Dünyanın neresinde olursanız olun, hangi dine, hangi mezhebe, hangi millete mensup olursanız olun; iki karşı cinsin arasında meydana gelen çekimden kaçamazsınız. Bazı kültürlerde göz ucuyla bile bakmak yasakkken; bazılarında ise bu çekim yemek, içmek, soluk almak kadar doğal ve gereklidir. Mahi de bir süredir bu tensel çekimin farkındaydı. Onun gördüğünde bedeninde meydana gelen ufak kıpırtılar da bu çekimin bir ürünüydü. Steven onun aklını karıştıran cümleyi kurup, odadan alacağını almış ve arkasında zihni allak bullak olmuş bir genç kadın bırakmıştı.
Mahi bir süre sonra toparlanmış ve ilerleyen zamanın da verdiği telaşla son kontrollerini yapıp, bu günkü son ameliyatı için hazırlanmaya başlamıştı. Operasyon odasına insani dürtülerini taşımamak konusunda bir ustaydı.
Dennis'e göre daha kolay bir hasta olan, orta yaşlı adam için beklendiği gibi başarılı bir operasyon gerçekleşmiş ve tahmin edilen sürede hasta, uyandırma servisine alınmıştı. Eve gitmeden önce Dennis'i son bir kez daha kontrol etmek isteyen Mahi, üzerini değiştirmeden adımlarını yoğun bakım ünitesine çevirdi. Dennis, tek kişi için ayarlanmış steril odada ECMO cihazına bağlı bir şekilde uyuyordu. 72 saat olarak belirlenen sürenin neredeyse 10 saati geride kalmıştı. Şansları yaver giderse Dennis uyanışının ardından; onun için uygun bir kalp bulunana kadar bir öncekine nazaran daha rahat bir süreç geçirecekti. En azından bedeni eskisi kadar yorgun hissetmeyecekti.
Her şeyden habersiz uyuyan kızı bir süre daha gözlemledi Mahi. Odada duyduğu her ritmik ses, onu adeta hipnoz etmiş olacak ki Steven'ın odadaki varlığının epey bir süre farkına varmadı. Steven bilerek ses çıkarmamış ve kendi içerisinde çetin bir muhasebeye girmişti. Yaşıtlarına göre oldukça zinde ve biçimli vücut hatlarına sahip bu genç kadının beden sağlığına özellikle dikkat ettiği belliydi. Sağlıklı saçları, tırnakları, cildi bunun birer kanıtıtydı. Onu tanıdığı süre boyunca yemek seçimlerine de az çok vakıf olmuştu. Orantılı vücudunun sebebi de bu seçimlerdi. Mahi'ye bakılırsa son zamanlarda kendine hiç dikkat etmiyordu ama buna rağmen çevresinde sağlıklı bir genç kadın imajı uyandırmıştı. Kumral, ince telli saçları, yeşil ve ela arası geçişler yapan göz rengi, beyaz teni ve hafif çilleri ile her erkeğin radarına takılabilecek bir güzelliği vardı. Tıpkı Nancy gibi. O aklına gelince bütün bedenine bir sinir dalgası hakim oldu. Ondan hayatını çalan kadına olan benzerliği onu ciddi manada düşündürüyordu. Bu benzerlik tesadüf eseri olamayacak kadar kusursuzdu. Ona Nancy'i tanıyıp tanımadığını sorsa nasıl yanıt alırdı, bilmiyordu. Bir süre daha gözlemlemeye karar verdi ve Mahi onu fark etmeden soyunma odasına çevirdi adımlarını. Zaman gerekiyordu, sadece zaman. Ancak; ona bu hak tanınmamıştı. Bir an önce onun aslında kim olduğunu ve buraya gelişinin altında yatan temel nedeni öğrenmeliydi. Eğer babasının ölümünün üzerine giderse, olası bir otopside kalbe zarar veren kimyasal bileşene ulaşması çok da zor olmazdı. Bir salon dolusu izleyicinin önünde yere yığılan adamın ölüm sebebi kalp krizi olarak kayıtlara geçince kimse üzerinde durmamıştı. Ancak iyi bir doktor ve sağlık geçmişini bilen birisi şüphe duyardı ve bu kişiyle yakın zaman önce tanışmıştı. Mahi bu işin peşini bırakmayacak birine benziyordu.
Soyunma odasına geldiğinde ilk işi telefonunu kontrol etmek oldu. O adamlara bulaştıktan sonra bunu sık sık yapar hale gelmişti. Sürekli talimatlar gönderen adamlar, eğer olumlu geri dönüş alamazlarsa Steven'ın canını sıkan hareketler yapmaktan kaçınmazlardı. Çağrı ve mesaj geçmişinin temiz olduğunu görünce soyunmaya başladı. Aklında eve gidip sıcak bir duş almak ve deliksiz bir uykudan başka bir şey yoktu. İlk başlarda Mahi'ye yine birlikte gitmeyi teklif etmek aklından geçse de, kendince kurduğu taktik sebebiyle bu girişimden vaz geçti. Oluşturacağı gizemli havanın onun daha çok dikkatini çekeceği az çok tahmin edebildiği bir şeydi.
Mahi ise Steven'ın aklındakileri okumuş gibi kendince önlemler almış ve bu çekime kapılmamak adına onunla daha az muhatap olma yolunu seçmişti. Steven'ın odaya girdiğini görünce arkasından girmemiş ve böylece olası bir yakınlaşmanın önünü almıştı. Hiçbir nedenin babasının ölümü ardındaki gerçeği bulma yolunda önüne taş koymasını istemezdi. Bu sebeple kendi ihtiyaçlarını da gerekirse rafa kaldıracaktı.
Havanın bir önceki güne göre yağışsız oluşu da işine gelen Mahi, bisikleti ile iki blok ötedeki evine doğru yola çıktı. Yol üzerindeki marketin önünden geçerken durakladı. Günlerdir hazır yemekle idare ettiği için durup bir şeyler almak ve kendine güzel bir öğün hazırlamak istemişti. Belki bulabilirse kaliteli bir şarap alır ve yemeğe biraz daha lezzet katabilirdi. Market reyonlarının arasında dolaşırken, uzun zamandır kendisi için bir şeyler almadığını düşündü. Ne ara kendinden bu kadar vaz geçmişti, bilmiyordu. Dalgın bir şekilde raflardaki ürünleri incelerken hızlı adımlarla yürüyen biri gelip ona sertçe çarptı ve çantasının yere saçılmasına sebep oldu. Ona çarpan kişi konuşmuyor ancak eşyalarını toplamasına yardım ediyordu. Başındaki kapüşonu ve yüzüne dökülen saçları sebebiyle nasıl biri olduğunu anlayamadı. Yabancı işini bitirdikten sonra arkasına dahi bakmadan marketin çıkış kanadında gözden kaybodu. Yaşadığı garip anın etkisinden kurtulan Mahi ise çantasını kontrol etmeyi son anda akıl edebilmişti. Her şeyin yerli yerinde olduğunu görünce merakı bir kez daha arttı. Neden böyle davranmıştı? Ona nasıl çarptığını hatırlayınca kaşlarını çatmadan edemedi. Reyon koridorunda ondan başka kimse yoktu. Onun da sırası henüz gelmemişti. Geçişi için elverişli oldukça geniş bir alan varken gelip ona çarpması garipsenecek bir durumdu. Belki de sarhoştu ya da kullandığı herhangi bir maddenin etkisindeydi diye düşündü. Bu olasılık mantığına daha çok yatınca alışverişini tamamlamak için kasaların olduğu bölüme doğru ilerledi.
Aldığı birkaç parça eşyayı bisikletinin sepetine koyup evine doğru yol aldı. Mümkünse dış dünyada olup biten her şeyi dışarıda bırakmaya kararlıydı. Bunu henüz nasıl yapacağını bilmiyordu belki ama bir yolunu mutlaka bulacaktı. Kendi dairesi için ayrılmış park alanına bisikletini bırakmış ve girdiği şifre ile kilidi etkinleştirmişti. Güvenlikteki adamlar böyle bir önleme ihtiyaç duyulmadığını söylese de; öyle yaparak kendince bisikletini emniyete aldığını düşünüyordu.
Gözü asansörlere takıldığında geçen gün yaşadıkları olay aklına geldi. Steven'ın birden onu tanımıyormuş gibi davranmaya başlaması ve o adamları görünce bariz bir şekilde gerginleşmesi aralarında pek de hoş bir meselenin olmadığının kanıtı gibiydi. Steven hakkında bir şeyleri merak etmekten geri duramadığını fark edince kendine kızdı. Umursamamaya çalışmak bile oldukça zordu.
Asansör yavaş yavaş katları tırmanırken babasının da zamanında bu yoları adımladığını, bu asansörü kullandığını, yaşadığı evde yaşadığını anımsamak boğazında acı bir düğüm oluşmasına sebep olmuştu. Onu daldığı derinlikten çıkaran asansörün kendi katına geldiğini bildiren uyarı sesiydi. Çantasının içindeki anahtarı bulup kafasını kaldırdığında kapısına yaslanmış bir şekilde onu bekleyen Steven ile karşılaşmayı beklemiyordu...