Kafamdaki ResimUpdated at Apr 2, 2025, 09:17
“Sen beni hâlâ tanımadın mı Arel?!”
Sesim titriyordu.
Kızgınlıktan, hayal kırıklığından, belki de korkudan.
Ama asla zayıflıktan değil.
“Ben senin oyuncağın değilim! Ne zaman beni kurtardığını sansan, aslında biraz daha batırıyorsun. Anlamıyorsun, Arel! Senin suskunluğun boğuyor beni!”
Geri geri çekildim.
Omuzum duvara çarptı.
Kaçacak yerim kalmamıştı ama… bu kez kaçmak istemiyordum zaten.
Arel bir adım daha attı.
Gözleri karanlık bir gecede yakılmış tek bir fener gibi üzerime çevrilmişti.
Soğuk… ama içinde alev vardı.
“Ben seni kurtarmıyorum Havin. Ben seni savaşmak için hazırlıyorum.”
“Ben savaşmak istemiyorum! Ben artık yaşamak istiyorum!”
Avuç içlerim yumruk olmuştu.
Gözlerim dolmuştu ama ağlamıyordum.
Çünkü onun önünde gözyaşlarımı bile savunmak zorundaydım.
“O zaman yaşamayı hak et,” dedi.
“Efken hâlâ seni izliyor.
Sen hâlâ onun gölgesindesin.
Ben seni karanlıktan çekerken, sen hâlâ ona bakıyorsun!”
Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi.
“Ben ona bakmıyorum! Ben… kendime bakmaya çalışıyorum.
Ama sen bile artık bana benden daha yabancısın!”
Arel yaklaştı.
İkimizin nefesi birbirine karıştı.
Ama o dokunmadı.
“Bu savaş senin, Havin.
Ama yanında kalacaksam…
Seni önce seninle yüzleştireceğim.”
⸻
“Kafamdaki Resim”, aşkın savaşa, suskunluğun haykırışa dönüştüğü bir kadının hikâyesi.
Kalbi kırılmış ama diz çökmeden ayağa kalkmış bir kadının…
Ve onu sevip, sevdiğini söyleyemeyen bir adamın.
Ve sen okumaya başladığında, asla sadece bir aşk hikâyesi okumadığını anlayacaksın.