Aşk Doktoru Kapıda

1427 Words
Batın Bana öfke kusuyordu, peki neden benden nefret ettiğini söyleyince canim bu kadar yandı? Neden umurumda? Bedenimi itmeye çalışıyordu göğsumdeki eli ile... Icimdeki tüm öfke silinmişti ama yine de devam ettim. Hayvan gibi kendimi tatmin etmeye devam ettim Tüm bedenim üstünde titreyerek bosaldim altımda gözyaşı durmayan kizin içine Nefes nefese bedenimi üstüne biraktigimda başını saçlarını sayısız kere öptüm, kokladım " Benimsin... benim. Sadece benim... " " öldürürüm" dediğinde gözüne baktim... öyle masum görünüyordu ki? Güldüm " kimi, beni mi? gücünün yeteceğini mi düşünüyorsun?" Dudakları titreyerek sesi parçalanarak ama kararlılığını yüzüme tokat gibi carparak feryat etti " kendimi öldürürüm..." Donup kaldım, seni deseydi kabulümdü... " Bir daha beni başkasına... öldürürüm kedimi" Neden gözüm doldu. Görmemeli. Başımı boynuna sakladım nefes alır gibi. Sustum, bir müddet konuşamadım. Sıcak bedeni altımda titrerken sustum. " Asla... sus! Bir daha asla olmayacak" Asla, onu kimseye vermem... Ne demek kendimi öldürürüm. Sıcacık vücuduna sımsıkı sarılıp, pürüzsüz tenini öptüm... dudağımın uzandığı her yerini ard arda öptüm. Tenim teninden ayrılmak istemiyordu, ter içinde ıslanmış saçlarına gömdüm kendimi. Kokusu... İçime çekmeye doymadigim o kokusu.... Sadece seks Batın, sadece seks... Bir kaç ay sonra adını anmayacaksin, doya doya al. Lale gider başkası gelir, dünyadaki tek kadın değil.. Cok daha güzelleri var biliyorsun Sadece iyi geldi sana... şuan iyi geliyor. O yüzden ayrilamiyorsun, o sebepten evet... Başka neden yok! Olamaz, olmamalı... benim kalbim sonsuza dek bir kadına ait, ona ait kalacak. Sadece ihtiyacımı göreceğim. kahretsin bu kalp neden böyle çarpıyor, derdi ne? Lale Paramı alınca gideceğim, kendime kimsenin olmadığını bir yerde bir hayat kuracağım. Kuşum da olacak... minik bir hint bülbülü... Bedenim altında savrulurken gozumdan akan yaşlarla kendimi bambaşka bir yerde hayal ediyordum Böyle düşünüp hayal edince yaşadığım aşağılama katlanilabilir oluyordu. Boyarım duvarlarını, 2 oda olsa yeter ki bana... evleri de paraları da kendilerin olsun... Etim acı dolu sert dokunuslari ile ezilerek inlerken ruhum bir köy evinde ağaç diyor, salıncak kuruyordu Oysa gerçekte o ustümde kendini kaybetti yine, canımı ne kadar acittigini bilmeden içime ard arda kendini soktu. Aletini icimden çekerken sanki etimi de söküp çıkarıyordu. Bir şeyler aleti ile dışarı çıkacak gibi sökülerek kendini itisi ile içime gömülüyordu yine etim. Sıcak nefesi bedenimi kavuruyor vucudu ateş gibiydi ve ter içindeydi. Islak bedeni üstümde kayarak beni altında eziyordu Yetmedi, bacaklarımı daha da ayırdı, ne kadar girerse girsin ona yetmiyordu sanki... Ellerini saçıma atıp okşar gibi severken saçlarımı eline dolayıp çekmeye başladı Bendenimi kollarının arasında ters çevirip tekrar içime soktu kendini " aghhhhh" çığlığım, saçımı çeken eli beni o geceye götürdü. Her şeyin başladığı o geceye Tum bedenimi altında eze eze içime girerken cektigi saçımla bas bas bagirdim çek git kaç diye... nereye gidebilirim? " ahhhhh ahhhh siktir ahhhhhh seni, seni öyle sikmek istiyorum ki yarısını bile yapamıyorum kıyamadığım icin" Dudaklarını kulağıma dayayıp söylemişti, " biraz daha alış her şeyini alacagim" Zaten almadın mı? ne kaldı ki benden geriye. Goz yaşım kasigimdaki darbelerle yayılan sanci ile altında savruldu bedenim, ağırlığı ile ezildi ama acı dolu inleme dışında sesim çıkmadı Ateş gibi vücudu beni de yakıyordu, içime inleyerek titreyerek ilikligini saldı. Başını dayamış kulağıma nefes nefese " Çok guzel ah çok guzel... ilaç , iğne hallederiz içine aktım... Ah çok güzel" Neden bahsediyor ne ilacı ne iğnesi. " cikart artik" sesim kısık çıkıyordu ama duymustu " lütfen cikart" Başını sırtıma gömdü, kürek kemiğinin ortasında dudakları dili gezinirken " hayır içinde kalacak" deyip üstümden inmeden başını boyun oyuntuma sokup uyudu Bense bayıldım... Kendime geldiğimde kasiklarimda yine aynı sanci, altında aynı savrulusla buldum " durma öyle... sarıl bana " Yüzüm yüzüne dökük ihtiras dolu bakışları ,gerilmiş sergiren yüz kasları, gözü kayarak içime girişi ile devam ediyordu Ellerim urkekce sırtına dolandi " sarıl hadi... saril" Onun iri kollarına kiyasla kibrit çöpü gibi duran ince kollarimi sardım bedenine. Üstüme bıraktı kendini " böyle devam et,... sırtımı okşa hadi... op beni" Dudaklarını dudağıma dayamış sehvet dolu nefesi içime dolarken yağdırıyordu emirlerini Dudağımı acemice dudağına götürdüğümde boğazından bir inleme koptu, derin ama sarsıcı, kulaklarımda yankılanan. Ona baktığımda bana teslim olduğunu fark ettiğim inleme " Bacaklarını... belime sar" alnı alnımda kendini en hızlı şekilde içime gömerken demişti Yaptım bacaklarimi beline sararken sanki içimde bir boşluk oluştu ve o içime girerken o boşluğa dek gömdü kendini " her pozisyonda... değişir. Cok kurusun camin acıyor zevk alamıyorsun, sana kayganlastirici alacagim" elini organima attığında onu durdurmak istedim " uslu dur ... simdi tatmin olmak ne demek anlayacaksin" Eli kadinligimi okşarken bedenim altında elektirik çarpıyor gibi kivranmaya başlamıştı " ahhh ahhhh ahhhhhh" " iste böyle... boyle" Kulaklarımda yankılanan şen kahkahasi içime her girişi ile odada yankılanan ses benim ardi arkası kesilmeyen inlemelerim " dur dur... dur çişim geldi dur,.. banyoya gitmem... gitmeli..." Ve kendimi daha fazla tutamayıp durduramadım İçime büyük bir hirilti ile derin nefesleri eşliğinde kendini sagarken ben utanctan gozlerimi kapatmıştım. " Nefes nefese kendini bedenime gömdüğünde " Neden kapatıyorsun yuzunu" diye sordu Öfke ile bagirdim " birak dedim bırakmadın... çiş yaptım... " yüzüme öyle bir baktı ki... alnını alnıma dayayıp " ah güzelim... guzelim. Çiş değil o?" Ne demek değil? Batin Sabaha dek 3 defa aldım onu, bir çoğunda da zorla durdurdum kendimi. Bedenine sarılıp sağarak tatmin ettim. Cisimi yaptım diye ağlıyordu, o kadar yabancı ki orgazm olduğunu bile bilmiyordu. Sabah olduğunda kahvaltı masasında yüzüme bakmadan oturuyordu. Kus mu bana konuşmayacak mi ? Çalışanlardan birisi geldi " Lale hanımın misafiri var" dediğinde göz göze geldik. " birisini mi bekliyordun?" Kafasını hayir anlamında sallarken " salona alin" dedim " Gel gidelim" Amacım onu korumaktı ama yüzünden anlamıştım bunu da yanlış anladiginı. Ona guvenmedigimi düşündü eminim. Yarı yolda vazgeçip " sen geç görüş arkadaşınla, ben bir işim bitince selam vermeye gelirim" deyip aklım ruhum kala kala ayrıldım ondan Lale Kim olabilir ki, kimsem yok benim. Salona girdiğimde kırmızı pantolonlu kurbağa yeşili gömlekli, turuncu çiçekli bir fuları olan mor gözlüklü bir adam vardı, bu... Altan! " sen... senin ne işi var burada?" dedigimde üstüme doğru yürüyüp sarildi " ay demiştim ben kesin çok guzelsin diye" Koluna vurup " Sana onu mu sordum nasıl buldun beni?" diye kısık sesle azarladım " Merak ettim hayatim en son koynuna girecektin sonra kayboldun ne arama ne sorma başına bir iş geldi diye korktum " Yuzunde samimi bir ifade vardı " Peki beni nasıl buldun?" Koltuğa oturup " Dur bir düşünelim ne dedin bana 'jet sosyete, milyarder, oğlu yurt dışından geldi, tek çocuk, ailesi trafik kazasında öldü , bir ay oluyor. Tüm bunları yazınca kabak gibi çıkıyor ailenin haberleri" Of aptal Lale... Etrafa bakıp yanına geldim " Ne istiyorsun?" Kalbim öyle çarpıyordu ki... " Inan olsun buraya gelene kadar pek bir şey istemiyordum ama şuan kalacak yer istiyorum şekerim, evden atildim" Ne? ciddi mi bu? " Sen kafayı mı yedin? Ne yani buranın hanımı gibi mi görünüyorum ben burada sigintiyim" dediğimde içeri kara prens girdi " gelebilir miyim?" Ikimiz de birbirimize baktık kulağıma eğilip " evin beyi gelmek için senden izin istiyor ve sen sigintiyim mi diyorsun bebeğim sen aptalsın" deyip " buyurun lütfen lalecigim ile biz de tam sizen bahsediyorduk" deyip gözünü bana dikti Seni... seni pis adam, Of adam gibi de değil jöle gibi bir şey. " oyle mi?" Bana bakıyordu. " Ben Lale'nin liseden arkadaşıyım. Bana şoför lazım sen okur musun dedi ama birkaç gündür görüşmeyince merak ettim hem iş meselesini konuşup hem de göreyim dedim" Kara prense bakan gözlerim şaşkınlıkla tekrar Altan'a döndü. " şoför olarak onu mu istiyorsun?" dedi tuhaf şekilde bakarak? Bir Atlan'a bir kara prense baktım " hi hi, evet yani olursa iyi olur diye" Batın Korkuyor, o kadar korkuyor ki Ahmet'ten sonra böyle bir tipe şoförlük için rica etmiş. Karşımdaki şeye baktım. "Sorun değil ben o an için öyle düşünmüştüm Altan da gidiyordu zaten" deyip koluna girip sürükleyerek götürmeye calisti arkadasini. Muhtemelen benden bir şey rica etmek istemiyordum artık " Lale hanımın hizmetinde olacaksın, o nereye isterse onunla gidip geleceksin" Yanında böyle bir tipin olması benim içinde iyi bir şeydi. En azından aklım kalamaycakti. O da kendini güvende hissederdi "Bu işe alındım mi demek oluyor " diye sorduğunda arkadasi, Lale'ye baktım. Saşkındi. Neden bu kadar şaşkın ki, ne istese kabul ederim yeter ki o istersin. " Lale istedikten sonra kabul etmeyeceğim şey yok" yanına gidip başını öptüm. Affet beni ufaklik yeter ki affet. Lale Kabul etti, ben ne güzel yollayacaktim ki kabul etti. Bir insan nasıl bu kadar karmaşık olabilir? Hem canımı acitip hem de öyle bir bakıyor ki... Hangisi gerçek Batin? Altan ise boynuma sarılıp " ay ne güzel değil mi Lale hep birlikte olacagiz" diye bagiriyorken kulağıma " şaşkın şaşkın bakmayı birak adam suphelenecek, ayak uydur ki ayağın kaymasın tatlim" diye fisildadiginda tüm bedenim yeni bir şok dalgası ile sarsıldı Ya söylerse, ya şantaj yaparsa bana... in mi cin mi katil mi ne bilmiyorum? Ne niyeti, amacı ne?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD