bc

Bangkok'Un Kaplan Zambağı - İntikam Çicekleri Açtığında!

book_age18+
detail_authorizedАВТОРИЗОВАННЫЙ
3
ПОДПИСАТЬСЯ
1K
ЧИТАТЬ
загадки
офис/рабочее место
like
intro-logo
Краткая аннотация

Bangkok'un Kaplan Zambağı

İntikam Tohumları Çiçek Açtığında.

Lily, ”amca” dediği kişi onu on bir yaşındayken taciz etmeye başlayana kadar, mutlu küçük bir kızdı. Tacizden sonra utangaç ve içe dönük biri haline geldi ve üniversitede okumak üzere Bangkok'a taşınana kadar yalnız bir hayat sürdü. Ancak düşünceleri ve geçmişi onu yalnız bırakmayınca, derslerden sonra, sübyancı olduğundan şüphelendiği erkekleri aramaya ve onlardan kendine has yöntemlerle intikam almaya başladı. Topluma korku saçan ve intikam güden ”Bangkok'un Kaplan Zambağı” oldu ama polisten kaçmayı ne kadar sürdürebilirdi? Yoksa, aslında, hikayesini insanlara anlatmak için yakalanmayı gizliden gizliye istiyor muydu?

chap-preview
Бесплатный предварительный просмотр
1 CUMARTESİ GECESİ
1 CUMARTESİ GECESİLily1 küvette uzanmıştı. Suyun sıcaklığı, dayanabileceği en üst seviyedeydi. On dakika suda duruyor, ardından on dakika derisini ovalıyor, sonra bu döngüyü tekrar tekrar yineliyordu. “Domuz” kokusunu vücudundan söküp atmaya çalışıyordu. Ona göre vücudu tam olarak “domuz” gibi kokuyordu ve yeryüzünde daha iğrenç bir koku düşünemiyordu. Bu kokuyu saplantı haline getirmeye başlamıştı ya da pek çok kişi bunu çoktan takıntı haline getirmiş olduğunu bile söyleyebilirdi, ama elinde değildi. Eğer bir zamanlar bu takıntısından kurtulmak mümkün idiyse bile, artık çok geçti. Yani, suda ne kadar kalırsa kalsın ya da ne kadar kuvvetli ovalanırsa ovalansın, şimdilik bu saplantıyla baş başa bırakılmıştı. İntikam almak istiyordu ve almaya başlamıştı. Ama daha fazlasına ihtiyacı vardı… çok daha fazlasına. İlk başlarda, yeni bir isim onu bir şekilde arındırır umuduyla sık sık adını değiştirmişti ama bu da işe yaramamıştı. Kırsal kesimde yaşayan pek çok insan gibi o da eskiden batıl inançları olan biriydi ama kötü kokulu açmazından onu hiçbir şeyin çıkaramadığını gördükten sonra batıl inançları da azalmıştı. Ailesini düşündü ve ona yardım etmek için yanında olmamalarının iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi olduğunu merak etti yine. Lily Bangkoklu olmadığı ve orada neredeyse kimseyi tanımadığı için, onlar aksini düşünse bile insanların da onun hakkında hiçbir şey bilmediğini söylemek mantıklı geliyordu. Öğrenci olduğu hariç tabii. Ama tıp öğrencisi olduğunu bilen çok kişi yoktu. Birileri gerçeği bilse de yine hiç arkadaşı olmazdı ama hikayesini kimseye anlatamazdı çünkü bir taraftan çok utanıyordu, diğer taraftan ise, şu an gizli bir görev üzerindeydi. Lily, Bangkok’a bir yıl önce, on sekiz yaşındayken, Mekong Nehri yakınındaki Isaan’daki küçük bir köyden tıp fakültesinde okumak için gelmişti. Babası ölmüştü ama anne ve babası aslında fakir insanlar değillerdi. İkisi de Çin kökenliydi ve geçimlerini köydeki küçük bir dükkandan sağlıyorlardı. Aileleri yüzyılı aşkın bir süredir Tayland’daydı ve ailenin tamamı kendilerini Taylandlı hissediyordu. Gerçek kökenleri konusunda verdikleri açık, konuşmalarına birkaç Çince kelime serpiştirmek ve arada bir memleketlerinin bazı yemeklerini pişirmekten ibaretti. Ama, büyük büyükbaba ve büyükanneleri Bangkok’a geldiğinden bu yana sahip oldukları tek yuva olan köyde hiç kimse bunu yüzlerine vurmadığı için sorun olmasa da insanlar onların Çin kökenli olduklarını anlayabiliyordu. O günlerde, Lily, kendisinin meşhur porno yıldızı “Taylandlı Lily” olduğuna dair İngilizce şakalar yapmış ve bu takma ismi bir gece Bangkok’ta da kullanmıştı. Bu takma ismi bir daha asla kullanamazdı, aksi taktirde açık verebilirdi. Kaplan Zambakları annesinin en sevdiği çiçeklerdi. Mevsimi geldiğinde evlerinin etrafında ve bahçelerinde hep Kaplan Zambakları bulunmuştu. Lily minyon yapılıydı- hep öyle olmuştu- ve görülebilecek en tatlı, peri yüze sahipti. Her genç kadar orantılı bir vücudu da vardı, ama ufak tefekti. En başta, insanlar “yaşından küçük” gösterdiğini söylerdi ama sonra hep öyle kalacağını fark ettiler. On dokuz yaşında tam gelişmiş halinde bile sadece bir buçuk metre boyundaydı ve ancak kırk beş kiloydu. Bu da onun için hiçbir zaman sorun olmamıştı. Yaşıtlarından daha kısa, daha hafif ve daha zayıf olmayı kafasına takmıyordu. Aslına bakılırsa bu, özellikle daha ucuz giysiler alabildiği için, işine yarıyordu. Lily’nin hayatı boyunca karşılaştığı tek sorun, annesi babası mal almaya gittiklerinde dükkana yardıma gelen bir adamdı. Anneleri bu adama bir arkadaş olarak güvenirlerdi ve onur verici bir unvan olarak ona “amca” demesini söylemişlerdi Lily’e. Bazen Lily okuldan eve geldiğinde bu adam orada olurdu. Her şey Lily on bir yaşındayken başladı. Adam Lily’e iltifat eder, kaldırıp dizine oturtur ve ona şeker alırdı. Lily bunları çok önemsememişti, ama adam aletini dışarı çıkarıp “ağrıdığını” söyleyerek Lily’e aletine masaj yaptırmaya başlayınca, Lily bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Ondan uzak durmaya, hatta “Hayır” demeye çalışmıştı ama adam, onu, anne babasına ve daha sonra da tüm köye Lily’in flörtöz olduğunu ve doğal güzelliği ve “aklı başında hiçbir erkeğin karşı koyamayacağı” şuh davranışlarla onu baştan çıkardığını söylemekle tehdit etmişti. Ama Lily aptal bir kız değildi ve köydeki diğer erkeklerin tamamının onun cazibesine o ana kadar her nasılsa karşı koymayı başardıklarını gayet iyi biliyordu. Yine de, annesiyle babasının öğrenmesini istememiş, bu yüzden bu durumu sürdürmüştü. O adamdan nefret ediyordu ama bu konuda ne yapacağını da bilmiyordu. Sonra bir gün, okuldaki erkek çocuklarından biri, internetten iPad’ine indirmekte olduğu bir porno filmi arkadaşlarına gösteriyordu. Lily neler olup bittiğini bilmiyordu ama merak etmiş ve olan biteni görmek için grupa sokulmuştu. Tanık olduğu sahnelerde bir kadın bir adamın mahrem yerlerini öpüyor ve ardından ağzına götürüyordu. Birilerinin bunu yapmak istiyor olmasına bayağı şaşırmıştı ama filmdeki adam ve Lily’nin etrafındaki erkekler bundan besbelli hoşlanıyordu. Lily kalabalıktan hızlıca kaçmış ve günlük okul faaliyetlerine koyulmuştu. Birkaç gün sonra, “amcası” ondan masaj yapmasını istediğinde, Lily onun önünde dizlerinin üzerine çökmüş ve filmde gördüğü kadının yaptıklarının aynısını yapmıştı. Amcası gözlerine inanamış ve çok memnun olmuştu. Kendinden geçmiş, Lily öğürmeye başlayana kadar onu kendisine çekmiş ve ardından Lily’nin kafasının tepesine vurmuştu. Çok sert vurmamıştı ama Lily’nin planını uygulamak konusunda şüpheleri olsaydı, bu şüphelerin çabucak yok olmasına yetecek kadar sertti. Adamın esrik iniltilerinin sesi yükseldikçe yükseldi, ta ki Lily adamın aleti kopup ağzında kalacak kadar sert ısırıncaya dek. “Amcası” kapıdan çığlık atarak, her yere kan fışkırarak koşa koşa çıkmıştı ama Lily bir sonraki adımın ne olacağını planlamamıştı. Açık pencereye uzandı, ağzındakini bahçeye tükürdü ve yüzüne ve giysilerine kan bulaşmış vaziyette ve gözlerinden mutluluk ve şaşkınlık gözyaşları süzülerek orada öylece oturup adamın aletine baktı-artık bitti, diye düşünüyordu. Kısa bir süre sonra tavukları kanlı nesneyi bulmuştu ve gagalıyordu. Polis geldiğinde, Lily’nin pembe giysisi, batik boyasıyla beceriksizce boyanmış bir tişört gibi, kanla kaplıydı ve çenesinde ve ağzının etrafında hala pıhtılaşmış kan vardı. Yüzünde görgü tanıklarının o koşullar altında huzursuz edici bulduğu tuhaf bir memnuniyet ifadesiyle, sessiz sessiz, halen ağlıyordu. Adam, yakınlardaki bir hastanenin mahkum koğuşuna götürülmüş ve suçlanmıştı. Lily ve anne babasına onu cezalandırmak için iki seçenek sunulmuştu. Polis onu ya dokuz yıla kadar içeri tıkacaktı ya da polis onu arazisini satıp üç tarlanın hasılatını Lily’e vermek ve köyü temelli terk etmek zorunda bırakacaktı. Lily ve ebeveynleri, Lily iyi bir eğitim alabilsin diye parayı seçmişti. İşte Lily bu yüzden Bangkok’a gelmişti. Bu olaydan sonra, kimse Lily’i açık açık suçlamamıştı ama Lily’nin hayatı değişmişti. Babası da, çoğu kişiye göre, utancından ölmüştü ve Lily bu sebeple köyden yeterince hızla ayrılamamıştı. Bangkok çok heyecan verici görünüyordu ve kimsenin geçmişini bilmediği başkentte adı meçhul bir öğrenci olma fikri Lily’nin hoşuna gitmişti. Bankada, bir de ek iş bulup çalışırsa, üç yıllık eğitimini bitirmesine yetebilecek çeyrek milyon Bahtı vardı ama okul bittikten sonra elinde hiç parası kalmayacaktı. Üstelik, annesinden yardım istememesi halinde -ki bunu yapmak istemiyordu çünkü annesi Lily’nin çok parası olduğunu sanıyordu- üniversite yılları boyunca tutumlu bir şekilde yaşaması gerekecekti. Annesi anlamıyordu ve Lily’e öyle geliyordu ki aslında anlamak da istemiyordu. Bangkok’da birkaç hafta geçirdikten sonra, mücadelesinin bitmediğini fark etti. Üç yıllık bir okulda okuyordu, dolayısıyla, yaşamını idame ettirebilmek için, küçük bir faiz ve tatillerde çalışacağı yarı zamanlı bir işten kazanacağı belki biraz daha fazla bir para dahil, yıllık yaklaşık seksen bin bahtı vardı. Yılda yaklaşık yüz yirmi bin baht kazanabilirdi ama okul altmış bin baht artı kitaplar ve üniformaya mal oluyordu, dolayısıyla, Bangkok’ta haftada bin bahtla geçineceği bir hayatı göze alıyordu ve bu heyecan verici bir manzara olmaktan uzaktı. Aklına gelen tek şeyi yaptı ve kendisine parası olan bir sevgili buldu, bu onun için hiç zor olmamıştı. Üçüncü ayın sonunda, dört düzenli sevgiliye sahipti ve dördü de okul parasına katkıda bulunuyordu. Bu da, ona rahat bir yaşam biçimi sunan fazladan haftalık yaklaşık sekiz bin baht ve bazen daha fazla para getiriyordu. İki kadın ev arkadaşının dairenin daimi olarak erkeklerin girişine yasak bölge olacağına dair kendisine söz verdirdiği bahanesiyle kimsenin görmesine izin vermediği küçük ve güzel bir apartman katı vardı. Tek başına yaşamasına rağmen, erkek arkadaşlarının hiçbiri onun bu konudaki sebeplerini sorgulamamıştı ve o da dairesini hiçbir erkeği götürmemişti. Kendisine gelen tüm erkek ziyaretçilere kira sözleşmesinin bir şartı olarak içeri girmelerinin yasak olduğunu söylemesi karşılığında kapıcıya rüşvet verecek kadar ileriye bile gitmişti. Liliy arkadaşlarına tüm bina sakinlerinin ya kadın ya da evli çiftler olduklarını söylemişti ve Bangkok’ta bu tür konutlar var olduğu ve Lily çok masum göründüğü için insanlar ona inanıyordu. Bu aldatma olayının halihazırda on ikinci ayındaydı ve yerine yenisini kolaylıkla koyduğu yalnızca bir sevgili kaybetmişti. Lily, hasta annesinin dükkanı işletmesine yardım etmek için her Cuma gecesi eve gitmesi gerektiğini söylerek haftasonlarını boş bırakıyordu ama dükkandan ayrıldığı ilk günden bu yana oraya geri hiç dönmemişti. Lily, kendisini domuz kokusundan kurtarmak adına verdiği umutsuz savaştan vazgeçmeden önce, tırnak fırçasına bir şans daha vererek kendini baştan aşağı ovaladı ve yıkadı. Küvetten çıktı, kendisini havluyla hafifçe kuruladı, vücudunu parfümlü talk pudrasıyla kapladı ve ardından, kendisini büyük ve çok rahat yumuşak banyo havlusuna eskiden kalma Tay usulüyle sardı. Bu, onu pis vücut kokusu gibi sardığını bildiği kokuyu gizlemek için şu ana kadar keşfettiği en iyi yöntemdi. Oturma odasına geçti, TV’de müzik açtı ve sevgilileri arasında en sahiplenici olan Aeng’i aradı. “Merhaba, canım, nasılsın?” diye sordu. “Sesini tekrar duymak ne kadar güzel. Annemin yanına gelince seni çok özlüyorum. Artık köyden nefret ediyorum. Keşke buraya gelmek zorunda olmasaydım. Seninle koltuğa kıvrılmayı tercih ederdim.” “Şu an orada mısın, Lily? Evde misin? Arkadan müzik sesini duyabiliyorum. Yanıma taşınmanı istemiştim. Hala düşünüyor musun bu konuyu, hayatım?” “Evet, düşünüyorum, ve evet, dükkanı bir saat önce kapattık. Önce annem duş aldı, sonra ben. Şimdi de onunla oturduk, TV seyrediyoruz ama geç saate kadar ayakta kalmıyoruz. İşe gidenlere yetişebilmek için dükkanın her sabah yedide açık olması gerekiyor. Biliyorsun, Boo, bunu sana daha önce anlattım. Bak, yani dinle, TV’nin sesini açıp kanal değiştiriyorum. Duydun mu? Karaoke barda olsam bunu yapamazdım, değil mi, seni geri zekalı! “Keşke bana daha fazla güvenseydin. Neyse, kapatsam iyi olacak. Annemi sinirlendirmek istemiyorum, onun da biraz sükunet ve sakinliğe ihtiyacı var. Pazartesi gecesi geri döndüğümde görüşürüz. Seni yarın gece ararım. Tatlı rüyalar, canım.” Bu Aeng’i mutlu etmeye yeterdi. Diğerlerini de ertesi gün arayabilirdi. Lily hayalet ve korku filmlerini severdi ve büyük bir korsan DVD koleksiyonu vardı. Bir tanesini seçti, ışıkları söndürdü, büyük düz ekran TV’nin sesini açtı ve film korkunçlaşmaya başladığında arkasına saklanmaya hazır vaziyette, göğsüne bir yastık bastırdı. Koltukta uzanırken, filmin “sıkıcı yerlerinde”, Pazar gününü planladı. Her ne kadar biraz ders çalışması gerekse de, Pazarları hep dokunulmaz bir tatil günüydü. Ancak, haftanın tamamen kendisine ait tek günüydü, dolayısıyla, genelde dışarı çıkıp alışveriş yapmayı severdi. Lily’nin hep yapacak çok alışverişi olurdu çünkü yalanlarının tümünü sürdürmek için bir sürü giysiye ve eşyaya ihtiyacı vardı.

editor-pick
Dreame – выбор редакции

bc

Korku Masalı

read
8.7K
bc

Töre'nin Ağır Kırbacı ( Töre serisi 1)

read
124.8K
bc

BOŞLUK

read
1.0K
bc

Celladına Aşık 2 (töre)

read
43.0K
bc

SADİST

read
1.5K
bc

BULMACA +18

read
18.2K
bc

ALİZE

read
5.5K

Сканируйте код для загрузки приложения

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook