PSİKOPAT

1023 Words
Ben şaşkınlık ve korkuyla Okan'a bakarken, Ferhat'ın yerde burnunu tutarak inlediğini görünce onun yanına gitmek istedim ama adım attığım anda Okan kolumu yakaladı ve beni eve doğru çekiştirdi. Ben ondan kaçmak için debelenirken izin vermedi ve beni evin içerisine soktu. Kapıyı kapatıp kilitlediğinde ona öfkeyle tısladım. "Ne yaptığını sanıyorsun sen? Arkadaşıma vurdun!" "Seni resmen taciz ediyordu Selin! İstemediğin halde seni bırakmadı. Onu da geçtim, sen onu niye öpüyorsun!" Okan da öfkeyle kükrerken derin bir nefes aldım. "O, sadece şakanın dozunu kaçırmıştı, nasıl o kadar sert vurabilirsin ya?" Hızla üzerime gelip beni duvara yasladı ve bana yaklaştı. "Bak güzelim, kimse sana böyle davranamaz. Etrafındaki herkes sınırını bilmek zorunda. Ve eninde sonunda benim olacağını biliyorum. Benim olana ise kimse dokunamaz." "Asla senin falan olmayacağım ben. Büyük ihtimalle sana yüz vermediğim için bu kadar üzerime düşüyorsun, hırs yaptın ama hiçbir zaman benden istediğini alamayacaksın. Duydun mu beni?" dedim meydan okurcasına. Onun gözleri kısılmıştı. Buna pek ihtimal vermediğini anlayabiliyordum ama görecekti, ben hiçbir zaman onun etrafındaki kızlar gibi olmayacaktım. "Bu ulaşılmazı oynayan hallerine hayranım güzelim." Onu itmeye çalıştığımda yerinden milim bile oynamamıştı ve itememem onun sırıtmasına neden olmuştu. Kulağıma doğru eğildiğinde nefesinin boynumu gıdıkladığını fark etmiştim. Yavaşça fısıldadı. "İlgimi çektiğin bir gerçek ama hırs yapacak kadar zayıf bir insan değilim. Tabi tuttuğunu koparan biriyim ama yalnızca seni korumak istiyorum. Benden bir zarar gelmeyeceğini bil." Geriye çekildiğinde benden uzaklaştığı için bir anlığına bir soğukluk hissetmiştim. Mutfağa girdi ve bana seslendi. "Yemeğe sonra mı devam edersin şimdi mi?" "Ben uyusam iyi olur. İştahım da kaçtı zaten," dediğimde mutfağı hızlıca toparladı ve yanıma geldi. İtiraf etmeliyim ki onu mutfakta izlemesi keyif vericiydi. Çekici bir adam olduğunu kabul ediyordum. Odama gidip üzerimi değiştirdim ve makyajımı silmeye başladım. Okan da yanıma gelmişti. "Odamda yabancı bir erkeğin olmasından hoşlanmıyorum." "Senin adına üzüldüm," dedi umursamadan ve yatağıma oturdu. Öfkeyle pamuğu yüzüme daha çok bastırdım ve sert davranarak tüm makyajımı çıkardım. Yatağıma geçtiğimde Okan da kalktı ve tam yanıma oturdu. Elini saçıma koyduğunda kaşlarımı çattım. "Ne yapıyorsun sen?" "Yalnızca uyumanı bekleyeceğim ve güvenliğin için içeride sabah olmasını bekleyeceğim. Sabah olunca da ailen gelmeden gideceğim," dediğinde onunla tartışamayacak kadar uykulu olduğum için gözlerimi kapattım. Eli saçlarımı okşarken huzurlu hissetmeme çok şaşırmıştım. Eskiden sevgililerim olmuştu ama ilişkilerimiz hep arkadaş gibiydi ve hiçbiri saçımı okşayarak beni uyutmamıştı. Ve daha önce hiç bir erkeğin böylesine şefkatini hissetmemiştim ama biliyordum ki istediğini almak için tüm kartlarını kullanıyordu ve ona kanmayacaktım. İyice mayışırken ona baktım ve uykulu bir sesle mırıldandım. "Sen benden ne istiyorsun?" "Yalnızca seni," dediğinde hafif güldüm. "İstediğini alamayacak olman çok üzücü." "Hayatımdan dolayı zaten çok kalmayacaksın. Seni kendi dünyama çekmem sana büyük bir haksızlık olur. Yalnızca tanımak ve güzel bir anı olarak kalmanı istiyorum," dedi ciddiyetle. Bunu beklemiyordum doğrusu. "Hayatında ne var ki?" "Yeraltı dünyasından ne bekliyorsun ki?" dediğinde sessiz kaldım. Onun mafyalarla beraber olduğunu biliyordum ama bu dünyayı kendisi seçmemiş miydi? "Neden gitmiyorsun o halde?" "Kimsenin hakkını yedirmemek için. Ben gidersem, Pamir giderse tüm düzen değişir," dediğinde ifadesiz kaldım. Normalde kötü adamlar, sevdiği kadın için dünyayı yakmazlar mıydı? Okan ise o dünya için sevdiği kadını bırakan iyi erkek gibi duruyordu. "Bu dünya için sevdiğin kadından vazgeçiyorsun