TANITIM
TANITIM
Hayat neden acımasızlıklarla dolu? Ve neden düşen, yara alan taraf hep biz oluyoruz? Ve veee neden düştüğümüz yerden sağlam bir şekilde ayaklarımızın üzerine dikilerek yaralarımızdan güç alarak yanan bedenlerimizin küllerinden doğma gereği duyuyoruz? Bunların mantıklı bir açıklaması ya da bilimsel bir kanıtı ispatı var mıdır? Biri bana açıklamasını lütfen yapsın ben artık ayaklarımın üzerinde durmaktan her şeyi göğüs germekten yoruldum. Yeniden küllerimden doğmak yerine yükümü hafifleten başımı yastığa rahatlıkla koyabileceğim yarını düşünmeden beni ben olduğum için kabul eden insanlarla yoluma devam etmek istiyorum. Hayatıma yönlendirmek isteyen yalandan dostum muş gibi görünüp arkamdan iş çevirenlerle dolu varlıkların arasında yaşamak istemiyorum. En çok bana koyan ise sana aşığım diye peşimde dolaşan adamların asıl niyetleri kalplere dokunmak değil kadın bedenime sahip olup hüküm sürmek sonrası kullanılmış mendil gibi çöpe atmak istemeleri midemi bulandırıyor….
Şimdi sen kimsin? Diye sorularınızı duyar gibiyim kendimi taktim edeyim ben İDİL ATEŞ 1.70 boylarında, kumral tenli, gece mavisi gözlerim, çikolata bakır tonları uzun saçlarım mankenlere taş çıkartacak fiziğe sahip 24 yaşında genç kadınım. Hayat hikayemi az önce bahsettiklerimden yola çıkabilirsiniz. Hiç kolay bir hayatım olmadı düşe kalka yararlarımla beslenerek kendi tırnaklarımla kazıyarak yanan küllerimle yeniden doğdum ve bundan gurur duyuyor bir tarafım nefret ediyor. Omuzlarıma gelen ağır gelen yükü kaldırıp attım hayatımı baştan yazdım yaşadığım ülkeyi geçmişimi geride bırakarak tanımadığım ülke, yabancı bakışlara aldanmadan bir başlangıç yaptım. Yeni benliğim kimliğimi yaratarak savaşçı, asi, kaybedebileceğim hiçbir şey olmaması gözümün kara olmasından korkmuyorum ölümle yaşamak arası gelip gidiyorum. Kendi hükmümü sürüyorum yanlış anlaşılmasın ben sandığınız kadar kötü biri değilim beni bu hale getirenler utansın sağım öldürür solum süründürmeyi tercih etse bile aslında duygusal, sevecen, eğlenceyi ve şarkılar söyleyerek sözleri yazan yani bir yanım yaşatmayı bir diğer yanım öldüren melek ile şeytanın tam ortasındayım dengeler hangi tarafta ağır basıyorsa işte tam da o kişiliğe bürünüyorum. Beni tanıdıkça nasıl bir insan olgumu anlayacaksınız beni sevecek yada nefret edeceksiniz tercihinize saygı duyar ezdirmeden kendimi yoluma giderim…
4 YIL ÖNCE MİLANO SOKAKLARI….
Milano sokaklarında dört dönüyor elimde valiz dolu yüklü miktar para iz bilmeden sokaklarda iş kovalama derdine düşmüş. Hayatın bana son kıyak geçtiği para suyunu çekmeden sığındığım bu ülkede kuyruğumu kurtarma çabasındayım. Zengin kesimlerde kafeler, restaurant büyük iş adamların mekanları doldurdu her yerdeyim hedefim kısa yoldan çizgimi belirlemek tabi kader beni nereye sürükler bilmiyorum. Küçük av peşinde koşmaktan ise büyük avı yakalamak amacım adımı markalaştırıp dünyanın her yerine duyurmaktı. Sebep? Hayattan alacağım intikam ateşi ile yanıp tutuşum beni hor gören dışlayan herkes sevdiğim dediğim adam dahil hepsi kapımda af dileyecek ama asla geri dönüşü affı olmayacak. Herkes gücümü büyüdüğümü erişilmez olduğumu anladığında çoktan iş işten geçmiş olacak. Şimdiden hepsine geçmiş olsun kazığa oturacakları günü iple çekiyorum…
Günlerdir sıkıntıdan patlamak üzereyim kayda değer hiçbir ize rastlamadım gerekirse şansımı başka ülkelerde arayacaktım asla geri dönemem. Yaşayacak ya da ölecektim iki şıktan başka seçeneğim yok kafede kahvemi yudumlarken her zaman ki gibi zengin kesimden insanlar, iş adamları gelip gidiyorlardı. İçlerinde birileri hedefim oldu aralarında hararetli konuşmaya şahit oldum. Bir yandan konuşmada geçen şirketle ilgili araştırmaya koyuldum oldukça namını duyurmuş elini kolunu her sallayan bu firmadan içeri giremezmiş görelim bakalım girebiliyor muyum? Yoksa kapısından geri mi çevireceksiniz? Anlamadığım bu kadar ün salan çalışmalarında başarı yakalamış şirket neden iflasının kapılarını açma gereği duyuyor? Elbet öğrenirim
“ Qualunque cosa tu faccia, salva la mia azienda dall'orlo della bancarotta, tirerai fuori il direttore finanziario dal buco in cui si trova, guarda la situazione in cui si trova la mia azienda a causa sua, la mia reputazione sarà distrutta “
(Ne yaparsanız yapın, şirketimi iflasın eşiğinden kurtarın, o CFO'yu bulunduğu delikten çıkaracaksınız, bakın şirketimin onun yüzünden düştüğü duruma bakın, itibarım yerle bir olacak)
Avukatı olduğu düşündüğüm adama emirlerini verip gitmişti ardından kravatını gevşetmiş nefes almak ister gibi hali gerçi adam baya istedikleriyle terletmişti. Sandalyesinden kalkmaya yeltendi ondan önce davranıp oturduğu masanın önünde durdum meraklı bakışları üzerimde.
“ Scusate, vorrei chiedervi un po' di tempo per parlarvi di una cosa “
(Affedersiniz, sizinle bir konu hakkında konuşmak için sizden biraz zaman istiyorum)
Masaya buyurmuş oturmamı işaret etti
“ Ho appena sentito una conversazione tra voi “
(Az önce aranızda geçen bir konuşmaya kulak misafiri oldum)
Yani der gibi bakışı
“ Forse posso aiutarti a evitare che questa azienda fallisca “
(Belki bu şirketin batmasını engellemene yardım edebilirim)
“ Perché pensavi che avrei accettato il tuo aiuto? “
(Neden yardımını kabul edeceğimi düşündün?)
“ e che profitto ne ricavi? “
(ve bundan ne gibi bir kazanç elde edeceksiniz?)
“ Permettetemi di riassumere brevemente “
(Kısaca özetleyeyim)
Merakla ağzımdan dökülecek kelimeleri bekliyor
“ L'azienda sta per fallire a causa del direttore finanziario, quindi dov'è questa persona adesso? “
(Şirket CFO yüzünden iflas etmek üzere, peki bu kişi şu anda nerede?)
Sessiz kalışı tahminlerimi doğruluyor
“ Ebbene, lascia che ti risponda, è scappato, forse la probabilità che venga catturato fuori dal paese è bassa e non verrà processato e punito “
(Peki ben size cevap vereyim, kaçtı, belki yurt dışında yakalanma ihtimali düşüktür ve yargılanıp cezalandırılmayacaktır)
“ Richiederai la chiusura dell'azienda perché non puoi soddisfare le condizioni richieste dal cliente per l'autorizzazione “
(Yetkilendirme için müvekkilin istediği koşulları sağlayamadığınız için şirketin kapatılmasını talep edeceksiniz)
Sözlerime ekledim
“ Cosa vuoi che faccia? “
(Ne yapmamı istiyorsun?)
Sonunda istediğim kıvama gelmiş
“ Ho bisogno delle informazioni necessarie sull'azienda e desidero conoscere l'importo che può impedirne il fallimento “
(Şirket hakkında gerekli bilgilere ihtiyacım var ve iflasını önleyebilecek tutarı bilmek istiyorum)
“ Mi dispiace, non posso condividere queste informazioni con te “
(Üzgünüm bu bilgiyi sizinle paylaşamam)
İlla yalvarma mı istiyor
“ Ok, forse puoi salvare l'azienda dalla bancarotta, grazie per il tuo tempo in una giornata sfortunata “
(Tamam, belki şirketi iflastan kurtarabilirsin, şanssız bir günde zaman ayırdığın için teşekkürler)
Oturduğum sandalyeden kalacaktım engel oldu
“ Cosa otterrò da questo? “
(Bundan ne elde edeceğim?)
Ha şöyle sadede gel
“ Cosa vuoi? “
(Ne istiyorsun?)
“ Quale sarà la mia parte? “
(Benim payım ne olacak? )
“ Non preoccuparti, avrai la tua parte, purché rispetti ciò che ti chiedo, ne trarremo beneficio entrambi “
(Merak etmeyin, siz de payınızı alacaksınız, sizden istediklerime saygı duyduğunuz sürece ikimiz de faydalanacağız)
Tatmin olmuştu elbette payına düşeni alacaksın ilk öncelik benimdi şirket hakkında gerekli bilgileri toplamıştım iflasın eşiğinden dönmesine yetecek kadar elimde para mevcut. Geriye sadece o şirkette hissedar söz sahibi olma hakkını elde etmem gerek zorlu bir süreç olacağına eminim….
