Bölüm:6
Uzun Bir Hikaye
Gözlerindeki hırslı bakışlar ve yüzünü harita gibi çepeçevre saran damarlar kuşkuya yer bırakmıyordu, bu kesinlikle annesinin tek yumurta ikiziydi! Daha doğrusu üçüzü ama tanrı aşkına bu ayrıntının ne önemi vardı ki?! Sonunda düğümlenmiş boğazımı temizleyerek,
-Merhaba Ri teyze,
diyebildim.Araya seneler girmemiş gibi ya da onu son gördüğümde annem tarafından ölüme gönderilmemiş gibi beni sımsıcak bir tebessümle karşılamasına şaşırsam da anlam aramamakta kararlıydım, şu an başımızda daha büyük bir dert var Lil diye mırıldandım kendi kendime ve bugün hiç susmayacak beni delirten o değilmiş gibi moiram beni tatlı tatlı tasvip etti! Sinirlerime hakim olmaya ve sesle mücadele etmemeye çalışarak, yüzümü olağan bir sakinlikle teyzeme döndüm, Yardımına ihtiyacım var teyze, bana yardım edebilir misin? Gülümsemesi büyüyerek yüzüne yayıldı ve bana kocaman sarılırken, Doğru yerdesin küçük yer elması, dedi.Ardından burnumu sevimlilikle sıktı, Ama en başta bir şartım var Lil, can kulağıyla şartını dinlemeye koyuldum çünkü şu an bana yardım edebilecek belki de tek kişi oydu. Seçenekler teke indiğinde seçim yapmak da kolay oluyordu doğrusu, hevesle,Evet teyzeciğim, dinliyorum.
dedi. Etekleri yerleri süpüren kadın, uzun süredir bu anı bekliyormuş bir ifadeyle duruşunu iyice dikleştirerek tane tane anlatmaya başladı:Bundan uzun yıllar önce Klemente bizim baş tanrıçamızdı, onun için adaklar adar ve yine onun için kurbanlar keserdik... Her bahar yapılan şenlikleri biliyorsun değil mi çocuğum? Başımı evet anlamında sallayınca hızını kesmeden devam etti: Peki o cafcaflı cafcaflı kutladığınız günün anlamını biliyor musun? Yanlış cevap vereceğimdem emin bir şekilde ama yine de cevabımı bekler ifadeyle gözlerimin içine baktığında yanlış olduğundan daha söylemeden emin olduğum cevabı vermek zorunda kaldım,
-İç savaşın bastırılıp hainlerin sürüldüğü günü kutluyoruz... Ya da şimdiye kadar bana hep böyle söylendiği için... Şey ben başka bir...
Sözleri ağzımda geveleyişimden rahatsızdı, bu aşikardı.Sükunet ve dinginlik içindeki yüz hattıyla bir tezat oluşturan seğiren gözünü kontrol edemeyince annemle benzerliklerinin bir kez daha ayırdına vardım, sabırsız diye mırıldandım ama o adeta beni dinliyor musun dercesine delici bakışlarını gözlerime dikerek anlatmaya koyulmuştu: Sizin senelerce kutladığınız o gün, Klemente çok sevdiği biricik kızını,çocuğunu yitirdi. Hem de onu ellerinden alan annenin taptığı karanlık tanrı Hade'den başkası değildi! Klemente işte bu yüzden sihrini ve bereketini üzerimizden çekti. Onun diyarın üzerinden elini çektiği gün müthiş bir yıkım oldu, kardeş kardeşe düştü ve devamını sen yanlış da olsa biliyorsun:Soykırım! Teyzesinin az önceki dingin ruh halinden eser kalmamıştı,kocaman açılmış gözleri adeta alev püskürüyordu! Dehşet dolu gözlerinde yıkımın tüketici etkisini görmek mümkündü...Liliana'nın aklı karman çorman olmuştu, Klemente mi?Bu tanrıçanın adını bile bilmiyord!Kim bilir daha neleri bilmiyordu ya da bildiğini sanıyordu! Zonklayan başını tutarken nefesini düzene sokmaya çalıştı,insana çocukluğundan beri yalan söylendiğinde böyle olması çok da garip olmasa gerekti!