Düğün fotoğraflarının amacı ne? Gelinle damada saçma sapan pozlar verdirmeye bayılıyorlar. Neyse ki bizim gelin ve damadımız öyle çılgınca pozlar değil de sade pozlar vermeyi tercih etmişti. Dış çekim de ne zor işmiş. Eşyaları taşımaktan da ayakta eklemekten de yoruldum. Gamze çakalı gelinin pozlar için yardım etmeye kalkınca eşyaları bana baldı.
Cumartesi günümde fotoğraf çekimiyle bitmişti ama bende bitmiştim. Beni de çağırdılar fotoğraf çekilmek için ama o pespaye halimle çekilmemeyi tercih ettim. İlerde bu fotoğrafların önüme çıkmasını istemem.
*** *** ***
Sevil Hanım gerçekten çok düşünceli ve bonkör biri. Kız ve erkek tarafının kuaför masraflarını Sevil Hanım üstlendi. Bir tek fayansı yaptırmaya para bulamıyor niyeyse. Kuaföre gitmeden önce yine Gamze'yi aldık. Mine ve Benim kıyafetlerim de ondaydı. Yoldan Mine'yi de alıp kuaför salonuna geçtik.
Kız tarafı çoktan gelmişti. Yalnız kuaför çok büyüktü. Sevil Hanım hiçbir masraftan kaçmamış valla helal olsun. Kız tarafına selam verip Şeker'in yanına geçtik. O da çok yorgunmuş ama iyi görünüyordu. Akrabalarından biri de kuaförde de fotoğraf çekiyordu. Ne fotoğraf delisi çıktı bunlar.
Saçlarımız, makyajlarımız yapılırken çok eğlendik. Bizim akademiden yok yoktu. Erkek tarafı düğünde boy gösterecekti anlaşılan. Kıyafetlerimizi de giydikten sonra takılarımızı taktık. Hala hanım Şeker'in yanından ayrılmıyordu.
"Sevil Hanım nerde? O niye gelmedi?" Ortalıkta olmayınca meydan kız tarafına kaldı tabi ama ben varım.
"Cengiz Hocanın yanındalar. " Gamze de farkındaydı durumun hemen cevabını verdi.
"Sevil Hanım yoksa biz varız. Kalkın kızlar." Şeker'in yanındaki boş koltuğa attım kendimi hemen.
"Şeker çok güzel olmuşsun. " Birlikte fotoğraflar çekildik. Sonra kızlarda kız tarafının yerine geçip durdular. Hala Hanım şiştikçe şişti. Tutamadı kendini.
"Sen damadın nesi oluyorsun kızım?" Ellerini de göğsünün altında tutup göğüslerini kaldırdı. Ben bu manzarayı görmek zorunda mıyım?
"Görümce bilin siz beni. " Bilsin de ona göre davransın.
"İstemede göremedim seni. Nasıl görümcesin sen?" Hala Hanıma bak sen.
"Okuyorum ben, gelemedim. Sevil Hanımı biliyorsunuz zaten. O da bük görümce. Ama hiç merak etme hala hanım bundan sonra hiçbir sırayı kaçırmayacağım. Görüşürüz sürekli. " Sen kiminle dans ettiğini bilmiyorsun.
"Kısmet." Dedi sadece. Hoşuna gitmedi görümce tabi.
Biraz sonra Cengiz'de gelini almaya geldi. Şeker'i gelinlikle görünce yüzündeki mutluluk görülmeye değerdi. Şaşkınlıktan ağzı açık kaldı. Şaşkın damat seni. Biraz sonra içeriye Sevil Hanım girdi. Saçını kırmızıya boyatmış ve siyah bir elbise giymişti. Çok daha genç gösteriyordu.
Şeker hazırlandıktan sonra arabaya bindi. Sevil Hanım da az değil hani, ön koltuğa geçti hemen. Arabaya binmeden bana; " Gelincik siz benim arabaya geçin." Diye seslendi. Kızları toparlayıp Sevil Hanımın arabasına geçtik. Şoförü de vardı ama ondan rica ettim arabayı kullanmak için, sağ olsun kırmadı beni.
Cengiz'İn yaşadığı evde yaşayacaklardı yine. Şeker evde birkaç değişiklik dışında pek bir şey yapmamıştı. İki büyük otobüste tutmuş Sevil Hanım. Şoförden öğrendik hepsini.
"Sevil Hanımın çağırmadığı insan kalmamış. " Oğuz'da çok yakışıklı olmuştu. Takımının içine yelekte giymişti.
"Bahse girerim kız tarafına ezilmemek için yaptı bunu. Rekabete dönüştürdü olayı." Konuşurken bir de baktık ki insanlar gelmeye başlamış.
Şeker'in evine korna basa basa geldik. Şoför öne otururken Oğuz, Mine, Gamze ve abim arkada sıkışmışlardı. Bu konvoy olayını çok seviyorum. Arabanın üstünü açınca Oğuz yanındakileri ittire kaktıra kendini yukarı çıkarttı. " En büyük damat bizim damat." Diye bağırıyordu.
"Askere gitmiyor damat oluyor. .... Ayağıma basıyorsun Oğuz otur şuraya." Mine çıldırmak üzereydi. Abimle birlikte Oğuz'a söylenip duruyordu.
Şekerlerin oturduğu sokağı boydan boya kapattık. Davul, zurna eşliğinde sokak ortasında başladık oynamaya. Emir Beyle karşılıklı göbek bile attım. Sonra yukarı çıktık Şeker'i almaya. Kapıyı açmaya 400 lira para aldı namussuz kuzeni. Kızı çıkarmak içinse 250 lira koparttılar. Bunlar yeni evleniyor. Bunlara para lazım olur diye düşünen yok.
Öyle, böyle derken sonunda kızı alıp çıktık. Gelin arabasına binmek için Sevil Hanımla Hala Hanım birbirlerine omuz attı ama kazanan tabi ki müdirem oldu.
Gamze ile Mine ortak bir fotoğraf makinesi almış. Magazin sayfası için. Paylaşım yapacaklarından dolay sürekli fotoğraf ve video çekiyorlardı. Bense Oğuz ve abimle anın tadını çıkarıyordum. Kızı aldıktan sonra düğün salonuna geçtik
Oturma düzenine de burnunu sokmuştu Gamze. Masalara kız tarafıyla erkek tarafını karışık dizdi. Kavgalı olan akrabaların birbirlerinden uzakta oturması için ayarlamalar yaptı. İnşallah Hala Hanımın oturduğu masaya denk gelmem. Yoksa bu düğün bitmez.
Ben Gamze'yle, Oğuz Mine'yle abim ise Hala Hanımın masasına düşmüştü. Sevil Hanım ve Emir Bey yine kapıda Şeker'in ailesi ile birlikte geleleri karşıladılar. Özgür Beylerde bizden sonra gelmişlerdi. Biraz onların yanına gidip oturdum. Sedef gideceği için onula daha çok vakit geçirmeye çalışıyorum. Masanın sahipleri gelince kalkmak zorunda kaldım.
Meydanı boş bırakmamak adına gelin odasına geçip durum kontrolü yapıyorum. Maşallah ala Hanım Şeker'i bir dakka yalnız bırakmıyordu. Sevil Hanımın yanına ve müzikleri kontrol etmeye de gittim sorun çıkmasın diye. Yerime geçeceğim sırada kapıda Melih'i gördüm. Daha geç gelmesini umuyordum ama öyle olmadı. O da beni görmüştü. Çok güzel bütün gece diken üstünde oturacağım. Bana mı bakıyor o? Ne yapacağım?
Kendimi bozmadan masama geçtim. Ama Gamze'yle aynı masadaydık. Kardeşini görmek için masamıza geldi tabi ki. Eve bile uğramadan Adana'dan direkt düğüne gelmiş. Gamze gelmiş abisiyle konuşurken onlara bakmamaya çalışıyordum. Sonra bana döndü Melih.
"Sen nasılsın Gelincik?" Sana hala sinirliyim demeyi çok isterdim.
" İyiyim sağ ol." Muhabbet uzamasın diye nasıl olduğunu bile sormadım.
O da anlamıştı onunla konuşmak istemediğimi çok üstüme gelmedi. Gamze de sağ osun Melih'i başka masaya yerleştirdi.
"Gelincik biliyorum abim büyük hıyarlık etti. Ama çok pişman görünüyor. Bir şans daha versen." Gamze'nin ikimizin de iyiliğini istediğini biliyordum.
"Gamze bunu konuşmanın yeri burası değil." Deyince zorlamadı. Gerçekten de Melih hakkında Cengiz'in düğününde konuşmayacağım. Ayrıca ona hala çok sinirliyim. Üstüne atlayıp onu pataklamadığıma dua etsin.
*** *** ***
Cengiz'le Şeker ilk danslarını yaparken hayranlıkla onları izledim. Sonra diğer çiftler de onlara eşlik eti. Abim Gamze'yi, Oğuz'da Mineyi dansa kaldırdı. Bir sap ben kaldım. Hala Hanım bile dansa kalktı. Ulan Melih... Sırf bunun için bile dağı hak ediyorsun.
Küçükken düğünlere gittiğimizde gelinle damat ne konuşuyor diye merak ederdim. Gerçi hala merak ediyorum. Dans edenlere bakarken kınadaki meraklı teyze yanıma geldi. Yanında oğlunu da getirmiş. Teyze sen nabıyon ya. Duymam için kulağıma eğildi.
"Uzağı göremiyorum dedin ya yanına getirdim oğlanı. " Teyzenin azmine inanamadım. Takmış kafaya oğlunu evlendirecek. Bizi yalnız bırakıp gitti. Tanımadığım adamla ne konuşacağım? Durumu açıklamak için ona döndüm ama ne diyeceğimi bilmiyordum.
"Annemin kusuruna bakma lütfen. Emrivaki yapacağını bilemedim. Seni de zor durumda bıraktık kusura bakma." O da durumdan dolayı mahcuptu.
"Önemli değil de ben evlenmeyi... Bırak evlenmeyi biriyle tanışmayı bile düşünmüyorum. Annen biraz kendi kendine gelin güvey oldu." Doğruları söyleyeyim de bilsin.
"Bunu duyduğuma çok sevindim. Seni boş yere umutlandırma istemiyordum. Benim zaten bir sevgilim var ama annem bilmiyor. Müslüman olmadığı için kabul etmeyeceğinden korkuyorum." Ay adamın haline üzüldüm.
Bende ona açıldım. "Bende sevgilimden ayrıldım. Sanırım pişman oldu barışmaya çalışıyor ama ona çok sinirliyim."
Sakalıyla oynadık. Bir şeyler düşünüyor gibi bir hali vardı. " Hem anemin baskısından kurtulmak hem de senin gibi birini bırakan o salağı kıskandırmak elimizde. "
Bu da benim kafadan çıktı. " Nasıl olacak o iş? " Beni de meraklandırdı.
"Düğünde birlikte vakit geçirebiliriz. Ben sonra anneme anlaşamadığımızı söylerim. Eğleniriz işte. " Neden olmasın diye düşündüm. Melih'in burnunun sürtmesi lazım. Hem de eğlenirim.
" Bana uyar." Ne kaybederim ki?
" O zaman dans." Elini uzattı dansa katılmamız için. Birlikte dans edenlerin arasına karıştık. Dans ediyoruz iyi güzel de kız arkadaşıyla papaz olmayayım da.
" Sevgilin kıskanmaz değil mi?" Kendimi garantiye alayım da bir de bununla uğraşmayayım.
"Sevgilim Rusya'da. Bir arkadaşla dans etmemi de kıskanmaz." Rus nedir ama? Türkiye'deki kızların suyu mu çıktı, diyeceksin am diyemiyorsun. Gönül bu işte ota da rusa da.
Dans ediyorduk ama isimlerimizi bilmiyorduk. " Bu arada ben Gelincik."
O da adını söylemediğini yeni hatırladı. " Bende Kaan. "
Dans ederken fark ettim ki Melih gözünü bile ayırmadan bize bakıyordu. Kaan'ın annesi de bizi dans ederken görünce mutlu olmuştu. Kadın da ne yapsın oğlunun mürüvvetini görmek istiyor.
Slow müziklerden sonra hareketli parçalar çalmaya başladı. Kaan'la karşılıklı Ankaranı Bağlarında oynadık. Damat oyununda halay çektik. Bir ara Melih'te katıldı halaya. Şimdi düştün elime işte Melih efendi.
Takı merasiminde Sevil Hanım ve Halan Hanım yine yarıştı. Bunda kazman Cengiz ve Şeker oldu tabi. Bende yarım altınımı takmıştım görümce olarak. Pastalar dağıtılırken anca oturabildim. Gamze benim içinde pasta almış. Pastayı yedikten sonra kremaya bulaşan susamlı çubuk krakerleri de yedim. Hangi düğüne gidersen git o krakere pasta bulaşır, net.
" Gelincik." Gamze seslenince ona baktım. " Kim o adam? " o radar gibi gözlerinden de bir şey kaçmıyor.
Ama ben bilmezden gelerek; " Hangi adam?" dedim.
" Hangi adam olduğunu sen iyi bilirsin. Dans ettiğin adamdan bahsediyorum." Gözlerini de belertiyor bana.
" He o mu? Kaan o ya. Kınadaki teyze vardı ya onu n oğlu. İyi anlaştık. "abisiyle konuşur da anlatırsa öyle anlatsın da kudursun Melih Efendi.
"Sen görücü usulü biriyle tanışacak biri değilsin. " Gamze şok olmuştu.
"Neden Gamze. Abini ben buldum da ne oldu? Bir de eskilerin yöntemini denemeye karar verdim. " bu kadar çabuk birini bulmama hem şaşırmış hem de bozulmuştu. Birazda Melih düşünsün ne yapacağını ben çok düşündüm.
Pastadan sonra da yine oynamaya kalktık Kaan'la. Eğlenceli birisi de. Çok da güzel oynuyor. Bunu alan Rus yengemiz yaşadı valla. Onunla eğlenirken Melih'i de düşünmüyordum.
" Kaan çok teşekkür ederim. Kafamı dağıttın. Bak ne diyeceğim. Ben de sen annenden kurtarabilirim." Benimde kafamda tilkiler dönüyor.
" Nasıl yani ?" Anlamamıştı.
"Rus gelin için anneni ikna edebilirim. " deyince gözleri büyüdü.
"Gerçekten yapar mısın? Ben nasıl yapacağımı bilemiyordum. Etrafımda çok fazla kadın akrabam da yok akıl almak için. Çok sağ ol. "deyip sarıldı. Gerçekten de rus kıza aşık bu.
Numaralarımızı aldık haberleşmek ve detayları konuşmak için. Sonra tekrar düğüne döndük. Cengiz ve Şeker'le de göbek atmadan bu düğünü bitiremezdim. Bu defa topukluları çıkartmadığım için ayaklarım davul gibi şişti. Dinlenirken Melih geldi yanıma.
"Gelincik, konuşabilir miyiz?" Böyle ayağıma gelirsin işte.
" Melih bizim konuşacak bir şeyimiz kalmadı. Söylenecek her şeyi söyledik. Bitti. Bundan sonra bazı ortamlarda bir araya gelebiliriz sadece o kadar. " beni istemeyeni ben hiç istemem.
"Biliyorum ama bir konuşsak... "
"Cengiz'in düğünündeyiz farkında mısın? Canım sıkma benim." Kalkıp piste çıktım yine. Azıcık oynayayım da kurtlarımı dökeyim.
Düğünün sonlarına doğru insanlar azalınca düğünün tadını daha çok çıkartıyor insan. Kaan oynamaktan kan ter içinde kalmıştı. Düğünün sonunda yine fotoğraflar çekildi. Erkek tarafı olarak daha kalabalıktık bu sefer.
Sevil Hanımlarla ve kız tarafından da gelenlerle birlikte gelin ve damadı evine uğurladık. Cengiz'i çok fena dövdüler, kıyamam. Artık evlerimize geçecekken Kaan bana seslendi.
"Gelincik haberleşiriz değil mi? " deyince herkes bize baktı.
"Ara beni. Konuşuruz. " bunu duyunca daha çok şaşırdılar. Melih arabanın kapısını sertçe çarpıp kapattı.
Bizde arabamıza geçtik. abim koluma vurup; " Ne oluyor kız? " dedi sessizce.
" Hayırlı bir iş abi merak etme." Melih'in beni kıskanması için herkesin benim başka birini bulduğuma inanması gerekiyordu. Belki daha sonra gerçekleri anlatırım.