Sessiz Fırtına

1484 Words
Deniz küçük bir işi olduğunu söyleyip yanımızdan ayrılmıştı. Bizde, Asya’yla yürümeye devam ettik. Otobüslerin olduğu tarafa vardığımızda köşede duran Yaman Koleji öğrencileri dikkatimizi çekti. İster istemez gerilmiştim. Asya: “Alina gerilecek bir şey yok…bak onlara karşı böyle durursan üzerine gelecekler.” deyip beni sakinleştirmek istedi. “Emir’i görmüyorsun dimi? Deniz yokken onunla karşılaşmak istemiyorum.” dedim. Hayır anlamında başını salladı. Aslında haklıydı kimseye benimle uğraşabileceği gücü vermeyecektim. Hızla önlerinden geçerken bir kaç kişi bir şeyler söyledi ama tam duymamıştım. Yürümeye devam ederken Basket takımı ve o çok nefret edilesi Emir’le göz göze geldim. “Deniz ne olur işini çabuk bitir ve buraya gel!” diye kendi kendime konuşurken, yapmacık gülümsemesiyle Emir bize doğru yürümeye başlamıştı. Asya kolumu daha sıkı tuttu. “Sakın ona istediğini vermiyorsun… dik dur.! Her şeyin sorumlusu o.” Haklıydı aslında ben ona istemediğimi güzel bir dille söylediğimde peşimi bırakması gerekiyordu. Yaptığı hareketler ve tehditlerin sonu iki okulu bu hale getirmişti. Emir yanıma yaklaştığında yanında geçip gidecektim ki kolumu tuttu. “Bir selamı bana çok mu görüyorsun boncuk.” Dedi o tiksindiğim sesiyle. Bahçede bir kaç göz çoktan bize dönmüştü. Cevap vermek yerine kolumu çekip devam etmeye niyetlendim ama kolumu daha sıkı tuttu. Asya: “Eceline susadın sanırım sen yine. Kız seninle konuşmak istemiyor uzak dur.” diye kükredi. Teşekkür edercesine Asya’ya döndüm. Emir’in gülümsemesi yüzünde daha çok arttı. “Yoksa ne yapacaksınız. O çok sevdiğiniz Deniz’ciğimi çağıracaksınız.” Diye imada bulundu. Aslında Emir çirkin bir çocuk değild. Dış görünüş olarak herkesin yanında olmasını isteyeceği bir tipti. Tabii ben onun içini bildiğim için aynı şeyi düşünmüyordum. “Kolumu bırak.! Seninle konuşmak için verdiğim oksijen kaybına değebilecek biri değilsin.” diye tabiri caizse tıslayarak konuştum. Emir bu durumdan çok hoşnut olmamıştı. “Öyle mi?” dedi. Devam edecekti belli ki ama arkadan Deniz’in sesinin gelmesiyle o tarafa döndü. “Çek o ellerini yoksa…” Emir cümle bitmeden Deniz’e doğru bir adım attı. “Yoksa… devam etsene götün yiyorsa” diye öfkeyle konuştu. Deniz’in rahat tavrı onu daha çok sinirlendirmişti. Deniz yanıma geldi ve elini omzuma atıp beni kendine yaklaştırdı. Emir artık sadece sinirli değil o halimize bakıp gözlerinden ateş atıyordu. Deniz sakin bir şekilde “ Yoksa o elini götüne sokarım!” diye devam etti. Yine kavga çıkacak diye korkuyordum ki Deniz durumu fark etmiş gibi Asya’ya döndü: “Asya, Alin’i al otobüse binin.” Asya onu onaylar gibi başını salladı. Koluma girip otobüse doğru yürümeye başlamadan Deniz’e döndüm: “Sende gel… bırak şunu” diye iğrenerek Emir’e baktım. Bu bakışlarım bile onu mutlu ediyor gibiydi. Deniz: “Hadi canım hadi… otobüse biniyorsun. Bir şey olmayacak. Geliyorum 5 dakikaya” diyip bana yaklaştı başıma bir öpücük koyup tekrar Emir’in yanına geçti. Emir gördükleriyle yerinde duramıyor gibiydi. Deniz’de zaten bilerek yapıyordu tüm bunları. Bizi sevgili zanneder belki uzak durur diye ama unuttuğu bir şey vardı aramızdaki arkadaşlığın samimiyetini herkes biliyordu. Onaylar bir şekilde başımı salladım ve Asya’yla otobüse bindik. Camdan dışarıyı izliyordum. Biraz sonra Emir ve Deniz’in olduğu kısımın kalabalıklaştığını gördüm. Ne olduysa içlerinden bir çocuk bana dönüp olumsu anlamda kafasını salladı. Dışarıda sesler yükselmeye başlayınca hızla yerimden kalktım. “Asya çık Deniz’in yanına gideceğim” dedim ama kime dedim oturduğu koltuktan hareket emiyordu resmen. Hayır dercesine kafasını salladı. Ama onu dinleyemezdim. “Asya çık dedim sana!” deyip derin bir nefes aldım. “Bir şey oluyor işte. Çık… yine benim yüzümden…” Asya asla kıpırdamıyordu. Tekrar cama baktığımda Deniz’i gördüm. Başını ovuyordu. Asya yerinden hareketlenince koşarak otobüsten indim. Deniz’e koşup sarıldım. “Ne oldu?” diye sordum. Sarılmama karşılık verdi. Deniz “Kaşıntısı varmış. Bende yardımcı oldum. Orada bana bir şey olmadı ama böyle sarılmaya devam edersen sanırım boğulacağım” diyince fark ettim o kadar sıkı sarıldığımı. Kollarımı çözdüm. Arkaya baktığımda resmen beni suçlayan gözleri gördüm. Kimse olayın farkında değil mi? Sırf beni isteyen biriyle birlikte olmak zorunda mıydım yani? Arkadan bağırışla durdum. “Bu günlerin hesabını vereceksiniz!” Emir’e dönüp baktım. “Hele sen Alin. Bana yalvaracaksın” diye konuşmasına devam etti. Deniz ona doğru gidecekti ki kolunu tuttum. “Lütfen!” dedim. Sesim ağlamaklı çıkmıştı. “Elini korkak alıştırma prenses” diye bağırdı Deniz. “Elinden geleni yapmayanında amına koyim” diye devam etti. Daha fazla konuşmasına izin vermeden otobüse bindirdim. Cam kenarına kendimi attım. Dışarı bakarken gözlerimdeki yaşlar beni iyice rahatsız etmeye başladı. Ağlamayacaktım. O şerefsize karşı zayıf görünmeyecektim. Asya’nın yanıma oturmasını beklerken Deniz yanıma geldi. Yüzümü kendine çevirip baktı. “Alin… eğer ki o gözünden bir damla yaş akarsa gider o orospu çocuğunu öldüresiye döverim” diyip derin bir nefes aldı. Sonra devam etti “Sakın… korkma. Ben yanındayım bacııım” dedi. Gülmüştüm bacıım demesine “Heeeh şöyle gülsün bakim o yüz” dedi kafamı omuzuna koyup gözlerimi kapattım. Otobüs dolmaya başladı ve çok sevdiğimiz müdürümüzde otobüse bindi. Deniz’e ters ters bakıp bir şey diyemeden bağırıp konuşmaya başladı. “Bu sene otobüs düzenlerini biz ayarladık.” Dedi. Ama otobüsün içinde itiraz sesleri arttı. Müdür aldırış etmeden konuşmaya devam etti “2 okul öğrencileri karışık gidecek.” Deniz yerinden kalktı. “Böyle bir şeyi kabul etmiyoruz müdür bey.” dedi. Onaylayan seslerle müdürün karşısına dikildi. Müdür: “Size fikrinizi sorduğumuzda söylersiniz gençler.” Dedi. Deniz itiraz edecek gibiydi ama müdür onu çoktan başından savmıştı. Müdür her öğrencinin yanına diğer okuldan birini yerleştirdi. Sıra bize gelmişti. “Deniz, sen Emir’le oturacaksın.” Deniz öfkeyle çıkıştı “ dalgamı geçiyorsun müdür sen!” Müdür “ Deniz… beni sınama oğlum. Kavga etmeden önce düşünecektiniz.” Diyip cevap hakkı vermeden devam etti. “Asya, Merve seninle otursun… Alin kızım sende Bora’yla otur…” Bora kimdi tanımıyorum. Yanıma yaklaşan çocuğu görünce bana kavgada bakan çocuk olduğunu gördüm. Sesimi çıkartmadan cama doğru yanaştım. Deniz bana bakıyordu. Sorun yok dercesine başımı salladım. Bunun hesabını müdüre soracaktı. Ama bekliyordu. Bora’da koltuğa oturduğunda ban döndü “Merhaba ben Bora.” Diyip elini uzattı. Gözüm Deniz’e kayarken, Emir’inde öfkeyle baktığını gördüm. Elini tuttum” Bende Alin… memnun oldum” dedim. O ara Emir’in sesi kulaklarımızı tırmalamıştı. “Bora… o elin başka tarafına gelsin istemiyorsan bir daha o kıza elini uzatmıyorsun koçum” dedi. Deniz o ara Emir’e bir şey dedi aralarında lafla kavga ediyordu anladığım kadarıyla. Bora: “ Aynısı senin içinde geçerli Emir. Benimle konuşurken düzgün konuş…” diye imayla konuştu. Deniz telefonu gösterince telefonuma baktım. Wp’ye girdim. Üç Silahşörler Deniz: “Rahatsız olduğun an söyle. Yanına gelirim.” Alin:”Tamam canım” Asya: “ Yalnız çocuk yakışıklıymış Alin:)))” Deniz: “Ağzımı bozdurma kızım benim. Sikerim yakışıklısını” Gözlerimi belertip Deniz’e döndüm. Yapmacık bi kızgınlıkla ona baktım. Ağzına vurdu. “Aferin” diye ağzımı oynattım. Bora “ Duyduğum kadarıyla iki okul arası çokta iyi değilmiş. Sanırım senin yüzünden” dedi. Olumlu anlamda başımı salladım. Cevap vermek istememiştim. Hemde aynı okuldan bir çocuğa. Deniz ve Emir’in rahatsız edici bakışlarıyla da uğraşasım yoktu açıkcası. Kulaklığımı takıp Spotify’a girip Mavi Gri’den “Ben Sende Yandım” şarkısını açıp kafamı cama yasladım. İlerleyen zamanda uyuya kaldığımın farkında bile değildim. Kolumun dürtülmesiyle uyandım. Bora’yı görünce bir an irkildim. “Ah.. özür dilerim korkacağını düşünmemiştim.” Diyip saçlarına elini daldırdı. Bu hareketiyle gözleri dikkatimi çekti. Kehribar rengiydi ve ona yakışmıştı. Düşüncelerimi kafamda öteledim. “Sadece mola vermiştik. Arkadaşlarının uyuduğunu görüncede ben seslenmek istedim” dedi. “Teşekkür ederim.” Dedim uykulu sesimle. Biraz kendime gelmeye çalıştım. Ama gelemeyeceğimi anlayınca çokta zorlamadım. Geri uyuya kalmıştım. ****** Buram buram gelen kahve kokusu beni uyanmaya zorlamıştı. Kısık ve uykulu bir sesle: “Deniiz kahvemi mi getirdin?” diye sordum. Ama cevap gelmedi. Belki Bora kendine kahve almıştır diye düşünüp gözlerimi hiç açmaya çalışmadım. Biraz sonra Emir’in sesiyle öfkeyle uyandım. “Deniz değil boncuk. Sana ben kahve getirdim.” Sert bir ses tonuyla “ Senden bir şey istediğimi hatırlamıyorum Emir. Uzak dur benden” diye çıkıştım. Sesim biraz yüksek çıkmıştı. Uyuyan bir kaç kişi gözlerini açtı. Ama Deniz kaçıncı rüyasındaydı Allah bilir. “Sence de fazla naz aşık usandırmaz mı boncuk? Artık aramızı düzeltelim diyorum.” dedi imalı bir şekilde. Daha ilk günden başlamıştı yine. “İstemez dedim.” diye kısık ama öfkeli bir sesle söylendim. Otobüse binen Bora’ya kaydı gözlerim. Emir’e diktiği kehribarlarından öfke saçıyordu resmen. “Çık şuradan Emir. Kız sana istemediği söyledi.” diyip, Emir’i kolundan tutup uzaklaştırdı. Emir bu hareketiyle öfke patlaması yaşıyordu artık. “Sen kim olarak karışıyorsun?” “Arkadaşı” diye geçiştiren Bora yanıma oturdu. Elindeki kahveyi bana uzattı. Bende aldım. Emir’in bakışları daha çok öfkeyle dolmaya başladı. Deniz bu arada uyanmış olanları anlamaya çalışıyordu. Daha sonra sesi yükseldi. “Ya bak Emir senin mk. Olum hiç mi akıllanmıyorsun sen!! Yediğin dayak yetmedi mi?” diye fırladı yerinden. Emir’i tuttuğu gibi koltuğa oturttu. Yanıma gelip elimde ki bardağa baktı. İster istemez kendimi hesap vermek zorunda hissettim. “Şey… Bora molada kahve almış.” diyip geçiştirdim. Tek kaşını kaldırmış bana bakan Deniz’e ajitasyon yapmam gerektiğini hissedip “Bu yolculukta beni unuttun beyefendi. Kahvemi çoktan alıp getirmiş olman gerekirdi. Hiç hesap sorma” diyr hızlıca konuştum. Bora halimize gülüyordu. Deniz: “Sağol” diyip yerine oturdu. Ah Deniz bu tatil seninle bitmeyecek gibi. 🌸
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD