Yalnızlığın Çığlığı 🕊️

1411 Words
ELA KARAHAN 3 AY ÖNCE Kalabalığın içinde yalnızdım . Öyle bir yalnızlık ki , bazen kendimden bile korkuyordum . İstiklal Caddesi ’ nde yürürken bir an durdum . Herkesin bir telaşı vardı ; bir yerlere yetişiyor, bir şeylere çabalıyordu. Bu acele hali, hayattan çalıyordu bizi . Oysa bu bana hep yanlış gelmişti . Karşılaştığım yüzlerde kimi zaman bir tebessüm , kimi zaman gerginlik , kimi zaman da derin düşünceler okunuyordu . Düşünüyorduk çünkü . . . Bazen ' onu kırdım mı? ' diye, bazen ' yanlış mı anlaşıldım? ' diye . Kalbini kırdığımız insanları düşündüğümüz o anlar vardı ya , işte en insani yanımız belki de buydu . Tam bu düşüncelerin içinde boğulurken biri bana çarpıp telaşla “ Pardon ” dedi ve hızla uzaklaştı . Belki çok acelesi vardı . Belki sevdiği bekliyordur onu . . . O an fark ettim , yalnızdım . Aslında yalnız değildim ; kardeşlerim vardı ama eksik kalan bir şey hep vardı . Kendimi toparlayıp Galata Kulesi yönüne yürüdüm, oradan da Eminönü ’ ne . Küçüklüğümden beri yürümeyi severdim . Bir balık ekmek alıp sahildeki bir banka oturdum . Hem yemeğimi yedim hem denizi izledim . O gün deniz de kasvetliydi . Hava , haziran olmasına rağmen kapalıydı . Belki birazdan yağmur yağardı . Ama asıl içimi burkan , bu kasvetin bana 2020 ’de yaşadığım bir anıyı hatırlatmasıydı . 📎 Geçmiş : 2020 Hava güzeldi . Bizimkilere sürpriz yapmak istiyordum . Elimdeki taze ehliyetle babamın odasına doğru yürürken anneme yakalandım . Ehliyeti hemen arkamda sakladım . “Elinde ne var senin ? ” diye sordu . Gülümsedim . “Baba Bey’ in odasına gidiyorum an-niş. Sen de gel , öğrenirsin sultanım ,” dedim . Babamın kapısını çaldım , içeri girdim . Telefonunu aceleyle kapattı . Ben de ehliyeti gösterdim: “Baba Bey , arabamı isterim !” Kaşlarını çattı . Annem kolumu cimcikledi : “Ne ara aldın ehliyeti , kız ? ” dedi azarlayarak . Babam gözlüklerinin üstünden bakıp gülümsedi : “Nasıl bir araba istiyorsunuz Peri Kızı ?” Omuz silktim . “Fark etmez babacım .” 📎 GÜNÜMÜZ İşte öyle bir andı . . . Şimdi geriye dönüp bakınca, bazen ' Keşke ehliyet almasaydım , ' diyorum . Çünkü bazen bir gün geliyor , sarılmak istediğinde geriye sadece bir avuç toprak kalıyor . Banktan kalkmak istedim ama başaramadım . O sırada telefonum çaldı. Arayan, tek dostum : “Yeşil Gözlüm .” Rehberimde adı böyleydi çünkü gözleri yeşildi . Telefonu açtım : "Ela , neredesin ? Meraktan öldük ! Haberin var mı ?" Bağıran çocukluk arkadaşım Derya ' ydı . Merakının yanında biraz öfke de vardı . "İyiyim Derya . Sadece . . . yalnız kalmak istedim," dedim . "Yıllardır hep bunu yapıyorsun! Bırak da yardımcı olalım artık ! " İçimden ' Bana annemle babamı geri getirebilir misin? ' diye bağırmak istedim ama sesimden sadece şu cümle çıktı : "Zaten yeterince yardımcı oluyorsunuz ." "Emir ve İlayda seni çok merak etti . Neredesin ? " Birden kendime geldim. Kardeşlerim . . . Annemle babamdan bana kalan tek varlıklar. Sessizce : "Her zamanki yerdeyim ," dedim . "Tamam, geç kalma. Herkes seni bekliyor." “Bir araba gönder. Bu saatten sonra otobüsle sürünemem.” “Tamam kuzum, iki saate orada olur.” Konumu attım . Sonra bir kafeye geçip kendime bir salep söyledim . İnsanları izlemeye başladım. Bazıları kahkahalarla gülüyor , bazıları sohbet ediyordu . Tam o sırada biri bana bakıyordu ki . . . telefonum tekrar çaldı. Arayan : kuzenim Meriç . "Efendim kuzen ?" "Çıksana hemen , bekletme beni ." Telefonu yüzüme kapattı . Göz devirdim . Hesabı ödeyip dışarı çıktım . Kapıda siyah arabasıyla bekliyordu . Bindim , kemerimi taktım , agresif bir sesle : “Ne ? ” “İyi değilsin . Bu hâlin beni üzüyor , peri kızı .” Yine , bir sevdiğimi daha üzmüştüm . Bunca zaman takındığım gülümsemeyi sadece bugün indirivermiştim . “Gülüp eğlenmemi mi bekliyorsun kuzen ? ” dedim . “Evet . Hayat devam ediyor . Amcam ve yengem yaşasaydı , bunu isterlerdi .” “Sakın . . . bir daha o ismi ağzına alma ! ” dedim sinirle . “Beş yıl oldu Meriç . Kaybetmenin ne olduğunu bilmeden konuşma !” Sessizce yola devam ettik . Camdan dışarı bakarken Meriç ’ in sesi tekrar yükseldi : “Ben de kuzenimi kaybediyorum , buna ne diyorsun Ela Karahan ! ” İlk kez bu kadar sinirliydi . Gözlerimi kapattım , iç geçirdim : “Ben böyleyim Meriç . Beni böyle kabul edin . . .” Meriç , dayanamayıp tekrar konuştu : “Bu sene son senemiz üniversitede , biliyorsun .” Gözlerimi devirdim . “Evet , biliyorum ,” dedim . Sıkıntıyla iç çekti . Direksiyonu sıktı . “Ne olacağını biliyorsun değil mi , Ela ?” Ruhsuz bir kahkaha döküldü dudaklarımdan. Meriç ’ e dönüp , “Demir Araslan ’ la evleneceğim , değil mi kuzen ?” dedim . “Maalesef ,”diye fısıldadı . İstemiyordu . Ama vasiyet buydu . Babam neden böyle bir vasiyet bıraktı , hiçbir fikrim yoktu . Hayatta olsaydı kesin karşı çıkardım ama artık . . . Onlara olan vefa borcumu ödemek için bu evliliği kabul etmiştim . En azından o adamın , yani Demir ’ in neden benim gibi biriyle evlenmek istediğini öğrenecektim . Sonra boşanacaktım zaten . Aklımdaki plan buydu . İki saatlik yolculuğun sonunda eve vardık . Araba durur durmaz seri bir şekilde inip kapıya yöneldim. Kapıyı açan Ayşe teyzeye sarıldım , yanaklarını mıncıkladım . “Ay dur deli kız ! Yine sıktın yanaklarımı ,” dedi gülerek . Her zaman yaptığım şeydi bu . “Ne yapayım Ayşe Sultan , yanakların elma şekeri gibi ,” dedim sevecen bir ifadeyle . “Ela , hadi içeri geç ,” dedi Meriç . Gözlerimi devirdim . Aklınca hâlâ sert takılacaktı Meriç Bey . Emir yerinden fırlayıp hızla bana sarıldı . Öyle bir sarılıştı ki . . . İçimden ' Onları üzmeye hakkım yok ' dediğim anlardan biriydi . Emir geri çekildi ve “Abla nerede kaldın ? ” diye sordu . Saçlarını okşadım , “Geldim işte ,”dedim , sonra koltuğa birlikte oturduk. “Hoş geldin kızım ,” dedi amcam . Gülümsedim . O , en büyük destekçimdi . Hakkını asla ödeyemem . Babama o kadar çok benziyordu ki . . . Bazen karşısında otururken , sanki babamla konuşuyormuşum gibi geliyordu . Zaten ikizdiler ; benzer olmaları normaldi ama yine de kalbimi sızlatıyordu . Düşüncelerimden sıyrıldım , sesine odaklandım . “Hadi kızım , yatın artık ,” dedi amcam . İrkildim . Sesi . . . babamın sesi gibiydi . Ama biliyordum,bu beynimin bana oynadığı bir oyundu . Koltuğumdan kalktım . Ona sıkıca sarıldım . Gözlerimden birkaç damla yaş süzüldü . O an . . . babam gibi kokuyordu . “Babam gibi kokuyorsun bugün ,”dedim kısık bir sesle . O da beni kendinden ayırıp gözyaşlarımı sildi. Sonra gülerek , “Kötü mü kokuyorum yani ?”dedi . Güldüm . “Hayır Mert Karahan , çok güzel kokuyorsun ,” dedim. Yanaklarını öptüm . “Ben yatıyorum.Bu arada . . . amca , yarın gidiyorum . İki ay yokum .” Annemle babam öldükten sonra gitmelerim başlamıştı benim . “Nereye gidiyorsun ?”diye sordu . Yüzümde buruk bir gülümseme belirdi . ' Memlekete, ' demek istedim. Ama sadece gözlerine baktım . Kardeşlerim hiçbir zaman gitmemişti . Annemle babam da götürmemişti bizi . Onlar öldüğünden beri ben gidiyordum,anneannemlerin yanına . Ama ne acı ki . . . onların torunu olduğumu bile bilmiyorlardı . Yanlarına her gittiğimde , kızlarıyla ilgili anıları anlatırlardı . Ben de annemi dinlerdim,anneannemin dilinden . Torunları olduğunu biliyorlardı ama hiç görmemişlerdi . Torun hasretiyle yanıp tutuşuyorlardı . . . Ama bilselerdi torunlarının ben olduğumu . . . Ne yaparlardı acaba ? İlk başta “Ben sizin torununuzum ,” demek istemiştim . Ama dedem,annemin ismini evde ağza bile aldırtmıyordu . Belki annem bu yüzden cezalandırıyordu onları. Ah anne . . . değdi mi bunca şeye ? Belki değmedi ,belki de değdi . Bilemiyorum . Düşüncelerimi susturup amcama döndüm : “Sorma amca . . . ama bana iyi geldiğini bil ,” dedim ve odama çıktım . Duş alıp üstümü giyindim , yatağa uzandım . Kafamda onlarca soru dolaşıyordu . Ama hiçbiri cevabını bulamıyordu . Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum . Kafamı iki yana sallayıp gözlerimi kapattım . Yarın . . . yorucu bir gün olacaktı .
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD