1-Kınamız Var

1865 Words
Okulda abimle daha iyi anlaşıyorum. Annemin yanına dönünce bir haller geliyor abime, bir şımarıyor yani. Ne olmuş yani annemle Gamze'yi haber vermeden buluşturup resmi olarak tanıştırdıysam. Annem, abimin sevgilisi olduğunu zaten biliyordu. Fotoğraflarını da görmüştü. Bir görümcelikte yapamayacaksam görümce olmamın ne anlamı kalıyor ki. Şeker'in kınası için koşuştururken dinlenmesini istedim Gamze'nin. Onu bir cafeye götürdüm, kahve ısmarladım ve annemi çağırdım. Bunda kızacak bir şey yok bence. Ama sonra abim ne yaptı? Gitti Melih'in kim olduğunu ve ayrıldığımızı anlattı. Bütün gece anneme laf anlatmaktan çenem ağrıdı. Ancak tüm bunlara rağmen tatilim çok güzel devam ediyor. Kına hazırlıkları için Gamze ve Şeker'e elimizden geldiğince yardım ediyorduk. Tabi huysuz Gamze bizi beğenmiyordu. Gamze'nin bana olan sinirini de anlayabiliyordum. Ama benim sayemde annemle samimi oldular. Abim bu sene mezun olacaktı. Askerliğini de yaptıktan sonra evlenmeyi düşünüyorlardı. Şunun şurasında ne kaldı canım. Bu düğün çok güzel zamana denk geldi. Yaşadığımız onca olayın üstüne biraz eğlenmek bizim de hakkımızdı. Kınaydı, düğün telaşıydı derken bir ay göz açıp kapayıncaya kadar geçmişti. Bu gece de Şeker'in kınası vardı. Cengiz'le Şeker'in evleneceğine hala inanamıyorum. Melih demişti bunlar evlenir diye, dediği de çıktı. Bir de Melih meselesi var değil mi? Şunun şurasında ayrılalı ne kadar oldu ki? Melih'le karşı karşıya geldiğimde beni yıkılmamış görmesini istiyorum. Hatta ne yalan söyleyeyim benden ayrıldığı için pişman olmasını da istiyorum. İstiyorum da istiyorum. Özgür Bey 'Bırak o düşünsün.' Demişti ama öyle kolay olmuyor işte. Anneme abimle ortak bir arkadaşımızın kınasına gidiyoruz deyip çıktık evden. Özgür Beylerde davetliydi kınaya. Akademi tatile girmişti ama biz bir aydır neredeyse her gün görüşüyorduk. Sedef'te üniversite sınavına girip çevre mühendisliği bölümünü kazandı. Özgür Bey kızının da ajan olmak isteyeceğinden o kadar korkuyordu ki kızını dibinden ayırmayan adam Sedef'in şehir dışında okumasına bile izin verdi. Onu biraz rahat bırakmaya karar vermişlerdi. Kendi ayakları üzerinde durmasını istiyorlardı. Bursa'da bir yurda kaydını yaptırdılar. Sedef Bursa'ya gittiğinde onu çok özleyeceğim. Kınanın yapılacağı salona Özgür Beylerle birlikte geldik. Yoldan Gamze'yi de almıştık. Gamze intikamını çok güzel aldı benden. Ailesine beni abisinin eski sevgilisi olarak tanıttı beni. Gamze'ye de kızamıyorum ki benden gördü, hak ettim yani. Ama annesi tatlı kadınmış. Beni bıraktığı için oğluna söylendi. Melih'in kınaya yetişemeyeceğini ama pazar günü geleceğini öğrendim. İyi oldu aslında. Pazara kadar zaman kazanırım diyeceğim ama bugün Cuma. Düğüne bir şey kalmadı ki. Gamze'yle ne kadar atışsak da kızın zevkine güvenim tam. Bu gece giydiğim siyah pullu, kolları geniş elbise bana çok yakışmıştı. Saçımı da dağınık topuz yapmıştım. Gamze ise saks mavisi bir elbise seçmiş, saçlarını da ördürmüştü. Erkeklerin ise hepsi aynı model giyinmişti. Derya Hanım ve Sedef'le birlikte salona geçtik. Kapıda misafirleri Şeker'in annesi ve babası olduğunu tahmin ettiğim çiftin yanında Sevil Hanım ve Emir Bey de duruyordu. Cengiz'in kimi kimsesi yoktu ki akademiden başka. Onlarla görüştükten sonra içeriye geçtik. Masaya çantalarımızı bıraktıktan sonra gelin odasına Şeker'in yanına geçtik. Nişanda giydiği uçuk pembe elbisesini giymişti. Nedimeler için de kaftanlar hazırlamışlardı. Mor olanını gözüme kestirdim. Ellerimize daireler de vermişlerdi. Gelin odasında da o kadar çok fotoğraf çekildik ki telefonların hafızası şimdiden doldu. "Gelincik söz verdin bak kına yakacaksın." Mine'ye söz vermiş bulundum bir kere. "Söz dedim ya Mine. Hatta Gamze'de oradaydı, duydu beni. Kınadan kaçacak halim yok." "Senin sağın solun belli olmaz." Canım arkadaşım nasıl da tanımış beni. Salon dolmaya başlamıştı. Beyazlar içinde bir kız geldi odaya. Kızı ilk gördüğümde ruhsar sandım. Salonda çalışıyormuş, gelinlere baş nedimelik yapıyormuş. Hepimizi sıraya dizdi. Gelin Hanım konukların arasına çıkacaktı artık. Önden erkek tarafından bir kadının geçmesi gerekiyormuş. Ben erkek tarafı olduğum için öne geçtim. Ruhsar, içeri geçtiğimizde üç tur döneceğimizi sonra gelinin ortaya geçip oynayacağını söyledi. Müzik başladığında daireyi havaya kaldırarak hem oynamaya başladım hem de yürüdüm. Üç tur attıktan sonra Şeker ortaya geçti. Masada oturanlardan da kalkıp oynayanlar olmuştu. Oh be azıcık kurtlarımızı dökelim de rahatlayalım. Sandalyede oturan Sevil Hanımı gördüm. Yanına gittim oynaya oynaya. "Oturmaya mı geldik Sevil Hanım. Öyle oturduğunuz yerden alkış tutmak yok. Hadi kalkın." "Ben böyle iyiyim Gelincik. Sen git oyna." Deyince onu rahat bırakacağımı sanıyorsa yanılıyor. "Bir daha böyle bir eğlenceyi nerde bulacağız. Akademi açıldıktan sonra kim bilir nelerle uğraşacağız. E sizde..." 'Emir Beyle evlenene kadar' diyecektim ki sustum. Sevil Hanım parçalardı beni. "Ne dedin?" Neyse ki sesten duyamamış. "Siz olmadan oynayamıyorum. Hadi lütfen." Resmen yalvarıyorum ya. Abimle Gamze'nin düğününe kadar şimdilik başka düğün olmayacak. Bunun tadını çıkaralım bari. "Oynayalım bari." İstemiyor görünüyordu ama benden önde gitti ortaya. Cengiz'le olan samimiyetleri çok eskiye dayanıyordu. Ona ne kadar kızarsa kızsın hep onun yanında yer alıyordu. Baktım Sevil Hanım sopa gibi oynuyor ellerinden tutup halaya çektim onu. Çok sevgili müdiremin kız tarafına rezil olmasına izin veremem. Biraz oynayıp kurtlarımızı döktükten sonra kına için hazırlanmaya başladık. Gözüme kestirdiğim mor kaftanı kaptım hemen. Kız tarafından biri de kaftana göz dikmişti ama ben önce almıştım. Kına tepsisini de benim elime verdiler. Şeker'in yanına geçtim. Diğer yanına da kız tarafından biri geçti. Yine müzik eşliğinde çıktık ortaya. Ama bu sefer ışıklar kapatıldı. Elimizdeki mumlar ve telefonların flaş ışıkları aydınlatıyordu etrafı. Duygusal bir kına şarkısı eşliğinde gelin hanımın etrafından döndük. Kına yakılacağı zaman Sevil Hanım da geldi. Şeker'in eline tam altın koydu. Bu Sevil Hanımın hakkı ödenmez valla. Cengiz'i sahipsiz sanmasınlar diye çok uğraşıyordu. Kına yakılırken bir de baktım ki herkes ağlıyor. Bir tek ben ağlamıyorum. Ama ağlanacak ne var ki? Sevdiği adamla evleniyor işte. Gamze hele salya sümük ağlıyordu. Başkasının kınasında böyleyse kendi kınasında ne yapacak bu kız? Mine de kaçmayayım diye kınayla peşimde dolandı. Elime kınayı yaktı rahatladı. Şeker'in kınası yakılırken Cengiz'de geldi müstakbel karısının yanına. Şeker'in başından örtüsü kalktıktan sonra damadın etrafında döne döne oynadı. Bu testiyi de anlamıyorum. Kınanın vazgeçilmezi küçük kına paketleri ve kuruyemişler dağıtıldı. Bunlarda olmasa kına kınalığını bilmeyecek. Ama oynamaktan ayaklarıma kara sular indi. Topuklu ayakkabılara alışık değilim ben. Ayaklarımı ovalarken Gamze bir torba uzattı. Bir de baktım ki benim için babet ayakkabı almış."O topukluların üstünde duramayacağını biliyorum." Ay görümcesini de düşünürmüş. "Sen beni mi düşündün?" Kulaklarımla inanamıyorum. "Seni değil kombini düşündüm. Çıplak ayaklar gezerdin sen. " Gamze'nin dürüstlüğüne hayran mı olayım, patavatsızlığı için sinir mi olayım bilemedim. Yine de babetler çok işe yaramıştı. Akademideki kızlardan ve hocalardan gelenlerde vardı. Ama yine de kız tarafı daha kalabalık görünüyordu. Oynamaktan yorulan kızlar masalara dönüyordu ama suratları düşüktü. Mine'de fark etmişti. Yan masadakilerle konuşmaya başladı. "Ne oldu kızlar? Şarkıyı mı beğenmediniz?" diye sordu gülerek. "Adam sadece kız tarafının istediği şarkıları çalıyor. İki kez istek parçada bulunduk 'çalamam' dedi. Kız tarafı ne isterse çalıyorlar ama." Kız bayağı dolmuş ama güzel bir noktaya değindi. Bende muhabbete dahil oldum. "Beden mor kaftanı giydim diye kız tarafından surat yedim. Ayrıca şu ruhsar kılıklı nedime gelinin yanına yaklaştırmıyor bizi." Sevil Hanımda konuşmamıza şahit olmuştu. "Kızlar, buraya kavga çıkartmaya gelmedik. Edebinizle oturun." Tabi Cengiz'in rezil olmasını istemiyordu. Bunu bende istemem ama erkek tarafı olarak ezilmeyi de kaldıramıyorum. "Sevil Hanım niyetimiz kavga çıkartmak değil. Bizi erkek tarafı olarak görmüyorlar bile durum bu. Hadi bu kına bitecek. Daha sonra Cengiz'in zaten kimi kimsesi yok diye tepesine binerler." Sevil Hanımın gözünün açılması lazım. Nerden bilecek kız tarafı erkek tarafı olaylarını. Bizim mahalleye gelse dokuz sezonluk dizi çıkar haberi yok. Kızlarda beni desteklemeye başladı."Tabi ya. Erkek tarafını şimdi saymayan ileride hiç saymaz." Konuşmalar arttıkça Sevil Hanım da anlamaya başladı. Üstünü düzeltip kalktı yerinden. Direkt piyanistin yanına gitti. Kız tarafından kırmızı dar giyinmiş, kilolu bir kadın penguen gibi yürüyerek yanlarına gitti. Bu kadın kesin Şeker'in halası. Tam bir hala tipi var çünkü. Piyanisti bırakıp birbirleriyle konuşmaya başladılar. Hala Hanım el kol hareketleri yapıp yüksek yüksek konuşuyordu. Ama Sevil Hanım asaletini hiç bozmadan duruyordu. Bu, kadını daha çok sinir ediyor gibi görünüyordu. Hala Hanım suratını buruşturup geldiği gibi geri gitti. Tekrar piyaniste dönüp parmağını uzatarak konuştu. Sevil Hanım az önce bize kavga etmeyin dedi ama kendi ne yaptıysa küstürdü kadını. Sonra piyanist şarkıyı kapatıp mikrofonu açtı. "Erkek tarafını piste alalım." Müzik tekrar çalmaya başladı. Sevil Hanım da ortaya çıkıp bizi çağırdı. Bu kadında korkulur valla. Kız tarafını pistten süpürdü, erkek tarafını piste çıkarttı. Hiç oynamadığı kadar oynadı Sevil Hanım. Sevil Hanımın içinden bir görümce çıkacağı kimin aklına gelirdi. Uzun bir süre pistten inmedik. Piyansitte bir şey yapamadı, şarkı çalmaktan başka. Hala Hanım ise ağzını kuruyemişle doldurup bize bakıyordu. Bu gece sinirinden çatlardı bu kadın. Erkek tarafı bir sıfır öndeydi. Bunun verdiği hazla daha çok oynuyordum. Hatta Sevil Hanımın önüne bayılıp bahşiş bile aldım. "İnşallah sizin düğününüzde de oynarız Sevil Hanım." Nasıl gaza geldiysem artık Sevil Hanım durup bakınca fark ettim söylediğimi. Hemen toparlamaya çalıştım. "Nikahta olur fark etmez ki." Şu an sıvıyorum galiba. Mine'yle Gamze yanımda kıs kıs gülüyordu. Çenemi niye tutamıyorum? Neyse ki Sevil Hanım bir şey demedi, oynamaya devam etti. Bu kadar oynamak bünyeme ağır geldi. Ayaklarımda derman kalmadı. Bulduğum ilk sandalyeye çöktüm, oynayanlara alkış tuttum. Şeker'de gelince kız tarafından da kalkanlar oldu. İşte kına bu. Gövde gösterisine ne gerek var. Oynayanlara bakarken masalarına oturduğum teyze sandalyesini yanıma çekti. Meraklı bir düğün teyzesi bu şimdi yandım. "Kızım sen erkek tarafındansın dimi?" İşte başlıyoruz. "Evet, teyzeciğim." Erkek tarafı olarak Cengiz'i rezil etmem inşallah. "Damadın nesi oluyorsun sen?" Ya teyze ne yapacan acaba. "Hem öğrencisi hem de yakın arkadaşıyım. Hatta kardeşi sayılırım. " Kalkmaya niyetlendim ama başaramadım. "Damadın kimsesi yokmuş ama seveni çokmuş maşallah. Şeker'i de tanıyormuşsun. Senden çok bahsetti. Görür görmez tanıdım seni. Bekarmışsın." Heh asıl niyetine geldi teyze. Ben kız tarafının olduğu yere niye oturdum ya. "Öyleymiş." Teyze gülüyor diye bende gülüyorum ama bunu kesin yanlış anladı. Evlenmeye niyetim olduğunu sandı. Bizim kızlarda çağırmıyor ki beni kalkayım şuradan. "Benimde bekar bir oğlum var. Boyu boyuna. Yarın o da gelecek düğüne. Gösteririm uzaktan, beğenirsen bir görüşürsünüz. He ne dersin?" Bu teyzeler kınaları, düğünleri niye evlilik programına çevirir anlamam. "Ben uzağı göremiyorum teyzecim. ... Aa beni çağırıyorlar." Deyip kalktım yanından. Bir şeyler söyledi ama hiç anlamadım dediğini. Gamze'yle Mine masaya geçerken onlara eşlik ettim. Oynarlarken benim biriyle konuştuğumu görmüşler, kim olduğunu sordular. "Sormayın. Meraklı, oğluna kız arayan bir teyzeye denk geldim." Bunu söyler söylemez benimle dalga geçtiler. Anlatmasa mıydım acaba? "Bence bu sene senin kısmetin açılacak Gelincik." Gamze'de benim moralimi yükseltmeye çalışıyordu. Onun gözünde abisinin eski sevgilisi değil arkadaşıydım. Ve Gamze'nin bu huyuna bayılıyordum. "Oğuz söyleseydi inanırdım ama sen söyleyince... İhtimal dahi vermiyorum. " Suratını büzdü Gamze. Ama doğru söylüyordum. Oğuz'un kalbi temiz. Ne söylese oluyor. Olması için çabalıyor bazen ama olsun. Gecenin ilerleyen saatlerine doğru salon boşalmaya başladı. Şeker'in ailesi ve bizden de Sevil Hanım, Emir Bey, Oğuz, abim, Gamze ve Mine kalmıştık. Şeker kalabalık bir ailenin kızıydı. Kimi kimsesi olmayan Cengiz böyle kalabalık bir aileye damat gittiği için çok şanslıydı. Yalnız olduğunu hissetmesin diye biz de gitmiyorduk. Kına süslerimizi de almayı ihmal etmedik. Magnet yaptırmışlar. Bu magnetlerde bana ayrı saçma gelir. Benim buzdolabımın üstünde başka birinin süsü ne arar diye düşünürdüm. Ama bunu saklayacağım. Salondan çıkmadan önce fotoğraf çekilmeye başladılar. Şeker'in ailesi o kadar kalabalıktı ki çekim uzun sürdü. Sonra Sevil Hanım ve Emir Beyde yanlarına gitti çekim için. "Gelincik, misafir gibi durma. Gel sende." Bende gidip poz verdim. Cengiz'le dostluğum çok farklı ve derindi. O mutlu oldukça ben daha çok mutlu oluyorum. Şeker'le çok yakışıyorlar birbirlerine. Artık darısı Sevil Hanımın başına. Düğünlerde olmasa hep beraber bir araya geleceğimiz yok. Fotoğraflarda çekildikten sonra herkes evlerine dağıldı. Düğünle kınanın arasına bir gün bırakmakla çok iyi yapmışlar. Bu yorgunluğun üstüne bir de yarın oynayamazdım. Gamze'yi evine bıraktıktan sonra bizde eve geçtik. Yorgunluktan göz kapaklarım kendiliğinden kapanıyordu. Düğün Pazar günüydü. Melih'i de göreceğim. Çok güzel tam da uyuyacağım zaman aklıma geldi Melih. Şimdi uyu bakalım uyuyabilirsen...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD