Titreyen gözlerim büyük bir heyecanla bakıyordu. Saatler sonra yeni yaşıma girmek için hazırlanıyordum. Yeşil gözlerimi siyahımsı bir göz makyajıyla ortaya çıkarmıştım. Sarı saçlarıma ise hacimli dalgalar vermiştim. Aynadaki yansımama baktığımda, kendimle göz göze gelmek içimi titretmişti. Sessizce fısıldadım. "Yeni yaşında çok mutlu olacaksın."
Parfümümden birkaç fıs sıktıktan sonra yerimden kalktım ve montumla çantamı aldım. Odamın ışığını kapatıp ailemin yanına gittiğimde annem gülerek bana sarıldı. "Ne kadar güzel olmuşsun prensesim."
Sıkıca sarıldığı için nefes almakta zorlansam da o beni bırakana kadar onu bırakmadım. "Teşekkür ederim. Haydi gidelim artık."
Kapıda bekleyen taksiye geçtiğimizde babam şoföre, gideceğimiz yeri söyledi. Ben de kulağıma kulaklıklarımı taktım ve "22" şarkısını açtım. Yirmi iki yaşıma girmeme çok az zamanım kalmıştı. Yeni yaşım için çok heyecanlıydım. Bana istediğim her şeyi getireceğini hissediyordum, yeni yaşımın. Bana büyülü bir hava veriyordu bu yüzden hayatımda çok önemli bir yaş olacağını düşünüyordum.
Rezervasyon yaptığımız yere geldiğimizde arabadan indim ve eteğimi düzelttim. Annem ve babamın doğum günüm için bu kadar özen göstermesi beni çok mutlu etmişti. Gülümseyerek ikisinin koluna girdim ve hep birlikte mekana doğru yürümeye başladık. Attığım her adımda nabzım daha da hızlanıyordu. Sezgiler asla yalan söylemezdi. Beni bekleyen şeyler vardı.
İçeriye girdiğimizde çalan hareketli şarkı kulağımı doldurmuştu. Bas sesi o kadar fazlaydı ki ciğerlerimde hissedebiliyordum. Babam hostesle konuşup bizi, bize ayırtılan masaya yönlendirdi. Yerime geçtiğimde, gözlerimle mekanı taradım. Oldukça kalabalıktı. Kalabalık ortamlardan pek haz etmezdim ama mekanın büyüklüğünden dolayı çok da rahatsız edecek boyutta kalabalık değildi.
Önümüzdeki masadaki iki sarışın kızın uzun süredir baktığı yöne baktığımda benim çaprazımda, onların ise yan masasında oturan iki genç adam görmüştüm. Öyle bir bakıyorlardı ki adamların fark etmemesi imkansızdı. Umursamadan bizim masamızla ilgilenmeye başladım. Annem bana doğru eğildi. "Ne içersin aşkım?"
"Tekila shot atmak istiyorum," dediğimde garsonu çağırıp siparişlerimizi verdi. Onların ne içeceğini bilmiyordum. Çok geçmeden masamıza içeceklerimiz geldiğinde hızlıca shot bardağımı aldım ve kenarındaki tuzu yalayıp tekilayı kafama diktim. Midem anında yanarken limon dilimini ısırdım. Yanmıştım ama gerçekten de iyi gelmişti. Hareketlenen müzikle beraber, yerimde dans etmeye başladım. Kalan dört tekilayı da kafama dikmek için sabırsızlanıyordum.
İkinci shotı da tekte attıktan sonra ilk shotın hafiften etkisini gösterdiğini hissetmiştim. Kafam sallanmaya başlamıştı. Dans ederken hareketlerimi daha da hızlandırdım. Tempoyu arttırsam da bana yetmemişti. Kör kütük sarhoş değildim ama dağıtmaya başlamıştım bile. İçimde çok büyük bir coşku ve enerji vardı. Deli gibi dans etmek istiyordum.
Bir shot daha attığımda artık bulanık görmeye başladığımı fark etmiştim. Işıklar gözüme çok ağır geliyordu ve bu yüzden gözlerimi kısılmıştı. Yerimde kıvranarak etrafa bakındığımda o sarışın kızların kestiği adamlardan biriyle göz göze geldik. Koltuğa yaslanmış beni izlerken bir taraftan da işaret parmağını bardağında gezdiriyordu. Gözlerimi kaçırmak istesem de yapamıyordum, istemsizce ona bakmaya devam ediyordum. O da bana... Mavi gözleri oldukça sert bakıyordu ve beni esir almışlardı. Ürperdiğimi hissettim. Çok yakışıklıydı. Onlara sürekli bakan o iki kıza hak veriyordum. Ama mekanlarda takılan erkeklerden bir hayır gelir miydi? Hiç sanmıyordum. Onların derdi belliydi ne de olsa.
"Selin, kalkalım mı canım? İster misin?" Annemin sesiyle gözlerimi o adamdan çektim ve anneme dönüp kafamı olumsuz anlamda salladım. Babam da kaşlarını çatarak anneme baktı. "Ne kalkması kızım? Yeni geldik."
"Anne sen git, biz babamla buradan başka bir kulübe gideceğiz," dedim gülerek. Gülerken tekrardan o adamla göz göze gelmiştik. Bundan rahatsız bir şekilde dudağımı dişledim ve kafamı çevirip bir daha o tarafa dönmemeye yemin ettim. Annemle babam da içmeye başlayınca daha güler yüzlü olmuşlardı. Bu beni güldürmüştü. Çok tatlılardı bence.
Ayağa kalkıp dans ederek onları da kaldırdım ve benimle dans etmeye zorladım. Önümde oturan sarışın kızlar da kalkıp o adamlara bakarak dans etmeye başlamışlardı. Bunu annem de fark etmişti ve garip bir ifadeyle kızlara bakıyordu. Annemle göz göze geldiğimizde ikimiz de güldük. Gülünmeyecek gibi değildi ki.
Sıcaktan adeta eriyeceğimi hissedince bizimkilere lavaboya gideceğimi söyleyerek yanlarından ayrıldım. Fakat giderken o kızların, o adamın masasına gittiğini ve bir şeyler söylediklerini görmüştüm. Tamam, bugün buradan yalnız ayrılmayacaksınız. Bu neyin korkusuydu böyle? Hızlı adımlarla lavaboya gitmeye çalışırken birkaç kez tökezlemiştim. Kafamın bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum doğrusu. İçeriye girince musluktaki suyu açtım ve ellerimle ensemi ve omuzlarımı ıslattım. Çok iyi gelmişti. Serinlemiş ve ferahlamış bir şekilde dışarıya çıktığımda karşımda o mavi gözlü adamı görünce çok şaşırmıştım. Bozuntuya vermeden onu yoksayarak yürüyeceğim sırada karşıma geçti ve beni durdurdu. Öfkeyle ona baktığımda yüzünde muzhip bir sırıtma oluşmuştu. Biraz beni inceledikten sonra konuştu. "Doğum günün kutlu olsun, Selin."
Kaşlarımı çattım. Nereden öğrenmişti bu dalyarak? Öfkeyle tısladım. "Sen nereden biliyorsun?"
"Arkadaşım buranın sahibi," dedi sırıtarak. Öyle sinir bozucu gülüyordu ki yüzünü dağıtmak istiyordum. Onunla muhatap olmayı hiçbir şekilde istemiyordum. "Sen kimsin peki?"
"Kim olduğumu emin ol öğrenmek istemezsin, güzelim." Yüzü sert bir ifade alırken yakasını tuttum ve onu kendime çektim. "Sen bana güzelim diyemezsin. Benden ne istiyorsun onu söyle."
Buna karşılık bir kahkaha attığında daha çok sinirlenmiştim. "Mafyaların yeri olan bir mekana nasıl bilmiyorum ama bir şekilde gelmişsin. Seni korumaya çalışıyorum güzelim."
Kaşlarımı çattım. Gerçekten o kadar mekan varken mafyaların mekanına mı gelmiştik? Şaka gibi olaydı gerçekten. Doğum günümün mahvolmasını en önemlisi de ailemin huzurunun kaçmasını istemiyordum. Bu yüzden onlara söylemeyecektim ve güzelce eğlenip, kimseye bulaşmadan evimize dönecektik. Ona döndüm ve alaycıl bir şekilde gülümsedim. "Bildiğim iyi oldu. Bir daha gelmem, seni de görmem."
Elimi yakasından çektiğimde bana meydan okuyan bakışlarla baktı. Boyu uzun olduğu için bana yukarıdan bakıyordu. Her kadını etkileyebilecek tarzda bir erkekti ama bu aşırı özgüvenli tavırları beni oldukça itiyordu. Kafamı çevirdim ve içeriye yöneldim. Gideceğim sırada beni durdurup kulağıma yaklaştı. "Emin ol tekrar karşılaşacağız."