Liseye yeni başladığım yıllarda televizyonda gündüz kuşağında bir pembe dizi furyası dönmeye başlamıştı. Bizden Kara Melek vardı. Yurtdışından Rosalinda, Marimar, Vahşi Güzel filan… Hep zenginlerin hayatı, onların dünyası anlatılırdı. Okuldan gelir, soba başında ısınmaya çalışarak, ekmek arası peynir ve çayla midemi bastırırken, Rosalinda’nın Fernando Jose ile malikhanelerinin avlusunda, havuz başında kavga etmelerini izlerdim. Zannederdim ki, üniversite okursam, Rosalinda kadar zengin olurum. Üniversite okurken sahip olabildiğim tek şey sobadan kombiye geçmek olmuştu oysa. Araba fabrikasında yöneticiydim ama bir arabayı bırak, taksiye binecek param bile yoktu.
Aykut’la beraber bir gecelik peri masalı yaşamaya hazırlanıyordum. Aynı o dizilerdeki gibi bir davete katılacaktık. Bu defa önümd
