2.Bölüm

1609 Words
• Ada • Arabanın arka koltuğunda oturmuş nasıl kaçabileceğimi düşünürken önde oturan iki adam kendi aralarında kısık ses ile muhabbet ediyordu. Aklıma gelen fikrin tutup tutamayacağından emin değildim ama şuan başka da seçeneğim yoktu. Ali Esat gayet net konuşmuştu ve böyle bir risk alamazdım. Oktay pisliği yüzünden yeterince çamura batmıştım bu çamura da çevremdekileri çekmek istemiyordum. "Durdur musunuz arabayı," dedim elimi başıma koyup on numara bir rol yapmaya çalışırken. "İyi misiniz Ada Hanım?" "Durdurun arabayı midem çok kötü, kusacağım." Umarım flash tv oyunculuğumu yutarlardı bu adamlar. "Hastaneye gidelim mi?" Diyen adam arabayı durdurunca gözlerimi sıkı sıkı kapadım. "Bana önce bir su alın olur mu?" dedim masum bir ses tonunda. "Hemen alıyorum," Diyen adam arabadan inip karşı büfeye giderken diğerine baktım bayık gözlerle. "Şekerim düşmüş olabilir rica etsem tatlı bir şeyde alır mısınız?" "Tabi efendim," Diyen adam arabadan indiğinde hızla çantamı elime aldım ve arka kapıyı açıp indim. Adamların dikkatini çekmeden evvel koşarak caddeye çıktım ve bana gelen bir taksinin önüne atladım. "Ada Hanım!" arkamdan bağıran adam ile korkudan bedenim titremişti istemsizce ama durmadım ve arkama bile bakmadan taksiye bindim. Taksi hızla uzaklaşırken ben nefesimi düzene sokmaya çalıştım. "Lütfen daha hızlı," dedim arka camdan adamların gelip gelmediğine bakarak. Muhtemelen aramıza başka arabalar girmişti ve ben ilk defa İstanbul trafiğine şükrettim. Ben Ali Esat'ın kendi evinin adresini taksiciye verdiğim sırada çalan telefonum ile elim çantama gitti ve telefonumu çıkarıp ekrana baktım. Oktay Galipoğlu yazısı boğazımda bir yumru yaratırken titreyen ellerimle telefonu komple kapatıp çantama attım. *** İki saati bulan bir yolculuktan sonra evin önünde durduğumuz da adama parasını ödedim ve taksiden indim. Kapıya doğru gittim ve çalmama fırsat kalmadan kapı açıldı. Karşımda yeni duş almış saçları ıslak Ali Esat'ı gördüğümde istemsizce gözlerimi kaçırdım. "Gelmeyeceksin sanmıştım," Diyen Ali Esat yandan bir gülüş sundu bana ve kenara çekildi. "Bende hazırlanıp oraya gelecektim." Dalga mı geçiyorsun canım? "Cidden ne yaptığın hakkında bir fikrin yok değil mi? Oktay Galipoğlu’ndan bahsediyoruz kiminle uğraştığın hakkında bir fikrin bile yok!" Ben sinirle içeriye geçerken hemen arkamdan Ali Esat kapıyı kapadı. Salonun ortasında ona döndüğüm de o ise gayet rahat bir tavırla koltukta oturuyordu. Sülalesi geniş herhalde. "Senin var mı Ada? Oktay Galipoğlu'nun kim olduğu hakkında bir fikrin var mı?" kelimeleri bastırarak söyleyen Ali Esat'ın rahat olan o ifadesi gitmiş yerine sert bir ifade gelmişti. "Kumarhaneler zinciri olan, kendini iş adamı adı altında tanıtan ama yer altının en önemli isimlerinden olan ve paçayı kurtarmak için kendi annesini bile satan Oktay Galipoğlu'nu tanıyor musun?" Dudaklarım aralanırken bir kaç kez yutkunmayı denedim ama başarısız oldum. Oktay'ın zaten karanlık bir adam olduğunu biliyordum ama bu kadarı beni şok etmişti. Böyle bir adamın elinde olduğuma mı yanayım yoksa ailemi böyle bir aileye bulaştırdığıma mı? Neredeydi benim aklım Ege ile o yatta yemek yerken? Her şey o yüzden başlamıştı lanet olsun ki her şeyin başı o yattı. "Veya benden intikam almak için seni kullanan Oktay'ı?" Ali Esat rahatça yayıldığı koltuktan kalktı ve ama doğru ilerledi. "Neden senden intikam alsın? Geveleyip durma nereden tanıyorsanız birbirinizi söyleyin!" sabrımın son kırıntılarını yaşarken Ali Esat üstüme geliyor o geldikçe ben geri gidiyordum. Şurada bayılsam yeriydi doğrusu. "Oktay Galipoğlu, Rüya'nın beni onunla, onu da benimle aldattı. O adam Bir şekilde beni öğrenmiş ve seni kullanıyor," dedi Ali Esat tüm