Teslim olmak

780 Words
“Ben yaparım,” deyip ayağa kalkan karısına, “Sana zahmet olmasın,” demişti Zinar Ağa. “Niye zahmet olsun? Sana kahve yapmak ancak zevk olur,” dedi Rozerin, içten bir gülümsemeyle. Ezman, oturduğu yerde âdeta kaskatı kesilmişti. “Tamam o zaman,” dedi Zinar. “Biz çocuklarla terasa çıkalım. Sen kahveleri hazırla, oraya gelirsin.” “Peki,” diyerek mutfağa yöneldi Rozerin. İçerideki kızlardan birine sordu, “Nasıl içerler kahveyi?” Herkes için birer tane yaptı, özenle dizdi tepsiye. Sonra da yukarı çıktı. Zinar Ağa, “Ellerine sağlık,” diyerek yanındaki boşluğu işaret etti. Karısının yanına oturmasını istiyordu. Zaten kahveyi yalnızca kocasına ikram etmeye niyetliydi Rozerin. Zinar kahvesini alır almaz, Rozerin tepsiyi ortaya bıraktı ve geçip kocasının yanına oturdu. Peş peşe gelen telefonlar sonrası Zinar Ağa kaşlarını çattı. “Güzelim, benim gitmem gerek. Çok acil bir mesele var. İki saate dönerim. O zamana kadar ağalar da toplanmış olur. Kusura bakma, ne olur,” dedi. “Önemli bir şey yoktur inşallah. Kendine dikkat et,” deyip yolcu etti kocasını. Ardından odasına çıktı. Ezman da gitmek istemişti ama amcası, “Sen evde kal. Ahmet gelsin. Ben dönene kadar gelenlerle ilgilenirsin,” demişti. Toplantıdan önce üstünü değiştirmek isteyen genç kadın, gardıroptan seçtiği elbiseleri yatağın üzerine koymuştu ki… kapı aniden açıldı. “Ne oluyor?” deyip arkasını döndüğünde, Ezman’ı içeri girerken gördü. “Delirdin mi sen? Ne işin var burada? Çık, çabuk odamdan!” demesine kalmadan Ezman kapıyı kapatıp kilitledi. “Ne yaptığını zannediyorsun? Ver şu anahtarı, çık odamdan!” diye bağıran Rozerin’e, “Ona teslim oldun mu?” diye sordu Ezman. “Ne diyorsun sen? Delirdin mi? Haddini bil! Saçma sapan konuşma, delirtme beni!” “Sana bir şey sordum! Ona teslim oldun mu?” diyerek kolundan yakaladı. “Saçmalama, bırak! Canımı yakıyorsun!” Ezman duymuyordu bile. Rozerin’i dolapla duvar arasına sıkıştırmış, daha da yaklaşmıştı. “Sana dokunmasına izin verdin mi? İsteyerek mi teslim oldun?” Rozerin artık titriyordu, ama gözleri hâlâ dimdikti: “Delirdin mi? O benim kocam artık. Bana dokunmaya da, yakın olmaya da hakkı olan tek adam o.” “Hakkı yok! Anladın mı? Sana dokunmaya da, seninle aynı odada kalmaya da, bu yatakta uyumaya da hakkı yok!” deyip yatağı gösterdi. “Sen benim hakkımsın. Benim! Anladın mı? Ve bu hep böyle kalmalıydı. Ama sen… sen durmadın Rozerin. Şimdi soruyorum, biz böyle nasıl yaşayacağız? Onun sana dokunduğunu bilerek, ben nasıl nefes alacağım?” “Sen iyi değilsin. Bırak beni! Çık odamdan. Bak annem falan görecek, çalışanlar yanlış anlayacak. Bunu açıklayamayız!” “Başlatma lan açıklamandan!” diye bağırdı Ezman. “Sana sordum: Teslim oldun mu?” Rozerin bir anda öfkesini patlattı: “Evet! Teslim oldum! Hem de isteyerek! Tıpkı onunla evlenmeyi kendim istediğim gibi. Duymak istediğin buysa, işte duydun! Şimdi çık git buradan!” Ezman gözlerini alev alev yaktı. “Sana yemin ediyorum Rozerin, bu konak ikimizden birine dar olacak. Sakın unutma bunu…” deyip hızla çıktı odadan. Cesareti Rozerin’i korkutmuştu, ama o da yolundan dönecek bir kadın değildi. ⸻ Ağalar yavaş yavaş toplanmaya başlamıştı. Herkes, Zinar Ağa’nın neden topladığını merak ediyordu. Sorular soruluyordu fısıltılarla. Sonunda Zinar, önce odasına uğradı, onu bekleyen karısının yanına geldi. “Güzelim, hazır mısın?” diye sordu. “Hazırım,” dedi Rozerin. Zinar onun elinden tuttu. “Hadi çıkalım.” Odadan çıkıp terasa doğru yürürken, onları gören Ezman ve Ahmet, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. “Agalar, hepiniz hoş geldiniz,” dedi Zinar Ağa. “Hosbulduk,” diye karşılık verdiler. Her zaman kendine ayrılan baş köşeye bu kez eşiyle birlikte oturdu. Ezman, Ahmet ve diğerleri, Rozerin’in burada olmasına şaşkındı. Zinar söze başladı: “Biliyorum, hepiniz neden toplandığımızı merak ediyorsunuz. Uzun zamandır düşündüğüm iki şey vardı: Biri Rozerin’le evlenmek, diğeri de… benden sonra ona ne olacağı.” Gözler açılmıştı, sessizlik çöküyordu terasa. “Bilirsiniz, buralarda her şey erkeklerin elindedir. Aslında öyle değildir ama öyle görünür. Ben bu kez böyle olmasını istemiyorum. Bana bir şey olursa, canım da çok sevdiğim bu kadının kimsenin insafına kalmasına göz yumamam. Bu yüzden bir karar verdim.” Hava ağırlaşmıştı. Sessizlik, yerini uğultuya bırakmak üzereydi. “Yüzyıllardır babadan oğula geçen bu ağalık… benden sonra oğluma değil, karım Rozerin’e geçecektir.” Ortam buz kesti. Fısıltılar, uğultular sarstı havayı. Böyle bir şey… bu topraklarda ilk kez oluyordu. Evet, Zinar’ın böyle bir hakkı vardı, ama kimse onun bunu gerçekten yapacağına ihtimal vermemişti. “Ne diyorsun amca?” diyerek ayağa kalktı Ezman. “Duyamadın mı? Ne dediğimi açık açık söyledim,” dedi Zinar, sakin ama kesin bir tonda. “Duydum da… Bu dediğin Ahmet’e haksızlık değil mi?” Zinar derin bir nefes aldı. “Ahmet, ağalık istemediğini söyledi. Hatta benden sonra başa senin geçmen gerektiğini düşündüğünü söyledi. Sana söylememiştik ama… eğer evlenmeseydim, sana kalacaktı. Artık her şey değişti. Ben karımı güvence altına almak zorundayım.”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD