Sabah uyandığımda huzurlu bir güne açmıştım gözlerimi. Her ne kadar ardı arkası kesilmeyen gök gürültüsü ve aralıksız yağan sağnağın kararttığı hava, başkalarına göre mutsuz bir günün habercisi olsa da, ben aksine inanmak istiyordum bu gün. Üzerimi değiştirip mutfağa kahve almaya inmiştim ki, yine benim için hazırlanan doyurucu bir kahvaltı sofrasıyla karşılaştım. Emine hanım her zamanki güler yüzüyle karşıladı beni. "Ben de şimdi size seslenmek için gelecektim Gülce hanım. Yayın evinden aradılar sizi. Sanırım telefonunuz kapalıymış. Bugün yapılacak bir kaç anlaşma için annenize vekaleten imza atmanız gerekiyormuş." "Evet, maalesef şarjım bitmiş. Yanıma da şarj aletini almayı unutmuşum. Gece de sizi uyandırmak istemedim. Saat kaçta orada olmam gerekiyormuş, bir şey söylediler mi? Öncesin

