...Yatakta çıplak uzanıyordu ... Sol kolu, yastığın altına gömülmüş, sağ eli bedeninin üzerinde yavaşça geziniyordu. Gözleri kapalıydı ama zihninde o çok tanıdık görüntü canlanıyordu: Liva'nın çıplak bedeni, ona uzanışı, parmaklarının teninde bıraktığı ıslak izler...O gece, Paris'in sokakları kadar ışıksızdı odaları. Ama onların içinde yanan ateş, karanlıktan çok daha parlaktı. Liva'nın saçları yüzüne değdiğinde bile ürpermişti. Dudakları birbirini bulduğunda zaman durmuş, nefesleri birbiriyle yarışa girmişti.... parmakları Liva’nın omurgasında gezindiğinde, genç kadının iniltisi gecenin sessizliğine karışmıştı. O an, sadece bedenler değil, geçmişin tüm acıları, arzuları ve sırları da birbirine karışmıştı.

"Aşkın Rengi", zıt sosyal statülerden gelen Can ve Elif'in tutkulu ilişkisini anlatan bir hikaye. Zengin bir ailenin yakışıklı oğlu olan Can, dış görünüşünün ardında derin bir yalnızlık taşırken, sıradan bir ailenin güzel kızı Elif, hayatın neşesiyle doludur. Gala gecesinde karşılaşan ikili, birbirlerine anında çekilir; Elif’in saflığı ve Can’ın karizması arasında bir ateş yanar. Ancak, sosyal sınıflarındaki farklar, aralarındaki tutkuyu gölgeler. Can, Elif’in yanında kendini keşfederken, aralarındaki cinsel gerilim giderek artar. Aşkın büyüsü, onları birbirine çekerken, Can’ın ailesinin baskıları ve geçmişteki sırlar, ilişkilerini tehdit eder. İkili, yasak bir tutkunun peşinde koşarken, aşklarının sınırlarını zorlayacak kararlar almak zorunda kalır. Sonuç belirsizdir; aşkları, hem bir kurtuluş hem de bir tuzak haline gelir.