
(Psikoloji Serisi-2) ŞEFKATLİ AŞIK SudeBen, Sude Yavuz! 5 yıl önce anne ve babamın verdiği izinle iradem dışında gittiğim ülkeme, 5 yıl sonra kendi hür irademle geri dönüyordum. Ülkemi ve sevdiklerimi o kadar çok özledim ki her şeyi ile resmen burnumda tütüyorlar.Yıllardır benimle gizli gizli kontörlü telefonlardan konuşan annemi, her anlam da anneme destek olan Altan abimi, babamı, Sedat babamı, Selda'yı, Kürşat'ı, Hülya'yı, Uğur'u, Ali Fırat'ı ve Kutay'ı bile çok özlemiştim. Babam dışında hiçbirinin 5 yıldır birebir yüzünü dahi görmedim. Bir tek babamla bu son iki yıl 2 kez görüştük ama onda da görüşmemiz güvenlik açığı oluşmaması açısından başka bir ülkede gerçekleşti. Bu görüşmelerde babamla kaybettiğimiz yılları telefi edecek vaktimiz olmasa da görüştüğümüz her sefer de bana gerçekten bir baba gibi sarıldı. Ben de ona babam gibi sarılıp ve huzur buldum. Belki de başıma bunca gelenlerin ve onca acının tek iyi yanı bir babam olduğunu bilmek ve görmek olmuştu. Babam iki görüşmede de sevdiklerimizin, Kemal ve benim için hislerini ve özlemlerini anlattığı videolarını getirdi. O videoları belki yüz kez izledim. Her izlediğimde de sevdiklerimle özlem giderdiğim için rahatladığım ve son zamanlarda nadiren de olsa ağladığım tek şey onları görüp özlediğimi hissetmek olmuştu. ....Selda ve Hülya'nın düğünlerinde bulunamamış olmak onların mutluluğuna ortak olamamak evlendiklerini öğrendiğimde beni çok üzmüştü. Malasef Kemal'le bir yıl önce burada evlendiğimizde de bizim yanımızda hiç bir sevdiğimiz yoktu. O yüzden sadece nikah yapmıştık. Düğün olayını zaten sevmezdim; bir de yanımda sevdiklerim yokken neden düğün yapalım ki? Bu sebeplerden dolayı ben istememiştim. Her şeye rağmen nikahta gelinlik giymeye beni ikna etmişti, Kemal.Ben bu dünya da belki de en çok annemi ve Kemal'i üzdüm. Şuan ki en büyük pişmanlıklarımdan biri daha güçlü bir kadın olup sevdiklerimi üzmeden hayatıma devam edememekti. Artık kendimi suçlamanın en çok bana zarar verdiğini öğrenmiştim. Hem yıllar hem de yıllar süren tedavim öğretmişti, bana birçok şeyi. Bundan sonra hayat felsefem şuydu: "Hayatta karşına çıkan her sorunla mücadele et. Mücadelen sonuç vermiyorsa bile bunun için kendini üzme. Mücadeleye başka bir cepheden devam et. Demek ki daha önce mücadele ettiğin cephe doğru değildi. Belki bu daha doğrudur deyip mücadelene başka bir cepheden devam et ama asla vazgeçme!"Kemal! Yani sevgili kocacığım! O benim bu dünyaya tutunma sebebim! Her şeyim! Gözleri beni gördüğü her an gülen ve bana sıcacık bakıp bu soğuk memlekette beni bakışıyla bile ısıtan o mükemmel adam, benim kocamdı, artık. Bugünlere gelebilmek ve Kemal'le aşkımızı yaşayabilmek için çok bedel ödedik. Belki de en büyük bedeli ben ödemişim gibi duruyordu ama asıl 3 yıl boyunca yattığım kliniğe gelip benimle ilgilenen bana güzel şeyler anlatıp moral veren temel bakımı mı bile bazen kendisi yapan Kemal'in ödediği bedeli kimse ödememişti. Kemal'in sabrı, sevgisi, merhameti, ilgisi ve aşkı beni gün be gün iyileştirirken ben bunu farkettiğimde çoktan iyi olmuştum. Buraya geldiğim zamanları hiç hatırlamıyordum. Ben ömrümün 3 yılının, hayatımdan çalınan o 3 yılımın hesabını bana bunları yapan ve türlü acılar yaşatan şerefsizden soracaktım.İnsan kendini unutur mu? Unuttum! İnsan hayatından vazgeçer mi? Geçtim! İnsan kendi hayatını sonlandırmak ister mi? İstedim! Hem de 4 kez! Bunları asla kendi irademle yapmadım. İradem bende olsa asla da yapmazdım! Sevdiklerimi üzmek şöyle dursun, ben bir insan olarak değerliydim! Benim değerimi kimse bana vermemişti ki! O ben olduğum için olan değerdi ve beş para etmez insanlar için o değerime haksızlık edip asla ama asla canıma kıymazdım!Sonradan öğrendiğim zaman çok üzüldüğüm bir gerçek vardı ki; toplamda üç buçuk yıl süren tedavim sürecinde kendimi bilmediğim zamanların başında karnımda büyüyen hatta kalbi bile atmaya başlayan oğluma kıymaktı! Babası bir şerefsiz, haysiyetsiz, sapık, sadist, psikopat birisi olsa da aklım yerinde olsa ben daha dünyaya gelmemiş, hiç bir suçu olmayan oğluma kıymazdım! Kemal, beni teselli etmek için onun doğsa bile engelli doğacağı gerçeğini anlatsa da ben onu hayattan asla koparmazdım! Bana iradem dışında oğlumu öldürten aslında oğlumun katili olan o şerefsiz psikopattan daha doğmadan ölen oğlumun hesabını da soracaktım!Ben, Sude Yavuz! Yanımda Kemal Yavuz'la birlikte Türkiye'ye 5 yıl sonra bugün tekrar adım attım. Kemal, elimi sıkı sıkı tutarken onun verdiği desteği hissederek derin bir nefes alarak indim, o uçaktan. Benim asıl hikayem asıl mücadelem şimdi başlıyordu! O şerefsiz, psikopat bana ve sevdiklerime verdiği acıların ve ve telafisi olmayan hasarların hesabını misli ile ödeyecekti! Artık onun karşısında o herşeyden korkan, her şeye susan, her şeyi kabullenen Sude yoktu! Psikopat bir zorba ile olan hukuk savaşım başlasın o zaman!

