MAFYA

1092 Words
Ona "Umutsuz vakasın," dercesine ümitsiz bir bakış attım. Benimle tekrardan karşılaşmayı anca hayal edebilirdi doğrusu. Onu önemsemeden ailemin yanına gittim ve gerginliğimi belli etmemek için sıcacık bir gülümseme oturttum yüzüme. Tadım yeterince kaçmıştı ve sadece şu pastayı üfleyip bir an önce gitmek istiyordum. Kendim için değil sevdiklerim için huzursuzdum. Onların belaya bulaşmasına asla izin vermezdim. Benimle konuşan adam tekrardan masasına geçtiğinde hala beni izlediğini görmüştüm. Ona baktığımı fark edince gevşekçe elindeki bardağı bana doğru kaldırdı. Gözlerimi devirerek anneme döndüm. "Pasta ne zaman gelir anne?" "Bilmiyorum ki canım, bu da onların sürprizi herhalde." Annem kendi yaptığı espriye gülerken ona tuhaf bir bakış atmıştım. Gülünecek kadar komik değildi. Etrafı incelediğim sırada buranın kalabalıklaşmaya başladığını fark etmiştim. Hiç gözümü tutmayan birçok adam görüyordum. Mekandaki tüm kadınların gözleri o adamların üzerindeydi. Çok çirkin bir ortamdı. Sırf burada bulunduğum için bile kendimi dövmek istiyordum. Basit gözükmeyi yediremeyecek kadar kendime saygım vardı. Bazı bakışların bana döndüğünü hissetmiştim. Serseri tipli adamlar beni incelerken oradaki bazı kadınlar daha hasretle bakmaya başlamışlardı. Ben kadının kadına düşman olmasından da nefret ederdim. Adamların bakışları ise talepkar değil, sorgulayıcıydı. Ne de olsa ben burada tanınmayan bir yüzdüm. Çapraz masamdaki bana sarkıntılık yapan adama döndüğümde ise arkadaşıyla bana bakarak bir şeyler konuştuklarını fark etmiştim. Yüz ifadelerinde pek de duygu olmadığı için ne konuştukları konusunda fikir yürütemiyordum ama fazlasıyla merak ediyordum. Sebebini de bilmiyordum ama merak ediyordum işte. Annemle babam kafaları güzel halde dans ederlerken ben ise herhangi bir tehlikeye karşılık temkinli kalmaya çalışıyordum. Normalde tam tersi olması, onların beni koruması gerekirdi ama bu sefer bu rolü ben üstlenmiştim. Kalkıp gitmek için ısrar edebilirdim ama onlar çok mutluydu ve bunu bozmak istemiyordum. Bu düşüncem ne kadar akıl karıydı bilmiyordum. Çünkü burada, mafyaların arasında bulunmak, köpek balıklarıyla dolu bir havuza girmekten farksızdı. Birden mekandaki şarkı kapanıp, yerine Happy Birthday şarkısı çalmaya başladığında, çalışanlar ellerinde meşalelerle birlikte doğum günü pastamı masamıza getirmişlerdi. Gülümseyerek onlara bakarken annem beni, babamla ortasına aldı ve ikisi de bana sarıldılar. Masadaki pastaya üflemek için eğildiğimde annem beni durdurdu. "Dilek tut aşkım." Ne dileyebileceğimi düşünürken derin bir nefes alıp hile yapmaya karar verdim. Her şeyin istediğim gibi olmasını dileyecektim. Bu hileydi çünkü dileğim, sonsuz dilek hakkı gibi bir şeydi. İçimden dileğimi dileyip mumları üflediğimde bizimkiler beni alkışlarken başka masalardan da beni alkışlayanlar olmuştu. Gülümseyerek onlara teşekkür amaçlı baş selamı verdim ve anneme sarıldım. "Doğum günün kutlu olsun prensesim. Umarım yeni yaşında beni üzmezsin." Gözlerimi devirerek gülümsedim. Beni yaramaz kızları olarak görüyorlardı ama değildim. Hatta aksine benim yaptıklarım, yapabileceklerimin zerresi bile etmezdi. Sarıldığımız sırada çapraz masadaki adamla göz göze gelmiştik. Gevşek bir tavırla bardağını bana doğru kaldırdı ve göz temasımızı bozmadan içkisinden bir yudum aldı. Yanındaki arkadaşı da bize bakıyordu ve ben gözlerimi devirdiğimde gülmüştü. Babamla da sarıldıktan sonra çalışanlardan biri gelip pastayı aldı. Kesilen pastamızı getirdiklerinde en büyük dilimli olanı seçip afiyetle yemeye başladım. Ailem bana böyle bir doğum günü yaşattığı için çok mutluydum. Arkadaşlarımla gelmiş olsaydım beni bu kadar mutlu edemezdi. Gerçi onlarla da yarın gündüz kutlama yapacaktık ve ne planladıklarını fazlasıyla merak ediyordum. Pastalarımızı yedikten sonra ikram gelen alkollerimizi de içip dans etmeye devam ettik. Çapraz masadaki adam gözünü benden hiç ayırmamıştı. Alkolün bana verdiği ekstra cesaretle onun gözlerini oyabilirdim ama her yer sallanıyordu ve ben ayakta kalmakta zorlanıyordum. Bizimkiler benim halimi görünce artık kalkma kararı almışlardı. Hesabı ödemek için çalışanı çağırdığında söyledikleri kaşlarımı çatmama neden oldu. "Doğum günü hediyemiz olsun, tekrardan nice yıllara." Zorlukla konuşup teşekkür ettiğimde sesim yalnızca bir mırıltı olarak çıkmıştı. Hep birlikte mekandan çıkarken benimle konuşan adamın yerinde olmadığını fark etmiştim. Çıkarken ona dil çıkaramadığım için çok üzülmüştüm. Umarım bir daha karşıma çıkmazdı. Eve geldiğimizde ben adeta yere yığılırken annemle babam beni kaldırıp odama götürdüler. Yatağa bıraktıklarında yumuşak bir zeminde olmanın verdiği rahatlıkla yerime iyice yerleştim. Işığımı kapatıp odamdan çıktıklarında odada bir hareketlilik hisseder gibi olmuştum ama sarhoşluğun etkisinden olduğunu biliyordum. Gözlerimi kapatıp kendimi derin bir uykuya bırakırken yanağımda bir el hissetmiştim. Baş parmağı dudaklarımı okşamıştı. Rüya ile gerçek arasındaki bir belirsizlikteydim. Kulağımdaki nefesin ve bana fısıldadıklarının gerçek olmadığını biliyordum. "Doğum günün kutlu olsun güzelim." Sabah gözlerimi araladığımda yeni yaşımdaki ilk günümün olduğunu fark etmemle heyecanla yataktan fırladım ve bugün için kombinimi hazırladım. Saten, lacivert bir elbise seçmiştim bugün için. Altına siyah, bacaklarıma ip bağlayacağım topuklu bir ayakkabı seçmiştim. Güzel bir duşun ardından hızlıca hazırlandım ve evden çıktım. Birkaç dakika içerisinde arkadaşım Ece, arabasıyla beni almaya gelmişti. Arabaya geçip ona sarıldım. "Çok güzel olmuşsun birtanem." "Teşekkür ederim, ya sen? Nasıl ışıldıyorsun öyle!" Abartılı ifadelerimize ikimiz de gülmüştük. Kadın olmak böyle bir şeydi. Ece arabayı sürmeye başladığında, ben de telefonumu arabaya bağladım ve kendi şarkılarımdan açtım. Ece ile aynı tarz dinlemesek de bugün bana ayrıcalık tanıyordu. Çok geçmeden alışveriş merkezine geldiğimizde heyecanım biraz azalmıştı. Böyle yerleri pek sevmezdim, açık alanda bir yer seçmeleri beni daha mutlu ederdi doğrusu. Arabadan inip yürümeye başladığımzda, Nisa ve Cemre'nin de geldiğini görmüştüm. Hepsiyle gülüşerek sarılırken Cemre bana döndü. "Vizyona giren bir filme bilet aldık. Ben daha önce kitabını okumuştum ve sana çok hitap ettiğini düşündüm." "Ne anlatıyor ki?" dedim merakla. Güldü. "Sıradan bir gruba mensup olan bir kız bir gün kendini keşfederek herkesin korktuğu bir gruba giriyor ve kahramana dönüşüyor. Hatta dünyayı kurtarıyor. Tavırları da aynı senin gibi." "O halde bir an önce gidelim," dedim gülümseyerek. Hep beraber sinema salonuna gittik ve bolca abur cuburlar aldık. Daha filmin yarısına bile gelmeden hepsini bitireceğimizi biliyorduk aslında. Geç kalma riskini atlatıp hızlıca salona, yerlerimize geçtik. Baştaki düşüncelerimi geri alıyordum, bence çok güzel düşünülmüş bir doğum günü planıydı. Ben önyargılı yaklaşmıştım. Filmden sonra bir yerde oturup kahve içmeye karar vermiştik fakat aklım hala izlediğim filmdeydi. Bu yüzden onların sohbetine pek odaklanamıyordum. Filmdeki kızla derin bir bağ kurmuştum. Sıradan olmayı kesinlikle istemezdim ama farklı olmak için kasmak da istemezdim. Yalnızca kendimi keşfetmeyi isterdim hem zaten özümde hiç de sıradanlığın olmadığını biliyordum. Cemre bana hediye oalrak filmin kitabını almıştı ve kitabı okurken kendimi bol bol sorgulayacaktım. Ece, adeta ben buradayım diye bağıran bir parfüm alırken, Nisa koyu gri, parlak bir elbise almıştı. Hepsine teşekkür edip vedalaştıktan sonra Ece'nin arabasına geçtik ve beni eve bıraktı. İnmeden önce gülümseyerek ona döndüm. "Harika bir gündü, çok teşekkür ederim." "Ne demek aşkım benim, daha da güzel doğum günleri yapacağız inşallah." Ona sarılıp arabadan indim ve eve doğru yürümeye başladım. Eve girdiğimde evde kimsenin olmadığını fark etmiştim. Kaşlarım istemsizce çatılırken masada bir not bulmuştum. "Anneannen fenalaşmış. Yarın döneceğiz." Sıkıntıyla derin bir nefes aldım onları arayıp durumu tamamiyle öğrenmem lazımdı. Notu bırakıp üstümü değiştirmek için odama gittiğimde yatağımda uzanan ve günlüğümü okuyan adamı görünce şaşkınlıkla yerime mimlendim. Siması tanıdık geliyordu ama emin olamıyordum. Gevşek ve aşırı özgüvenli duruşuyla onun, mekandaki mafyalardan biri olan adam olduğunu anlamıştım. Öfkeyle ona baktım. "Senin ne işin var burada!"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD