“Bu şehrin insanlarının can vermesi için depreme lüzum yoktu, nitekim onlar en fazla kendi yıkıntıları altında can veriyorlardı.”
“Cehennem benim kendi varlığım.”
Aşk, bencillik ve bu duyguların insanlardan alıp götürdükleri, bir daha da hiç geri getirmedikleri.
Yatağın üzerinde elindeki kitapla uyuya kalan kıza doğru yavaşça ilerleyip sessiz olmaya özen göstererek yanına oturdu, adam. Güçlü elini kaldırıp parmaklarını yavaşça küçük kızın narin yanağında dolaştırdı. Bu küçük kızın tüm gün peşinde dolaşıp ona masallar anlattığı, dinlemiyormuş gibi yapsa da tek kelimesini bile atlamadan dinlediği geldi aklına. Anlattığı masalların hepsi mutlu sonla bitiyordu.
“Hayır, ufaklık.” Dedi adam kararmış gözlerini kızın yüzüne sabitleyip fısıldarken. “Keloğlan padişah tarafından öldürülse, uyuyan güzel uykusundan hiç uyanmasa ve kurbağa hiçbir zaman prense dönüşmeseydi eğer o masallar sana gerçeği anlatmış olurdu. Mutlu son olmaz. Bir son varsa eğer, mutlu olmaz.”
Kurtarıcım serisinin son kitabıdır.
"Hayalin ne, Uygar? Bir hayalin var mı?" diye sormuştum ona televizyon izlediğimiz bir anda. "Var," demişti sakin ve yumuşak bir ses tonuyla. "Her insanın hayali olur." diye eklemişti. Şaşırmıştım ve hayalini merak etmiştim. Heyecanla sordum "Ne peki?" Bunu sorarken hayalinin ne olduğunu kesinlikle tahmin edememiştim. Gülümsemiş ve saçlarımı okşamıştı. "Hayalim, senin tüm hayallerini gerçekleştirmek."
İki el arasında oluşan sevgi, Beyna.
Bir iki üç,
Saklanması güç.
Dört beş altı,
Hayatını senden çaldı.
“Dünyayı terk etti bir Ruh.”
Dünya ile Ruhfeza, kaderin oyunuyla bir araya gelen iki insandır. Ama bu bir araya gelmiş olmak zor olan hayatlarını daha da zorlaştıracaktır. Bu bir imkansız aşk hikayesi değil, imkansızlığın kendisi.