Evin’in ağzından: O gömleği elimde tuttuğum an nefesim kesilir gibi oldu. Kalbim boğazımda atıyordu. O küçücük leke bana koca bir dünyanın yıkılışını fısıldıyordu. Yine de kendimi toparlamaya çalıştım, derin nefes aldım. O sırada arkamdan Tufan’ın ayak seslerini duydum. İçim buz kesildi. Kapının eşiğinde belirdi. “Ne yapıyorsun?” dedi, gözlerini bana dikmişti. Elimdeki gömleği hızla toparladım, yüzüme belli belirsiz bir gülümseme yerleştirmeye çalıştım. “Hiç,” dedim, sesim biraz çatallı çıktı. Gömleği aceleyle aldım, neredeyse koşar adımlarla makineye attım. Düğmeleri çevirdim, kapağı kapattım. Sanki lekeyi o çamaşır makinesinin derinliklerinde boğabilirmişim gibi. Tufan içeriye doğru yürüdü, gözleri üzerimdeydi. “Kıyafetleri yıkamana gerek yok,” dedi, umursamaz bir tavırla. “Çalışan

