1.BÖLÜM

1229 Words
"Hadi kızım ağaç ettin beni ne bitmez badana bu!" "What dedin gülüm! Badana derken! Ona badana demezler ! Makyaj yapıyoruz biz burada, pis cahil! Tabi eşek hoşaftan anlasaydı!" "Hışşşt! Beni beklettiğin yetmiyor birde laf mı sokuyorsun sen bana? Hem ona eşek hoş laftan ne anlar derler, bana cahil diyene bakın!" " Aman neyse ne, tamam geldik işte. Rujumu süremedim senin yüzünden. Şöyle bakayım Hilal hanım tabakhaneye mi yetişeceğiz?" Bu öfleyen boya küpü canım kankim Nazlı, tabi adı Nazlı kendi ise tam cadının ve çirkefin önde gideni ,ha kendine sorsan dünya meleği, kanadı eksiklerden !!!! Bende birazcık telaşe memuru olabilirim galiba, ne yapalım hayatta en uyuz olduğum şey bekletilmektir , diğer uyuz olduğum şeyde uyuşuk insandır. Bu yüzden bu kıza bunca zaman nasıl katlandığımı inanın bende hiç bilemiyorum. " Hadi! Hadi! Hadi! Kırk saat oldu bağla artık şu ayakkabıları Nazlı! Yeter! Yine geç kaldık iş yerine!" Her sabah bu uyuşuk kızla hep aynı muhabbetimiz. Tamam canım kankim, ama aynı mahallede, yan yana evlerde büyümemiz, hatta aynı ilk okul, orta okul, lise hatta da üniversiteye bile beraber gitmemiz yeterince yetmiyormuş gibi ,birde aynı işyerinde çalışmak. Bu kadarı bünyeme fazla arkadaş. Resmen Nazlı zehirlenmesi yaşıyorum. " Yine niye bu kadar süslenip , boyandın sen?" " Sence? Öğle molasında benimki ile buluşacağım." " Benim ki ? Hımmmm. Hangi benim ki? Mert? Ali? Mehmet?" Bana doğru baygın gözlerle bakınca! " Dur söyleme bu iç bayan bakışlar!!!, Sümsük Ali!" Tabi anında kaşlar çatıldı hanım efendinin. " Sümsük değil canım!" deyip, bakışlar bu sefer baygınlaştı "ROMANTİK!" " He yaw öyle romantik! Gıy gıy muhabbet!, Ayım! Güneşim! Balım! Böceğim!!" öğğğğk Yine ayar çekmek lazım bu kıza çirkef mirkef ama canım kankim! Başının belaya girmesini hiç istemem doğrusu. " Kızım ne zaman akıllanacaksın sen, üç adamı bir arada idare etmekte ne demek? Bak bir gün bunlar durumu ayacak ,o sümsük Ali'nin bile içinden canavarı çıkaracaksın haberin olsun." Tabi aklı havada dinleyen kim. " Ali mi o bana kıyamaz romantik aşkım benim." " Maço Mert?" Hepsine ayrı bir cevap bu kızda. " Mert , Karizmatik sevgilim." " Karizma ??? Bildiğin öküz lan o, Maço öküz. Yumuşak Mehmet diyeceğim sen ona da centilmen deyip yine lafı ağzıma tıkacaksın o yüzden daha fazla yorum yapmayacağım." Yapmayacağım da bu ben susunca bildiğini okumaya devam edecek. " Ama yok sessiz kalamayacağım canım, bak bir gün senin o romantik sümsük, maço karizma ve yumuşak centilmen durumu anlayacak ve Allah yarattı demeyip, seni ortalarına alıp tokatla Mevlana gibi döndürecekler haberin olsun" " Tövbe de kız! " " Boşuna kulağını çekip tahtaya vurma, sana olacakları söylüyorum." Tabi anında koluma sümüklü böcek gibi yapışıp. " Sen varsın canım kankim! Sen beni kurtarırsın! Mahallenin erkek Fatma'sı siyah kuşak Hilal'im!" Koluma dolanan kolları ,kısarak baktığım gözlerle sıyırıp, " Yemezler canım! Hiçte kurtarmam, ben o siyah kuşağı senin gönül oyunların için almadım ,hem ben seni uyardım deyip ,bir sandalye çeker, köpüklü kahvemi de yapar ,höpürte de höpürte de içerken ,hak etti mi? Hak etti der ! Bir de vurun koçum elleriniz dert görmesin deyip gazlarım uşakları haberin olsun." "Vay adi! Birde arkadaş olacaksın , düşman mısın kızım sen?" " Hayır canım düşman değilim. İşte bu yüzden dost acı söyler demişler. Seni uyarıyorum." Tabi beni yine o shakira totosu ile dinliyor hanımefendi. " Ne yapalım ,hem romantik ,hem centilmen ,hem de yakışıklı ve karizma bir erkek varda biz mi bir tek onunla çıkmıyoruz. Üçünü toplayınca anca bir oluyor." "Tamam ya bende kime laf anlatıyorum ,hadi hızlan iyice gecikmeyelim. Taksi!!!!!" Allah'tan iş yeri eve yakın yoksa her geç kalışta taksiye para baysak çoktan topu dikmiştik havaya. Şirkete adım atar atmaz kıl kuyruk Nazım da görüldü işte. Adam sanki ömrünü beni bitirmek için adamış , sürekli bir açığımı arama derdinde ,ahan da buda bir fırsat şerefsize. " Gördün mü Hilal?" "Görmem mi yine telefon yapıştı kulağa, patrona hemen ispi ! Piç!" " Dur sen o iş bende kankim!!" "Oha! Oha! Yavaş gel kızım! Bluzunu çekiştirip niye fırlattı göğüsleri sen ,hem bu salağı ayartmaya değmez, bırak ne halt yerse yesin ,patron departman müdürü beni yapınca çıldırdı tabi öküz, ispilese bile patron bir şey yapmaz bilirsin ,nede olsa benim gibi eşek bulmak kolay değil ,bu salak boşa kürek çekiyor sadece haberi yok." deyip pis bir gülüşle ispici Nazım'a bakıp, onu iyice gıcık ederek yanından geçtik Nazlı'yla. Nazlı ile üst kata çıktıktan sonra koridorda odalarımıza doğru ayrıldık ,odama girip işlerimi hallettikten sonra günlük raporları çıkarıp patronun odasının yolunu tuttum. Merdivenlerden bir üst kata çıkıp patronun odasına dalacakken de arkamdan. " Hey sen!! Bir bak buraya !"diyen sesle arkamı döndüm. Haliyle!! O an yüz yüze geldiğim balosunu kaybetmiş prensler gibi karşımda duran şahsa ağzı açık biraz fazla dikkatli bakınca. " Öyle bön bön bakmaya ne kadar devam edeceksin ,hayır söylersen ona göre bir şey soracağım." dedi alay eden ses tonuyla. " Bön bön!" diyerek şaşkın halde kalakaldım, böyle sözler beklemiyordum doğrusu ,dışarıdan gören adam sanır bay öküzü! " Evet !bön böönn!"deyip, beni kıvırdığı burnu ile dikkatle süzdü ,alay eden pis bir gülüş atınca, " Bana baksana sen ! Sen kime bön bön bakıyorsun diyorsun. Allah'ın hödüğü!!!!" diye sesimi oldukça yükselttim öküze. Önce kısa bir" hah!!" lamanın ardından, gözlerine taktığı güneş gözlüğünü çıkardı. Ki başka nereden çıkaracak ,gerçi ben o gözlüğü uygun yere takarım ama neyse şu an konumuz bu değil. Ellerini iki yana açıp, 'Bana bak ucube bu küçük hatta büyük dağları ben yarattım ,senin gibi bir ucube bana nasıl hakaret eder' bakışları atıp ,beni bakışları ile iyice gömdükten sonra, pis gülüşüne devam edip, burnumun dibine kadar girdi. " Hödük mü?, Senin gözlerde problem var her halde?" deyip yüzümü daha da incelemeye başladı, tekrar gözlerime dikkatle bakıp, "Gerçi senin her yerinde problem var ya neyse!" deyip alayla gülmeye devam etti. Önce uzaylı görmüş masum köylü modumdan çıkıp, burnumun dibindeki maalesef ki çok yakışıklı öküzü, iki elimle omuzlarından vurup ileri doğru ittim. " Bana bak ,sen nerenin manyağısın bilmiyorum. Ama burnumun dibine kadar girip bana hakaret edemezsin, anladın mı?" Dedim öfkeyle. Fakat pek alındığı söylenemezdi " Benim bir şey deneme gerek yok!" diyerek o gıcık eden bakışlarını üzerimden gezdirmeye devam etti. " Her şey ortada! Neyse seninle burada muhabbet etmeye vaktim yok erkek Fatma ,bana çabuk Mustafa Bey'in odasını göster." deyince, " Pardon!!! Az yede kendine hizmetçi tut, babanın uşağı mı var ,sen kimsin ve kime emir veriyorsun? Hödükkk!" Diye kendimi iyice kaybettim, tabi tek kendini kaybeden ben değildim. Bu sefer oda elini sinirle yukarı kaldırıp , işaret parmağını gözüme kadar sokup, sallarken. " Bana bak Erkek Fatma, sen benim kim olduğumu bilmiyorsun. Beni daha fazla kızdırmadan dediğimi hemen yapsan iyi olur." diye kükredi, Havalı batasıca öküz!!!! Bizde atara atar , gidere gider, ortamın gerilim hattına dönen havası ile gaza gelip, o burnuma kadar soktuğu parmağını tutup arkasından geriye doğru kıvırıp ,o beybi face suratını da patronun kapısının yanındaki duvara yapıştırdım. Önce ne olduğunu anlayamayan öküz, kendine gelince ,hala arkasında kıvırıp tuttuğum kolunu çekiştirip, " Hey!!!! Sen ne yaptığının farkında mısın bırak kolumu hemen!!!" diyerek böğürmeye başladı. Tamda o sırada da patronun kapısı açıldı. Şaşkın halde bize bakan Mustafa bey önümdeki öküze aynı şaşkın ifadesi ile bakarken. " Ça Çağdaş bey!!!!!!!!" dedi. Önümdeki yüzünü duvara yapıştırdığım öküz ise yarım ağız , "Mustafa bey!" diyebildi sadece ,patron ise sonra hızla sinirli ifade ile bana dönüp, " Hilal hanım!!!" diyerek bana öldürücü bakışlar fırlatmaya başladı. Bense dişlerimi zorla patrona gösterip, sırıtmaya çalışırken, salağı bırakıp, konuşmaya çalıştım, lakin benden çıkan tek kelime , " Şey Mustafa bey be ben!!!" Oldu. İşte bu hiç olmamıştı, muhtemelen bu havalı öküz patronun yakın tanıdığıydı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD