Kuzey Irak’ın gölgeli dağlarında başlayan bir operasyon… Türk Özel Harekât timinin lideri Kuzey Demirkan, görevi kadar sert, bakışları kadar soğuk bir adamdır. Disiplin onun için bir kural değil, hayatta kalmanın tek yoludur. Ama o gece… düşman karargâhına sızan bir kadını fark eder. Ve tüm planlar altüst olur. Lara Vural genç, cesur ve tehlikeden korkmayan bir gazetecidir. Gerçeklerin peşine düşerken kendini Türk askerlerinin ortasında bulur. Kuzey için o, bir ajan mı? Yoksa sadece yanlış zamanda yanlış yerde olan bir kadın mı? Düşman ateşleri arasında başlayan bu yolculukta, kalpleri ateşe veren bir gerçek vardır: Aşk, bazen en büyük savaş alanıdır…

Mardin’in yüzyıllık taş duvarları, nice kan davasına tanıklık etti.Ama bu kez barışı bir kadın getirecekti.Elvan, dilsizdi.Yaman, intikamla büyümüştü.Bir berdel, bir nikâh, bir sessizlik…Yaman, nefret ettiği kadında kendi kalbini buldu.Elvan, sevdiği adamda kendi cehennemini yaşadı.Kan davası, bu kez aşkın önünde eğilecek miydi?Yoksa kader, iki kalbi yeniden kana mı bulayacaktı?Berdel: Kaderin Acı Oyunu —Bir sessizliğin, bir öfkenin ve imkânsız bir sevdanın romanı.

Karanlıkla ışığın sınırı, kanla çizilmiş bir duvardır...Bir zamanlar insanlar, vampirler, kurt adamlar ve periler aynı dünyayı paylaşıyordu.Ta ki “Kanlı Dolunay Katliamı” her şeyi değiştirmeye kadar…Periler, iki dünyanın arasına görünmez bir duvar ördü ve o günden sonra hiçbir ırk diğerine geçemedi.Liora Nightfall, bu duvarın ardında büyüyen yarı peri, yarı insan bir kadındır.Babası öldürülmüş, geçmişi karanlık sırlarla doludur.Artık bağımsız bir dedektif olarak, gizemli kayboluşları ve kanlı cinayetleri araştırmaktadır.Bir gece karşısına Kael Blackhorn çıkar — vampir kralının oğlu.Tehlikeli, çekici ve aynı zamanda ölümcül bir sır saklamaktadır.Onların yolları kesiştiğinde, sadece bir cinayet dosyası değil,yüzyıllardır mühürlenmiş bir kader de açılır.Ve Liora çok geçmeden anlar:Gerçek düşman karanlıkta değil, kanın içinde gizlidir.

“Bir yazarın kurgusu asla sadece kurgu değildir. Her kelime bir iz bırakır. Her satır bir hayat alır.” Seo Eunseo… Bugüne dek yalnızca dram, aşk ve hayal gücüyle dolu hikâyeler yazmış genç bir yazardı. Ama bu kez farklı bir şey denemek istedi: İlk kez bir cinayet romanı yazacaktı. Karanlık karakterler yarattı. Şeytani zihinlere büründü. Kendi hayal gücünün en derin dehlizlerine daldı. Ama farkında olmadan yaptığı tek şey bir hikâye yazmak değildi... Birini, yazdığı cinayetleri işlemeye davet etmişti. 🔪 İlk cinayet işlendiğinde bunu tesadüf sandı. İkincisinde şüphelendi. Üçüncüde ise artık emindi: Biri onun kaleminden dökülenleri gerçek hayata taşıyordu. Her yazdığı bölüm, bir sonraki cinayetin habercisiydi. Her karakter, gerçek bir kurbanın yansımasıydı. Ve her kelime... bir kan lekesine dönüşüyordu. Seo artık yalnızca bir yazar değil, bir katilin yazarıydı. Ve belki de sıradaki kurban... 📚 Kurgu Olmalıydı, yazıyla ölüm arasındaki ince çizgide yürüyen genç bir yazarın psikolojik gerilim dolu hikâyesidir. Hayal gücüyle başlattığı bir oyun, şimdi onun hayatını yutmaya hazır. “Çünkü bazen yazdığın gibi ölürsün…”