6. KARAKINAR'A DÖNÜŞ

1681 Words
Sabah kahvaltı yaparken Hamza Bey ve Aziz de gelmişti. ‘’Bizim arabaya hepimiz sığarız beraber gidelim.’’ dedi Hamza Bey. Özleyiş’i gözünün önünden ayırmak istemiyordu. ‘’O kadar yolu arabayla gitmek istemiyorum uçak yolculuğunu tercih ederim.’’ Genç kızın sözleriyle Hamza Bey karşı çıkmaya hazırlanırken Aziz tatsızlık olmaması için araya girdi. ‘’Baba siz uçakla gidin arabayı ben getiririm.’’ ‘’Tamam öyle yapalım.’’ dedi Hamza Bey de. Kahvaltı bitene kadar Özleyiş uçak biletlerini sekreterine hallettirmişti. Yola çıkma zamanı geldiğinde evden ayrılmadan önce lavaboya girerek defalarca yüzünü yıkadı. Yaptığının doğru olduğuna kendisini ikna edemiyordu ama merakı ağır basıyordu. ‘’Kızım.’’ diyen annesinin sesini duyunca kapıyı açtı. ‘’İyiyim.’’ ‘’Gitmek zorunda değilsin, vazgeçebiliriz.’’ ‘’İstiyorum ama korkuyorum.’’ Gözünde beliren yaşı hızlıca sildi. ‘’Anne, sizler gerçeği anlattıktan sonra garip hissetmeye başladım. Buraya mı aitim yoksa oraya mı? Gitmezsem içimdeki bu soruya cevap bulamayacağım ve yanındayken kendimi misafir olarak görmeye başlayacağım.’’ Müge Hanım, kızının yanaklarını okşayıp öptü. Hissettiklerini anlıyordu. Özleyiş’in oradaki yaşamın kendisine uygun olmadığını görene kadar yanında tekrar rahat edemeyeceğinin farkındaydı. ‘’Babanla en büyük korkumuzdu karşına çıkıp davanın sözü diyerek hayatını mahvetmeleri. Geldikleri andan beridir Ayhan yanımızda olsaydı kızımızı korurdu diyorum. Hiç bu kadar aciz hissetmemiştim.’’ ‘’Dava bitti dediler.’’ ‘’Gitmeni kabul etmemin tek nedeni bu. Nazime Hanım zamanında koruyabilmek için evladından vazgeçti bunca yıl sonra tekrar tehlikeye atmaz. Diğerleri tek gelmiş olsaydı asala güvenmezdim ama bir annenin gözyaşlarına güvenmemek doğru gelmiyor.’’ Özleyiş akmak isteyen gözyaşlarını tutmakta zorlanıyordu. ‘’Bir konuda anlaşalım anne benim tek annem sensin ve öyle kalacaksın. Eğer bir gün istemediğini söylersen de gitmem. Çocukken yaptığım gibi dizine sarılırım bırakmam.’’ ‘’Sen benim kızımsın bu gerçek asla değişmeyecek. Ben seni ruhumda büyüttüm bu bedende büyütmekten daha derin bir bağdır.’’ Anne kız sarıldığında kendilerini bırakmış ağlamaya başlamışlardı. İlk geri çekilen Özleyiş oldu. ‘’Tamam iyiyiz, sorun yok.’’ dedi zoraki tebessümüyle. Annesi de aynı zoraki tebessüme sarındı. ‘’İyiyiz tabi Sözer kadınlarını kim yıkabilmiş ki bu küçük dert yıksın!’’ Kendilerini toparlayıp odadan çıktıklarında valizlerini çalışanlar arabaya götürmüştü ve sonrasında hep beraber havaalanına gelmişlerdi. Uçağa bindiklerinde tek eksik Aziz’di. Sabah kahvaltıdan sonra beklemeden arabayla Karakınar’a doğru yola koyulmuştu. Genç kız uçaktan yeryüzündeki topraklara bakarken uzaklaşan evine hüzünlü gözlerle bakıyordu. Uçağın ineceği şehrin üzerindeyken de yeni gördüğü yerle bilinmezliğin korkusunu hissetmişti. Uçaktan inip valizleri aldıklarında etrafta taksi bakınırken Hamza Bey birine el salladı ve yanlarına gelen yirmili yaşlardaki genç adam göründü. ‘’Hoş geldiniz.’’ diyen Burhan’ın eli ilk Özleyiş’e uzandı. Özleyiş uzanan ele bakarken Hamza Bey, yeğeninin sırtına elini koyup sıvazladı. ‘’Küçük oğlum Burhan yani siz gençlerin deyimiyle kuzenin.’’ ‘’Memnun oldum.’’ Özleyiş uzanan eli tutmuştu ama tutuşu çok hafifti ve beklemeden geri çekmişti. ‘’Siz de hoş geldiniz.’’ Burhan, Müge Hanım’ın elini öpmek istemişti ama diğeri izin vermeyip sadece tokalaşmıştı. Valizler araba bagajına yerleştiğinde arabaya binip eve doğru yola çıktılar. Genç kız geçtikleri yerlere dikkatlice bakıyordu. Şehirden çıkıp ilçeye vardıklarında şehir görüntüsü bir anda sonlanmış uçsuz bucaksız tarlalar ve yerleşim yerindeki tek katlı evler kendini sergilemeye başlamıştı. Bakışları ilçenin tepe kısmındaki büyük eve kaydı. ‘’Orası ev mi otel mi?’’ diye sordu. Eski tarz, taş evdi ama yayıldığı alan büyüktü. Hamza Bey gösterilen yere baktığında oturduğu yerde dikleşti. ‘’Delibaşların konağı.’’ ‘’Delibaş?’’ ‘’İlçenin güçlü ailelerinden biri.’’ dedi bu defa amcası. Söze Burhan devam etti. ‘’İlçede güçlü, sözü geçen üç aile var. Biri Delibaşlar, biri biziz Karabeyliler diğeri de Dağlılar.’’ Müge Hanım merakla, ‘’Davanız olan aile kimdi?’’ diye sordu. İlgilendiği tek şey kızının güvenliğiydi. Hamza Bey gerçekle yalanı harmanladı. ‘’Delibaşlardı ama bitti o iş. Dağlılarla aralarında süregelen farklı bir davaları var iki ailenin düşmanlığı altında ezilmeye başlamışlardı bizde barış teklif edince kabul ettiler.’’ Özleyiş’in sözlerle bakışları tekrar ilçenin tepe noktasında duran büyük konağa kaydı. Burada büyüseydi o evde yaşayan biriyle evlenmek zorunda mı kalacaktı? Rahatsızlık duyduğu düşünceyi hızlıca aklından uzaklaştırdı. Araba yavaşlayıp durduğunda geldikleri yere baktı. Kendi yaşadığı evi kadar büyük bir evdi. Taştan yapılmıştı ve geniş alana yayılmış etrafı tamamen duvarla çevrilmiş iki katlı bir yerdi. Arabadan dışarı adım attığında etrafına bakınmaya devam ediyordu. Büyük avlunun tam ortasında eski tip oymalarla süslenmiş bir süs havuzu vardı. Akan suyun sesi ve minik damlaları sıcağın içinde yayılıyordu. Evden çıkıp gelen genç adamı gördü. Kendi boylarındaydı ama yine de yaşının küçük olduğu yüzünden belliydi. ‘’Hoş geldiniz.’’ dediğinde tam karşılarında durmuştu. Nazime Hanım, oğluna bakarken gülümsedi. ‘’Ablan buraya kadar gelmiş öyle uzak durma oğlum.’’ Barlas, Özleyiş’e dikkatlice bakıyordu ama nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Özleyiş de aynı durumdaydı. Karşısındaki aynı karında can bulup dünyaya gelmiş kardeşiydi ama yine de kendisine çok yabancıydı. ‘’Birbirlerini tanıyınca yakınlaşırlar zorlamayın çocukları.’’ diyerek Müge Hanım araya girmiş oluşan gerginliği yok etmişti. ‘’Sıcakta dışarıda kalmayın.’’ Hamza Bey evin kapısına doğru eliyle işaret ettiğinde yürümeye başlamışlardı ki içeriden elinde bastonuyla yaşlı bir kadın çıktı. Bakışları Özleyiş’in üzerinde sabitlenmişti. ‘’Torunum sen misin?’’ dediğinde görebilmek için gözlerini kıstı. Nazime Hanım araya girdi. ‘’Babaannen.’’ dediğinde genç kız nasıl davranması gerektiğini düşünüyordu. Herkes çok yabancı geliyordu. ‘’Elini öp kızım.’’ diye fısıldadı Müge Hanım. Annesinin sözleriyle yaşlı kadının eline uzanıp öptü. Vahide Nene bastonunu kenara dayayıp torununa sarıldı. ‘’Yağmur gibi geldin evimize kalplerimizi ferahlatacaksın.’’ dedi. Özleyiş sözleri sadece kendisini ölmüş olarak bilmelerine ve yıllar sonra yaşadığını öğrenmelerine bağlıyordu. Eve giremeden bu defa dışarı Şehmus Bey çıkmıştı ve elini doğrudan genç kıza uzatmıştı. Müge Hanım, bakışlarıyla kızına onay verince babaannesine yaptığı gibi elini öpüp alnına koydu. ‘’Annenin yaptığı bir hata yüzünden bunca yıl evinden uzakta kaldın ama sonunda olman gereken yerdesin.’’ demişti Şehmus Bey yaşlılığına rağmen gür çıkan sesiyle. ‘’Hepsini konuşuruz baba ama kapı önünde değil hadi içeri girelim.’’ Hamza Bey’in sözlerinin üzerine sonunda eve girmişlerdi. Özleyiş evin içini anlamaya çalışıyordu. Dışarısının sıcağına rağmen içerisi çalışan klimalarla serindi. Eşyalar eski değildi ama eski görünümlüydü. Oldukları yöreye ait olduğunu düşünmüştü. Evde etrafta dolaşan çalışanlar vardı ve çok geçmeden salona büyük bir sofra kurulmuştu. Özleyiş davranışlarını normal tutmaya çalışarak gösterilen yere oturdu. Önüne konulan çorbadan küçük bir yudum içti. Tadı değişikti ve fazla baharatlıydı. Nazime Hanım kızının yüz ifadesiyle gülümsemişti. ‘’Bizim buraların yemeğidir beğenmediysen yiyecek başka bir şey hazırlayayım.’’ ‘’Hayır, güzel, teşekkür ederim.’’ dedi. ‘’Büyüten annen yanında, baban nerede?’’ diye sordu Şehmus Bey. Özleyiş soruyla elindeki kaşığı bıraktı. Müge Hanım, kızının babası konusunda hassas olduğunu biliyordu. Aralarındaki baba kız sevgisi birçok sevgiden daha üstündü. ‘’Altı ay önce kaybettik.’’ dedi kızının yerine cevap vererek. ‘’Toprağı rahat olsun.’’ demişti Şehmus Bey ve umursamadan çorbasını içmeye devam etmişti. Özleyiş yemekler gelirken çorbasını zorlansa da ayıp olmaması için bitirmişti. Önüne konan yemekten bir lokma aldı ama çorbadan daha baharatlıydı. Daha fazla kendisini zorlayamayacağını anladığında yemeyi bıraktı. Kurulan sofra toplanırken, ‘’Aç kaldın kızım.’’ diyen Nazime Hanım önünde duran dolu tabağa baktı. ‘’Çorba yeterli geldi.’’ dedi yine. ‘’Size odanızı göstereyim dinlenin.’’ diyerek Hamza Bey’in karısı Zehra Hanım içeriye girdi. Anne kızı yan yana olan iki odaya götürdü. Özleyiş yatağın kenarına oturduğunda Müge annesi içeri girmişti ve yanına oturarak elindeki çikolatayı uzatmıştı. ‘’Buraların yemekleri fazla acı oluyor yiyememen normal. Babanla gezmeye geldiğimizde bizde aynı olmuştuk. O zaman sana hamile oldu…’’ dediğinde bir an susup sözünü düzeltti. ‘’O zaman hamile olduğum için yediğim bir lokma ile midemin ağrısından kıvranmıştım geri dönene kadar marketten aldığımız ekmek, peynir, zeytinle idare etmiştik.’’ ‘’Sen süper annesin.’’ Özleyiş tebessüm ederek çikolatayı alıp yemeye başladı. ‘’Geleli en fazla üç saat oldu ama yine de ben buraya ait değilim, olamam. Bu sonuca erken mi vardım?’’ ‘’Sadece kalbini dinle doğruyu o gösterir.’’ Müge Hanım oturduğu yerden kalktı. ‘’Geceyi uykusuz geçirdiğin gözlerinden belli biraz yatıp uyu.’’ Özleyiş tek kaldığında çikolatasını bitirip üzerindeki kıyafetlerle yatağın kenarına emanetmiş gibi yatarak gözlerini kapattı. Uykusuzluk yol yorgunluğuyla birleşince kolayca uykuya dalmıştı. Müge Hanım, Nazime Hanım’ın yanına gitti. ‘’Soracağım ama sorayım mı?’’ dedi hüzünlü gözlerle. ‘’Özleyiş uyudu mu?’’ diye sordu Nazime Hanım. ‘’Uyumuştur.’’ ‘’O uyanana kadar gidelim.’’ Nazime Hanım yanına aldığı Müge Hanım ile mezarlığa geldi. Kızının renkli çiçeklerle süslü mezarını gösterdiğinde Müge Hanım mezarın yanına oturup toprağı okşadı. ‘’Ona iyi bakmışsın.’’ ‘’Sen de benim kızıma iyi bakmışsın.’’ dedi Nazime Hanım. Mezarın diğer tarafına oturduğunda gördüğü yabani otu kopardı. ‘’Yirmi dört yıldır bu toprağı gözyaşlarımla suladım. Kızımı özlemediğim bir anım bile olmadı ama hep güvende oluşuyla avuttum kendimi.’’ Müge Hanım gözünden süzülen yaşı sildi. ‘’Özleyiş benim yeniden hayata tutunma sebebim oldu. Akıllı, sevgi dolu, mutlu bir çocuktu. Babasına çok bağlıydı onun ölümüyle gülüşleri solmuştu yeni yeni toparlamaya başladı. Sizlerle geri gelmeye başlayan gülüşleri tekrar solsun istemiyorum.’’ Nazime Hanım cevap vermedi. Kızının yaşayacaklarını biliyordu ama engel olacak hiçbir şey yapmıyordu, yapamıyordu. Oğlunun hayatı buna bağlıydı. İki kadın mezarlıktan döndüğünde Müge Hanım uyuyan kızının yanına girdi. Çalışan klimadan dolayı içerisi serindi bu yüzden ince bir örtüyü üzerine örttü. ‘’Burada kalmak beni çok huzursuz ediyor umarım bir an önce geri dönelim dersin.’’ dedi. Hamza Bey sigarasını içerken Burhan yanına geldi. ‘’Nasıl yapacağız baba? Ne zaman gerçeği söyleyeceğiz?’’ ‘’Bugün, yarın dinlensin evimizi bizi tanısın nereye ait olduğunu anlasın sonrasında söyleriz bekletmeden düğünü yaparız.’’ ‘’Kabul etmeyip gitmek isterse?’’ Hamza Bey, oğlunun sorusuyla sigarasından çektiği dumanı havaya savurdu. ‘’Öyle de olacak. Yaşadığı hayatın içinden gelip burada evlenmeyi kabul etmeyecek elbet ama zorla da olsa o nikah kıyılacak. Kendi evinde söyleseydik buraya getiremezdik artık geldi buradan çıkıp gitmeye zenginliği yetmez.’’ Zehra Hanım getirdiği kahveyi kocasının yanına bıraktı. ‘’Haber hızlı yayılmış. Sabah siz gelene kadar pazara çıkayım dedim evlilik herkesin dilinde. Siz söyleyene kadar evden çıkacak olursa bir yerde olacakları duyar.’’ ‘’Tek bırakmayacaksınız. Yanında birimiz yoksa birimiz olacağız. O düğün öyle ya da böyle olacak yoksa düğün yerine Barlas’ın mevlidini okumak zorunda kalırız.’’ Hamza Bey’in sözlerini içeri giren Barlas duymuştu. ‘’Yanıma gel.’’ diyen amcasının yanına gitti. Yeğenini kendisine çekip sarıldığında sırtına sertçe vurdu. ‘’Korkmak yok anlaştık mı? Sakın korkuya kapılıp ablana bir şey söyleme bu işi bize bırak.’’ ‘’Kabul etmezse?’’ diye sordu Barlas. ‘’Geri giderse?’’ ‘’Ulan oğlum, kadın kısmına evlenmek ister misin diye kim sormuş ki biz soracağız? Nereden gelmiş olursa olsun ablan bu ailenin kızı biz ne diyorsak onu yapacak.’’ Özleyiş her şeyden habersiz yattığı yatakta rüyasız hafif uykusundaydı. Müge annesi yanına uzandığında başının etrafına yayılmış saçları okşadı. Kıpırdanan genç kız, annesinin koynuna sokulup başını göğsüne dayadı ve uykusuna devam etti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD