1. Bölüm
Genç delikanlı, hastane koridorlarında hızlı adımlarla ilerliyordu. O sabah aldığı telefonla, işten çıkar çıkmaz soluğu burada almıştı. Hayatında en çok değer verdiği, canından çok sevdiği kardeşi, bir trafik kazası geçirmiş ve bacağını kırmıştı.
Anne ve babaları yanlarında değildi. Yalnızca birbirlerine sahiptiler. Kardeşinin başına bir şey gelme ihtimali bile onu dehşete düşürüyordu. Şimdi o korkusu gerçeğe dönüşmüştü. Hayat, onlara bir kez daha zorluklarla dolu bir sınav sunmuştu. Gençliklerini doyasıya yaşamak yerine, yine bir sorunun içine düşmüşlerdi.
Resepsiyondaki hemşirenin söylediği 235 numaralı odayı bulunca, kapıyı çalmadan hızla içeri girdi.
Yatağın üzerinde oturan Sonay, elinde telefonuyla meşguldü. Sarılı bacağı ve yüzündeki yaralar, kazanın izlerini taşıyordu. İlkay, kardeşinin iyi olduğunu görse de içindeki endişe dinmemişti.
"Ulan it, neden aramıyorsun? Aklım çıktı sana bir şey oldu diye!" diye çıkıştı İlkay, nefes nefese.
Sonay, onun bu hâlini görünce gülümsedi. İlkay'ın endişeli yüz ifadesi, onu her zaman eğlendirirdi.
"Merak etme, iyiyim. Küçük bir kazaydı sadece," dedi omuz silkerek.
İlkay gözlerini devirdi, kapıyı çarpıp kardeşinin yatağına oturdu. Yaralarını incelerken, parmak uçlarıyla hafifçe dokundu. Gözleri dolmuştu.
"Acıyor mu?"
Sonay başını iki yana salladı. "Ağlama, acımıyor."
İlkay, içindeki korkuyu bastırarak derin bir nefes aldı ve çantasından bir kalem çıkardı.
"Ne yapıyorsun?" diye sordu Sonay, kaşlarını çatıp.
"Bacağına kuş çizeceğim. Sen de bana nasıl olduğunu anlat."
Sonay gülerek başını salladı. İlkay, dikkatle kardeşinin alçılı bacağına baktı. Önce bir gül, sonra bir kuş, en son da gizli bir yere küçük bir çizim yaptı.
"Oğlum, ben de anlamadım nasıl oldu. Kulüpten çıkıp eve gidiyordum. Ara sokaklardan birine girince, son model fiyakalı bir motor belirdi. Motoru izlerken, üzerine doğru sürdüğünü fark etmedim. Kendimi son anda yana atabildim ama bacağımın üzerinden geçmesini engelleyemedim."
İlkay, sinirle dişlerini sıktı. Kalemi çantasına koyup kardeşine döndü.
"Kim yapmış peki? Polisler ne dedi? Yakalayabildiler mi?"
Sonay başını iki yana salladı. "Maalesef, sokakta kimse görmemiş. Kameralar bozukmuş. Motoru da bulamamışlar."
"Sen birinden şüpheleniyor musun?"
"Yok, kimsenin tavuğuna 'kışt' dediğimi hatırlamıyorum."
İlkay kaşlarını çatıp içini çekti. "Bulacağız. Sen iyileşmeye odaklan, gerisini bana bırak."
Tam o sırada kapı hızla açıldı. Kapının çarpma sesiyle ikisi de irkildi.
"Sonay? İyi misin?"
İçeriye, gözleri yaşlı bir adam girdi. İlkay, üzerindeki formadan onun Sonay'ın kulüpten arkadaşı olduğunu tahmin etti.
"Ayaz? Senin nereden haberin oldu?" Sonay doğrulmaya çalıştı ama acıdan hareket edemedi.
Ayaz hızla yanına oturdu, üzgün gözlerle yaralarına baktı.
"Kim kıydı sana böyle?"
Sonay, onun bu hâlini görünce gülümsemekten kendini alamadı. "Endişelenme oğlum, iyiyim ben. Küçük bir kaza sadece."
"Sen hâlinin farkında mısın? Yüzün gözü morluk içinde. Bacağın kırık. Nasıl küçük bir kaza oluyor?"
İlkay, bu konuşmayı daha fazla dinlememeye karar vererek sessizce dışarı çıktı. Kardeşi için bir yiyecek bir şeyler almak istiyordu.
Sonay derin bir nefes aldı. "Gel sen söyle yamacıma."
Ayaz kaşlarını kaldırdı. "Yaralısın, olmaz. Kudurma, az yerinde dur."
Ama Sonay dinlemedi. Elini beline doladı ve onu kendine doğru çekti. "İyiyim ben, sarıl bana. Özledim seni."
Ayaz bir an durdu, sonra kollarını Sonay'ın boynuna doladı. Yanağına hafif bir öpücük kondurdu. "Kardeşin gelmez mi?"
"Merak etme, bir şey olmaz."
Ayaz, alaycı bir sırıtışla başını iki yana salladı. Manipülasyonu iyi biliyordu, şerefsiz.
Sonra biraz daha yakınlaştılar, birkaç öpücük...
Sonay bir an duraksadı, sonra gözlerini Ayaz'a dikti. "Kucağıma geçsene."
Ayaz'ın gözleri büyüdü. "Ulan kudurdun mu? Yakalanacağız şimdi."
Sonay gözlerini devirdi. "İyi! Defol git o zaman." Onu rahatlatmayacaksa neden gelmisti ki?
Ayaz homurdandı, hızla ayağa kalktı. "İyi! Zaten Sinan'ın yanına geçecektim ben de."
Sonay'ın yüzü bir anda gölgelendi. "Lan!"
Ama Ayaz umursamaz bir ifadeyle çantasını omzuna attı ve kapıya yöneldi.
"Sana o çocuktan uzak dur demedim mi?"
Ayaz kaşlarını kaldırdı. "Ve ben de sana, bunu asla yapmayacağımı söyledim."
Sonay'ın yüzü asıldı. "O şerefsizi sevmediğimi bile bile onunla takılmana gıcık oluyorum."
Ayaz sarı saçlarını geriye attı, yatağa biraz daha yaklaşıp dudaklarına eğildi ama dokunmadan durdu. "Bana karışamazsın. Sevgilim falan değilsin neticede."
Ayaz'ın fısıltısı Sonay'ın içindeki öfkeyi daha da körükledi. Dudaklarını dişleyerek güldü. "Yine aynı mesele, ha? Doğru aslında. Sevgili değiliz. Arada yatan iki arkadaşız. Hesap verme zorunluluğumuz yok."
Bu kez sinirlenen Ayaz oldu. Planı ters tepmişti. Sonay'ın gözleri ciddiydi, sesi sertti. O an Ayaz'ın kalbinde bir şeyler kırıldı.
"İyi! Başkasıyla yatmadığın sürece ne halt edersen et!"
Ardından kapıyı çarpıp çıktı.
"Salak." diye homurdandı kendi kendine. Ama ne yapabilirdi ki? Sonay'ın sevgili takıntısını asla anlayamamıştı. Sevgisinden emin olmasa, onu çoktan hayatından çıkarırdı. Ama seviyordu. Bunu ikisi de biliyordu.
Tam o sırada, koridorda bir gölge geçti. Ayaz asansöre doğru yürürken, yanından geçen kişiyle göz göze geldi.
İlkay.
Sonay ondan bahsetmişti ama gerçekten bu kadar benzediklerini düşünmemişti. Tıpa tıp aynılardı.
Tabii bazı farklar vardı.
Sonay daha rahat giyinirdi. Genelde spor kıyafetleri tercih ederdi. Hatta bir date'e bile eşofman altıyla geldiğini hatırlıyordu. Şimdi bunu hatırlayınca içten içe gülümsedi.
İlkay ise farklıydı. Siyah kot pantolon, siyah tişört, siyah deri ceket... Pantolonundan sarkan zincirle tam bir serseri havası vardı. Ama yüzü Sonay kadar temizdi. Kalın dudakları, gece gibi koyu gözleri, ince kaşları ve düzgün burnuyla tamamen aynıydılar. Tek fark, İlkay'ın sol kulağındaki gümüş küpeydi.
Bir de saçları.
Sonay'ın saçları düzdü, alnına dökülen perçemleri biraz kısaydı, ama arkası uzundu.
İlkay'ın saçları ise yanlardan tıraşlıydı. Önü dalgalıydı ve neredeyse gözlerini kapatıyordu.
Ayrıntılara dikkat eden biri, ikisini rahatlıkla ayırt edebilirdi. Ama ikiz olduklarını bilmeyen biri için tam anlamıyla birer kopyaydılar.
Aslında, ikiz olduklarını kimseye anlatma gereği duymamışlardı. Zaten Sonay, takım arkadaşlarıyla da pek yakın değildi. Çoğu zaman tartışır, sert tavırlarıyla insanları kendinden uzaklaştırırdı. Bu yüzden doğru dürüst arkadaşı yoktu. Bir tek Ayaz vardı hayatında. O da yakında bıkmasa iyiydi yani.
Sonay, şehre yakın bir basketbol kulübünde profesyonel oyuncu olarak çalışıyordu. Liseden sonra üniversiteye gitmek yerine doğrudan spor sınavlarına girmişti. Milli takıma seçilmeye aday oyuncuların olduğu bu kulüpte yer almak onun için büyük bir şanstı. Hem sevdiği sporu yapıyor hem de para kazanıyordu.
İlkay ise bambaşka bir yol seçmişti. O da okumamıştı ama profesyonel sporun içinde olmak yerine bir spor salonunda çalışmaya başlamıştı. Salonun sahibi, Ahmet Abi, sağ olsun, boş vakitlerinde aletleri kullanmasına izin veriyordu. Bu yüzden işini seviyordu. Günlerinin çoğunu burada geçiriyordu-kimi zaman temizlik yapıyor, kimi zaman üyelerle ilgileniyor, kimi zaman da kas çalışıyordu.
Hayatları tamamen farklıydı ama onları birbirine bağlayan tek şey, birbirleriydi. Çok sık görüşemeseler de, yardıma ihtiyaçları olduğunda her zaman yan yana olurlardı. Garip ama güçlü bir bağları vardı
Ayaz, içini çekti ve başını iki yana salladı. "Garip bir aile..." diye mırıldandı.
Ve asansöre doğru yürüdü..
İlkay ise kendi içinde çekişmeler yaşıyordu.
Doktorun söylediğine göre Sonay en az iki hafta hastanede kalacak, bacağı ise beş ay alçıda olacaktı. Fizik tedaviyle bile tam iyileşmesi zaman alacaktı.
Ama en büyük sorun şu ki, iki ay içinde Sonay'ın da üye olduğu Kırca Spor Basketbol Kulübü, Aykır Spor ile çok önemli bir maça çıkacaktı.
Ve takımın yıldız oyuncusu...
Şu an kırık bacağıyla hastane yatağındaydı.
İlkay, derin bir nefes alıp dışarı baktı. Kardeşini kimin hedef aldığını bulmak için çok az vakti vardı. Ve Sonay'ın basketbol kariyerini kurtarmak için elinden geleni yapmaya kararlıydı.
🏀🏀🏀
Twins dizisinden esinlenerek yazılmıştır. Diziyi izleyenler varsa farklılıkları hemen fark edecekti. Konuyu aldım sadece. Çünkü twins beni tatmin etmedi. Aslında ikizler hakkında başka bir hikayem var taslakta ama nedense ilk bunu yazmak istedim. Bu kitap bittiği zaman belki paylaşırım.
Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.