algılarımı tek bir kelimeye yoğunlaştırarak. Rüya... Başıma gelen her şeyin sorumlusu belki de bu hayatta nefreti tatmama sebep olan tek kişi miydi yani? Oktay'ın esareti altına Rüya yüzünden mi girmiştim ben? Peki ya Ali Esat, o nasıl izin verebilmişti buna? "Ege'nin o adamın kardeşi olduğunu biliyordun değil mi, ondan uzak dur dedin bana?" dedim geldiğimden beri kaçırdığım gözlerimi gözlerine dikerek. "Bilmiyordum," dedi ve üstüme gelmeyi bırakıp durdu. "Şimdi ki öfken kime peki? Neden Oktay ile benim üzerimden savaşa girdiniz? Rüya için mi bu savaş benim için mi?" sesimi ne kadar güçlü tutmaya çalışırsam çalışayım titremesine engel olamıyordum. Hayatımın iplerini fark etmeden iki adamın eline verdim ve geri çekildim. Hak etmiş miydim bu kadarını? "O şerefsizle aramda hiç bir zaman Rüya söz konusu olmadı Ada. Benim onunla derdim başka ve sen ne olduysa bana her şeyi anlatacaksın. O adamla nasıl evlendin anlatacaksın," dedi Ali Esat sıktığı çenesi ile. Ben yutkundum ve Ali Esat'ın öfke ile parlayan gözlerine baktım yenilmişlikle. Bunca zaman oyuna dâhil değildim ama artık bende dâhil olacaktım. Ne olursa olsun artık ben esareti değil cesareti seçiyordum ve Ali Esat'a her şeyi anlatıyordum gözümü karartıp. "Burada geçirdiğimiz son gün Ege'den mesaj aldım," dedim derin bir nefes alarak ve yanımda ki koltuğa oturdum. Ali Esat hâlâ ayakta durmaya ve bana bakmaya devam ediyordu. "Ve bana söylemedin." Ali Esat'ın sesi sertleşirken gözlerimi kaçırmakta buldum çareyi. "Beni bir yata çağırıyordu bende tamamen konuşup bana bir daha mesaj aramamasını görüşmek istemediğimi söyleyecektim." "Sen iyi misin? Ben sana bu adam tehlikeli diyorum sen gidiyorsun dibine giriyorsun sen benimle dalga mı geçiyorsun Ada!" Ali Esat'ın sesi birden yükselince istemsizce irkildim. "Bağırma, pişmanım zaten nereden bileyim böyle olacağını," dedim titreyen sesimle. Ege'nin o görüntüsü gözlerimin önüne geldikçe gözyaşlarıma engel olamıyordum. "Ölü bulunduğu yat," dedi Ali Esat soğuk bir ses ile. "Bir şekilde bir bağlantın var bu ölümle." Ali Esat'ın aklında ki taşlar yerine oturmaya başlamış devamını o getirmişti. "Ben yata gittiğim de Ege'yi yatağın üzerinde cansız bir şekilde buldum kanlar içinde. O şokla yanına gidip nefes alıp almadığına baktım ama Oktay gelmiş ve beni öyle görmüş. Ege'yi benim öldürdüğümü düşündü Ali Esat. Ben bir karıncaya bile zarar veremem bir insana nasıl kıyarım?" "Senin benimle bir bağlantın olduğu biliyordu ve bunu kullanıp sana istediğini yaptırdı," dedi Ali Esat yanıma oturarak. Yüzüne dahi bakamıyordum. "Önce beni öldürmeye çalıştı. Ben bir şekilde elinden kurtuldum ama daha sonra öğrenmiş olmalı ki senin benimle nasıl bir bağın olduğunu onunla evlenmem için tehdit etti. Önce kabul etmedim ama tüm direncimi kırdı geçirdi," dedim elimin tersi ile akan yaşlarımı silerek. "Gel buraya," Diyen Ali Esat beni kolları arasına alıp kendine çekti ve dudaklarını saçlarımın üstünde hissettim. "Bitti artık. Sana bunu yapamayacak. Söz veriyorum Ada kızım bir daha onunla karşı karşıya gelmeyeceksin, ben varım artık yanında." Ali Esat'ın dediklerinin gerçek olması için her şeyimi verebilirdim ama olmaz. Oktay'ın nasıl bir adam olduğunu görmüştüm, zarar verirdi aileme. "O kadar kolay değil Ali Esat. Oktay beni korkutmak için ne ile tehdit ettiyse hepsini yapar biliyorum, bunu göze alamam." "Ne bekliyorsun tekrar o eve dönmeyi falan mı?" Ali Esat yanımdan kalkarken tekrar karşımda durmuştu. "Hayal gücüne hayran kaldım. Hadi ara annenleri eve döneceğini söyle sevinsinler," Diyen Ali Esat bana bakmadan koltuğun üzerine bıraktığım çantama doğru ilerledi. "Gidelim mahalleye bir an önce." "Ali Esat, o eve döneceğim..." çantamı eline alan Ali Esat bana dönmüştü. "Dönmek zorundayım. Senin mesleğinle tehdit etti beni," dedim ve nefes alamadığım hissettiğim için elimi boğazıma götürdüm. "Ailemle tehdit etti anlıyor musun? Sen görevdeydin ve sen görmedin onun adamı adım adım seni takip etti. Ailem ya ailem," dedim kısık sesimle. "Görevimden istifa ettim," diyen Ali Esat çantamı koltuğun üzerine fırlattı. "Görevimden sırf onunla onun gibi savaşmak için istifa ettim ben!" sesi yükselen Ali Esat ile irkildim. Ne demek istifa ettim? Vatanı için gözünü kırpmadan kendini kurşunların önüne atan adam vaz mı geçmişti yani? "Yapma," dedim ve bunun gerçek olmaması için içimden dua ettim. "Yaptın mı?" dedim kafamı ellerimin arasına alarak. "Nasıl yaparsın," dedim boğuk bir ses tonu ile. "Asıl sen nasıl yaparsın? Seni tehdit ediyorsa bir şekilde bana söyleyecektin! Ben yoksam gidecektin babana söyleyecektin tüm aileye söyleyecektin ona boyun eğmeyecektin! Evlendin lan evlendin adamla! Çocuk oyuncağı mı bu Ada!" Ali Esat'ın sesi duvarlara çarparken her kelimesinde karşısında ezildim. “Bizi harcamayı bile göze aldın! Sen bizi mahvettin ve ben buna rağmen senin arkanda olacağım diyorum, senin için uğruna öldüğüm vatanımdan vazgeçtim diyorum ama sen o kadar korkak ve bencilsin ki buna rağmen yine bizi harcıyorsun!" Her bir kelimesi iğne olup kalbime batarken tutunacak bir yer aradım düşmemek için. “Ben mi harcadım bizi?" dedim alayla. Gözlerimden yaşlar aksa da canımı yakan bu kelimelerin karşılığını söyledikten sonra pişman olacağım kelimelerle verecektim. "İki ay önceye kadar ben senin hayatında yoktum. Yalan mı? Beni sevmiyorsun bile sen. Ben yıllarca acıdan kıvranıp Rüya ile seni izlerken de ben senin hayatında yoktum. Şimdi ise sırf ben mutlu olayım diye sen deneyelim dedin ve benin senin hayatında oldum öyle mi? Denemek için denedin. Esin ile de deneyebilirdin şansa bak ben çıktım tahlilli! Kim harcadı Ali Esat bizi? Rüya için Oktay Galipoğlu ile karşı karşıya gelip onu benim hayatıma sokan sen mi? Yoksa sizi korumak için Oktay Galipoğlu'na boyun eğen ben mi?" Ali Esat'ın gözlerinde gördüğüm o hayal kırıklığı ruhumu parçalara ayırırken dudaklarımı pişmanlıkla birbirine bastırdım. Canını çok mu yaktım Aliş? "Sanırım herkes seçimini yaptı," dedi Ali Esat bana sırtını dönüp küçük merdivenlere doğru ilerlerken. "Taksi çağırırım seni bırakır evine." Hıçkırarak ağlamamak için kendimi sıkarken dediklerimden pişman olmuştum bile. Gözlerim dış kapı ve merdivenler arasında gidip gelirken titreyen ellerim ile gözlerimin önüne gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. En fazla bir kere de o yakar canımı ama onu görmeden biraz olsun canının acısını almadan gidersem asıl o zaman benim kalbim lime lime olur. Titreyen bacaklarımla yukarıya çıktım ve yatak odasının girişinde durup başka bir gömlek giyen Ali Esat'ı gördüm. Üzerini değiştirmişti ve bir yere gidiyordu. "Ciddi değildim," dedim kısık sesimle ve gözlerimi kaçırmıştım. "Hiç bir zaman bunları düşünmem. Olanlar senin yüzünden değildi, Ege'yi hayatıma alan bendim ve bu yüzden başladı her şey." sözlerim Ali Esat'ta bir etki yapmamış olacak ki yüzüme bakmadan gömleğini iliklemeye devam etmişti. “Haklısın aslında biliyor musun? Hiç bir zaman sevmedim ben seni... Eğer yardımımı istersen söylersin." Yanımdan geçip giden Ali Esat'ın arkasında yaşlı gözlerle baktığımda duvara tutundum düşmemek için. 'Hiç bir zaman sevmedim ben seni...' Zihnimde kelimeler dönüp dururken her tekrar eden kelimede kendimden nefret ettim. İnsan insana bunu yapar mı Ali Esat? Sen benim için kurşun kalemle yazılmış bir yazı gibiydin ve az önce kendi kendini sildin ama izin kaldı en derinimde Aliş, çok can yakıcı bir iz...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD