DEMİR Altemur’a “Dışarıdaydım. Evden çıktığından haberi yoktu,” dedim. Şaşırdı ama yorum yapmadı. Ellerimle yüzümü, gözlerimi sildim. Koridorun loş ışıkları altında, hastanenin soğuk ve steril atmosferinde, boş koltuklardan birine ağır adımlarla yürüyüp oturdum. Vücudum yorgun, zihnim ise karmakarışıktı. Dicle’nin başına gelenler, onunla aramızda geçen o iğrenç tartışma, öfkeme yenilip bağırıp çağırmam, amcamdan duyduklarım yüzünden kendimi kaybedip Niran’a gidişim ve Zarife’nin Dicle’yi alıp oraya getirdiğini öğrenmem… Hepsi birbiriyle çarpışıyordu içimde, sanki bir fırtınanın ortasında kalmış gibiydim. Altemur da yanıma gelip sessizce oturdu. Yeşil gözleri, Dicle’ninkilere o kadar çok benziyordu ki, bir an için ona bakarken Dicle’yi görür gibi oldum. “O saatte ablam asla dışarıya çıkm

