Alper
Elimde kahve ile kantinde otururken yanıma geldi. Yine o umut dolu bakışlarla. Yapma, sana arkadaşlık dışında bir şey hissetmiyorum yapma Zeynep.
" Neden bu kadar düşüncelisin?"
Düşünceli... düşünceli miyim? Elimdeki kahveye baktım. " Nasıl... Batın'in arkadaşı? Muayeneye gidecektin"
Gittim... Gözümde canlandı yatak odası... Bana olan bakışı. Bana kırıldı mı? Kırıldı ise kırıldı saçmalama Alper, zaten bir daha görmeyeceksin.
" iyi..." Dışarıya baktım... gökyüzüne... Gözleri geldi aklıma. Derin mavi gözleri. Ve yine o çarpıntı! Saçmalama Alper, saçmalama!
Batın
Kendini güvende hissetmiyor. Bunu o değişik arkadaşına şoför olmasını rica edince daha da iyi kavradim. Salonda oturmuş kahvemizi içerken şirketten gelen personel müdürüne yanında talimatimi verdim
Duymasını istedim, artık rahat uyusun istedim.
" Yarin kameraları takacaklar efendim"
Gözleri irilesti. " tamam" adamı yolladigimda heycanla kalkıp odasina gitti.
Güvende olacaksın narin ufakligim. Artık korkmayacaksın.
Lale
Nefes nefese odaya girdim. Ne demek kamera... Aynada kendime baktım. Bes buçuk ay kaldı , 2 hafta gitti bile denebilir Lale. Evet buradan kaybetmiş olarak gideceksin ama bunu onlar göremeyecek
O an tüm planlar zihnimde döndü. Her karari o an verdim. Hepsini cezalandiracagim, bir kızın hayalini öldürmenin bedelini hepsi ödeyecek. Çekip giderken arkamda yanmış , yıkılmış bir kül yığını bırakacağım
Beni ateşte yaktılar, ben de dokunduğum her şeyi yakacak kendime yeni bir hayat kuracağım. Ne yapacaksam çok hizli olmalıydım. Ama nasıl... Çetin ve Sultan'ı market alışverişine giderken gördüm. İşte bu, sadece Serpil pisliği ve Ayşin kaldı demek.
Hızla Batın'in odasina gittim. Korkudan tüylerim urpermis, neden nefesim adeta gürültülü bir konuşma kadar yüksek çıkıyordu ?
Ellerim titreyerek eteğinin ucundan cekerek açtım çekmecesini, işte orada... Bana vermek istediği 10 bin euro ile dışarıdaki 3 deste para. parayı buluzumun icine sokup üstüme bir sal aldım.
Hadi Lale, yapabilirsin. Başka şansın yok. Yarın geleceklermis.
Tüm bedenim titreyerek inerken koridorda onunla,karşılaştım.
Kollarini açmış bana doğru geliyordu ve benim bedenimde para destesi sariliydi.
" yaklasma" diye bağırdım aramızda bir adım kalmışken. Kolları yavaş yavaş indi yanlarına. Gözü şaşkınlıkla aralandı
" Lale"
" dokunma bana" titritordum , her zamankinden daha da çok
" Tamam, tamam güzelim... Sakin ol dokunmayacagim"
Sakin ol Lale, simdi düşüp bayılacaksın üstünde paralarla yakalanacaksin sakin ol Lale.
" iyi misin?"
" böcek gordum" dedim aniden... " penceden geldi böcek "
Derin derin soluk verdi " simdi soylerim bakar bulurlar ilaçlarlar korkma"
Evet çağır, buraya çağır aşağı katın boş olmasi gerek " ara hadi" dedim bana şaşkın şaşkın bakan adama gözümü dikerek
" Hadi ara"
Ard arda tekrarlıyorum. Telefonunu çıkartıp meraklı bakışları üstümde gezinerek aradı " Serpil ilaçlama yapacaksın buraya gel"
" Ayşin de gelsin" dedim sesim kontrolsüz derecede yüksek çıkarak. Bir an dışarıdan birisi duysa benim kara prensi azarladigimi düşünürdü
" Duydun, söyle o da gelsin"
Kapatıp kaşlarını catarak bana bakıyordu. " Çok korkmuşsun sen, fobim mi var?"
O ne? şu an yalanımı açığa çıkarmayacak bir şeyse evet var çünkü!
" Korkuyorum ben" dediğimde yine sarılmak için yaklasiyordu ki bağırdım " dokunma dedim dokunma "
Batın
Titriyor, öyle şiddetli titriyor ki... böcekten korkmus ama sadece böcek korkusu değil benden de korkuyor. Lanet olsun yine dayanamadım, yaşadığı onca travmaya rağmen akşam sahip oldum ona.
Şimdi de istemiyor işte! ya giderse... gidemez, gidecek yeri yok ki ama ya giderse. Ustelemedim " tamam ufaklık, hadi aşağı kata inelim"
Serpil ve Aysin'in gelmesi ile " her yere bakin. baştan savma yapmayın... öldürürün ölüsünü göreceğim" diyerek indi aşağı.
Şala sımsıkı sarılmış titreyerek indi ara kat salona. " Yarın mi gelecekler?"
Kameraları soruyordu. " Evet güzelim yarın gelecekler "
Korkma artık, yalvarırım korkma ufaklık. canım pahasına korurum seni.
Birden ayağa kalktı.
" Nereye güzelim?"
" Kahve yapacağım.... sana kahve yapacağım " diyerek gitti... O kadar tuhaf davraniyor ki, kaldıramadı yaşadıklarını biliyorum. En ağırı da Alper... o oldu biliyorum. Nasıl gönlünü alacağı ben senin güzelim
Boynundaki sahte inci kolyeyi hatırladım o an. O kolyesini çok seviyordu. Hemen arayıp Altan 'a üst kata gelmesini söyledim. Mucevhercimize de mesaj atıp zarif bir inci kolye hazırlamasini emrettim
İste bu kadar.
Lale
Titremelerim alt kata donmemle çoğaldı. Etrafı kollayarak indim Sultan ile Çetin amcanın odasina. Cetin amcanın alet edavat kaldırdığı bir dolap vardı.
Gittim, dolabı açıp parayı alet takımlarının altına saklayıp hızla odadan çıktığım ve salona girdim, Hemen ardından da Altan gelmişti
" Beni emretmissiniz Batın bey"
Ne ara arkama geldi bu? hiç duymadım... oturduğumda gözü elimdeydi. Dönüp baktığımda elimin ve şalimin yağ olduğunu gördüm.
Hiizla elimi şalima silip şalı katlayıp yağı görünmez şekilde soktum koltuğun kenarına
" Bu adrese git sana bir emanet verecekler , al gel"
Kalbiniz hiç ağzınızda attı mı, benim atti... Titremem azalmış içimdeki bir Lale'den feryat yükseliyordu -Nasıl yaparsın- diye bağıran
-Nasil yaparım, bana yaptıkları gibi -diye bagirdi bir başka Lale.
" vaz mi gectin" dedi bana bakarak. Anlamayan gözlerle baktim " kahve yapmaktan"
Doğru ya, kahve bahanesi ile indim aşağı
" Uğraşmak istemedim" dedim küsmüş gibi başımı çevirerek. Derin derin soludu yüzünden dökülen bin parca hali ile. Sanki üzülüyordu bu halime.
" En azından titremen azaldı, artik usumuyorsun"
Kootugun kenarına adeta sakladığım şalima baktı. Salın üstünü daha da kapatarak oturup" Evet şimdi daha iyiyim" dediğimde Ayşin ve Serpil odaya girmişti.
" ilaçladik efendim, çok aradim ama böcek bulamadım. Yarin ölüsünü buluruz. Lale hanıma hangi odayi hazirkayalim ?" diye sorduklarında gözü üstümde dolandi
O bakis... yine istiyor. " benim odamda kalacak elbette"
Kahveler geldi, içildi... pencere önünde marketten dönen Çetin ile Sultan'in eve eşya taşımalarına baktım. Ve ardından Altani gördüm.
Belime sarılmış kararan gökyüzünü göstererek " Sana çok guzel bir sürprizim var" dediğinde kollarından kurtulup baktım
Ne? bu sefer kime peşkeş çekeceksin beni? Altan'in elinden karton poşeti alıp elimden tutup asansöre götürdü
" Ne oluyor?"
Onu kaybetmekten korkmadığımi o anda fark etmiştim. Konuşma şeklime hiç dikkat etmediğimi. Artık o benim için kazanılacak bir savaş değil, terk edilecek düşman toprağıydi
Ben onun çirkinliğine kök salamazdim.
Odaya girdiğimizde yine ne istiyor benden diye düşünürken beni aynanın önüne götürüp boynumdaki inci kolyemi çıkarttı
" Ne yapıyorsun?" yansımada onu izliyordum. Kutuyu açtı, cok guzel renkli inci bir kolye çıkarttı,
" Kaldır saçını bebegim"
Şaşkındim ama yaptım dediğini. Boynuma ensemi öperek taktı kolyeyi. Elini gerdanimda gezdirdi
" Çok güzel oldun "
Önceden güzel değil miydim? inci bir kolye takılınca daha mı değerliymişim artık ?
Kutuyu alıp cekmeceye uzandiginda kalbim öyle şiddetli attı ki... açtı... Kutuyu koyacağı an durup bekledi. çekmecenin dibine dek geldi
Fark etti mi?
Göz göze geldik bana bakıyordu. Nefesim kesildi. Ya odasında kamera varsa?
" Ne oldu? " sesim binbir parçaya bölündü. Beni kendine çekip öperken eli telefonunda birisini aradı.
" Eve gelin, polisi de arayin"
"Ne oldu Batın?"