yani." Okan güldü. "Her şeyden vazgeçecek kadar sevdiğim bir kadın olmadı şimdiye kadar." "Sen kendinden başka kimseyi sevemezsin," dedim mırıldanarak. Gözkapaklarımda epey bir ağırlık hissediyordum. Her an uykuya dalabilirdim. Okan söylediğim şeye cevap vermedi ama uykudan önce hissettiğim son şey alnıma konulan öpücük olmuştu. Sabah gözlerimi araladığımda hızlıca kalkıp evi kontrol ettim ama Okan gitmişti. Mutfağa girdiğimde annemle babamı yemek yerken görmüştüm. Annem gülümsedi. "Ne kadar güzel şeyler almışsın. Evden daha sık gitmeliyiz." "Hayır, sakın bir daha beni evde yalnız bırakmayın," dediğimde babam kuşkuyla baktı. "Bir şey mi oldu?", "Hayır," dedim panikle. Olanları bilip başlarına bela almalarını istemiyordum kesinlikle. "Sadece tekken çok korktum. Bu arada anneannem nasıl?" "Şeker hastası biliyorsun, yaşlı da zaten. Sürekli bayılıyor," dedi annem üzüntüyle. "Geçmiş olsun." "Sen de doğum günün diye iyice kaytardın, hadi hazırlan okuluna git," dedi babam. Bir şey demeden odama geçtim. Kendimi bir duşa attığımda elimi istemsizce alnıma götürdüm. Okan benden izinsiz alnımı öptüğü için onu dövecektim ama nedense içimde hiç de sinir hissedemiyordum. Hoşuma gittiğini, etkilendiğimi kabul etmek istemiyordum ama bilemiyordum, şefkati bana çok güzel ve özel gelmişti. Duştan çıkıp odama girdiğimde Okan'ın olmaması bana yabancı gelmişti. Ona alışmam büyük bir saçmalık olurdu. Erkeklerle pek bağ kuran birisi değildim ama onda farklı olan şey sanırım bana gösterdiği şefkatiydi. Hızlıca kurulanıp takım halindeki kot pantolonum ile kot ceketimi ve kırmızı bir crop giydim. Yüzüme ise sadece eyeliner, bronzer ve kırmızı ruj sürmüştüm. Saçlarımı ise kendi halinde kurumaya bırakmıştım. Telefonumu elime alıp Ferhat'a bir mesaj attım. "Okuldan sonra, akşam görüşebilir miyiz? Dün için gerçekten de özür dilerim," yazdım. Anında Ferhat'tan "Olur," diye bir cevap geldiğinde gülümseyerek evden çıktım. Okula geldiğimde Nisa ve Cemre ile birkaç derse girip tüm enerjimizin sömürülmesine izin vermiştik. Olanları onlara anlatmak istememiştim, bazen bir şeyi bilmemek daha iyidir çünkü. Onların bilmemesinin de onları koruyacağına inanıyordum. Derslerim bitince Ferhat ile buluşacağımız saati ve yeri kararlaştırmıştık ve ben de yanına gitmek için yola çıkmıştım. Kafeye girdiğimde Ferhat'ın en köşede oturduğunu görmüştüm. Gülümseyerek onun yanına gittim ve sarıldım. Burnu mosmor olmuştu ve eski haline göre bir yamukluk var gibiydi. "İyi misin? Onun adına ben gerçekten de çok özür dilerim." "O adam kim? Aynı evde ne işiniz vardı Selin?" dediğinde kalakaldım. Ne diyebileceğimi bilmiyordum. Tanımadığımı söylememe inanmazdı, sevgilim olduğunu söylesem eve attığım dedikodularını çıkarabilirdi. Ağabeyim olmadığını da biliyordu, babam da diyemezdim. "Kuzenim." Ferhat daha da sinirlenmişe benziyordu. Bir şey demeden sessiz kaldığında ben konuşmayı sürdürdüm. "Kuzenim tamamen yanlış anlamış gördüklerini, senin beni rahatsız ettiğini düşünmüş o yüzden sana vurdu ama eve gidince ben durumu açıkladım zaten." "Gerçekten açıkladın mı Selin?" dediğinde ona anlamazca baktım. Ne demek istiyordu? Ferhat bana değil, arkamda bir noktaya bakmaya başlamıştı. Birden Okan'ın sesini duydum. "Orospu evladı sen hala bu kızın mı peşindesin?" Ferhat'ı sandalyesinden kaldırdı ve ona bir kafa atıp yere düşürdü. Üzerine çıkıp onu yumruklarken yanlarına gidip engel olmaya çalıştım ama hiç etki edemiyordum. Oradaki insanlar ise müdahale etmeden sadece izliyordu. "Okan bırak onu yeter!" Beni dinlemeden onu dövmeye devam etti. Ben ise sinirden ağlamak üzereydim artık. Her yerden çıkıyordu bu psikopat! Beni takip ediyordu, evime giriyordu, arkadaşıma saldırıyordu, resmen hayatımın içine ediyordu. Bu psikopat mafya bozuntusundan nefret ediyordum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD