yapacağız?" dedim. "Eve yengem yokken gitmemiz gerek" dedi. "Barış evde " dedim. " Yengemle dayım yokken gidip ondan doğum günü fotosunu isteyebilirim bir bahane ile" dedim. Serra "şimdi taşlar oturuyor Barış'ı neden uzak tuttukları anlaşıldı, bizden gizledikleri şeyi Barış'ın söylemesinden korkuyorlar" dedi. "Vera çok zor senin için biliyorum ama bedenini bana vermek zorundasın." Tereddütle yaklaşıp kabul etti. Serra Kanepeden kalktım. Az önceki davranışına bir kılıf bulmam lazımdı. "Mete aşkım nerdesin?" diye seslenince yanıma koştu " bebeğim iyi misin ?" dedi "Mete iyi değilim" deyip sarıldım. "neyin var güzelim" "Çok kötü bir kabus gördüm. Birisi bana zorla... bana istemediğim şeyler yapıyordu Mete!" dediğimde yutkunduğunu ve kalbinin normalden çok daha hızlı atmaya başladığını hissettim. Yüzü sürekli değişiyordu... "özür dilerim. Mete" "saçmalama özür dilenecek birşey yok. Sadece napacağımı düşünüyorum. Sabah gitmek zorundayım ve seni nasıl bu halde bırakabilirim" dediğinde kalkıp gülümsedim "şey de istersen, sevgilim kabus gördü benle sevişmek istemedi etkisinden çıkmasını bekleyip sevişip geleceğim" deyince güldü. Sanırım ikna olmuştu. "Seninle sevişip sevişmemek umurumda değil. Umurumda olan tek şey iyi olman Vera. Sana dokunmadan yaşayabilirim, çok zor özellikle seninle o kadar yakınlaştıktan, seni kendime kattıktan sonra... ama yaşarım, yeter ki iyi ol" dedi. "Olacağım merak etme, ilaçlarım var kabus gördüğümde içiyorum geçiyor" dedim. "Öyle mi hiç demedin" "Arada böyle oluyorum diye psikoloğa gitmiştim o vermişti. Onları içince bir daha görmüyorum kabus" dedim. İçi daha da rahatlamıştı alnımı öptü "sevindim " dedi. Uzanmış beni de üzerine uzandırmıştı. Yavaş yavaş üstünde ilerleyip boynunu öpmeye başladım. "Vera yapma dur güzelim" dedi " neden istemiyor musun?" dediğimde "ben seni hep isterim Vera ama az önce bir atak geçirdin tekrar yaşamanı istemiyorum" dedi. Bacağımda sertliğini hissediyordum. "Ama çoktan uyarılmışsın" dediğimde gülümsedi. "başımın çaresine bakarım merak etme " dedi. Ben bir duş alsam iyi olacak diyip kalktı en soğuğundan diyerek gidiyordu. Elinden tuttum, şaşkınlıkla dönüp baktı, "şuan senden teninden daha iyi gelecek bir şey yok bana" dedim ve dudağına şehvetli bir öpücük kondurdum. Önce çekti kendini. "Sonra sikicem ama sana ben karşı koyamıyorum ki kadın " deyip öyle bir çekti ki kendine... Vera sana güvenmiyor ama ben, ben senin masum olduğuna güveniyorum dedim içimden. İki eli ile yüzünü avuçlarının arasına almıştı, öyle bir baktı ki, üstü sıyrılmış taze bir yaraya bakar gibi, acı dolu, üzüntülü endişeli,suçlulukla dolu... neden Mete... neden bu şekilde bakıyorsun? Son huzurlu gece Hiç uyumadık, bedenim onun bedeninin üstünde çıplak birbirimize sarılmış uzanıyorduk. Ayrılmak güç gelecekti önceden olsa ama şimdi saatleri sanıyordum gitmesi için. Birkaç saat sonra Valizle aşağı indiğinde artık gideceğini anlamıştım "Vera herşey yolunda rolüne başlıyoruz "dedim. Vera bana bakıp onayladı. Gidip sarıldım "çok özlerim ama ben seni " dedim... "yapma güzelim zaten çok zor" deyip sarılıp kokumu içine çekti. "Sensiz nefes alamam Vera, benim en değerlimsin" dedi ama yüzünde okuyamadım bir şey vardı. Bir giz , bir günah gibi sakladığı bir şey. O şey neyse benimle ilgiliydi ve ortaya çıkmasından korkuyordu. Öpüşüp vedalaştığımızda kendime bir kahve yaptım. Gidişini izledim. Gelmemi istememişti ,evde vedalaştık. Kapıdan tam çıkarken bir daha dönüp baktı. O bakış... nereden bilebilirdim ki o bakışı asla unutamayacağım. ☆☆☆ Şimdi Vera ile düşünme zamanıydı. Geçip karşısına oturdum "evet" dedim "anlat bakalım nasıl bir çocuktu bunlar?" not defterini aldım. "Herkese karşı objektif olacaksın, basaşarabilir misin?" dediğimde Vera derin bir nefes alıp "tamam" dedi. "Anlat" dedim Vera. "Yengemi biliyorsun zaten, anaç,merhametli... dayım pek bizle zaman girmezdi, kaldı ki hayalimdeki ayakkabı turuncu spor ayakkabı elleri de gençti, yani dayımı geç" dedi "Emin misin o Doğum gününde başka kimsenin olmadığına ? "dedim "Eminim dedem kimseyi istemedi aile içinde olsun dedi ayrıca..." dedi durdu "o ayakkabı pahalı bir ayakkabı, o civarda o ayakkabıyı giyecek bir çocuk yok " dedi. "Mete çocukken nasıl biriydi?" dedim. "Tuhaftı, bizle pek zaman geçirmedi bizi sevmezdi de zaten. Gürültülüymüşüz. Sürekli kitap okurdu. Ortaokuldayken lise seviyesinde eğitim almış, lisede de üni eğitimi alıyordu üstün zekalılar özel eğitimle erken bitiriyormış falan. Bilmiyorum ama çok özel bir eğitim aldığını biliyorum. Görsel hafızası var aynı zamanda bir kaç yeteneği daha vardı. Tek sorunu ... ımmm duyguları yaşamla anlamlandıramıyordu, bunun için de İstanbula döndükten sonra Amerika'da özel tedavi gördü. " "Duyguları anlamlandıramıyor ne demek?" "Hissettiği duyguyu adlandıramıyor ya da doğru duyguyu hissedemiyordu. Yani öfkelenmesi gerekirken sakinleşip üzülmesi gerektiğinde mutlu olabiliyordu." "Anladım, tedavi işe yaramış" dedim "evet" dedi " bizi sevdiğini çok net belli edebiliyor artık" dedim. "Barış ?" dedim "Barış"deyip gülümsedim. " Barış tam bir haylazdı, ağaçtan ağaca maymun gibi çıkardı sırf babam erken götürüyor bizi diyerek tezekle arabayı boyamıştı. Köyü çok severdi, köydeki çocukları onlar da onu severdi. Akşama dek merada top oynar sulama kanalında yüzerdi. Şimdi fark ediyorum ama çok yaramazdı. " "Ecem?" Deyince gözlerini devirdi. "Erkek arıyoruz farkında mısın ayrıca Ecem çok güzel bir çocuktu aynı yaşıtız ama hayvanlardan korkardı,kıyafetimin bir köşesine tutunur arkamdan gelirdi hep. Ördekten bile kaçardı hatta bir defa bunu kaz kovaladı diye sinir krizi geçirdi hastaneye götürmüşlerdi ahhahaa. " "O halde bu gün Barış'a gidiyoruz "dedi Vera. "Emin değildim. Mete, Barış konusunda çok temkinliydi, çok uyarmıştı bizi ve biraz insan tepkisinden anlıyorsam Barış'la ilgili bizi uyarırken ciddi bir endişesi vardı. Ama bu endişe Vera'nın merak ettiği aradığı geçmişi de olabilirdi. "Evet" diye onayladım mecburen ama içim hiç rahat değildi. Vera Mete konusunda ne kadar huzursuz ise ben de Barış konusunda o kadar huzursuzdum. Saatler akıp gitmişti, en sonunda saat 10 u gösteriyordu. Yengemi aradık " yengecim Mete Hakkari'ye gitti" dedim haberi varmış, bana 'sen nasılsın' diye sordu 'iyiyim' dedim. Laf lafı açtı bir süre sohbet ettik. Hastanedeymiş öğrenip kapattım. Sonra da dayımı aradım ' dayıcığım nasılsınız?' dedim. İşteymiş. Harekete geçmek için tam zamanı deyip kolyemi takıp gittim. Kapıyı çaldığında Natalie açtı, içeri girdim. "Merhaba Natalie eşyalarımı hazırlamaya geldim" dediğimde "biz valizinizi hazırlamış bu gün getirecektik" dediğinde " a ne güzel bir kahve yap da o zaman içeyim, giderken de götüreyim madem hazırsa valizler" dedim. Natalie kahve yapmaya gittiğinde havuzdan gelen gülme sesini duydum Çıktığımda bir erkek baya yakışıklı bir erkek havuza giriyordu. Bir an beni görüp durdu, dalış gözlüğünü çıkarttı, yemyeşil gözleri vardı, çağla yeşili... Beni gördüğünde yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu, gamzeleri kendini ele vermişti, Barış'tı o. "sakın bana Vera'yım deme?" dedi. Bende " peki demem" dedim. "Veraaaam" deyip koşmaya başladı ve sarılıp beni döndürmeye başladı. hatırladım... çocukken de böyle yapardı... " Hoş geldin nasılsın?" dedi elimden tutup "dur da sana bir bakayım, ah benim güzel kuzenim sonunda kavuştuk" dedi. Sonra gözü kolyeme takıldı... anında yanımda dinelip yüzünde güller açan Vera'ya döndüm " fark ettin mi dedim?" yüzünün değişmesini izliyordum. "Çok yakışmış Vera. Kaybettiğinde çok üzülmüştün" dedi durgunlaşmıştı. " Hatırlıyor musun?" dedim. "Nasıl unutabilirim ki, çığlığını..."deyip sustu. "Çığlık mı?" dediğimde Natalie geldi ve kahveyi getirdi. Barış bir an pot kırmış gibi sustu. "Bana da bir kahve yapsana Natalie. Kuzenimle içelim" dedi. "Hadi gel içeri girelim". Birlikte içeri girdik. "Üşümüyor musun hava soğuk"dedim. Samimiyetle gülümsedi. Ben temkinli yaklaşmaya çalıştıkça Vera'nın gözünde kalpler çıkıyordu Barış'a bakarken. Yine belirdi gamzeleri, koluma dokunup "ben giyinip geliyorum rahatına bak" dedi ve gitti. Vera'ya baktım yine. Vera ayran budalası gibi sırıtıyordu. " Evet tam senlik "dedim "saçmala abisi ile yatıyoruz" dedi. Yüzünde üzülmüş bir ifade vardı. Pişman gibi. "evet ama benim yüzümden abisi ile yatıyoruz, senin tipin tam bunlar" dedim. "Yapacak bir şey yok ne yazık ki" dedi. Üzülmüştü. Gerçekten de Mete'yi ben istemiş Vera'yı peşimden sürüklemiştim. Mete, nasıl anlatsam o kadar güçlüydü ki, yanında kendimizi güvende hissedebilirdik. Öyle de oldu başlarda... ama şimdi. Şimdi tam bir muammaydı, bizden bir şeyler hatta bizden kötü birşeyler saklıyordu. Acele mi etmiştim, sorunun cevabı çok netti evet acele etmiştim. Vera'ya hiç sormadan hareket etmiştim, tamam o da etkilenmişti Mete'den ama onu en çok ben arzulamıştım. Barış'a bakışı ise... Mete'ye hiç bakmadığı kadar sıcaktı. "Poposunu gördün mü?" deyince "gördüm" deyip göz kırptım. Merdivenlerden gülümseyerek indi bir müddet sonra. İnanılmaz yakışıklıydı, masal kahramanı prensler gibi. Natalie kahvesini bırakıp gittiğinde " demek üniversite okuyacaksın. Seninle gurur duydum Vera. Başka türlü dedem seni Urla'dan çıkkartmazdı" dedi bende " evet yanından ayrılmamı istemiyordu" dedim. "Elbette istemez Vera yaşadıkların sonra seni korumak istemesi normal değil mi?" dedi. "Bingo" diye bağırdı Vera." İşte bu! biliyor" dedi. Bense neden bu kadar kolay oldu diye sorgulamaya başlamıştım. Barış "neden öyle bakıyorsun, özür dilerim sana geçmişi hatırlattığın için" deyince Vera hızla beden kontrolünü eline aldı. "Yapma" diye bağırdım " yapma Vera duygularını karıştırıyorsun!" " sen karışma" dedi Barış "anlamadım neye ben karışmayyım" Vera "yani yanlış söyledim sen oraları karıştırma. " Barış "nasılsın peki, atlatabildin mi ? Vera o geceden sonra kalbim hep kanadı, sessiz kalmak zorunda olmak. Ağzımın içinde cam kırıkları var, konuşsam da sussam da ağzımı kanattı" Vera "hatırlamıyorum" dedim bir çırpında "anlamadım" " o gece çiftlikte olanları hatırlamıyorum" dedim.. Barış "Ah veraaaa!" dedi. " Çok özür dilerim. " keşke bende senin gibi hatırlamasaydım" " bana ne olduğunu biliyor musun?" "evet evet biliyorum Vera. Biliyorum ama bunu sana söylemeli miyim bilmiyorum belki de.." "lütfen bilmem lazım" dedim. "bak burda olmaz. Ben akşam sana geleceğim. Ne istiyorsan öğreneceksin ama şimdi olmaz Vera." "Tamam " " Natalie" dedi Natalie geldi "Vera' nın buraya geldiğini kimse bilmeyecek. diğerlerini de tembihle. Eşyaları da Vera hanımla siz bırakın evine. Eşyaları götürdüğüzü söyleyin sadece." Natalie" ama efendim" deyince "sana ne diyorsam onu yap Natalie "dedi tavizsiz sert bir tonda. Sesinde uyarır bir ifade vardı. Bana dönüp "Vera, anneme ya da abime sakın birşey söyleme. Eğer benim konuşacağımı anlarlarsa vaktinde yaptıkları gibi engel olacaklardır. " Vera gözlerime baktı. O konuşmayı hatırlıyordu. "... ya öğrenirse, engel olmalıyız anne..." dediği konuşma Mete'nin. Eşyalarla birlikte eve dönerken ikimizde suskunluk. Suskunluğu Serra bozdu. " Bilmiyorum bana birşeyler eksik ya da yanlış geliyor Vera. Bak farkındayım sen bu adamı benden daha iyi tanıyorsun ama sence de yıllarca saklanan bir sırrı çok kolay öğrenmek üzere değil miyiz, bu sana normal geliyor mu?" " Eksik ya da yanlış yok Serra sen Mete 'ye kendini kaptırdığın , deli gibi seviştiğin için onun bir adi olduğunu kabullenmek , duymak istemiyorsun" dedim. Serra " henüz hiçbir şey bilmiyoruz" dedi. "Birkaç saat sonra öğreneceğiz" dedim kendimden emin bir sesle.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE